Tokat

TOKAT HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Tokat, bir Karadeniz ili olsa da ilçelerinden bazıları İç Anadolu Bölgesi sınırlarındadır. 118.738 kişilik nüfusa sahip Tokat'ın güneyinde Sivas, kuzeydoğusunda Ordu, batısında Amasya, kuzeyinde Sams​un ilçeleri vardır. Tokat, Karadeniz Bölgesi’nde olduğundan şehre Karadeniz iklimi hâkimdir.

Köklü bir tarihi olan Tokat’ın Komana, Kacun ve Sobaro isimleriyle anılan Toygarcılar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Aynı zamanda Hititler, Asurlar, Kimmerlinler, Persler ve Makedonyalıların zamanında hâkim olduğu bir coğrafi konumdadır. Türkiye'nin en çok türbesine sahip olan şehirlerden biridir. Aynı zamanda Türkiye'nin önemli akarsularından biri olan Yeşilırmak da Tokat'ın içinden geçmektedir.

Sarma dolma için kullanılan yeşil yaprağıyla ünlü olan Tokat’ta ayrıca soğan, karpuz, kavun, şeker pancarı, tütün, patates, fasulye, domates ve mısır yetiştirilir. Ovalarda hayvan yetiştiriciliği ön plandadır. Tokat’ın içinde birçok fabrika yer almamaktadır. Bunlardan bazıları; Tokat Sigara Fabrikası, Dimes Meyve Suyu Fabrikası, Samaş Bentonit Fabrikası, Kereste Fabrikası ve Yem Fabrikası’dır. Bir de şeker fabrikası bulunur.

Tokat köklü tarihi, pek çok medeniyetin ev sahibi olması ve insanlığın ilk yerleşim yerlerinden biri kabul edilmesinden dolayı turistik yerlerce zengin kentin merkezindeki Tokat Kalesi ile ilçelerinden yer alan Zile, Niksar ve Turhal Kaleleri yerli ve yabancı turistin uğrak yeri olup, Mustafa Kemal Atatürk'ün geçici olarak ulusal mücadele yıllarında konakladığı Latifoğlu Konağı Müze Evi, II. Abdulhamid'in tahta çıkışının 25. yılı şerefine yaptırılan tarihi Tokat Saat Kulesi, tarihi Gök Medrese kent merkezinde bulunur. İlçesi Niksar'da bulunan Anadolu'da yapılan ilk medrese olarak bilinen Yağıbasan Medresesi, ilk onarımı 1678 yılında yapılan Tokat Ulu Camii aynı adla Niksar ilçesinde bulunan diğer camii, Pazar ilçesinde bulunan tarihi Pazar Kervansarayı ve Ballıca Mağarası bulunur.

Tokat’a Türkiye’nin hemen hemen her ilinden kara ulaşımı mümkündür. İstanbul, Ankara ve İzmir’den direkt uçuşlar da mevcuttur.Bazı şehirlerden demir yoluyla da ulaşım sağlanmaktadır. Otomobil ile seyahat edecekler için mesafe Amasya – Tokat arası 115 kilometre, Sivas – Tokat arası 107 kilometre, Çorum – Tokat arası 182 kilometre, Ordu – Tokat arası 218 kilometre, Samsun – Tokat arası 241 kilometre Ankara – Tokat arası 385 kilometre, İstanbul – Tokat arası 796 kilometre, İzmir – Tokat arası 980 kilometredir.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Tokat, içinde barındırdığı tarihi yapıtlarla ve tabiatıyla görülmeye değer bir şehirdir.

Tokat gezilecek yerler tarihi mekanlar sayfamızda, şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden, hiç bilinmeyen güzelliklerine kadar değineceğiz.

Tokat Kalesi ilk ziyaret edebileceğiniz noktalardan biridir. Hakkında pek bir bilgi bulunmayan kaleye ilk yerleşenlerin Komana Pontikalı Hristiyanların olduğu tahmin edilmektedir. Tokat Kalesi’nin bir özelliği var. Yapının bulunduğu kayalıklar doğal olup, kalenin sadece içerisindeki odalar insan eli tarafından yapılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda 5. veya 6. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Kale aynı zamanda doğu Roma İmparatorluğu’nun ardından Büyük Selçuklu Devleti’nin himayesine girmiştir.

Turizm açısından önemli bir yeri olan Ballıca Mağarası da ziyaret noktaların arasında mutlaka yerini almalı. Büyük ve gizemli bir yolculuk yaşatan Ballıca Mağarası’nın astım hastalarına iyi geldiği bilinmektedir. Hatta bilinen bu şifası nedeniyle bazı şehirlerden astım hastaları ziyaret eder. Ballıca Mağarası’na en yakın Pazar ilçesinden ulaşabilirsiniz. İlçeye bağlı olan Ballıca Köyü’nde bulunup, Tokat il merkezine sadece 26 km uzaklıktadır. İçindeki sarkıt ve dikitler büyüleyici bir görüntü sunar misafirlerine. Aynı zamanda havuzlu salonu, büyük damlataş salonu, çamurlu salonu, fosil salonu, sütunlar salonu ve mantarlı salonu da oldukça dikkat çeker güzellikleriyle. Her köşesi ayrı bir keyif verir gezenlere. Zamanın nasıl geçtiği anlaşılmaz.

Selemen Yaylası da güzel bir keşif yolculuğu olabilir sizler için. Reşadiye ile Ordu sınırları içerisinde bulunan yayla, Çaldıran Savaşı’na çıkan Yavuz Sultan Selim Han’ın ordusu ile konakladığı yerdir. Aynı zamanda bu yayla, yöre halkının özellikle yaz aylarında Pazar kurduğu bir noktadır.

Boğalı Yaylası‘nı da Tokat gezilecek yerler listenize dahil edebilirsiniz. Tokat ve Erbaa arasında uzanan yayla yeşillikleriyle ve bol oksijenli havasıyla keyif verecektir sizlere.

Sayılamayacak kadar gezilecek yerlere sahiptir Tokat. Boğalı Yaylası, Batmantaş Yaylası ve Dumanlı Yaylası tüm çekicilikleriyle sizleri misafir etmeye hazır bölgelerdir.

Tokat Kalesi

Tokat Kalesi
Tokat Kalesi

Pek keşfedilmemiş zengin bir tarihe sahip olan Tokat, uzun bir gezi yolculuğunu merkezinde bulunan antik kaleyle başlatır.

Tokat Kalesi, il merkezinde yüksek bir tepe üzerinde bulunmakta. Kalenin hangi dönem ve kimler tarafından yapıldığı hakkında kesin bilgiler yok. Kalenin 5. veya 6. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmekte.

