Trabzon

TRABZON HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Karadeniz’in incisi olarak tabir edilen, eşsiz doğasıyla nefes kesen bir şehir Trabzon. Her mevsim yağışlarıyla meşhur olan şehir, farklı türden binlerce bitki çeşidiyle kuşatılmıştır. Zengin orman örtüsüne sahip olması sebebiyle en belirgin geçim kaynağı tarımdır. Sert bir iklime sahip olduğu için farklı türden ekonomik faaliyetlere açık değildir. Bazı bölgeler geçimini tarımla sağlarken bazı bölgeler hayvancılıkla sağlamaktadır. Önemli geçim kaynakları arasında en çok da balıkçılık bulunur. Ayrıca fındık, çay, yaş sebze ve meyve sayesinde yıl içerisinde ithalat ve ihracat da yapılmaktadır. Jeolojik oluşumu bakımından farklı kaynakları bir arada bulunduran Trabzon, doğanın mucizevi özelliklerini gözler önüne seriyor. Vadiler, yamaçlar, akarsular ve göller bakımından oldukça zengin olan şehirde Karadeniz iklimi hâkim olduğundan şehirde kışın kıyılar ve yakın alanlar yağışlı, orta ve yüksek bölgelerde ise karlar bulunur. Yazın ise yağışla birlikte nem de yükselir.

Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen güzelliğine sahip Trabzon’a ulaşmak için Türkiye’nin birçok yerinden ulaşım alternatifleri bulunuyor. Eğer Karadeniz Bölgesi’nden gelecek olursanız, tüm şehirlerden Trabzon’a otobüs seferleri düzenlenmiş durumda. Otobüsle fazla uzun sürmeden şehre inebilirsiniz. Ancak Türkiye’nin diğer bölgelerinden geliyorsanız en kısa yol olarak uçağı tercih edebilirsiniz. Tüm şehirlerden Trabzon Uluslararası Havalimanı’na inen birçok uçak seferleri bulunuyor. Son yıllarda buradaki turizmin bir hayli artmasından dolayı Trabzon Uluslararası Havalimanı da oldukça yoğun. Yıl içerisinde Trabzon geziniz için planladığınız tarihe uygun biletinizi önceden rezervasyon ettirmenizde büyük fayda olacaktır. Özel aracınızla yolculuğa çıkacaksanız da bulunduğunuz şehirden itibaren oluşturduğunuz rotayla da Trabzon’a rahatlıkla gelebilirsiniz.

Eşsiz doğal güzellikleri ile her köşesinde ayrı bir hazine barındıran Trabzon, Karadeniz bölgesinde görülmeye değer bir şehir.

Karadeniz denince akla ilk gelen yerlerdendir Trabzon. Karadeniz’e özgü gelenekler, kültürel değerler, eşsiz doğa ve tarihi birikimi ile Trabzon ülkemizde mutlaka gezilmesi gereken bir kent. Siz de Trabzon’a bir gezi planlıyorsanız Trabzon gezilecek yerler yazımıza göz atın…

Trabzon Kalesi: Günümüze kadar korunarak gelmiş olan Trabzon Kalesi ve surlar şehrin eski yapılarını oluşturuyor. Bugünkü surların en eski bölümü Roma devrine kadar uzanıyor. Deniz kenarından şehrin arkalarındaki tepelere dek uzanan kale şehir merkzinde bulunuyor.

Kilise ve Manastırlar: Dünyaca ünlü Sümela Manastırı, şehrin hatta Orta Karadeniz’in en görkemli yapısıdır. Trabzon Maçka ilçesinin Altındere Köyü’nde, Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında Meryem Ana adı ile anılır. Vadiden 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumu ile manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağaralarda ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür. Sümela Manastırı’nın yanı sıra Trabzon’da gezebileceğiniz siğer manastır ve kiliseler arasında Vazelon Manastırı, Kızlar Manastırı, Kaymaklı Manastırı, Peristera Manastırı ve St. Eugenius Kilisesi bulunuyor.

Müzeler: Trabzon’un ve bölgenin tarihi, geleneği ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler Trabzon’daki müzeleri gezebilirler.Trabzon Müzesi, Trabzon Ayasofya Müzesi, Cevdet Sunay Müzesi, Geleneksel Yaşam Sergisi ve Atatürk Köşkü bu müzeler arasında.

Yaylalar: Trabzon, Karadeniz bölgesinde yayla turizminin önde geldiği şehirler arasında yer alıyor. Bu doğa harikası yaylalar özellikle yaz aylarında ziyaret ediliyor. Erikbeli Yaylası, Lapazan Yaylası, Haçka Obası Yaylası, Garester Yaylası, Şolma Yaylası, Sultan Murat Yaylası, Şekersu Yaylası ve Haldizen Yaylası Trabzon’da görülmeye değer yaylalar arasında.

