KARS HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Türkiye’nin en çok heykele sahip şehri olan Kars; ülkenin en soğuk illeri arasındadır. Her sabah ülkede ilk güneş burada doğar ve yıl içerisinde ilk kar buraya düşer. Karla kaplı dağlarıyla kış turizm merkezi olarak bilinen il Türkiye’nin önemli kış turizm merkezlerinde olan Sarıkamış Kayak Merkezi’ni bünyesinde bulundurur. Ayrıca şehir tarihteki en eski yerleşim yerlerinden de biridir. Türkiye illeri içerisindeki en eski Türkçe isme sahip il Kars’tır ve şehirde dünya üzerindeki en eski kültürlerin izlerini görmek mümkündür.
Alt Paelolitik Dönem'e ait izler bulunan şehir; farklı zamanlarda egemenlik kurmuş Urartuların, Perslerin, Arapların, Selçukluların, Osmanlıların, Rusların, İngilizlerin ve Ermenilerin etkisi altında kalarak çok kültürlü bir şehir haline gelmiştir. Günümüzde Azerilerin, Kürtlerin, Terekemelerin, Türkmenlerin yaşadığı şehirde farklı dinlere ait ibadet yerleri, Ruslardan kalma ve günümüzde korumaya alınmış taş evler, eski antik kent ve yer altı şehri, heykeller ve çok daha fazlasını göreceksiniz. Tarih boyunca sınır kenti olmasından dolayı çeşitli ulusların işgaline maruz kalan Kars, bir serhat kenti. Bu nedenle hep askerlerin ve paşaların bulunduğu bir sancak olmuştur. Şehrin tarihindeki savaşlar ve başarılar nedeniyle ilk "gazi" madalyasını almaya hak kazanan il de Kars'tır.
Osmanlı, Ermeni ve Rus mimarilerini birarada görebileceğiniz bu şehirde çeşitli etnik dokular, kültür ve coğrafya ile harmanlanmıştır. Kültürel zenginliklerin yanı sıra eğitim seviyesinin yüksekliği ile de dikkat çeken şehirde 15.000 öğrenci bulunmaktadır. Şehirde sanat, edebiyat ve müzik önem verilen unsurlar arasındadır. Şehirdeki konservatuvar Türkiye'nin önemli konservatuvarlarından biri.
Cemal Süreyya'nın "Beyaz, uykusuz ve uzakta" diye nitelendirdiği Kars, birçok şairin dizelerine, yazarların satırlarına ve mektuplarına konu olmuştur. Kozmos, Deli Deli Olma gibi filmlerde hayat bulan Kars, Mesnevi'de adından "şehr-i din" olarak söz ettirir. Görünen o ki, Kars tarih boyu etkileyici ve akıllara kazınan bir şehir olmuştur.
Kültürümüze ait en güzel geleneklerden "aşık geleneği" Kars'ın yüzyıllardır koruduğu ve yaşattığı bir gelenek. Ova, dağ, köy dinlemeden dolaşarak saz çalıp şiir okuyan ozanların kalpleri ısıtan hikayesine Kars'ta tanık olmak mümkün. Kars Aşıklar Otağı, Serhat Halk Oyunları ve Müzik Evi gibi aşıkların bulunduğu adreslere giderek ozanları dinleyebilirsiniz.
Kars tarihine kuşkusuz en büyük etkiyi barışçıl bir topluluk olan "Molokanlar" yapmıştır. Molokanlar, Rus Ortodokslarından kopan "Ruhani Hristiyanlar" olarak bilinir. Bu grubun Tanrı ile insan arasına kimsenin giremeyeceğini öne süren kilise karşıtı bir düşünceleri vardır. Bu nedenle Rusya'dan Kafkaslara ve Kars çevresine sürülmüşlerdir. Sürüldükleri topraklarda kalıcı izler bırakan bu insanlar, Kars'ta bölge halkına peynirciliği öğreten, patates ve lahana ile insanları tanıştıran kişilerdir. Molokanlardan geriye günümüzde pek kimse kalmamıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında savaşa çağrılan Molokan halkı savaşa katılmayı reddetikleri için 1922'de ve daha sonra 1960'larda Rusya'ya göç etmişlerdir.