Tokat Kalesi’nin doğal bir kaya kütlesi üzerine oyularak yapıldığı görülüyor. Surlar ve oyulmuş odalar günümüzde de sağlamlığını korumakta.

Ballıca Mağarası, Zile Kalesi, Niksar Kalesi Tokat gezinizin en güzel rotaları arasında olabilir.

 

Tokat Mevlevihanesi

Tokat Mevlevihanesi
Tokat Mevlevihanesi

Tokat’ın il merkezine bağlı olan Soğukpınar Mahallesi’ndeki Mevlevihane, 17. yüzyılda Sülün Muslu Paşa tarafından inşa ettirilmiştir.

Bey Sokağı’nda yer alan Tokat Mevlevihanesi, mimari açıdan oldukça gösterişlidir. 3000 metrekarelik bir alanı kapsayan bu tarihi yapı, Evliye Çelebi’nin Seyahatnameadlı kitabında bahsedilmektedir. Mevlevihanenin zemin, giriş ve üst katı bulunmaktadır.

Zemin katında toplam beş oda vardır. Çeşitli hizmetlerin görüldüğü yer genellikle zemin kattır. Giriş katına ise dışarıdan bir merdivenle çıkılmaktadır. Burada semahane bölümü yer alır.

Tokat Mevlevihanesi, günümüzde restore edilip müzeye çevrilmiştir. Müzede; Tokat ve çevre illere ait olan halı ve kilimler, el yazması Kur’an-ı Kerim’ler, Yağıbasan Medresesi’nin kazılarından çıkarılan kalıntılar, sema törenini canlandıran maket semazenler sergilenmektedir.

 

Niksar Kalesi

Niksar Kalesi
Niksar Kalesi

Tokat’ın Niksar ilçesinde bulunan kale, hakkında çok fazla bilgi bulunmasa da günümüze sağlam bir şekilde gelebilmiş ve bölgenin en önemli tarihi değerlerinden biridir.

Maduru ve Çanakçı derelerinin arasında bulunan ve yüksek bir tepe üzerine konuşlanmış olan Niksar Kalesi’nin ne zaman inşa edildiği hakkında bilgi bulunmasa da; Danişmentli, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde yeni eklemeler yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kalenin hakkında bilinen sınırlı bilgilerden biri de, depremler ve savaşlar nedeiyle yıkılan kale, Bizans ve Türk dönemlerinde sürekli onarımdan geçmiştir. Bu sebepten dolayı her dönemden izler taşıdığını söylemek mümkün.

 

Zile Kalesi

Tokat Zile Kalesi
Zile Kalesi

Zile Ovası’na hakim güzel bir manzarası olan Zile Kalesi’nin sahip olduğu kitabeler sayesinde hakkında birçok bilgi bulunmakta.

Kalenin M.S. I. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. 1336 yılında ise (H.737) Ertena Bey Alaeddin Bey döneminde onarıldığı ve onarım sırasında yeni eklemeler yapıldığı kitabesinden anlaşılmaktadır.

Aynı zamanda tarihte Sezar’ın Zile’ye gelip “Veni vidi vici” (geldim, gördüm, yendim) dediği yerdir Zile Kalesi.

Günümüze çok sağlam gelen kalelerden biri olan Zile Kalesi’nin yapımında moloz ve kesme taş kullanılmıştır. Buna nazaran duvarları yuvarlak burçlarla güçlendirilmiştir. Kalede Roma ve Bizans dönemiyle tarihlendirilen mimari kalıntılar bulunmakta.

Zile Kalesi en sağlam haliyle yeni ziyaretçilerini bekliyor. Tokat gezi listenizde bu kaleye mutlaka yer vermelisiniz.

 

Almus Baraj Gölü

Almus Gölü
Almus Baraj Gölü

Tokat’ta bulunan Almus Baraj Gölü, doğanın en güzel hallerinden yararlanabileceğiniz, piknik ve su sporları yapabileceğiniz şehrin en etkileyici noktalarından biri.

Almus Baraj Gölü, özellikle bahar ve yaz aylarında çevre ilçelerden gelen halkın gün boyu piknik yaptığı önemli bir mesire yeridir. Gölün bulunduğu bölge hem fauna hem de flora bakımından zengin. Tilki, ceylan, güvercin, sansar, dağ keçisi, ayı, domuz, bıldırcın, karatavuk ve üveyiklere ev sahipliği yapmakla birlikte; içerisinde bol yeşil bir alan oluşturan kayın, çam, meşe, ıhlamur ve sedir ağaçları bulunmakta.

Yeşilırmak üzerine kurulan ve 4000 hektarlık bir alanı kapsayan Almus Baraj Gölü’nde kamp alanları da mevcut. Dilerseniz bu güzel doğanın içinde birkaç gün kamp yapabilirsiniz.

Sebastopolis Antik Kenti

Sebastopolis Antik Kenti
Sebastopolis Antik Kenti

Tokat’ın köklü tarihine tanıklık etmiş olan Sebastopolis Antik Kenti, şehirde yaşayan insanlar tarafından bilinse de, şehir dışında pek fazla bilinmemekte. Sahip olduğu kalıntılar o kadar zengin ki, buna rağmen çok fazla tanıtımı yapılamamış.

Sebastopolis Antik Kenti, şehir merkezine 69 kilometre uzaklık bulunup, Sulusaray ilçesinde yer alıyor. Bu antik yerleşim alanının hangi yılda kurulduğu hakkında kesin bir bilgi yok. Fakat bazı kaynaklar kentin M.Ö. 1. yüzyılda kurulduğunu yazmaktadır.

Yerleşim yeri planı olarak Bergama Antik Kenti’ne benzeyen şehrin en önemli kalıntıları arasında tapınak, hamam ve aslan heykeli bulunmakta… Sebastopolis, kelime olarak ulu, azametli ve büyük anlamına gelmekte. Fakat bazı kaynaklarda Heraclepolis olarak bahsedilmiştir.

Antik kentten çıkarılan birçok eserden dolayı Sebastopolis Açık Hava Taş Eserler Müzesi ve Sebastopolis Mozaik Evi Müzesi açılmış ve kalıntılar buralara taşınarak ziyarete açılmıştır.