Trabzon eşsiz doğal güzellikleri ile her köşesinde ayrı bir hazine barındırıyor. Trabzon’un doğasını keşfe çıktıysanız Çal Mağarası,Sera Gölü ve Altındere Vadisi’ ile Akçaabat, Sürmene, Trabzon Maçka ve Çaykara’yı görmeden Trabzon’dan ayrılmayın.

Trabzon Gezilecek Yerler – Tarihi Yerler

St. Eugenius Kilisesi

Trabzon St. Eugenius Kilisesi
St. Eugenius Kilisesi

Trabzon’daki Tabakhane Deresi’nin doğusunda bulunan St. Eugenius Kilisesi, ismini Trabzon’un koruyucu Azizi Eugenius’tan almıştır.

13. veya 14. yüzyılda yapıldığı tahmine edilen ve günümüze kadar sağlam gelmeyi başarmış olan kilise,İstanbul’un fethinden sonra camiye çevrilmiştir. Bugün Yeni Cuma Camii olarak hizmet vermektedir.

Camiye çevrildikten sonra mimarisinde önemli değişimler olsa da özellikle dış cephesi orijinalliğini korumaktadır. Caminin iç mekanı Hattat Hafız Hasan Rıfat tarafından yazılmıştır.

Sümela Manastırı’nı, gizemli Vazelon Manastırı ve Peristera Manastırı’ndan sonra rotanızı St. Eugenius Kilisesi’ne çevirebilirsiniz.

 

Vazelon Manastırı

Trabzon Vazelon Manastırı
Vazelon Manastırı

Trabzon’un köklü tarihinde yerini almış olan Vazelon Manastırı, Sümela Manastırı ve Peristera Manastırı kadar görkemli bir yapıdır.

Maçka ilçesinde olup, İl merkezine 40 kilometre kadar uzaklıkta bulunan Vazelon, hiç şüphesiz ki şehrin en görülesi mekanlarından biri. Bu heybetli ibadet mekanı hakkında çok fazla bilgi bulunmamakta. Bu durum manastırı daha bir gizemli kılıyor. Bazı kaynaklardaSümela Manastırı’nın Vazelon Manastırı’dan elde edilen gelirle inşa edildiği söylenmektedir. Eğer bu bilginin doğruluğu varsa, Vazelon aynı zamanda en zengin ibadet mekanıdır denilebilir.

Bazı kaynaklar ise manastırın geçmişte birçok kez saldırılara maruz kaldığını yazmakta. Öyle ki M.S. 490 yılında yapılan bir saldırıda 400 kadar keşişin katledildiği bilgisi vardır.

 

Altındere Vadisi

Trabzon Altındere Vadisi
Altındere Vadisi

Trabzon Maçka’da, dev bir yeşil alana sahip olan ve içerisinden şelaleler akan Altındere Vadisi, şehrin bol oksijenli havasında, benzersiz bir keşif noktası olacak sizler için.

Altındere Vadisi’ne ulaşım oldukça kolaydır ve stabilize bir yola sahiptir. Vadi içerisinde ise patika bir yol vardır. Altındere Vadisi il merkezine 48 kilometre, Maçka’ya ise 18 kilometre uzaklıktadır. 1987 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Üstelik dünyaca ünlü Sümela Manastırı’na da oldukça yakındır. Vadinin sahip olduğu coğrafya; trekking, tırmanma, balık avcılığı, doğa araştırmaları ve kampçılık için çok elverişlidir.

Yılda 350.000’i aşan ziyaretçiye sahip olması, turizmde önemli bir nokta haline getirmiştir. Altındere Vadisi Milli Parkı’nda kamp yaparak veya buradaki konaklama tesislerinde kalarak vadinin tadını günlere bölmenizi öneririz.

 

Gülbahar Hatun Camii

Gülbahar Hatun Camii
Gülbahar Hatun Camii

Yapıldığı dönemde büyük bir külliye topluluğunun bir parçası olan, günümüzde ise sağlamlığıyla dikkatleri üzerine çeken Gülbahar Hatun Camii, Trabzon’un tarihi yapılarından biridir.

Gülbahar Hatun Camii, muazzam mimarisiyle ve köklü geçmişiyle, şehre gelen turistlerin ziyaret duraklarından biridir. Cami, Büyük İmaret Camii veya Hatuniye Camii olarak adlandırılmaktadır. Aynı ismi taşıdığı mahallede yer alan Atapark’ın güney kısmında bulunmaktadır.

Külliyeden kalan iki önemli parçadan biridir aynı zamanda. Külliyenin medresesi ve mektebi yıkılmış, sadece camisi ve türbesi kalmıştır. Gülbahar Hatun Camii, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından inşa edilmiştir. İsmini Yavuz Sultan Selim’in kız kardeşinden alır. Caminin son cemaat yeri beş kubbeyle örtülüdür. Minber ve mihrabı mermerden yapılmış olup, özellikle minberi sade bir işçiliğe sahiptir. Trabzon’un ünlü gezi alanlarını ziyaret edeceğiniz günlere Gülbahar Hatun Camii’ni de dahil edebilirsiniz.

