ÇORUM HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Yaklaşık 7000 yıllık köklü bir tarihe sahip olan Çorum, Medeniyetler Beşiği Anadolu’nun bilinen en eski başkentidir. Binlerce yıl Anadolu’nun en eski ve güçlü uygarlıklarına ev sahipliği yapmıştır. Hatti ve Hitit uygarlıklarını da içine alan pek çok çağda önemli bir yerleşim yeri olan Çorum, 1800’lü yıllardan beri arkeoloji dünyasının da ilgi odağıdır. Hititler’in başkenti Hattuşa ve dünya tarihini dahi etkileyen bulguların ortaya çıktığı Alaca Höyük, Çorum’un başlıca ören yerleridir. Dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş’in kil tabletten bir kopyası, Hattuşa kazılarında bulunmuştur.
Çeşitli kaynaklarda bir açık hava müzesi olarak betimlenen Çorum, tarihi mirasının yanı sıra doğal güzellikleriyle de öne çıkar. Bitki ve hayvan türleri bakımından oldukça zengin olan bölgenin yaylaları, ovaları, mesire alanları ve tabiat parkları da görülmeye değer.
Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan eşsiz konumu sayesinde tarih boyunca büyük uygarlıkların merkezi olan Çorum, çeşitli alanlarda yaptığı atılımlarla günümüzde de Türkiye’nin ticaret ve sanayi merkezi olmaya aday. Yem, gıda, toprak, kağıt, oto radyatörü, makina, seramik, çelik döküm gibi pek çok alanda hızla gelişen bir il olan Çorum; leblebi, pirinç, yumurta gibi gıdaların yanı sıra kiremit ve tuğla üretiminde de ülke çapında söz sahibidir.
Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan eşsiz konumu sayesinde tarih boyunca büyük uygarlıkların merkezi olan Çorum, çeşitli alanlarda yaptığı atılımlarla günümüzde de Türkiye’nin ticaret ve sanayi merkezi olmaya aday. Yem, gıda, toprak, kağıt, oto radyatörü, makina, seramik, çelik döküm gibi pek çok alanda hızla gelişen bir il olan Çorum; leblebi, pirinç, yumurta gibi gıdaların yanı sıra kiremit ve tuğla üretiminde de ülke çapında söz sahibidir.
Çorum’a havayolu ya da karayolu ile ulaşım mümkündür. En yakın havalimanı 67 kilometre uzaklıktaki Amasya Merzifon Havalimanı’dır. Buradan araç kiralayarak ya da otogara giderek otobüsle, yaklaşık bir saatte Çorum’a ulaşılabilir. Otobüsle gidecekler için İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden pek çok otobüs firmasında Çorum seferi bulunmaktadır. İstanbul-Çorum arası 628 kilometre (yaklaşık 7 saat), Ankara-Çorum arası 242 kilometre (yaklaşık 3 saat), İzmir-Çorum arası 832 kilometre (yaklaşık 9 buçuk saat), Antalya-Çorum arası ise 728 kilometredir (yaklaşık 8 buçuk saat). Marmara Bölgesi’nden Çorum’a gidecek olanlara İstanbul-Samsun karayolunu kullanmaları önerilir.
Çorum Kargı Yaylası
Kargı ilçesinde bulunan bu yaylalar, ilçenin kuzeyinde bulunmaktadır ve son derece temiz ve yemyeşil bir doğaya ve tertemiz bir suya sahiptir. İl merkezine 140 km, ilçe merkezine ise 26 km mesafedeki bu yaylanın bulunduğu bölgede başka yaylalar da bulunmaktadır.
Çorum Kybele Kabartması
Ortaköy ilçesindeki bu kabartma, Kybele kabartmalarının en büyüğüdür. Hellenistik döneme ait olup İncesu köyü sınırındadır. Bir kayanın üzerine yontularak yapılmıştır.
Çorum Koyunbaba Köprüsü
Osmancık ilçesindeki bu köprü oldukça heybetli olup Kızılırmak Nehri üzerinde yer almaktadır. Anadolu’nun tanınan velilerinden olan Koyun Baba’dan ismini almaktadır. 1484 yılında yapımına başlanılan köprü 1489 yılında tamamlanmıştır. Bir hikayesi dahi bulunmaktadır. 19 gözlü olan köprünün uzunluğu 250 metre, genişliği 7.5 metredir.