Taş işçiliğini hayranlık uyandıran şehrin sokakları bembeyaz bir kar örtüsüyle kaplıdır. Tarihin masalsı bir penceresidir, On İki Havariler Kilisesi, Kars Kalesi, Hamam ve Taş Köprüye çıkan Kars sokakları... Günbatımındaki sulu boya renkleri ve yumuşacık karın kristal yapıdaki tanelerinden yansıyan parıltılar Kars'ı başka dünyadan kılıyor. Bırakın manzaraları, sadece yöresel yemekler için bile gözünüz kapalı gidebilirsiniz. Çeşitli otların buluştuğu çorbalar, yumuşak eti ile kaz tandırı, el yapımı erişte, buzda rakı ve sazan balığı ızgarası, kars gravyeri, tereyağı mutlaka tadılması gereken lezzetler arasında bulunuyor.
Alt Paelolitik Dönem'e ait izler bulunan şehir; farklı zamanlarda egemenlik kurmuş Urartuların, Perslerin, Arapların, Selçukluların, Osmanlıların, Rusların, İngilizlerin ve Ermenilerin etkisi altında kalarak çok kültürlü bir şehir haline gelmiştir. Günümüzde Azerilerin, Kürtlerin, Terekemelerin, Türkmenlerin yaşadığı şehirde farklı dinlere ait ibadet yerleri, Ruslardan kalma ve günümüzde korumaya alınmış taş evler, eski antik kent ve yer altı şehri, heykeller ve çok daha fazlasını göreceksiniz. Tarih boyunca sınır kenti olmasından dolayı çeşitli ulusların işgaline maruz kalan Kars, bir serhat kenti. Bu nedenle hep askerlerin ve paşaların bulunduğu bir sancak olmuştur. Şehrin tarihindeki savaşlar ve başarılar nedeniyle ilk "gazi" madalyasını almaya hak kazanan il de Kars'tır.
Osmanlı, Ermeni ve Rus mimarilerini birarada görebileceğiniz bu şehirde çeşitli etnik dokular, kültür ve coğrafya ile harmanlanmıştır. Kültürel zenginliklerin yanı sıra eğitim seviyesinin yüksekliği ile de dikkat çeken şehirde 15.000 öğrenci bulunmaktadır. Şehirde sanat, edebiyat ve müzik önem verilen unsurlar arasındadır. Şehirdeki konservatuvar Türkiye'nin önemli konservatuvarlarından biri.
Cemal Süreyya'nın "Beyaz, uykusuz ve uzakta" diye nitelendirdiği Kars, birçok şairin dizelerine, yazarların satırlarına ve mektuplarına konu olmuştur. Kozmos, Deli Deli Olma gibi filmlerde hayat bulan Kars, Mesnevi'de adından "şehr-i din" olarak söz ettirir. Görünen o ki, Kars tarih boyu etkileyici ve akıllara kazınan bir şehir olmuştur.
Kültürümüze ait en güzel geleneklerden "aşık geleneği" Kars'ın yüzyıllardır koruduğu ve yaşattığı bir gelenek. Ova, dağ, köy dinlemeden dolaşarak saz çalıp şiir okuyan ozanların kalpleri ısıtan hikayesine Kars'ta tanık olmak mümkün. Kars Aşıklar Otağı, Serhat Halk Oyunları ve Müzik Evi gibi aşıkların bulunduğu adreslere giderek ozanları dinleyebilirsiniz.