 

Erikbeli Yaylası

Erikbeli Yaylası
Erikbeli Yaylası

Hem Trabzon-Tonya’dan hem de Gümüşhane-Kürtün’den ulaşılan Erikbeli Yaylası’nın büyük bir bölümü Trabzon sınırları içerisindedir. Tonya’ya 24, Kürtün ilçesine ise 20 kilometrelik bir mesafede yer alır.

Erikbeli Yaylası’nda alt yapı hizmetleri bulunmasa da yanınızda getireceğiniz kamp eşyalarıyla kamp kurabilirsiniz. Süt, et, yumurta ve ekmek gibi gıdalar ise yaylada bulunmaktadır. Erikbeli Yaylası’nın yolu stabilize olup Kürtün ilçesinden kalkan minibüslerle kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz.

Yaylalar arası doğa yürüyüşü için de ideal bir konumda olan Erikbeli Yaylası, Trabzon’un görülmesi gereken yerlerinden biridir.

Lapazan Yaylası

Lapazan Yaylası
Lapazan Yaylası

Yüksekliği 2.200 metre olan Lapazan Yaylası’naTrabzon’un Maçka ilçesine bağlı olan Gürgenağaç Köyü yolundan ulaşılmaktadır. Yayla, toprak bir yola sahiptir ve vitesli araçlarla gidilmesi önerilmektedir.

Lapazan Yaylası’nda altyapı hizmetleri yoktur. Trabzon’a gelen turistlerin geneli günü birlik ziyaret etmektedir yaylayı. Ya da kamp malzemelerini yanında getirip, kamp yapmaktadır.

Trabzon gezinizde dilerseniz birkaç saat, dilerseniz birkaç gün Lapazan Yaylası’nda kalabilirsiniz.

 

Haçka Obası Yaylası

Haçka Obası Yaylası
Haçka Obası Yaylası

Trabzon’un yeşil alanlarından biri olan Haçka Obası Yaylası, Düzköy ilçesine 12 kilometre kadar uzaklıktadır.

İlçenin güneyinde kalmakta olup, il merkezine 40 kilometrelik bir mesafede yer alır. Ulaşım yolu toprak olsa da kolaylıkla varabilirsiniz yaylaya. Haçka Obası Yaylası’nı diğer yaylalardan ayıran özellikleri; elektrik, çeşme ve PTT gibi alt yapı hizmetlerinin bulunmasıdır. Bunların yanı sıra yaylada manav, kasap ve pansiyon da mevcuttur.

 

Şerah Köyü (Uzungöl)

Şerah Köyü
Şerah Köyü

Trabzon’un en büyüleyici noktalarından biridir Uzungöl. Çaykara ilçesine sadece 19 km uzaklıkta bulunan bu bölge, yeşilin her tonunu bünyesinde bulundurmaktadır.

Uzungöl otel fiyatlarını araştırıp Uzungöl otellerinin birinde rezervasyonunuzu yaptırdıysanız, bu bölgeye çok yakın olan Şerah Köyü’ne mutlaka uğramalısınız. Yeşillikler arasında eski ahşap evler göreceğiniz Şerah Köyü, bölgeni en güzel noktalarından biridir. Turizm açısından da önemli bir yere sahiptir. Üstelik yılın her mevsimi görülmeye değerdir.

Uzungöl tatilinizde Şerah Köyü’ne uğrayıp yeni yerler keşfedebilirsiniz. Köy, Uzungöl’e yaklaşık 1 km uzaklıkta bulunuyor.

 

Garester Yaylası

Garester Yaylası
Garester Yaylası

Karadeniz’in en cezbedici noktalarından biridir Uzungöl. Yaylalarıyla ve diğer doğal güzellikleriyle huzurlu bir tatil sunar. Uzungöl otellerinde konaklayarak dinlendirici bir tatil yapabilirsiniz. Bizce Uzungöl otel fiytlarını araştırıp rezervasyon yaptırarak ilk adımı atabilirsiniz.

Uzungöl’ün birbirinden güzel yaylalarından biri olan Garester Yaylası, tatilinize dahil edebileceğiniz yeşilliklerle dolu bir alandır. Uzungöl’ün güneyinde bulunur ve yaylaya çıktığınızda Uzungöl’ün doyumsuz manzarasını seyredebilirsiniz. Bu yayla için dünyanın sonu diyorlar. Gerçekten dünyanın son noktasına geldiğinizi düşündürür Garester Yaylası. Güzel bir Uzungöl tatili Garester Yaylası gezilerek tamamlanır.