Çorum Kalesi
İl merkezinde bulunan bu kale, Evliya Çelebi’nin Seyahatname kitabında da geçmektedir. Bu kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ama yazılı belgelere göre M.S. 1577 yılını göstermektedir. Yani Bizans dönemine ait olduğunu belirtiyor. Ama Selçuklu mimarisi de mevcut. Evliya Çelebi ise bu kaleyi Sultan Kılıç Aslan’ın yaptırdığını söylüyor. Bu kalenin içindeki bir cami ve 42 konut halen yıkılmadan günümüze gelmiştir.
Çorum Ulu Camii
Hemen her şehirde bir tane Ulu cami oluyor. Çorum’da da bir tane Ulu Cami var ve ziyaretçilerin uğradıkları tarihi bir yapı. Diğer adı Murad-ı Rabi Cami olan bu caminin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ama tahminlere göre Hayrettin Hazır tarafından yaptırılmıştır. Hayrettin Hazır, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın azat ettiği bir köle. Bu camide Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde geçmektedir.
Çorum Müzesi
Bir şehrin müzeleri mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Çünkü müzeler o şehrin tarihini en iyi şekilde anlatmaktadır. Hem arkeolojik hemde etnografik eserlere sahip müzedeki bu eserler Roma, Bizans, Hitit, Frig, Kalkolitik ve Eski Tunç dönemlerine aittir. Eserler arasında sikkeler, seramikler, heykeller, kalıplar, mühürler, vazolar, kaplar ve daha birçok.
Çorum Alacahöyük Tarihi Milli Parkı
Çorum tarihini en iyi şekilde göreceğiniz ve öğreneceğiniz bir milli parktır. Boğazkale ilçesine bağlıdır. Alaca ilçesine ise 15 km mesafededir. Çok sayıda ziyaretçiye ev sahipliği yapan bu milli parkta Frigliler, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklulara ait kalıntılar vardır. Burası 1988 yılında milli park olarak ilan edilmiştir. Burada çıkartılan eserler Alacahöyük Müzesi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.
Çorum Çatak Tabiat Parkı
İl merkezine 22 km mesafedeki bu park bir mesire yeridir. Çok sayıda ağaç türü ve hayvan türü bulunmaktadır. Huzurlu bir ortama sahiptir ve yürüyüş yapmak isteyenler için trekking parkuru vardır. Ulaşımı kolaydır ve eğer aceleniz yoksa burada biraz zaman geçirmeniz sizin adınıza güzel olur.
Çorum İncesu Kanyonu
İlin hemen hemen bütün doğal düzelliklerinin kesişim yeri olan bu kanyon doğa ile iç içedir. 12 km uzunluğunda olan kanyonun doğusunda Alan Dağları vardır. Kanyon boyunca Hellenistik döneme ait duvarlar vardır. Kamp yapmak, yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek için ideal bir yer.
Çorum Hattuşaş Antik Kenti
M.Ö. 17 yüzyıl ve M.Ö. 13. yüzyıllar arasında Hitit İmparatorluğunun başkenti olan bu bölge il merkezinin yakınlarında yer almaktadır. Şimdiki adı Boğazköy olan bu antik kentte ilk defa 1834 yılında Charles Texier tarafından kazı yapılmış ve yine aynı kişi tarafından bu bölge dünyaya duyurulmuştur. 1986 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine girmiştir. Fazla bahsetmeye gerek yok. Kısacası tarih seven birisi iseniz mutlaka görmeniz gereken bir yer.
Çorum’da Gezilip Görülecek Diğer Yerler
- Çorum Alacahöyük Müzesi
- Çorum Saat Kulesi
- Çorum Veli Paşa Hanı
- Çorum Boğazköy Müzesi
- Çorum Kandiber Kalesi
- Çorum Hitit Yolu
- Çorum Abdullah Yaylası
- Çorum İskilip Yaylaları
İster çorba de ister yemek: Çatal aşı
Yeşil mercimeğin başrolde yer aldığı bu lezzet, genelde çorba olarak tüketilse de doyuruculuğuyla bir ana yemek gücünde desek yanlış olmaz. Olur da Çorum’a yolunuz düşerse mercimek ve yarma kullanılarak hazırlanan bu enfes çorbanın tadına bakmadan dönmeyin.