Kars tarihine kuşkusuz en büyük etkiyi barışçıl bir topluluk olan "Molokanlar" yapmıştır. Molokanlar, Rus Ortodokslarından kopan "Ruhani Hristiyanlar" olarak bilinir. Bu grubun Tanrı ile insan arasına kimsenin giremeyeceğini öne süren kilise karşıtı bir düşünceleri vardır. Bu nedenle Rusya'dan Kafkaslara ve Kars çevresine sürülmüşlerdir. Sürüldükleri topraklarda kalıcı izler bırakan bu insanlar, Kars'ta bölge halkına peynirciliği öğreten, patates ve lahana ile insanları tanıştıran kişilerdir. Molokanlardan geriye günümüzde pek kimse kalmamıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında savaşa çağrılan Molokan halkı savaşa katılmayı reddetikleri için 1922'de ve daha sonra 1960'larda Rusya'ya göç etmişlerdir.
Taş işçiliğini hayranlık uyandıran şehrin sokakları bembeyaz bir kar örtüsüyle kaplıdır. Tarihin masalsı bir penceresidir, On İki Havariler Kilisesi, Kars Kalesi, Hamam ve Taş Köprüye çıkan Kars sokakları... Günbatımındaki sulu boya renkleri ve yumuşacık karın kristal yapıdaki tanelerinden yansıyan parıltılar Kars'ı başka dünyadan kılıyor. Bırakın manzaraları, sadece yöresel yemekler için bile gözünüz kapalı gidebilirsiniz. Çeşitli otların buluştuğu çorbalar, yumuşak eti ile kaz tandırı, el yapımı erişte, buzda rakı ve sazan balığı ızgarası, kars gravyeri, tereyağı mutlaka tadılması gereken lezzetler arasında bulunuyor.
Kars’a giderken karayolu, demiryolunu ve havayolunu kullanabilirsiniz.
Karayolu ile ulaşım:
İstanbul ile Kars arasındaki mesafe 1.535 km’dir ve bu yolu ortalama bir hızla 21 saat 24 dakika gibi bir sürede otobüsle ya da kendi aracınıza gidebilirsiniz.
Havayolu ile ulaşım:
İstanbul ile Kars arasındaki uçuş süresi ise 2 saat 5 dakikadır. Şehirde kent merkezinden 7 km mesafede Kars Havalimanıbulunmaktadır ve bu havaalanına yurt içi ve yurt dışından her gün seferler düzenlenmektedir.
Demiryolu ile ulaşım:
Erzurum-Erzincan-Sivas-Kayseri bağlantılı Kars-Ankara Demiryolu (Doğu Ekspresi) ile Ankara’dan şehre direkt tren seferleri ile ulaşabilirsiniz. Ankara’dan tren yolculuğu 24 saat sürmektedir.
1. Taş Köprü
Kars Kalesi’nden şehre bakıldığında ilk göze çarpan yapılardan biri olan Taş Köprü, Kars Çayı üzerindeki geçişi sağlıyor. Kale İçi Mahallesi ile Sukapı Mahallesi’ni birleştiren köprü, 1579 yılında Osmanlı Padişahı III. Murat döneminde yaptırılmış.
Tamamı kesme bazalt taşlardan inşa edilen köprünün zaman içerisinde yıkılan bölümleri 1725 yılında Karahanoğlu Hacı Ebubekir tarafından yeniden inşa edilmiş. Gürül görül akan Kars Çayı üzerinde şehrin atmosferini hissetmek için Taş Köprü, en iyi duraklardan biri.
2. Ebu’l Hasan-ı Harakani Türbesi
Kars’ta adıyla en çok karşılaşılan kişi Ebu’l Hasan-ı Harakani. Kars Havalimanı’nın tam adı Kars Harakani olarak geçiyor. Mevlana, Yesevi ve Nakşibendi’nin manevi hocası ve Mevlana’dan 200 yıl önce yaşamış olan Harakani, 1033 yılında Selçukluların Anadolu’ya girişini kolaylaştırmak için yapılan savaşta şehit düşmüş.