 

Şolma Yaylası

Şolma Yaylası
Şolma Yaylası

Trabzon’un en çekici yerleri arasındaki Şolma Yaylası, çevresine sunduğu güzelliğiyle en görülesi yerlerden biridir. Maçka’nın 22 kilometre uzaklığında olan Şolma Yaylasına giderken her adımda doğanın en güzel parçalarına şahit olacaksınız.

Kendi aracınızla gidebileceğiniz gibi yaz aylarında Şolma’ya minibüslerle de ulaşabilirsiniz. Bölgede elektrik, su, telefon bulunuyor. Trabzon tatilinizde kendinizi doğanın bir parçası olarak hissedeceğiniz Şolma Yaylası’nı ziyaret edebilirsiniz. Karadeniz’in bu güzel şehrinin gezilip keşfedilecek yeri saymakla bitmez. Sultan Murat Yaylası, Çal Mağarası, Peristera Manastırı ve diğer tarihi-doğal güzellikler unutamayacağınız bir gezinin birer parçaları olabilir.

Sultan Murat Yaylası

Sultan Murat Yaylası
Sultan Murat Yaylası

Trabzon’un akıllardan çıkmayan yaylalarından biridir Sultan Murat Yaylası. Yeşilin her tonuna şahit olacağınız Sultan Murat Yaylası, Çaykara’nın sınırları içerisindedir. Çaykara’dan yaylaya 25 kilometrelik toprak bir yolla ulaşabilirsiniz.

Derler ki; IV. Murat 1635 yılında İran Seferi’nden döndüğü sırada bu yaylada ordusuyla birlikte Cuma namazını burada kılmış ve konaklamıştır. Bu sebepten dolayı Sultan Murat olarak adlandırılmış bu yayla. Sultan Murat Yaylası’nda aynı zamanda Osmanlı ordusunun bir şehitliği bulunur. Şehitlikte bir subay ve 70 Er’in mezarı vardır. Yaylada elektrik, tuvalet ve içme suyu bulabilirsiniz. Trabzon gezinizde Karadeniz’in hafızalara kazınan havası eşliğinde yeni yerler keşfederken Sultan Murat Yaylası’nı da keşif noktalarınız arasında dahil edebilirsiniz. Tabii; Haldizen Yaylası, Şolma Yaylası, Sümela Manastırı ve Trabzon Kalesi’ni de gezi listenize ekleyip tarihi ve doğal güzelliklerle dolu keyifli zamanlar yaşayabilirsiniz.

 

Çal Mağarası

Çal Mağarası
Çal Mağarası

Trabzon’un Düzköy ilçesi sınırlarında bulunan Çal Mağarası, şehrin turizm açısından önemli noktalarından biridir. Aynı ismi taşıdığı Çalköy beldesinde bulunur ve mağaranın içinde küçük bir dere akar.

Trabzon gezisi yapacak olanların gezi listesinde mutlaka yerini alan Çal Mağarası, aynı zamanda dünyanın en uzun ikinci mağarası olarak kabul edilmiştir. Mağaranın içinde rahat bir hava hareketi vardır ve 2000 yılında turizme kazandırılmıştır. Bu arada Trabzon’un turizm noktaları arasında Sera Gölü, Kızlar Manastırı, Uzungöl veSümela Manastırı’da vardır.

Mağaranın içerisinde attığınız her adım size farklı oluşumları gösterecek loş ışıkların altında. Kendinizi sadece mağaranın atmosferine bırakıp, dış dünyayı bir an olsun unutacaksınız. Çal Mağarası, gezinizin en etkileyici noktalarından biri olmaya çoktan hazır.

 

Sera Gölü

Sera Gölü
Sera Gölü

Bir heyelan set gölü özelliği taşıyan Sera Gölü,Trabzon’un Akçaabat ilçesinin güzellikleri arasındadır. Derecik Vadisi’nde oluşan Sera Gölü, Trabzon tatilinizin en unutulmaz parçalarından biri olacak.

Yeşillikler arasında doğal bir çekiciliğe sahip olan göl, 4 kilometre uzunluğundadır. Her mevsim farklı renklere bürünen Sera Gölü, doyumsuz manzarasını gözler önüne seriyor. Bitki örtüsü, cıvıl cıvıl kuş sesleri eşliğinde bir başka olur aynı zamanda. Sera Gölü, kesinlikle görmeniz gereken yerler arasındadır. Özellikle Uzungöl ve Sümela’dan sonra en önemli turizm bölgesi olarak gösterilir. Sera Gölü’nü ziyaret ettikten sonra Kızlar Manastırı’nı, Çal Mağarası’nı, Şekersu Yaylası’nı ve Sümela Manastırı’nı görmek için yola koyulabilirsiniz.