Farklı bir deneyim: Yaprak içi aşı
İçinde yok yok bir yemekten söz edeceğiz bu kez. Çorum ve çevresinde sıkça yapılan yapak içi aşı, kuru börülceden nohuta, mercimekten bulgura, çeşit çeşit besinin aynı tabakta buluşmasıyla ortaya çıkıyor, içinden acı da eksik edilmiyor.
Onu farklı kılan özelliklerinden biriyse asma yaprağıyla servis edilmesi. Asma yaprağını bugüne dek sadece yaprak sarma olarak değerlendirenler, bir an önce bu eşsiz lezzeti denemeli.
Onunla hala tanışmayan varsa hiç vakit kaybetmesin: İskilip dolması
Çorum’un ilçelerinden İskilip’in herkesçe bilinmesine sebep bu enfes dolma, yapımının ustalık gerektirmesi nedeniyle daha çok düğün gibi özel günlerin vazgeçilmezlerinden sayılıyor.
Büyük kazanlarda neredeyse bir düdüklü tencere etkisi yaratılarak hazırlanan, malzeme olaraksa Akçeltik pirinci, et, et suyu ve kuyruk ya da sığır iç yağı kullanılıyor. Emeği bol, yapımı zahmetli ve pişmesi en az 15 saat süren bu lezzet, verilen tüm emeğin hakkını daha ilk lokmasında fazlasıyla veriyor. Mis, mis.
Kuzu göbeği de denir: Söbelek dolması
Söbelek dolması, Çorum ve çevresinde yetişen bir mantar türü olan, kuzu göbeği ya da morel mantarı olarak da anılan, pek şekilli bir mantar kullanılarak hazırlanıyor. Oldukça özel yöresel lezzetlerden sayıldığından çok özel misafirlere ikram ediliyor.
Sofraya yeşillik gelsin: Pastırmalı madımak
Çorum ve çevresinde bol bol bulunan madımak kullanılarak hazırlanan bu lezzet, başta ıspanak yemeğini andırsa da içindeki ince ince doğranmış pastırmalarla farkını ortaya koyuyor. Görenin tatmadan edemediği, bir çatal alanın zaten bir daha bırakmak istemediği bir lezzet oluveriyor.
Et sevenler bu işe bayılacak: Kuzu tandır
Farklı yörelerde farklı şekillerde hazırlanan tandır, Çorum mutfağının da olmazsa olmazlarından. Özellikle kuzu etinden hazırlanan, uzun saatler boyunca kısık ateşte pişirilen bu lezzeti Çorum’da denemeden olmaz, bizden söylemesi.
En sevdiklerimizden: Keşkek
Keşkek de Anadolu’nun farklı birçok yerinde yapılıyor aslında. Ama Çorum’dakilerin de tadına bakmadan olmaz. Neden derseniz koyun etinin güzelliği saklı onda.
Yarmaların doyuruculuğu, etin bol proteinli, besleyici lezzetiyle bir araya gelir de insan nasıl hayır der ki buna? Biz asla demeyiz mesela. 🙂
Bildiğiniz tüm mantıları unutun: Çorum mantısı
İç harcında dana kıyma kullanıldığında lezzeti katlanan, hamuru özenle hazırlanıp açılan, sos olarak bol salçalı ve tereyağlı nefis bir lezzetle birleşen bu mantı, size bildiğiniz tüm mantıları unutturabilir. Yanına da sarımsaklı yoğurt geldi mi, tamamdır.
Onun her hali nefis: Sıkma baklava
Baklavanın her hali ayrı bir nefis zaten, bir kere bunu bir kabul edelim. Çorum’da bol bol yapılan sıkma baklava da diğerlerinden geride kalacak değildi, rengiyle şekliyle farkını ortaya koymadı da bildi.
Bir kere, öyle bir pişiriliyor ki yufkalar olabildiğince beyaz kalıyor, şekli deseniz görünce bir süre uzun uzun izlemek istersiniz. E işin içinde bir de bolca ceviz içi girince… Değmeyin keyfimize.
Pişmaniye sevenlere: Teltel
Temel olarak un, şeker ve su kullanılarak hazırlanan bu tatlı, pişmaniyeye benzerliğiyle pişmaniye seven, damağında benzer tatların kalmasından hoşlananlar için bire bir. Yapılırken verilen tüm emeğin karşılığını işte şöyle alacağınız bir çatalla hissedeceksiniz, eminiz.