Evliya Camii ve Hasan-ı Harakani Türbesi içerisinde Harakani’ye ait türbenin etrafında 21 adet mezar bulunuyor. Anadolu’nun dört bir yanından ziyaretçilerin dua etmek için ziyarete geldiği türbe, geniş bir külliye alanından oluşuyor.
3. Kümbet Camii (Havariler Kilisesi)
Kars Kalesi’nin güneyindeki Havariler Kilisesi, Kars şehir merkezindeki en görkemli Ermeni kiliselerinden biri. Bagratlı Krallığı dönemine uzanan kilise 937 yılında inşa edilmiş. Konik biçimli kubbesi ve bazalt kesme taş kaplamasıyla bölge mimarisini yansıtan yapı etkileyici güzelliğe sahip.
Kars Kalesi’ne çıkış güzergahında, Evliya Camii ve Hasan-ı Harakani Türbesi’nin yanı başında bulunan Havariler Kilisesi, yakın döneme kadar camii olarak kullanılmış. Restorasyon ve çevre düzenlemelerinin devam ettiği kilise, Kars’ta mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
4. Yanık Kilise (Kazım Karabekir Camii)
Ruslar tarafından 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen Yanık Kilise, Sarıkamış’ın en etkileyici yapılarından biri. Baltık mimarisindeki kilise, günümüzde Kazım Karabekir Camii olarak ibadete açık. Yapımında kiliseye dahil olan çan kuleleri günümüze kadar ulaşmayan yapıya sonradan minare eklenmiş.
Rus işgalinin sona ermesiyle birlikte uzun yıllar işlevsiz kalan kilise, bir dönem sinema olarak da kullanılmış. 1970’lerde yaşanan yangının ardından camiye çevrilen Yanık Kilise, Sarıkamış Hükümet Konağı’nın yakınında, İnönü Mahallesi’nde yer alıyor.
5. Namık Kemal Evi
Ünlü Şair Namık Kemal’in 1853-1854 yıllarında çocukluğunu geçirdiği ev, günümüzde Namık Kemal Evi olarak anılıyor. Restore edilerek Aşıklar Evi’ne dönüştürülen ev, Kars kültürünü yakından tanımak için büyük bir fırsat.
Kars yöresinin önemli gelenekleri arasındaki aşıklık kültürü, düzenlenen ‘Aşıklar Gecesi’ etkinliği ile yaşatılıyor. Etkinlikte türkü söyleyen, doğaçlama atışma yapan aşıklar, gülümsemek ve enerji depolamak için bire bir.
6. Katerina Köşkü
Osmanlı-Rus Savaşı’nın (1877-1878) ardından Kars ve çevresinde 40 yıl devam eden Rus işgali döneminde, Ruslar tarafından askeri bölge ilan edilen Sarıkamış, o yıllara ait birçok izi taşıyor. Sarıkamış’ta halk arasında Katerina’nın Köşkü olarak isimlendirilen Av Köşkü de bu yapılardan biri.
Özgün mimarisi ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakan Katerina Köşkü, bulunduğu konum nedeniyle Sarıkamış’ı gören harika bir manzaraya sahip. Yapılış tarihi net olarak bilinmese de 1914 yılında Rus Çarı II. Nikola ve eşinin konakladığı köşkün, 1900-1902 yıllarında inşa edildiği düşünülüyor.
7. Çıldır Gölü
Kars ile Ardahan arasında yer alan Çıldır Gölü’nün tamamı kış aylarında donuyor. Bölgeye kış sezonunda gelenlerin mutlaka ziyaret ettiği Çıldır Gölü’nün her köşesi, bu etkileyici doğa olayına tanıklık etmek için uygun.
Çıldır Gölü, kızaklı at turu ve buz tutan gölde balık avı gibi heyecan verici aktivitelere ev sahipliği yapıyor. Kars’ın Arpaçay ilçesi ile Ardahan’ın Çıldır ilçesi boyunca uzanan gölde avlanan, yerel halkın sarı balık ya da şafak balığı dediği balığın tadına bakmadan dönmeyin.