 

Sulusaray Kaplıcaları

Sulusaray Kaplıcaları
Sulusaray Kaplıcaları

Tokat’ın Sulusaray ilçesine 3 kilometre kadar uzaklıkta bulunan Sulusaray Kaplıcaları, yöre halkının ve çevresinde bulunan ilçelerdeki insanların sürekli ziyaret ettiği yerlerden biridir. Ilıcak Köyü’nde bulunan kaplıcalarda hem İç Anadolu hem de Karadeniz iklimi hakimdir.

Romatizma, cilt ve nevralji hastalıklarına iyi geldiği bilinmekte… Sulusaray Kaplıcaları’nın sularında sülfat, sodyumklorür ve bikarbonat mevcut. Termal sulardaki ilk incelemeler 1933 yılında yapılmıştır. Eğer yakın bir zamanda tatil için bir kaplıca bölgesini tercih etmek istiyorsanız Sulusaray Kaplıcaları’nı rotanıza dahil edebilirsiniz.

Sulusaray Kaplıcaları’nda konaklayabileceğiniz oteller bulunmakta. Aynı zamanda kamp yapabileceğiniz yerler de mevcut.

 

Kaz Gölü

Kaz Gölü
Tokat Kaz Gölü

Tokat’ın en benzersiz ve en büyüleyen noktalarından biridir Kaz Gölü. Burada sadece gezmeniz veya göle karşı oturmanız yeterlidir.

Sazlıklarla kaplanmış olan Kaz Gölü’ndeki angıtlar, ak leylekler, saksağanlar, kara tavuklar, küçük batağanlar, akkuyruklar ve daha birçok kuş türü sandal gezinizde sizlere eşlik edecek. Evet; sandallarla sazlıklar arasında gezme imkanınız var burada. Hem de istediğiniz kadar…

Kaz Gölü, Orman Bakanlığı tarafından Yaban Hayatı Koruma Sahası olmuştur. Gölde iki tane kuş gözetleme kulesi ve bir tane de ziyaretçi evi bulunuyor. Yani sizin için her şey düşünülmüş ve doğayla bütünleştirilmiş durumda.

Kaz Gölü ziyaretinizi güneş batana kadar sürdürmenizi öneririz. Çünkü günbatımı buradan bir harika görünüyor.

 

Mahperi Hatun Kervansarayı

Mahperi Hatun Kervansarayı
Mahperi Hatun Kervansarayı

Tokat’ın göze çarpan tarihinde kendine yer edinmiş olan Mahperi Hatun Kervansarayı’nın yapımı 1238-1239 yıllarına dayanmakta.

Sultan I. Alaeddin Keykubat’ın eşi Mahperi Hatun tarafından inşa ettirilmiş olan kervansaray, Pazar ilçesinde bulunmaktadır. Yapımında kesme taş kullanılmış olup, özellikle giriş kapısı oldukça gösterişlidir. Dikdörtgen yapılı kervansarayın giriş kapısı da yine dikdörtgen planlıdır.

Mahperi Hatun Kervansarayı’nın dış duvarları günümüzde orijinalliğini korusa da üst örtüsü tamam yıkılmıştır. Yakın bir tarihte restore edilen bu tarihi yapı, artık restoran olarak hizmet veriyor. Bu görkemli mimari kesinlikle gezilip görülmeli.

 

Tokat Atatürk Evi

 
 
Tokat Atatürk Evi
Tokat Atatürk Evi

Tokat Merkez’de bulunan ve 1924 yılında Atatürk’ün eşi Latife Hanım ile konakladığı ev, günümüzde düzenlenip müze olarak hizmete girmiştir.

Atatürk, birçok kez geldiği Tokat’ta konakladığı ev esasında Tokat Milletvekili Mustafa Vasfi Süsoy’undur.

Ev, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve 2007 yılında müze olarak açılmıştır. Şimdi Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi ismiyle bilinmektedir. Şehrin birçok ilçesinden ve şehre gelen birçok turist tarafından ziyaret edilen müzede yöresel eşyalar sergilenmekte.

Selemen Yaylası

Tokat Selemen Yaylası
Selemen Yaylası

Tokat’ın hem doğasını hem de tarihi bir anısını aynı noktada yakalayabileceğiniz Selemen Yaylası, Reşadiye– Ordu sınırı arasında bulunmaktadır.

Selemen Yaylası tabiat güzellikleri arasında büyük bir pazara ev sahipliği yapar. Geleneksel yayla pazarının kurulma amacı; 1514 yılında Çaldıran Savaşı sırasında Yavuz Sultan Selim’in ordusuyla buraya gelip yaylada konaklamış ve Cuma namazını burada kılmış olmasıdır. Bu olaydan sonra İlkbahardan itibaren ilk kar yağana kadar geleneksel pazar kurulur Selemen Yaylası’nda.

Pazarda çevre iller ve ilçelerdeki insanlar ürünlerini satmaktadır. Çok eski zamanlarda ise pazarda değiş-tokuş ile ihtiyaçların karşılandığı söylenmekte. Selemen Yaylası’na gidip hem pazarın hem de doğanın tadını çıkarabilirsiniz.

 

Ali Paşa Hamamı

Ali Paşa Hamamı
Ali Paşa Hamamı

Ali Paşa Hamamı, Tokat il merkezinde bulunmasından dolayı kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Aynı ismi taşıdığı Ali Paşa Camii’nin hemen doğusunda yer alır.

1572 yılı ile tarihlendirilen Ali Paşa Hamamı, 1866 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yenilenip tekrar hizmete açılmıştır.

Hamamın mimarisine bakıldığında yapımı sırasında kesme taş kullanıldığı görülmektedir. Osmanlı hamam mimarisinin örneklerinden biri olan hamamda kadın ve erkek bölümü ayrı olup, bu bölümler bitişiktir. Kadın bölümü ılıklık, sıcaklık ve soyunmalıktan oluşurken; erkek bölümü yine kadınlar bölümüyle aynı şekilde inşa edilmiştir. Sadece erkek bölümünün sıcaklık bölümü haç planlı bir özellik taşıyıp, göbek taşının üzeri kubbe ile örtülmüştür.

Ali Paşa Hamamı, Tokat’a yolunuz düşerse mutlaka gidip görmeniz gereken bir tarihi mekan olup, işlevselliğini hala devam ettirmektedir.

 

Pervane Hamamı

Pervane Hamamı
Pervane Hamamı

Orta Karadeniz sınırlarında bulunan Tokat, gerek mağaraları, gerek yaylaları, gerekse tarihi mekanlarıyla gezilip keşfedilmesi gereken şehirlerimizden biridir.

Bu sayfamızda sizlere Tokat’ta bulunan Pervane Hamamı’ndan bahsedeceğiz.