Gitmişken almadan dönmek olmaz: Kargı tulum peyniri
Kargı tulum peyniri, aslında adı epeyce duyulan, lezzeti bilinen peynirlerden. İşte bu peynirin adını aldığı yer olan Kargı, Çorum’un bir ilçesi. Şehrin köklü mutfak kültürünün bir parçası olan bu peynirin en dikkat çeken özelliğiyse hazırlanmasının uzun emek ve zaman alması.
Orijinal tarifinde inek, koyun ve manda sütünün bir arada kullanıldığı Kargı tulum peynirini en alasından yemek isterseniz Çorum’a mutlaka gidin deriz.
Okuyucu bonusu: Yırtma aşı
Çorum’un yöresel yemeklerinden olan yırtma aşı, asma yapraklarının yırtılarak kullanılması nedeniyle bu ismi alıyor. Yaprakların ekşiliği sayesinde kendine has enfes bir lezzeti olan yemeğe dileyenler kuzu incik gibi kemikli et, dileyenlerse kuşbaşı doğranmış et ekleyerek lezzetini katlayabiliyor.
Kaynak: https://yemek.com/corum-yemekleri/sayfa/12
Yapılan çalışmalar sonucunda, yontma taş çağı (Paleolitik) Cilalı Taş Devrinde (Neolitik) kalkolitik dönemin 4. aşamasında Çorum Bölgesinde insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu devir eserlerine Alaca höyük, Büyük Güllüce, Boğazköy, Eski yapar, Kuşsaray`da rastlanmıştır. Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir. Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena, Kadı Burhanettin ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Çorum , binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu , yerli Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelir.Maddi kültür belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan Çorum yöresi ; 1830’lu yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin , bir çok yerli ve yabancı bilim adamlarının ilgi odağı haline gelmiştir.
Yazılı Tarih Öncesi Dönem
Yontma Taş-Cilalı Taş Dönemleri: Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu dağınık biçimde ele geçen az sayıda taş aletler belki yontma taş çağı ( paleolitik ) insanın yaşamış olduğunu bize göstermektedir.İnsanın avcılık ve göçebelikten yerleşik düzene geçtiği dönem olan Neolitik Çağ’da , Çorum ve çevresindeki iskanın varlığını bazı münferit buluntular gösterir.
Kalkoltik Dönem (M.Ö. 5500-3000): Anadolu kalkolitik devirde (M.Ö.5500-3000) taş aletlerin yanında özellikle bakırdan yapılmış aletler görülmeğe başlar.Çorum ve çevresinde bugüne değin yapılan arekeolojik kazılar sonucunda en eski yerleşimin kalkolitik dönemin geç safhası olan (M.Ö. 4000)’lerde başladığı tesbit edilmiştir. Bu dönem iskanına ait mimari kalıntılar ve maddi kültür belgelerine Alacahöyük ; Büyük Gülücek ve KUşsaray gibi merkezlerde tabakalar halinde rastlanmıştır.
Eski Tunç Çağı ( M.Ö.3200-2000): Eski tunç çağında (M.Ö.3200-2000) Çorum ve çevresi , tüm Anadolu’da olduğu gibi yoğun bir iskana sahne olur. Bu devirde pişmiş toprak kapkacak yanında madeni kaplar , alet ve silahlar bol miktarda kullanılmaya başlar.Feodal yapı ortaya çıkar ve küçük şehir devletleri kurulur , bu şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir.
Alachöyük bu merkezlerden en önemlisidir.Alacahöyük eski tunç çağındaki zenginliği yanında şehircilik sistemleri , tarımda hayvan yetiştiriciliğinde ulaştığı yüksek seviyesi ile eski dünyada önemli bir yere sahiptir.At ilk defa bu çağda ve bu merkezde ehlileştirilmiştir.Bu yüksek kültürü ortaya koyanlar ise , Anadolu’nun yerli halkı olan Hatti’lerdir.
Alacahöyük’te bulunan Eski Tunç Çağı’na ait 13 Kral mezarı ve bu mezarlarda açığa çıkarılan altın , gümüş , elektron ve bronzdan yapılmış çeşitli kap-kacak , süüs eşyaları , silahlar , dinsel amaçlı güneş kursları ve boğa geyik heykelleri bu çağın zenginliğini , yüksek sanat ve kültür seviyesini ortaya koyduğu gibi dinsel inanışları hakkında da mesajlar vermektedir. Bu çağa ait diğer önemli merkezler; Boğazköy , Eskiyapar , Kalınkaya , Kuşsaray, Çöplühöyük , Kültepe Höyüktür.Bu çağın eriştiği yüksek kültür ve sanat zenginliği daha sonra kullanılacak olan organize devletlere zemin hazırlamıştır.