8. Kars Kalesi
Kars’ta şehir dokusunu hissetmek için en iyi noktalardan biri Kars Kalesi. Kars şehir merkezine kuş bakışı bakmak ve şehrin havasını solumak için tercih edilen kale, 1153 yılında inşa edilmiş.
Su Kapısı ya da Çeribaşı Kapısı, Kağızman Kapısı ve Behram Kapısı olmak üzere 3 kapısı olan kalenin içerisinde 12. yüzyıldan kalma Celal Baba Türbesi de bulunuyor. Askeri koğuşlar, tarlalar, cephanelik ve mescitle geniş bir alanda kurulu olan kalede bulunan kafede oturup şehri seyretmenin keyfini çıkarın.
9. Sarıkamış Kayak Merkezi
Kar kalitesi ve kayak pistleri açısından dünyanın en uygun tesisleri arasında gösterilen Sarıkamış Kayak Merkezi, Kars’ın gözbebeği. Yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda kayakseverin kış sezonu boyunca tercih ettiği kayak merkezi, 12 km uzunluğunda, 5 etaplı piste sahip.
Etrafı çamlarla kaplı kayak merkezi, kristal karı ile tanınıyor. Günde 5,000 kayakçıyı ağırlayacak kapasitedeki Sarıkamış Kayak Merkezi, çevresinde bulunan konaklama tesisleri ile tatile uygun yapıda.
10. Ani Antik Kenti (Ani Harabeleri)
Ermenistan-Türkiye sınırında, Arpaçay Nehri’nin kıyısında bulunan Ani Antik Kenti (Ani Harabeleri) Kars’ın en çok tanınan gezilecek yerlerinden. 4 bin 500 metreyi aşan uzunluğu ve 8 metreye ulaşan yüksekliğe sahip surlarla çevrili antik kent, tadına doyum olmayan ve her saniyesinde insanı zaman yolculuğuna sürükleyen özellikte.
Kars’a 42 km mesafedeki antik kent, tarih boyunca Anadolu’nun geçiş güzergahında güvenli bir geçiş kapısı görünümündeymiş. Geçmişten günümüze ‘Ani bir dünya ama dünya bir Ani değil’ sözüyle anılan şehir, 6. yüzyıldan bu yana yerleşimin görüldüğü, farklı inanç grupları ve etnik yapılardan insanların yaşadığı, çokkültürlü bir yapıya sahip.
Antik kent içerisinde görülmesi gereken yapılar arasında, Tigran Honents Kilisesi, Büyük Katedral, Manuçehr Camii, Bakireler Manastırı, Kız Kalesi, Gagik Kilisesi, Abdulhamrants Kilisesi, Ateşgede, Selçuklu Sarayı, Gürcü Kilisesi, İpek Yolu Köprüsü ve Surp Amenap’rkitch Kilisesi bulunuyor.
Türkiye’nin zengin turizm potansiyeline sahip şehirlerinden Kars, her geçen yıl artan ziyaretçi sayısıyla marka kent olma iddiasını güçlendiriyor. Köklü tarihi geçmişi, gelenek ve görenekleri, arkeolojik alanları, etkileyici mimari yapıları, doğal güzellikleri, kayak merkezi ve lezzetli yemekleri ile şehir; her türlü beklentiyi karşılayacak düzeyde.
Kaynak: https://kesfetsek.com/kars-gezilecek-yerler/
Tatlı bir başlangıç yapalım: Umaç helvası
Diğer helvalardan yapımı biraz faklıdır. Una kavurma işlemi yerine, hamur gibi yoğurma işlemi uygulanır. Püf noktalarından birisi de hazırlanan unlu hamurun kızgın yağın içine dökülmesidir. Ve sonra da şekerli su ile buluşturulur. Kokusu bile doyurmaya yeter.