Şehrin tarihi yapılarından biri olan Pervane Hamamı, 1275 yılından bu yana varlığını devam ettirmekte. Hamamın Selçuklu vezirlerinden Muinüddin Pervane tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Hamamın kadın ve erkek bölümleri ayrı olup, bölümler birbirinden simetrik olarak ayrılmıştır. Fakat 1951 yılında belediye tarafından yapılan restore çalışmalarının ardından tüm özelliğini kaybetmiştir. Yine de tarihiyle görülmeye değer bir yapıdır.

Pervane Hamamı, Tokat il merkezine bağlı olan Kabe-i Mescit Mahallesi’nde yer almakta.

 

Ballıca Mağarası

Ballıca Mağarası
Ballıca Mağarası

Dünyanın en görkemli mağaraları arasında gösterilen ve içine girilince gerçek anlamda hiç bilinmeyen bir dünyanın kapılarını açan Ballıca Mağarası, bir Tokatgezisinde görülebilecek ilk yerlerden biri. Hatta sadece bu mağarayı gezmek için Tokat’a giden turistin sayısı bile fazla.

Ballıca Mağarası’nın 8 salonu ziyarete açıktır. Mağaranın daha hangi bölümlere sahip olduğu gizemini korumaya devam ediyor. Mağarayı gezerken devasa sarkıtlar, dikitler, soğan sarkıtları, sizleri hayrete düşürecek. Ballıca Mağarası’na ulaşmak kolaydır. Şehir merkezine 26 kilometre uzaklığında bulunan Pazar ilçesinde yer alır. Adını ise bulunduğu köy olan Ballıca’dan almıştır.

Mağarada havuzlu salon, büyük damlataşlar salonu, çamurlu salon, fosil salon, yarasalı salon, çöküntü salon, sütunlu salon, mantarlı salon ve yeni salon bölümleri arasında zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

 

Akbelen Yaylası

Akbelen Yaylası
Akbelen Yaylası

Tokat’ın doğal güzellikleri arasında bulunan ve yakın bir zamanda turizm bölgesi olarak ilan edilen Akbelen Yaylası, Niksar karayolunun 18. kilometresinde bulunmaktadır.

Anayola 3 kilometre uzaklıkta olan yayla, aynı zamanda köklü bir tarihe sahiptir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup, doğal güzelliklerini de günümüze kadar korumayı başarmıştır. Yayla, yeşillikleri arasında gelen misafirlerine muhteşem mesire yerlerini sunar. Bölgede alabalık tesisleri de bulunmaktadır.

Akbelen’de yaşayan halk, geçimini hayvancılık ve tarımdan sağlar. Vişne, şeker pancarı, soğan, ceviz, domates yetiştirilen başlıca ürünler arasındadır. Tokat’a yolunuz düşerse Akbelen Yaylası’nı mutlaka ziyaret etmenizi öneririz. Bölgenin doğal güzellikleri sizlere birçok keşif noktası sunacak.

 

Tokat Müzesi

Tokat Müzesi
Tokat Müzesi

2007 yılında hizmete açılan Tokat Müzesi’nde 36253 eser sergilenmektedir.

Kaynak: http://www.gezilebilecekyerler.com/tokatta-gezilecek-yerler/

En meşhur olanınla başlayalım: Tokat yaprağı

Görsel- Vildan Mese Demir - Facebook

Görsel- Vildan Mese Demir – Facebook

Tokat bağ yaprağı olarak bilinen asma yaprağı, sarmaların en lezzetli hale dönüşmesini sağlıyor. Başlı başına C ve A vitamini deposu olan yaprak, bağışıklık sistemini güçlendirir. Aynı zamanda salatalara doğranır, üzerine limon sıkılarak yenilir.

Bir teşekkür: “Tokat sarması işte tam olarak böyle olur” diyerek bize fotoğraf yollayan Vildan Meşe Demir’e teşekkürü bir borç biliriz. 

Cevizsiz olmaz: Tokat pağacı

tokatlilar

tokatlilar

İçine ceviz eklendiği sert kıvamlı bir hamur fırınla buluşuyor. Normal ekmekten biraz daha sert olması en temel özelliği. Genellikle üzerine tereyağı ve bal sürülerek yenilir. Tokat köylerinde kahvaltıların vazgeçilmezdir.

Çayından reçeline: Kuşburnu

kusburnu

kusburnu

Tokatlıların çok sevdiği hatta belki de güzellik sırları bile diyebileceğimiz bir bitkidir kuşburnu. Pekmezi de bolca tüketilir. Bol c vitamini içeren kuşburnu genellikle çay olarak içilir ama Tokatlılar ekmek üzerine sürerek kahvaltılarda yer.

Bir nevi kısır: Bat

kadinlarkulubu

kadinlarkulubu

Bat, Tokat mutfağının en ünlü yemeklerinden birisidir. Bulgurun ıslatılarak tokat baklası, salça ve bol su eklenmesiyle yapılır. Hatta bu yemek ile ilgili Tokat’ın Pazar ilçesinde “Bat mı yedin de güzelleştin?” diye de bir söylem mevcuttur.

Lezzet ve vitamin bir arada: Bakla dolması

universalmagazin

İç baklayla hazırlanan harika bir yemektir kendisi. Kemikli etlerin tencere dibine dizilmesi önemli bir ayrıntıdır. Altın günlerinin olmazsa olmazıdır. 

Doyurucudur: Tokat keşkeği

boyleolur

boyleolur

Tokat mutfağında keşkeğin özel bir yeri vardır. Hatta valiler özel günlerde Tokat’ın meşhur Ali Paşa Hamamı’nda keşkekli kutlaması yaparlar. Keşkek bütün dana etinin hafif ateşte bulgur ile kaynatılarak daha sonra fırına verilmesi ile olur ve özellikle Tokat’a gelen misafirlere keşkek ikramı yaygındır.

Küçük bir not daha buraya: “En güzel Tokat keşkeği bende var” diyenler yollayıverin fotoğrafını bir zahmet çünkü internette güzeline rastlayamadık da biz 

Gözlemenin en lezzetli hali: Tokat çökeliklisi

Gözleme Tarifi

Gözleme Tarifi

Odun kömüründe yanan saç üzerinde yapılan ve arasına Tokat çökeliklisi diye adlandırılan peynir çeşidi konan gözlemeler çayların vazgeçilmez ikilisidir.