 

Kızlar Manastırı

Kızlar Manastırı
Kızlar Manastırı

Trabzon’un Sümela Manastırı, Çal Mağarası, Sera Gölü,Peristera Manastırı ve Kaymaklı Manastırı gibi turizme açılan Kızlar Manastırı, yoğun bir ilgi görmektedir.

Yakın bir zamana kadar turizm açısından pek önemi olmayan Kızlar Manastırı, belediye tarafından onarılıp ve gerekli çalışmalar yapılıp turizme kazandırılmıştır. En görkemli tarihi kalıntılardan biridir ve Boztepe’de bulunur. 14. Yüzyılda Pontus Rum Kralı lll. Aleksios tarafından yaptırılan manastır, en son 1923 yılında kullanılmıştır. Manastırın içerisinde Kaya Kilisesi, hücreler, öğrenci odaları, çilehane, mezar şapeli, çan kulesi ve misafir odaları bulunmaktadır. Trabzon gezinize mutlaka dahil etmeniz gereken Kızlar Manastırı, kendi kalıntıları içerisinde sizleri farklı bir tarihe sürükleyecek.

 

Kaymaklı Manastırı

Kaymaklı Manastırı
Kaymaklı Manastırı

Karadeniz’in benzersiz şehirlerinden biri olan Trabzon’un hem doğal güzelliklerini hem de tarihi değerlerini anlatmakla bitmez. Şekersu Yaylası,Haldizen Yaylası,Sümela Manastırı, Peristera Manastırı…

Her yer tarih kokar burada, her yer doğal güzelliklerden birer parça sunar. Boztepe’nin Değirmendere Vadisi’nde olan Kaymaklı Manastırı, şehrin tarihi kalıntılarından biridir. 1424 yılında yapılmıştır bu manastır ve Hz. İsa’nın anısına Ermeniler tarafından inşa edilmiştir. Manastır günümüze harap bir şekilde gelebilmiş olsa da hala görülmeye değer. Trabzon tatilinizde eşsiz doğanın tadını çıkarırken tarihi değerleri de mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Şekersu Yaylası

Trabzon, tüm doğal güzellikleriyle, birbirinden çekici ilçeleriyle Karadeniz tatili yapmak isteyenlerin ilk tercih ettiği şehirlerden biridir.

Çaykara’da bulunan Şekersu Yaylası ise bu doğal güzellikleri en güzel ve en vazgeçilmez parçalarından biridir. Eski Adı Sakarsu olan yayla Soğanlı Dağlarının eteklerinde konuşlanan Karaçam ve Yaylaönü köyleri ile komşu durumdadır. Hem köy hem de yayla özelliği taşıyan Şekersu’da tüm renklerin her tonun şahit olabilirsiniz. Kışın iklim şartları nedeniyle yerleşime kapalı olan yaylaya yaz aylarında ziyaret etmeniz gerekir. İlçe merkezine 37 kilometre uzaklıkta olmasından dolayı yaylaya ulaşımda zorluk yaşamayacaksınız. Harika bir Karadeniz havasına dahil olup Şekersu Yaylası’nı mutlaka keşfe çıkmalısınız.

Ardından; Sera Gölü’nü, Haldizen Yaylası’nı, Kaymaklı Manastırı’nı, Peristera Manastırı’nı ve Sümela Manastırı’nı gezi listenize ekleyerek şehrin hem doğal hem de tarihi güzelliklerini gezme fırsatı yakalayabilirsiniz.

 

Trabzon Müzesi

Trabzon Müzesi
Trabzon Müzesi

Trabzon’daki Banker Kostaki Teophylaktos tarafından yaptırılan konak, günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. 1900’lü yılların başlarında yapılan konağın mimarı bilinmemektedir. Bilinen sadece malzemelerin İtalya’dan getirildiğidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım’la birlikte bir heyetle bu konakta misafir edildiği bilinmektedir.

Daha sonraki yıllar kamulaştırılan bina Hükümet Konağı ve Müfettişlik Binası olarak kullanılmıştır. Ardından kız meslek lisesi olarak hizmet verdikten sonra 2001 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu köklü konakta bulunan Trabzon Müzesi’nde etnografik ve arkeolojik eserler sergilenmektedir. Trabzon gezinizde bu müzeyi ziyaret edebilirsiniz. Gezi listenize; Sümela Manastırı’nı, Haldizen Yaylası’nı ve Peristera Manastırı’nı da ekleyebilirsiniz.

 

Haldizen Yaylası

Haldizen Yaylası
Haldizen Yaylası

Her şeyden, tüm kalabalıktan uzak bir tatilin yolu mutlakaTrabzon’dan geçer. Eşsiz doğası, vazgeçilmez temiz havası, tarihi yapıları… Trabzon’u çekici kılan sayılamayacak kadar özelliği vardır.