Un çorbası diyen de var: Hörre
Yörenin en bilindik çorbalarından birisidir. Yapımı kolay ve zahmetsiz olan bu çorba haftada en az 2-3 kez pişer Kars evlerinde. Üzerine de yağ gezdirildiğinde, yeme de yanında yat olur.
Bildiğiniz keteleri unutturur: Kars ketesi
Hemen hemen her yörede yapılan kete, Kars’ın da olmazsa olmaz lezzetlerinden birisidir. Sabah, akşam fark etmeden yenir. Ancak çayın yanında da bir başka yenir.
Tok karna yersiniz: Hangel
İncecik açılan hamurlar, sıcak suda haşlanıyor ve sonrasında yoğurt ile buluşturuluyor. Üzerine ise kavrulan soğanlı harç ekleniyor. Yapımı basit gibi gözükse de aslında hiç de kolay değil. Üstelik tahmin ettiğinizden de çok lezzetli.
Yeşil mercimek de eklenir: Erişte pilavı
Bildiğiniz erişte pilavına mercimeğin lezzeti de dahil oluyor. Elle açılan erişteler olmazsa olmazıdır ama. Tabii ki günümüzün imkan ve kolaylığında artık el açması erişteler pek tercih edilmese de biz altını çizmiş olalım. Yemeğin orijinalinde erişteler ev yapımı oluyor.
Kış yemeğidir: Haşıl
Kış yemeği için yapılan hazırlıkların başında gelen haşıl, buğdaydan hazırlanan özel bir bulgurun suda pişirilerek tereyağı ile buluşmasını konu alan bir film gibi. Üzerine de sarımsaklı yoğurt dökülüyor ve yeme de yanında yat bir lezzet oluyor.
Sacın üzerinde mis gibi kokar: Feselli
Asuda ve aside diyen de var: Hasuda
Hazırlanan şerbetin içine unun girmesiyle oluşan bu tatlı son derece pratik ve aniden gelen misafirleri olan ev sahibinin kurtarıcısı.
Lezzet sarması: Kars katmeri
5 kat açılan incecik yufkalar, rulo şeklinde tepsiye yerleştirilir. Diğer katmerlerden de farkı aslında tam olarak budur. Çay saatlerinin olmazsa olmazıdır.
Fesellinin kardeşi: Nezik
Feselliden farkı, kullanılan hamurun su yerine kaymakla açılmasıdır. Lezzetini de zaten buradan alır. Biraz bekletilen hamur kalın bir yufka biçiminde açılır. Açılan yufkalar doğrudan sacın üzerinde ters düz edilerek pişirilir.
Dillere destan: Kars kaşarı
Ülkemizde yetişen peynirlerle gurur duymamıza yarayan bir peynir çeşididir Kars kaşarı. Sabah, akşam her gün, her öğün yenir. Özelliği büyük tekerlek şeklinde olup bir pasta gibi üçgen kesilmesidir. Kars’a gidecek olan bir tanıdık, bir arkadaş varsa ısrarla istenir.
İki kaşıkla doyarsın: Kars Balı
Bal için yazılmış tanıtım yazısı ile baş başa bırakıyoruz sizi: “Kars ilimizin en tanınan ürünlerinden biridir Kars balı. Haklı şöhretini yüksek rakımlı tepelerdeki soğuk iklim kır çiçeklerinden alır. Bu çiçekler ağaçtan arınmış ve tarımın olmadığı düz yaylalarda yetişmektedir. Bu bölgeler çiçek balı yapımına çok uygundur. Ayrıca tarımın olmayışı da bölgeye kimyasal madde bulunmayacağı anlamına gelir ki bu bal için çok önemlidir. Bu tarz ballar kristalize olma özelliğine sahiptir. Bu özellik saf çiçek balının bir özelliği olup balın genel yapısını kesinlikle bozmaz. Kristalize olan bal 60 derecede ısıtıldığında bile içerdiği değerlerden hiçbir şey kaybetmeden eski görünümünü alır. Bu bir doğal olaydır ve kesinlikle hakiki ballarda oluşur.”