Gelsin çörekler: Niksar cevizi

popsugar

popsugar

Orhan Pamuk’un Kar adlı romanında adı geçen ceviz ve bu cevizle yapılmış çörekler tam olarak da Tokat’ın niksar cevizinden söz etmektedir. Daha da başka bir şey demeye gerek yok herhalde 

Bahsi geçmişken: Niksar çöreği

cevizli-corek

Cevizli çöreğiyle meşhur Niksar çöreğinin orijinal haline internette rastlayamadık arkadaşlar. Aranızda yapan, yaptıran olursa bir zahmet. 

Hastalık unutturur: Zile pekmezi

haberbiz

haberbiz

Zile ilçesinde yapılan ve kendine haz üretimi ile beyaz renkli bir yiyecektir ve bol vitamin deposu olmasından dolayı da masalardan eksik olmaz. Aynı zamanda Zile pekmezinin tam 30 farklı ülkeye aktif olarak satışı bulunmaktadır.

Sivas’ın da gözdesi: Tokat kebabı

gurmerehberi

gurmerehberi

Patlıcanların, kemikli kuzu etinin ya da köftenin harika kebabına özel domatesli sos eşlik eder. Görüntüsü ve malzemeleri Sivas kebabını da andırdığı için arada az da olsa tartışmalar çıkmıştır. 

Ekstra kıymalı: Tokat çemeni

memlekettengelsin

memlekettengelsin

Mis gibi Tokat çemeni derler bu çemen için. Çünkü orijinalinde çemen yapılırken içine kıyma da katılırmış. Bol sarımsak, bol çemen. Yeme de yanında yat.

Kaynak: https://yemek.com/tokat-yemekleri/

Tokat, çok eski bir yerleşim merkezidir. Tokat il toprakları Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran ve târih devrini açan Hitit İmparatorluğuna bağlıydı. 

Sâmi Asurlular bu bölgeye hâkim olamadılarsa da zaman zaman nüfûzlarını bu bölgeye kadar uzattılar. Hurrilerin istilâsına uğrayan bölge, M.Ö. 8. asırda Kimmerler ve İskitlerin de istilâsına uğradı. M.Ö. 7. asırda Medler bu bölgeye kadar yaklaştılar. Onların yerine geçen Persler, Lidyalıları yenince Anadolu’nun mühim kısmı gibi, bölge de Perslerin eline geçti. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, Pers Devletini yenerek İran gibi Anadolu’yu Makedonya İmparatorluğu topraklarına kattı.Makedonya Kralı İskender’in ölümü üzerine imparatorluğu komutanlar arasında taksim edildi ve bu bölge Kapadokya Krallığı ile Pontus Krallığı arasında devamlı çekişme konusu oldu. 

M.Ö. 1. asırda Roma İmparatorluğu, Anadolu’da hüküm süren, Helenistik devletler (Kapadokya), Pontus ve Bergama krallıklarını ortadan kaldırarak, Anadolu’yu Roma İmparatorluğuna ilhak etti. 

M.S. 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. 395-1071 târihleri arasında bu bölgeye İslâm orduları ve Sâsânîler akınlar yaptılar. Fakat devamlı kalamadılar. 

Büyük Türk Hakanı Sultan Alparslan’ın 1071 Malazgirt Zaferinden birkaç sene sonra bu şehir, Anadolu Fâtihi ve Anadolu Türk Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şahın başkumandanlığındaki Selçuklu Türk Oğuz orduları tarafından fethedilmiştir. 

Tokat’ı Artuk Beyin veya Danişmend Gâzinin fethettiği ihtilaflıdır. Fakat bu bölge Danişmend Gâziye verilmiş olup, Anadolu Selçuklu Türk Devletine bağlı Danişmendoğulları Beyliğinin ilk başşehri Niksar olmuştur. Tokat, Selçukluların eyâlet merkeziydi. On ikinci asırda Selçuklular Danişmendoğullarının bağımsızlığına son vererek Konya’ya, Selçuklu başşehrine bağlandı. 

On üçüncü asrın ikinci yarısında bu bölge Moğolların ve Türkleşmiş İranlı Moğollar olan İlhanlıların hâkimiyeti altına girdi. 1308’de Selçuklu Hânedânı kalkınca İlhanlılar, 1335’e kadar bu bölgeleri doğrudan doğruya kendi idâreleri altına aldılar. Anadolu’nun sonuncu İlhanlı Genel Vâlisi Uygur Türklerinden Eretna Bey, başşehir Sivas olmak üzere kurduğu Orta Anadolu Devletine Tokat ve çevresini de kattı. 

1308’de Selçukoğullarından Melik Rükneddîn Kılıçarslan’ın kısa saltanatından sonra bütün Eretna Devleti gibi bu bölgeler Sultan Kâdı Burhâneddîn’in hâkimiyeti altına girdi. Kâdı Burhâneddîn’in öldürülmesinden sonra iç isyanlar bölgeyi rahatsız etti. Tokat halkı toplanarak Tokat’ın Osmanlı Devletine katılma kararını aldılar. 1392’de Yıldırım Bâyezîd, bu mürâcaat üzerine Tokat’ı Osmanlı Devletine (birliğine) dâhil etti. 

Tîmûr Hanın 1402 Ankara Savaşı ile Yıldırım Bâyezîd’i yenmesi üzerine Osmanlı Devleti sarsıntı geçirdi. Çelebi Sultan Mehmed bu bölgeye hâkim oldu. Akkoyunlular ve onların yerine geçen Safevîler bölgedeki halkı kışkırtarak isyanlara sebep oldular. Yavuz Sultan Selim Han bu fitneleri sona erdirdi. Osmanlı devrinde bir kültür merkezi olan Tokat ve çevresi Sivas Beylerbeyliğine (eyâletine) bağlı 8 sancaktan (vilâyetten) birine merkez olmuştur. Tanzimattan sonra da Sivas eyâletinin 4 sancağından biri olup, 4 kazâsı vardı. 

Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde Tokat için şöyle denir: 

“Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinde sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskıyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halkı zevk ehlidir. Gariplere dostturlar. Kin tutmaz, hile bilmez. Câmi, saray, köşk ve imâretleri o kadar metin ve güzel olur ki, buralara girenler hayran olurlar. Hacı Bektaş-ı Velî’nin hayırlı ve bereketli duâlarıyla bu eski târihî şehir âlimler konağı, fâzıllar yurdu ve şâirler yatağıdır.” 

Cumhûriyet devrinde bütün sancaklar gibi Tokat da kendi adını taşıyan ilin merkezi olmuştur.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/tokat/tarihce.html

• Almus
• Artova
• Başçiftlik
• Erbaa
• Merkez
• Niksar
• Pazar
• Reşadiye
• Sulusaray
• Turhal
• Yeşilyurt
• Zile

Tokat ilinin ekonomisi geniş ölçüde tarıma ve tarımla ilgili sanâyiye dayanır. Faal nüfûsun % 80’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Tokat’ın verimli ovalarında her çeşit ürün yetiştirilir. Hayvancılık da oldukça ileridir. 