Özellikle Uzungöl yaşanılası yerlerinden sadece biridir. Doğal güzelliklerinin içinde bulunduğu bir nokta var ki gören herkesi kendine bağlar; Haldizen Haylası…

Haldizen Yaylası, Demirkapı Yaylası olarak da bilinmektedir ve Karadeniz’in en can alıcı noktalarından biridir. Uzungöl’le birlikte muhteşem bir uyum içinde olduğuna mutlaka şahit olunması gerekir. Ulaşımı da oldukça kolaydır. Uzungöl’ün Şerah Köyü’nden 16 kilometre uzaklıktaki yaylaya orman yoluyla ulaşılıyor. Üç mahalleden oluşan Haldizen Yaylası, dağ çiçeklerinin kokusunu sunuyor tertemiz havasında. Trabzon’da bulunan bu benzersiz noktayı mutlaka gidip yaşamalısınız. Huzurlu ve keyifli anlarınızın ardından; Trabzon Kalesi’ni, Şekersu Yaylası’nı, Sultan Murat Yaylası’nı, Peristera Manastırı’nı, Kaymaklı Manastırı’nı, Trabzon Müzesi’ni, Sümela Manastırı’nı ziyaret edebilir; tarihi ve doğal dokuların birlikte oluşturduğu inanılmaz güzellikleri görebilirsiniz.

 

Trabzon Kalesi

Trabzon Kalesi
Trabzon Kalesi

Trabzon’un merkezinde bulunan Trabzon Kalesi tarihiyle olduğu kadar yapısıyla da yoğun ilgi görmektedir. Trabzon Kalesi aynı zamanda günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmeyi başarmış tarihi kalıntılar arasında bulunmaktadır.

Tertemiz havasıyla, doğal güzellikleriyle tarihi yapılarıyla mutlaka gezilmesi gereken şehirlerden biri olan Trabzon’un en çok ziyaret gören noktalarından biridir Trabzon Kalesi. Deniz kenarından şehrin arkalarında bulunan tepelere kadar varlığını sürdüren kale, üç bölümden meydana gelir; Yukarı Hisar, Orta Hisar, Aşağı Hisar… İç kaleyi koruyan Yukarı Hisar bu noktanın aynı zamanda akropolü durumdadır. Sur duvarlarının arasında bulunan bazı kitabeler şu anda Trabzon Müzesi’nde bulunmaktadır. Orta Hisar ise; İmparator Aleksios tarafından 1297-1330 yılları arasında yaptırılmıştır ve iç kalenin devamı niteliğindedir. Birçok hamam ve cami bulunmaktadır. Aşağı Hisar bölümünde ise; İskender Paşa Çeşmeleri, St. Andrea Kilisesi, Pazarkapı Camii, Tophane Hamamı gibi eserler vardır.

Karadeniz’i en güzel şekilde anlatan Trabzon gezinizde mutlaka Trabzon Kalesi’ni ziyaret etmelisiniz. Ardından; Peristera Manastırı’nı, Sümela Manastırı’nı ve Trabzon Ayasofya Müzesi’ni gezi listenize ekleyebilirsiniz.

 

Peristera Manastırı

Peristera Manastırı
Peristera Manastırı

Karadeniz’in yeşil doğasına tepeden bakan Peristera Manastırı, Trabzon’da bulunmaktadır.

En az Sümela Manastırı kadar çarpıcı olan bu manastır, 300 metrelik bir kaya kütlesinin tepesine kurulmuştur. Çok dikkat çekici bir alanda ve mimari açıdan göz dolduran Peristera Manastırı, Yunanistan’daki Meteora manastırlarını hatırlatmaktadır.

4. Yüzyıl yapıtı olmakla birlikte, Zigana yolu boyunca önemli stratejik noktaları tutmuştur. Türkler tarafından Hızır İlyas Manastırı denilse de tam adı Ayios Yorgios ta Peristera’dır. 1906 yılında yangın görmüştür ve Abdülhamit Han tarafından yenilenmiştir. Orman kokuları arasında ve eşsiz derelerin arkadaşlığıyla, pek bilinmeyen Peristera Manastırı’nı ziyaret edip ilk keşfedenlerden biri siz olun. Bu arada Kızlar Manastırı’nı, Trabzon Müzesi’ni, Şolma Yaylası’nı, Şekersu Yaylası’nı ve Haldizen Yaylası’nı da gezi listenize eklemenizi öneririz.

 

Trabzon Ayasofya Müzesi

Ayasofya Müzesi
Trabzon Ayasofya Müzesi

1964 yılında ziyarete açılan müze, 1250-1260 yılları arasında Kral I.Manuel tarafından yaptırılan, bir manastır kilisedir.