Tarih Çağları
Asur Ticaret Kolonileri Çağı (M.Ö.1950-1750): Kuzey mezopotamya’da büyük bir devlet kurmuş olan Asurlular M.Ö. 2000 başlarında özellikle bakır ve madenler açısından zengin olan Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girerler ve Anadolu’da 9 ayrı yerde Karum adı verilen ticari merkezler kurarlar. Bu merkezlerden biri de “ HATTUŞ KARUM “ adını taşıyan Boğazköy , yani Hattuşaş’tır.
Bu çağda sanat ; yerli gelenek ve görenekleri yaşatmakta ise de , yani yerli Hatti Sanatı Mezopotamya’dan gelen tüccarların yerli halka devlet kurma fikrini aşılamaları Hitit Sanatı ve Devletinin temelerini atmıştır.
Hititler Dönemi (M.Ö.1650-1200): M.Ö. 2000 başlarında Orta Asya’dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren ve ilk önceleri yerli halk yanında paralı asker olarak görev alan Hititler Hint Avrupa dilini konuşmakta ve İndo-German ırklar grubuna girmektedir.
Asurlu tüccarlar M.Ö.1850 yıllarında Anadolu’dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra Hititler politik egemenliği ellerine almaya başlamışlar ve şehir devletlerini birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu’da ilk organize devletin temellerini atmışlardır.
Koloni çağını takip eden bu ilk devre Eski Hitit çağı olarak bilinmektedir.İsmi bilinen ilk Hitit Kralı ise Anitta’dır. Hitit devletinin ilk kurucusu ise Labarna’dır. (M.Ö. 1680) Bu kral zamanında Hititlerin Başkenti Neşa’dan Hattuşaş’a taşınmıştır.Labarna M.Ö. 1600 yılında ölünce yerine 1.Hattuşili geçmiş ve devletin sınırları Halep’e kadar genişlemiştir.Oğlu 1.Murşili ise Eski Babil Devletine Son vererek sınırları daha da genişletmiştir Bu kral öldükten sonra iç karışıklıklar baş göstermiş ve devlet zayıf düşmüştür. Telipinu bu karışıklıklara ve taht kavgalarına son vermek istemiş , M.Ö.1550 yılında ölünce bütün eski şark 1450 yılına kadar karanlığa gömülmüştür. Hitit imparatorluk dönemi , karanlık dönemden sonra iktidara gelen krallardan 1.Şappilililuma (M.Ö.1375-1335) Anadolu’da ve Suriye’de bir çok seferle İmparatorluğun sınırlarını genişletmiştir. M.Ö. 1335 yılında küçük yaşta kral olan II.Murşili zaferden zafere koşarak önce Kaşkalıları sindirmiş sonra da batıya yönelerek Arzavalıları ağır bir yenilgiye uğratmıştır. 1306 yılında vebadan ölünce yerine oğlu Muvattali tahta geçmiştir. Muvattali Mısırlılarla Kadeş Savaşını yapmış kendisinden sonra tahta geçen III. Hattuşili (M.Ö. 1275-1250) zamanında Mısırla eşit şartlar altında Kadeş Anlaşması yapılmıştır. Hititlerin son büyük krallarından IV.Tudhalia (M.Ö.1250-1220)daha çok kültürel faaliyetlere önem vermiş ; Başkent Hattusas’ı yeniden imar etmiş , Boğazköy’ün 2 Km doğusundaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağını inşa etmiş , son şeklini vermiştir.
Bu çağın en önemli şehirleri Hitit’lerin Başkenti Boğazköy (Hattusas) , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı , Kuşsaray , Ortaköy gibi merkezlerdir.
Frig Dönemi ve Sonrası: M.Ö. 1200 yıllarında Ege göçleri ( Deniz kavmi göçleri ) ile boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelen kavimler zaten zayıflamış olan Hitit Devletini yıkarlar. Bu tarihten itibaren Hititler Çorum Bölgesinden Kızılırmak Kavisi içerisinden geçerek , Güney Anadolu’ya geçerler.Anadolu’da ise 200 yıllık bir karanlık devre girer.M.Ö. 8. yy’da bu göçlerle geldikleri sanılan Frigler , yıkılan Hitit şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurarlar. Çorum bölgesinde Boğazköy , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı önemli Frig şehirlerindendir. Frig Devleti ise , M.Ö. 6. yy’nın ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılmış , fakat kültürleri bir süre daha devam etmiştir.