Kars kazı
- M.Ö. 5000-4000 HURİLER,
- M.Ö. 9. Yüzyılda URARTULAR,
- M.Ö. 665 yılında İSKİTLER,
- M.Ö. 145 yılından itibaren PARTLAR bölgede egemen olmuşlar ve KARSAKLI BEYLİĞİ’ni kurmuşlardır. KARSAKLAR M.Ö. 2. Yüzyıldan M.S. 5. Yüzyıl ortalarına kadar Kars’ta hüküm sürmüşlerdir.
- 430 yılında SASANİLER’e geçen bölge; uzun süre Sasani, Bizans ve Araplar arasında savaş alanı olmuştur.
- 1064 yılında SELÇUKLULAR,
- 1200 yılında GÜRCÜLER,
- 1239’da MOĞOLLAR,
- 1406’da KARAKOYUNLULAR,
- 1467’de de AKKOYUNLULAR bölgede egemen olmuştur.
- 1535 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katılmıştır.
ZAFER MADALYASI
- Kars (il merkezi)
- Akyaka.
- Arpaçay.
- Digor.
- Kağızman.
- Sarıkamış
- Selim.
- Susuz.
Kars ilinin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayanır. Faal nüfûsun % 85’i bu sektörlerde çalışır ve gayri sâfî millî hâsılanın % 60’ı bu sektörlerden elde edilir. Sanâyi, turizm ve ticâret sektörü yeni yeni gelişmektedir.
Tarım: Tarla tarımından sağlanan ürünler sınırlıdır. İklim şartları tarla tarımını engeller. Kağızman, Tuzluca’da pamuk, şekerpancarı, fasulye ve fiğ ekilir. Sebzecilik ve meyvecilik ileri değildir. Meyve olarak en çok elma yetişir. Kars ilinde buğday, arpa, şekerpancarı, pamuk ve az miktarda tütün yetişir.
Hayvancılık: Kars ilinde hayvancılık, tarla tarımından önce gelir. Geniş mera ve çayırları ve buradaki zengin bitki örtüsü hayvancılığın gelişmesine yol açmıştır. İl topraklarının % 70’ini kaplayan mer’a ve çayırlarda hâlen mevcut olan hayvan potansiyelinin en az 10 mislini beslemek mümkündür. Kars en çok sığır besleyen ildir. Canlı hayvan ticâretinin merkezidir.
Ormancılık: Kars ili orman bakımından müsait olmasına rağmen, orman varlığı zengin değildir. İl topraklarının ancak yüzde dördü ormanlarla kaplıdır. Orman ve fundalık saha 100 bin hektara yakındır. Ormanlarda daha çok sarıçam, ladin ve kızılağaç bulunur. Bu ormanlardan yaklaşık 75.000 m3 sanâyi odunu elde edilir.
Mâdenleri: Kars ilinde tuz, arsenik, asbest, manyezit, alçıtaşı, perlit kaynakları tesbit edilmişse de yalnız tuz kaynakları işletilmektedir.
Sanâyi: Sanâyi sektörü son senelerde gelişmektedir. Başlıca sanâyi tesisleri şunlardır: Çimento Fabrikası, Et Balık Kurumu Kombinası, Sümerbank Ayakkabı Fabrikası, Yem Fabrikası, İplik Fabrikası, Un Fabrikası, Deri İşleme Fabrikası, Karset sucuk ve Pastırma Fabrikası ve Tuğla Kiremit Fabrikasıdır.