 

Sümela Manastırı

Sümela Manastırı
Sümela Manastırı

Trabzon’a bağlı olan Maçka’da tarihiyle ve mimarisiyle dikkatleri üzerine çeken Sümela Manastırı, geniş bir alana yapılmıştır. Manastırın bölümleri arasında öğrenci odaları, mutfak, misafirhane, kutsal ayazma ve kütüphane vardır. Manastırın girişine ulaşabilmek için dar ve uzun merdivenler dikkat çeken bir detay daha. Girişte bulunan su kemerlerinin bir kısmı yıkılmış durumdadır.

Tam olarak kesin bir bilgi olmasa da M.S. 375-395 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir. Kapadokyakiliselerinin tarzını yansıtan kilise hakkında, Karadeniz Rumlarının anlattığı bir hikaye vardır. İki kardeş olan Atina’lı Barnabas ve Sophronios adında iki keşiş bir gece aynı rüyayı görürler. Rüyalarında Aziz Luka’ın yaptığı üç panaiga ikonundan, Meryem’in İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela’nın yerinin görmüşlerdir. Birbirlerinden habersiz bir şekilde ikisi de Sümela’ya gitmiş ancak orada karşılaşmışlardır. Ardından bu ilginç rüyayı birbirlerine anlatınca kilisenin temelini buraya atmışlardır. Trabzon’a yolu düşenlerin kesinlikle gitmek istedikleri manastır, tatilini doğayla iç içe yapmak isteyenler için oldukça çekici bir yer. Hem yeşilin tadını çıkarın hem de bu tarihi yeri, mistik kokuları eşliğinde ziyaret edin. Tatiliniz sırasında Peristera Manastırı’nı, Sultan Murat Yaylası’nı, Çal Mağarası’nı, Kızlar Manastırı’nı, Sera Gölü’nü, Kaymaklı Manastırı’nı, Haldizen Yaylası’nı ve Şekersu Yaylası’nı da keşfe çıkabilirsiniz.

Kaynak: http://www.gezilebilecekyerler.com/trabzonda-gezilecek-yerler/

Pancar

bizimevinascisi.blogspot

Karalahana sarmasının Karadeniz’deki adı pancardır. Karalahananın en lezzetli yetiştiği yer Karadeniz olduğu için en lezzetli hali de orada yenir. Mümkün olduğunca satır kıymasından yapılır. Üzerine bir de yoğurt döküldüğünde Trabzon’dan ev aldırır.

Guliya

termepazari

Trabzon’da yumuşak g ile başlayan sözcük olmamasına inat ‘ğuliya’ diye okunur. Çırpılmamış karalahana ve içyağı kullanılarak yapılır. Tarifinde barbunya ve patates de saklıdır.

Kukuca

yemekadinahersey

 

Bal kabağının mısırla birlikte ezilip üzerine şeker ve süt ilave edilerek yapılan bir tatlıdır. Sıcak olarak servis edilip afiyetle yendikten sonra kütüğü Trabzon’a aldırır.

Sarambula

damak-tad.blogspot

Trabzon’un vejetaryenler için de şahane bir mutfağa sahip olduğunu kanıtlayan yemeklerden biridir. Pazı, pırasa, mısır yarması, pirinç ve isteğe göre hamsi kullanılarak yapılır.

Akçaabat köftesi

duzkoyhaber

Her yanından köfte çıkan güzide yurdumuzun kesinlikle en güzel köftelerinden biridir. Trabzon’un o küçük ilçesi Akçaabat’ı ünlü etmeye yetmiştir. Lezzetinin sırrı köftenin içine konan sarımsakta saklıdır.

Kefal ekşilisi

eksitarif

Yuvarlak şekilde kesilen balıkların tepsinin dibine dizilmesi ve soğan, domates, biber ve maydanozun lezzet yardımına koşmasıyla yapılır. Ekşili denmesinin sebebi tepsinin üzerine bir adet limonun sıkılması ya da limon dilimleriyle pişirilmesidir.

Palamut dolması

cocukrehberi.net

Palamut dolmasının sırrı, ceviz içi, kuşüzümü, yenibahar, palamutun kendi eti ve çamfıstığıyla birlikte kavrulan ve içi boşaltılan palamuta doldurulan iç malzemelerde saklıdır. Soğanlı da yapılabilir. Üzerine bir limon sıkıldıktan sonra arabanın plakasını 61 yaptırır.

Laz böreği

suskunperi

Her ne kadar ismi, çayın yanında lezzetli duracak bir böreği andırsa da laz böreği bir tatlıdır. Hakkını vererek yapmak neredeyse bir günü alsa da lezzeti 1 haftalık emeğe değer.

Peynirli Trabzon pidesi

yaylakaradeniz

Mayalı hamurun ev sahipliğinde yapılan özel köy peynirinin yıldız oyuncu olduğu pidedir. Üzerine istenilen miktarda tereyağı konur, yine isteğe göre yumurta kırılır.