Tarım: Birbirinden dağlarla ayrılmış ovalar çok verimlidir. Her çeşit tarım ürünü yetişirse de, Artova’da tahıl, Kazova’da bağcılık ve Taşova’da tütün ekimi daha ağır basar. Tokat’ta sebze ve meyvecilik, sanâyi bitkileri ve baklagiller mühim yer tutar. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, nohut, fiğ, şekerpancarı, yeşil mercimek, yonca, tütün, soğan, ayçiçeği ve patatestir. Başta domates olmak üzere her çeşit sebze ve meyve yetişir. Tokat için Türkiye’nin meyve bahçesi tâbiri kullanılır. 

Tokat’ta yetişen tütün, kokulu ve en iyi cinstendir. Çavuş üzümüne benzeyen “narince” üzümü meşhurdur. 

Hayvancılık: Tokat ili hayvancılık bakımından oldukça zengin bir ildir. Turhal Şeker Fabrikasında küspe ve melas gibi yemlerin üretilmesiyle besi hayvancılığı gelişmiştir. Sığır, manda, koyun, kıl keçisi ve hindi beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Dut ağacının yetişmesine elverişli olan Tokat’ta ipekböcekçiliğini geliştirme ve yaygınlaştırma çalışmaları yapılmaktadır. 

Ormancılık: Tokat ili orman varlığı bakımından zengin bir ildir. 420 bin hektar orman ve 56 bin hektar fundalık alanı vardır. Ormanlarda değerli sedir ağacı, gürgen, ladin, köknar, dişbudak, kestâne, yabâni zeytin, meşe ve kayın bulunur. Vâdilerdeyse söğüt ve kavak ağaçları çoğunluktadır. 

290 köy orman içinde ve 164 köy orman kenarındadır. Her sene 40-500 m3 sanâyi odunu ve 369.000 ster yakacak odun elde edilir. 

Mâdenleri: Tokat ili mâdenler bakımından da zengin sayılır. İl dâhilinde betonit, antimon, oniks, krom ve kömür çıkarılır. Antimon yalıtıcı ve yüksek sıcaklığa dayanıklı bir mâdendir. En çok Turhal ilçesinden çıkarılır. Betonitse yağ ve şeker gibi ürünlerin arıtılmasında, kanalizasyon sularının temizlenmesinde, petrol ve su sondajlarında kullanılan çamurların hazırlanmasında kullanılır. Türkiye’nin en zengin betonit yatakları Reşâdiye ilçesinde bulunur. 

Sanâyi: Tokat ilinde faal nüfûsun ancak % 5’i îmâlat sanâyiinde çalışır. 10 ve daha fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı 100’e yakındır. Tütün, gıdâ, taş ve toprağa dayalı sanâyi ve kimyâ sanâyi dalı işyerlerinin mühim kısmını teşkil eder. Turhal Şeker Fabrikasında 3000 kişi çalışmakta ve günde 2550 ton pancar işlenmektedir. Tokat Sigara Fabrikasında yaklaşık 2400 işçi çalışmaktadır. Takım Tezgahları Aksesuarı Fabrikası, Dimes Meyve Suyu Fabrikası, un fabrikaları, kiremit tuğla fabrikaları, Samaş Bentonit Fabrikası, Yem Fabrikası, Kereste Fabrikası, Alüminyum, Bakır İşleme Atölyesi, Ziraat Âletleri Îmâlâthânesi ve Lastik AyakkabıFabrikası başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. Organize sanâyi bölgesinin kurulmasıyla, çeşitli sanâyi kuruluşları bölgede yatırım yapmaya başladılar. 

Ulaşım: Eski çağlardan beri kervan yollarının uğradığı Tokat bugün de karayolunun önemli merkezlerinden biridir. Samsun-Sivas karayolu Amasya’nın güneyinden il sınırlarına girer. Turhal’dan sonra Sivas vâsıtasıyla ülkenin her tarafıyla irtibat sağlar. İl sınırları içinde 382 km devlet yolu ve 315 km il yolu vardır. Köylerin dörtte üçünün yolu vardır. 

Demiryolu il sınırları içinde 105 km’dir. Samsun-Sivas demiryolu hattı Tokat’ın batısından geçer ve Turhal-Zile ve Artova ilçelerine uğrar. Turhal İstasyonu en işlek olanıdır.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/tokat/ekonomi.html

  6000 yıllık tarihi boyunca üzerinde barındırdığı medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat; çok çeşitli ve zengin bir kültürel yapı ile yoğrulmuştur. Hititlerden günümüze kadar üzerinde yaşamış tüm medeniyetlerin izlerini ilimizde bulmak mümkündür. Maşat höyükte ki Hitit şehri, Roma, Bizans döneminden kalma Sebaptapolis yerleşim bölgesi, Tokat Kalesi, Taşhan, Beysokağı, Hıdırlık köprüsü, Alipaşa hamamı ve Ali paşa Camii gibi daha birçoklarını sayabileceğimiz tarihi ve kültürel zenginliklerimiz ilimizi daha da güzelleştirmektedir. Yüzyıllardır bozulmadan günümüze ulaşan gelenek ve göreneklerimiz, yemek kültürümüz, giyim kültürümüz, folklorik değerlerimiz, bakırcılık, yazmacılık, halı kilim ve kumaş dokumacılığı günümüzde de aynı disiplin ve aynı hevesle yapıla gelmektedir. Reşadiye’de bulunan Selemen Yayla Pazarında hala değiş tokuş usulü alışveriş yapılmaktadır.
 
        Halkımızın sevincini, hüznünü, sıkıntılarını, mutluluğunu motif motif işleyen folklorik değerlerimiz, Omuz halayı, Geyik oyunu, Ellik halayı, Çekirge oyunu, Tokat ağırlaması, Maşat Halayı ve Semah oyunu gibi daha onlarcası bulunan oyunlarımızın her birinin arkasında bir sosyal olgu yatmaktadır. Orta Asya Türk giyim kültürünün hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmesi ve bu kültürün bazı köylerimizde hala devam etmesi Tokat’a bir ayrıcalık katmaktadır. Bindallı, Şalvar, Çarşaf, Yazma, Çorap Tokat kadın kıyafetlerinin en önemlileridir. Kadife atlas üzerine gümüş telle işlenmiş belden yukarısı dar alt kısmı geniş Bindallı denilen boy elbisesine özellikle kırsal kesimlerde sık sık rastlamak mümkündür. Bele takılan gümüş kemer bu kıyafetin bir aksesuarıdır.
 