Ulaşım: Havaalanı yoktur. Demiryolu mevcuttur. Hergün Haydarpaşa-Kars arasında karşılıklı ekspres ve haftada dört gün posta seferleri yapılır. Kars’la Malatya, Adana ve İskenderun arasında da tren seferleri vardır. Demiryolu, Kars’tan sonra Rusya’ya girer. Kars, Sarıkamış ve Selim istasyonları mevcuttur. Karayolu bakımından, Trabzon-Gümüşhane-Erzurum-Kars yolu ile Karadeniz’e bağlanır. Ankara-Sivas-Erzincan, Erzurum yolu Kars’ın Karakurt mevkiinde ikiye ayrılır. Bir yol Kars’a ve Rus sınırına gider. Diğer kol, Iğdır-Doğu Bayezid-İran sınırına ulaşır. Bu yollarla hem doğu hem de batı bölgelerine bağlanır.
Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/kars/ekonomi.html
Halkın duygu, düşünce ve hayallerini kendi ihtiyaçlarına öncelik vererek gerçekleştirmek için çaba harcaması, bu çabayı birtakım malzemeler kullanarak ortaya koyması sonucunda ortaya çıkan ürünler, halk sanatları, geleneksel sanatlar, el sanatları vb. terimler çerçevesinde ifade edilmiştir.
Bireyin kendi emeğiyle başlattığı, sonraları toplumca benimsenip ortak bir çalışmanın kaynağı hâline gelen halk sanatları el sanatları, ev sanatları ve çarşı sanatları olarak üç ana kolda araştırılmaktadır. Bu üç kolda ağırlık genellikle kadınlarda olduğu için “kadın sanatları” olarak da nitelendirilen bu sanat ürünlerini Türkiye’nin her köşesinde görebiliriz. Ancak bazı merkezlerin bu yaratıcılığa dayanan işlerinde önemli bir fark görülür. Söz gelimi, Antep işleri, Bursa, Konya, Alaşehir oyaları, Sivas çorapları, Tokat yazmaları, Mardin iğne dantelleri, Beypazarı gümüş işleri, Trabzon altın bilezikleri, Buldan dokumaları, Konya kaşıkları ünlerini yıllardan beri sürdüren güzel eserlerdir.
El sanatları kendi içinde de farklı işlere göre kümelenirler. Bunları şöyle gösterebiliriz:
1- Biçki-dikiş işleri: Her yörede köylülerin geleneksel giysileri, kullanılan dokuma çeşitleri.
2- Dokuma işleri: İnce ve kalın olarak ikiye ayrılan bu işlerin ana malzemesi bitkisel ve hayvansal kökenlidir.
3- Nakış işleri: Süslenmesi gereken giysilerle kullanılan eşyanın malzemesine göre ele alınması ve motiflerle bezenmesi.
4- Örme işleri: Dokumalar gibi ince ve kalın örgüler malzemenin türüne göre, kullanılan araçlara göre ayrılırlar.
5- Toprak işleri: Testi, kiremit, çömlek, tuğla vb.
6- Tahta işleri: Marangozluk, dülgerlik, araba yapımı, oyma işleri.
7- Demir işleri: Nal, çivi ve diğer inşaat malzemesi.
8- Deri işleri: Kunduracılık, yemenicilik, saraçlık.
9- İnşaat işleri: Duvarcılık, minare yapımı, harç kuyu kazma vb.
Bunlardan başka birkaç dalı ilgilendiren boya işleri ile büküm işleri de sayılabilir.
Bütün bu işlerde ortaya çıkan ortak özellikler, el sanatlarının önemini ve anlamını daha iyi vurgular. Bu ortak özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Geleneksellik ağır basar.
2- Yaratıcı olma özelliğini gösterir.
3- Millî sanat zevkini atadan-oğula nineden-kıza aktarır.
4- Toplum hayatında ve ortak düşüncede karşılıklı iletişimi kolayca sağlar.
5- Aile içinde sanat zevkini, estetik yaratmaları destekler.
6- Ailenin giderlerinde önemli tasarruf sağlar.
7- Moral gücünü ayakta tutar ve ruhî hayatı yansıtır.
8- Ailenin sosyal, ekonomik ve eğitim durumunun gelişmesine yardım eder.
Kaynak: http://www.karsevi.com/kars-el-sanatlari-ve-zanaatlari-nelerdir-bl109.html