Kimmerler istilasından sonra Çorum ve çevresi İran’da devlet kuran Med’lerin daha sonra’da M.Ö. 546’dan M.Ö. 330’a kadar Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasına kadar Pers’lerin hakimiyetinde kalmıştır. M.Ö. 276’da Trakya üzerinden gelen Galat’lar Anadolu içerisine kadar yayılarak bu bölgeyi idareleri altına almışlardır. Çorum ilindeki önemli Galat merkezleri İskilip , Osmancık , Alacahöyük , Boğazköy , Eskiyapar ve Avlat Köyü’dür. Roma imparatoru Julius Ceasar zamanında bu havali Romalıların eline geçmiştir. Çorum Anadolu’da ilk defa sistemli yol şebekesini kuran Romalıların kavşak noktasını teşkiletmiştir.Ankara’dan-Amasya-Kavium’a , Sinop’tan Tuviuz-Zile’ye geçen yollar Çorum’dan ayrılmaktadır.Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması (M.S.395)ile doğu Roma’da daha sonra Bizans’ta kalan Çorum’un bu devirde adı Yankonia veya Nikonya’dır.
Çorum`un Türk Yönetimine Geçişi: 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve Türk Beyleri bir çok koldan Anadolu içlerine akınlar düzenleyerek fetihleri sürdürmüştür. Çorum ve çevresinin fethi konusunda iki ayrı görüş vardır.İlk görüşe göre ; Çorum ve çevresi Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075 yılında fethedilmiştir. İkinci görüş ise Selçuklu sultanı Melikşah’ın ümerasından Emir Tutak ve Emir Artuk’un Çorum’u fethettikten sonra bu bölgenin yönetimine getirildiği şeklindedir.
Danişment Beyliği Döneminde Çorum: Danişmentliler Anadolu Selçuklularına bağlı olarak ; Çorum’da içinde olmak üzere Sivas , Tokat , Ankara , Çankırı , Kastamonu ve Yozgat çevresindehüküm sürmüştür. Danişment beyliğinin en önemli olayları Haçlı seferlerine karşı mücadelelerdir.Danişment Beyliği II.Kılıç Arslan tarafından 1178 yılında Anadolu Selçuklu devletine bağlanmıştır.
Anadolu Selçukluları Döneminde Çorum: II.Giyasettin Keyhusrev zamanında Çorum’un idari bölümlerinden Serleşkerlik ( Bölge komutanlığı ve Sancak beyliği)olduğu ve başında Hatirüddün Zekeriya adlı bir komutanın bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşında Moğollara yenildikten sonra Anadolu’da karışıklıklar çıkmış , 1276’da Kunduz Beyin oğlu Emir Celalettin , Çorum’daki Moğolları yenerek Çorum ve Amasya’yı kurtarmıştır.Çorum’daki Kunduzhan Mahallesi adı da bu beye ilişkin olarak verilmiştir.
Osmanlılara Kadar Çorum: Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu’da kurulan beyliklerden Eretna Beyliği’nin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu’da birliği kurmaya çalışırken 1398’de Çorum , Osmancık , ve İskilip’ten sonra Amasya’yı alarak oğlu Çelebi Mehmet’i Amasya’ya Vali olarak atamıştır.
Osmanlılar Döneminde Çorum: Çorum , 1398 yılında Yıldırım Beyazıt’ın fethinden Cumhuriyete kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Ankara Savaşından sonra Timur’un himayesinde Amasya egemenliğini yürüten Çelebi Sultan Mehmet Çorum’da bir subaşılık kurarak tüm bu çevreyi Osmanlı yönetiminde tutmuş , 1413 yılında Anadolu’da birliği sağladıktan sonra oğlu II.Murat’ı Amasya’ya vali atamıştır. Bu dönemde Tokat , Sivas , Canik ( Samsun) Şebinkarahisar yanında Çorum Sancağı da Amasya’ya bağlı idi.
Kaynak: http://corum.yerelnet.org.tr/il_tarihcesi.php?iladi=%C7ORUM
• Alaca
• Bayat
• Boğazkale
• Dodurga
• İskilip
• Kargı
• Laçin
• Mecitözü
• Merkez
• Oğuzlar(Karaören)
• Ortaköy
• Osmancık
• Sungurlu
• Uğurludağ
Ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanır. Faal nüfûsun % 85’i tarım sektöründe çalışır. Son 10 sene içinde sanâyi sektöründe gelişme eskiye nazaran hızlanmıştır.