        Tokat’ın mahalli erkek kıyafetlerinde en çok dikkat çeken cepkendir. Önceleri gündüz kıyafeti olarak, sonraları düğünlerde ve özel günlerde giyilen cepken yelek boyunda önü düğmesiz etrafı sarma ve ortası kasnak işi ipek ile süslü altına gömlek giyilen bir kıyafettir. Ayrıca yakasız gömlek, pantolon ve bele sarılan kuşak, Tokat’lı erkeklerin mahalli giyim şeklidir.
 
        İlimizin yemek kültürü de oldukça zengin ve iştah açıcıdır. Tokat Kebabı, etli dolma, bakla dolması, keşkek, gendüme çorbası, bacaklı çorba, cevizli çörek, bezli sucuk, bat gibi yemeklerin yanında Tokat şarabı da soframıza ayrı bir renk katmaktadır. Özellikle dünyada sadece Tokat’ta üretilen Mahlep şarabının içimi ayrı bir zevktir.
 
        Tokat türküleri tüm ülkemizde zevkle dinlenen türkülerimizdir. Bu türkülerimizde aşkı, hüznü, kederi, neşeyi, felaketi, hoşgörüyü kısacası halkın tüm yaşam şeklini bulmamız mümkündür. “Sabahın seherinde ötüyor bülbül, Hey onbeşli onbeşli, burçak tarlası, Tokat yaylası “ gibi türkülerimiz ülkemiz folkloründe önemli bir yer tutmaktadır.
 
        Günümüzde yeni bir teknoloji ve şehir kültürünün hızla gelişmiş olduğu çağımızda, ilimizde hala orta Asya kültürünün gelenek ve göreneklerinin bozulmadan devam ediyor olması önemli bir olgudur. Düğün geleneği, oda oyunları, maniler, orta oyunları, batıl inançlar, sosyal ve toplumsal dirliğin ayakta kalmasını sağlayan ahlaki ve insani adetler hala sosyal hayatımıza yön vermektedir.

HALK ŞAİRLERİ

 

AŞIK SELMANİ

 
        20. yüzyıl şairlerinden olan Âşık Selmâni, Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Kuruseki köyündendir. Yetiştiği Alevi – Bektaşi kültürüne bağlı kalan ozan Âşıklık geleneğinde bade içme olayıyla âşık olmuştur. İrticalen söyleme tarzı yüksek olan şair Konya Âşıklar Bayramı’nda 1967-73 yılları arasında atışma dalında üst üste yedi yıl derece almıştır. Şiirlerinde genellikle dini – tasavvufi geleneğin izleri görülen şairin kimi zaman Arapça ve Farsça kelimelerin çokluğundan dili ağırlaşır. Âşık şiirlerinde atasözleri ve deyimleri kullanmıştır.
 

KUL HİMMET

        16. yüzyıl halk şairidir. Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Güdümlü köyünde doğdu. 17. yüzyılın ilk yarısında öldü. Hatâyi ve Pir Sultan’dan sonra gelen üçüncü büyük Bektaşi–alevi geleneğindeki halk şairidir. Coşkun şiirleriyle tanınan Kul Himmet, Pir Sultan ile yakın arkadaştı. Pir Sultan’ın asılmasından sonra uzun süre saklandı. Şiirlerinde Alevi–Bektaşi kültürünü ve tarikat kurallarını yalın bir şekilde anlattı. Bazı şairler de Kul Himmet takma adıyla şiirler yazınca kimi şiirlerin O’na ait olup olmadığı tartışma konusudur. Kul Himmet’le ilgili bilgi ve şiirleri Cahit Öztelli, “Pir Sultan’ın Dostları” (1984) adlı kitabında derledi. 

 

TALİBİ

                Zilelidir.1745 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Zamanın ileri halk şairlerinden sayılır. Turhal Şeyhi Mustafa Efendiden yetişmiştir. 
Şiirlerinde divan tarzına çok yanaşmamış daha ziyade halk edebiyatı yolunda uğraşmıştır. Destan, koşma, semailerine çok rastlanmaktadır. Gençlik devrine ait olduğu anlaşılan koşmalarında daha lirik görülmektedir. 
Talibi çok sevilen ve sayılan bir şairdir. İri vücutlu, beyaz sakallı, yakışıklı efendi bir aşıktı. Raşit, Esat, Fedai gibi çıraklar yetiştirmiştir. 
1813 yılında ölmüştür. Zile’de Muharrem Efendi mezarlığında gömülüdür. Öldüğü zaman seksen yaşında olduğu söylenmektedir. 
Şiirlerinde parçalar: 

Ey mertlik davasın süren gel berü 
Mert olan namusta arda belli olur.(bellolur) 
Hak için çekelim, sadakat,gayret 
Metanet,sadakat darda belli olur 

Bizler de çok çektik hak için emek 
Tükendi sermaye, kalmadı emek(sermaye) 
Ben pervaneyim der cümle kepenek(kelebek) 
Pervane olanlar narda belli olur. 

 
 

TOKATLI NURİ

 
        19. yüzyıl halk ozanı olan Tokatlı Nuri 1899’da Samsun’da ölmüştür. Şiirlerinden yaşamının güçlüklerle geçtiği anlaşılan şairin yaşamıyla ilgili fazla bir bilgi yoktur. Ancak aynı yüzyılda Erzurumlu Emrah’ın Tokat’a geldiğinde Tokatlı Nuri’nin Emrah’a çırak olduğu bilinir. Beraber gezdikleri Rumeli’ye kadar gittikleri söylenir. Tokatlı Nuri’de çok açık bir şekilde Erzurumlu Emrah’ın etkileri gözükür. Aruz ölçüsüyle yazdığı şiirleri de vardır. Kendisi usta olduktan sonra çıraklar yetiştirmiştir. Samsun’da Şeyh Kutbeddin Türbesi yakınlarında defnedilmiştir.
 

ZİLELİ CEYHUNİ

 
                19. yüzyılda Tokat’a bağlı Zile ilçesinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ömer olan ozanın mahlasını ustası Tokatlı Nuri’den aldığı söylenir. Sık sık yolculuğa çıkan âşık düğünlerde, derneklerde, kahvelerde saz çalardı. Şiirlerinde ayrılık, aşk, doğa gibi konuları işleyen Ceyhuni Bektaşiliğe bağlanmıştır. Bektaşiliğe bağlandıktan sonra inançları doğrultusunda şiirler de yazan Ceyhuni, çevresindeki olaylara da kayıtsız kalmamış bunlardan şiirlerinde söz etmiştir.
 