Tarım: Orta Anadolu ile Karadeniz geçit bölgesinde yer alan ilde umûmiyetle kışları soğuk ve yazları sıcak ve kurak step ikliminin hâkim olması, bu iklim karakterine uygun olarak hubûbat zirâatı ön plânda gelir. Ekiliş alanları îtibâriyle buğday ve arpa önemli bir üretim potansiyeline sâhiptir. Kızılırmak’ın suladığı alanda pirinç tarımı yapılır. Bunlardan başka patates, mısır, fasulye, çavdar, kendir, yem bitkileri ve diğer sebzeler de ekilmektedir. Tarım âlet ve makinaları bakımından ihtiyâca cevap verecek şekilde olan Çorum’da modern tarıma geçiş hızla devâm etmektedir.
Nohut, mercimek, şekerpancarı, ayçiçeği, soğan, keten ve kenevir bol yetiştirilir. Meyve olarak kavun, karpuz, ceviz, armut, ayva, kayısı, kiraz, erik ve elma yetişir. Ahmet Bey, Çatalkara ve Tokat, Narince sofralık üzümleri meşhurdur.
Hayvancılık: Çorum’un ekonomik yapısında, hayvancılık önemli bir yer işgâl eder. Tarımla uğraşan her âilede hayvancılık da yapılır. Bunun hâricinde toplu işletmeler kurulmakta, özellikle tavukçuluk her geçen gün ilerlemektedir. 10.000 tavuk kapasiteli 5 işletme, 15.000 tavuk kapasiteli 2 işletme, 20.000 tavuk kapasiteli 2 işletme, 50.000 tavuk kapasiteli bir işletme açılmıştır. Koyun, kıl keçisi, tiftik keçisi, manda ve sığır beslenir. Çorum ilinde arıcılık günden güne gelişme göstermektedir. Çorum için hayvancılığın tarımdan ileri olduğu il olarak bahsedilir.
Ormancılık: Orman sahası 360.000 hektara yakındır. Ayrıca 15.000 hektar fidanlık vardır. Çorum’un 147 köyü orman içinde ve 180 köyü orman kenarındadır. Bu köylerin nüfûsu 200.000’e yakındır. Her yıl yaklaşık 70.000 m3 sanâyi odunu ve 130.000 ster yakacak odun istihsal edilir.
Asırlar önce Çorum orman bakımından çok zengindi. Ormanların tahribi ile ormanlar sâdece dağlar üzerinde kalmıştır.
Mâdenler: Yeraltı kaynakları çok zengin olan Çorum’da mâden işletmesi büyük sermâyeyi gerektirdiği için, özel teşebbüsce işletilen mâden çeşitleri çok azdır. Çorum ilinde mâden deyince akla kömür gelir. Osmancık, İskilip, Bayat hattı zengin linyit yatakları ile kaplıdır. Bu hat üzerinde Türkiye Kömür İşletmelerince işletilen Alpagut Dodurga linyitleri Çorum ve çevresinin kömür ihtiyâcını karşılamaktadır. Altı bin dekar işletme alanına sâhip Alpagut Dodurga Linyitleri İşletmesi 1964 yılında üretime geçmiştir. Henüz işletilmeyen MTA tarafından tesbit edilen mâdenler şunlardır:300.000 ton tuz rezervi, 200 ton pirit rezervi, 200 ton bakır rezervi ve daha başka mâdenler mevcuttur.
Sanâyi: Sanâyileşme açısından geri kalmış illerimizdendir. Îmâlât sanâyiinin il ekonomisindeki payı çok önemli değildir. 19 adet un fabrikası vardır. 1960 yılından sonra toprak sanâyii hayli gelişmiştir. Çorum’da 46 adet tuğla ve kiremit fabrikası mevcuttur. İldeki ilk devlet yatırımı 1957’de üretime geçen ve bugün 1200 ton kapasiteli olan çimento fabrikasıdır.
Çorum ilinde küçüklü büyüklü yaklaşık 102 adet fabrika mevcuttur. Bunların 100 tânesi özel sektöre, 2 tânesi kamu sektörüne âittir. Çorum ilinde alışılmış sanâyi kolları dışında deterjan, emâye, kâğıt, ağaç parke, fermuar, makarna, bulgur ve tereyağı fabrikası mevcuttur. El sanatlarından bakırcılık yaygındır.