ZİLELİ FEDAİ

 
        18. yüzyılın önemli halk ozanlarından biri olan Fedâî âşıklık geleneğindeki usta–çırak töresi çerçevesinde yetişmiştir. Yaşamıyla ilgili olarak elimizde fazla bilgi bulunmayan Fedâî, şiirlerinden anlaşıldığı üzere seyyah bir şairdir. İstanbul âşık kıraathanelerinde saz çaldığı, âşıklarla arkadaşlık kurduğu söylenilir. 
 
        Tokatlıdır. 1832 de doğmuştur. Çubukçu Şerif Ağa’nın oğludur. Annesi Şakire Hatundur. Eniştesi terzi Süleyman Efendiyle İstanbul’a gitmiştir. Tetkiklerimiz neticesi edindiğimiz bu malumata göre ansiklopedilerimizin Yağcıoğullarından fakir bir aileye mensup olarak göstermesi yanlıştır. Evvela Yağcıoğulları maruf bir ailedir. Kendilerinden yetişenler çoktur, fakir değillerdir. Kendilerini geçmişlerini iyi bilirler. Yağcıoğullarından görüştüklerimizde Gazi Osman Paşa’yı mensup oldukları aileden zuhur etmediğini ifade etmişlerdir. 
        Annesi ve eniştesiyle birlikte İstanbul’a giden Osman, Askeri Rüştiye ve Askeri İdadisine gitmiş Harp Okulunu bitirmiş 1269- 1852 de Piyade Mülazimi olarak diploma almıştır. 1855 de Kırım Harbi hazırlığı sırasında Mülazim Osman Efendi Erkanı Harp Sınıfına kabul edilmiş Rumeli’de toplanan orduya gönderilmiştir. 1856 da Paris Antlaşması imzalanarak harp bittiği zaman Osman Efendi Yüzbaşı olarak İstanbul’a dönmüş, İstanbul’da Erkanı Harp Dairesinde çalışmış ve Kolağası olmuştur. 
        Teselya’da Yenişehir Fırkasında Erkanı Harp Reisliğinde, Cebelilübnan‘da, Girit’te çalışmıştır.Bu vazifeleri gördüğü zaman rütbesi Binbaşı idi. 
Girit’te asilere karşı ciddi başarılar göstermesi Serdar Ömer Paşa tarafından takdir edilerek Osman Beyi Miralaylığa terfi ettirmiştir. 1284-1867 de Yemen’de patlayan isyan dolayısıyla Redif Paşa kumandasında gönderilen tümende I. Alay Komutanlığına tayin edilmiş ve Yemen’de gösterdiği yararlıklar dolayısıyla General olmuş, 1287-1570 de hastalanması sonucu Yemen’den İstanbul’a dönmüştür. 
Birkaç ay istirahattan sonra Manastır’daki III. orduya Redif Generali olarak gönderilmiş, 1875’te Rumeli’de Yenipazar Tümen Komutanlığına tayin edilmiştir. Osman Paşa, Ferikliğe yükseltilmiş, Rumeli’den İstanbul Merkez Komutanlığına getirilmiştir. 1289-1872 de İşkodra , 1290-1874 de Bosna –Hersek , komutanlıklarında bulunmuş, 1875-1876 Sırp Osmanlı Muhaberesi Osman Paşanın tanınmasına bilhassa değerli bir kumandan olduğunun anlaşılmasına yeni bir vesile olmuştur.Bu harpte Osman Paşa, Sırp ordusunu perişan etmiş, İzyor ve Zayçar şehirlerini işgal etmiştir. Rus Generallerinin kumandası altında bulunan Sırpların bozguna uğraması çok mühimdi. Bu hizmeti takdir edilerek Osman Nuri Paşa, Mareşal rütbesine yükseltildi. 
        Osman Paşa, Sırp Harbinden sonra Vidin muhafızlığına gitmişti. O zaman Osmanlı Rus Harbi de başlamıştı. Vidin Kalesi önünde şiddetli muharebelerden sonra Tuna’ yı geçen Ruslar, Tırnova’yı kuşatmışlardı. Harbin bir facia halini alması üzerine Osman Paşa, Rus akınını durdurmak, Plevne’yi tutmak emrini almış, 25 tabur piyade, 12 bölük süvari, 48 sahra topu, 6 dağ topuyla Plevne’ye yürümüş ilk hamlede Plevne’ye yaklaşan Rus kuvvetlerini bozguna uğratmış ise de düşmanın sayıca üstünlüğü karşısında Plevne’ ye çekilerek yaptığı meşhur müdaafasıyla Türkün şanlı tarihine altın bir yaprak daha ilave etmiştir. Osman Paşanın elindeki küçük bir kuvvete karşı 150 bin kişilik ve 800 topluk büyük bir Rus Ordusu Plevne’yi sarmıştır. 
        Osman Nuri Paşa, az bir zamanda yaptırdığı toprak istihkamları sayesinde 4-5 ay dayanmış, Rusların teslim tekliflerine hiç yanaşmayarak bütün dünyanın gözünü çeken, kafasını işgal eden yeni bir harp terbiyesi yaratmıştır. Ne çare ki Osman Paşa müşkil bir durumda idi. Erzak ve diğer ihtiyaçların yokluğu kendisini şiddetle duyurmaya başlamıştı. Buna rağmen askere verilecek bir dilim ekmek kalıncaya kadar savaşa devam edilmiş, en sonu bir yarma hareketiyle bu çemberin içinden sıyrılıp çıkılmak istenilmiş ise de şarapnal parçasıyla atı vurulan Osman Paşa da sol ayağından yaralanmıştır. Yarası sarıldığı bir sırada General Bomenski tarafından esir edilmiştir. Hiçbir söz söylemeden kılıcını Generale uzatmış ve teslim olmuştur. 
        Bu zafer dolayısıyla Osman Paşa’ya Gazi ünvanı verilmiş ve Abdulhamid tarafından bir kılıç hediye edilmiştir. 
        Devrin en namuslu ve saygılı bir adamı olarak yaşayan Gazi Osman Paşa 1315-1897 de 65 yaşında iken ölmüştür. Fatih Türbesi bahçesinde gömülüdür. 
Kaynak: http://www.tokat.gov.tr/tokat-kultur-ve-sanat