Ulaşım: Çorum ili Ankara-Samsun karayolu üzerinde olması sebebiyle karayolu ulaşımı gelişmiştir. Demir ve deniz yolu yoktur.
Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/corum/ekonomi.html
Çorum halk kültüründe, mutfakta kullanılan araç gereçlerin genel sıralaması şöyledir:
- Çay kazanı
- Banma (kazan)
- Kuzu kazanı
- Küpeli kazan
- Culluk kazanı
- Helva kazanı
- Keklik kazanı (en küçük tencere)
- Kuşane (tencere)
Çorum Leblebisi
Çorum’un meşhur sarı leblebisi kuru nohuttan yapılır. Nohutun leblebiye dönüşmesi iki aylık bir emeğin ürünüdür. Çorum’un meşhur sarı leblebisin de ise durum biraz farklıdır. Tarihi dükkanlarda, tek kavrumluk leblebiler çuvallardan tenekelere, oradan leğenlere doldurulur. Odun ateşi ile yeterli sıcaklığa ulaşan fırına aktarılan leblebiler son kavurmadan sonra tekrar çuvallara doldurularak dumanı üstünde satışa sunulur. İlimizde her köşe başında bir leblebici dükkanı bulmanız mümkündür. Öteden beri bu yörede yetişen nohutun iriliği ve ve leblebiye dönüşümü haklı bir üne kavuşmuş.
Altmışlı yıllardan sonra artık bölgede yetiştirilen nohut, leblebi üretimine yetmemeye başlamış ve başka bölgelerden nohut getirilmiş. Buna rağmen Çorum Leblebisi ününden hiçbir şey kaybetmemiştir. Senelerdir liderliğinden taviz vermemesinin nedeni de kuşaktan kuşağa aktarılarak bugüne ulasan kavurma işlemlerindeki beceri olsa gerek. Nohuta ayrı bir lezzet ve altın sarısı rengini kazandıran geleneksel leblebi üretimi bir yandan devam ederken, odunun yerini tüp gazının aldığı modern yöntemler de kullanılmaya başlanmıştır. Leblebi yapmak için öncelikle ateş tuğlası, kerpiç, tava ve karıştırıcıdan oluşan bir kavurma ocağı gerekiyor. Kullanılacak odunların is yapmayan cinsten olması ise önemlidir.
Yapılışı; Eleme işleminden geçirilen nohutlar önce ayrılır. Birinci kavurma işleminden sonra sıcak olarak çuvallara doldurulup iki gün dinlendirilir. İkinci kavurmadan sonra yine iki gün dinlendirilen nohutlar kuru bir yere serilerek 15-20 gün bekletililir. Bu kavurma ve dinlendirme işlemleri leblebinin kalitesi açısından son derece önemlidir. Nohutlar 3. kavurmadan önce nemlendirilip çuvallarda 1 gün bekletilir. 3. kavurmada nohutların kabukları ayrılır. Buna “tek kavrum leblebi” denir. Leblebinin acılı, tuzlu veya karanfilli çeşitlere dönüşmesi, bu son kavurma aşamasında gerçekleşir. “Leblebi Şekeri” ise kısa bir son kavurmadan sonra elde edilir. İmalat sürecinden de anlaşılacağı gibi bu kadar çaba ve zahmet, Çorum leblebisinin ününü yıllar öncesinden bugünlere taşımasının bedelidir.
Leblebi çeşitleri: Çorum’a özel iki yeni leblebi çıtır leblebi ile çıtır fıstık; kolesterolü sıfır olan bu iki yeni ürün soya ununun leblebi ve fıstığa kaplanması ile imal edilir. Zayıflamak ve formda kalmak isteyenler için özel bir çeşit Ekstra Leblebi, Layt leblebi (seker + soya ), Sakızlı Leblebi, Çikolatalı Leblebi, Çıtır leblebi(soyalı), Acılı Leblebi, Karanfillileblebi, Tuzlu Leblebi, Meyveli Leblebi, Sürmeli Kırık Leblebi, Kakaolu Leblebi, Ballı Leblebi gibi yirmiden fazla çeşidi bulunmaktadır.
Kaynak: http://www.anittahotel.com/corum-yemek-kulturu