Golia

sofra.com

Karalahananın tencerede harikalar yarattığı bir başka tariftir. Sarı fasulye, mısır, kırmızı biber ve soğanın başrol oynadığı yemeğin yardımcı oyuncusu kıymadır.

Tomara Kızartması

sanabirtarifimvar

Tomara Karadeniz yöresinde bolca yetişen, pazıya benzeyen ve saplarının pişirilmesi suretiyle tüketilen bir sebzedir. Yumurta, mısır unu ve tereyağı ile lezzetinin zirvesini bulur.

Kuymak

muhlama-flickr/tomislavmedak

Kuymak, yalnızca Trabzon’da değil tüm Karadeniz’de hatta tüm Türkiye’de meşhur mısır unu, tereyağı ve Trabzon peyniriyle (kolot peyniri) yapılan enfes bir yiyecektir. Koşarak Trabzon’a gitmenize neden olabilir.

Laz helvası

ilyemektarifleri

İrmik unu ve vanilya önderliğinde lezzete ulaşan, muhallebi kıvamına gelene kadar bütün malzemelerin karıştırıldığı kolay bir tarife sahip ve irmiğin dondurmaya çok yakışmasından mütevellit dondurmayla servis edilebilen bir tatlıdır.

Pazılı kaygana

bitkiblog

Pazının Karadeniz ve Trabzon mutfağında yeri oldukça ağırdır. Pazılı kaygana da bir diğer ağır oyuncu mısır unu, kuru ve taze nanenin pazıya eşlik edilmesiyle yapılır.

Karalahana çorbası

diyetisyenim.org

İçerisinde ince kıyılmış karalahana, mısır unu, barbunya ve kurutulmuş acı biber bulunan, mısır ekmeğiyle tüketildiğinde insanda yaz tatilini Trabzon’da geçirme isteği uyandıran bir çorbadır.

Hurmalı tart

hepimizaileyiz

Trabzon’a ait tatlı tariflerinin en güzellerinden biridir. Trabzon hurmasının hünerleri afiyetlen yenir.

Gongoş dolması

hanımlarındünyası

Gongoş sarması da denir. Pancar adı verilen karalahana dolmasıyla benzerlik içerse de aynı yemek değillerdir. Yapımında kara lahana ve mısır yarmasıyla birlikte dana eti ve yağlı kaburga kemiği kullanılır.

Hamsiköy sütlacı

karalahana

Adını Arapça’da 5 anlamına gelen ‘hams’dan alan, dağlar arasında kalmış saklı bir cennettir Hamsiköy. Sütlacı da bu cennetin en güzel lezzetlerinden biridir.

Fasulye turşusu kavurması

cigdemincifligi.blogspot

İlk adım olarak fasulye turşusu yapılır. Zaguda adı verilen yabani soğanın da tarife katılmasıyla fasulye turşusu kavurmasının adı zaguda olarak da bilinir. Mısır ekmeğinin kavurmaya bandırılmasıyla lezzeti doruğa çıkar. En iyi eşlikçileri çay ve ayrandır.

Hodan böreği

batuhandemirkan

İç malzemesi olarak anavatanı Suriye olan hodan bitkisi, soğan ve karabiber kullanılır. Sıcak ve ılık olarak servis edilir.

Pepeçura

meleklerinmekani

Trabzon’da yaşayan Rumların Karadeniz mutfağına armağındır. Siyah üzüm, fındık, antep fıstığı ya da hindistan cevizi, isteğe göre vanilya ve mısır unuyla yapılan bir tatlıdır.

Tek kişilik dev kadro bonusu: Hamsi yemekleri

flickr/ropobby

Hamsi yemekleri Trabzon ve Karadeniz’in namusu, lezzeti, çeşitliliği, en güzelidir. Ve aynı zamanda pek bir çoktur. Bu nedenle kendilerini tek sıra halinde veriyoruz.

Trabzon’un hamsi yemekleri: Hamsili ekmek, hamsi tava, hamsi buğulama, hamsi çorbası, hamsi diblesi, hamsi dolması, hamsi kuşu, hamsi köfte, hamsi mücver, hamsili orman pilavı, pazılı hamsi tava, hamsili pilav, hamsi çitlemesi…

Kaynak: https://yemek.com/trabzon-yemekleri/

Muhteşem Tarihiyle Trabzon;
4000 yıllık tarihi geçmişiyle,
Roma ve Bizans dönemlerini yaşayan,
Fatih Sultan Mehmet’in Fethettiği, 
Yavuz Sultan Selim’in Valilik yaptığı,
Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu,
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün üç kez ziyaret ettiği şehir,

Kent merkezi kuzeyde denizden, güneyde Boztepe’nin üzerine kadar düzgün olmayan teraslar halinde yükselir. Değirmendere, Kuzgundere (ya da Tabakhane) ve Zağnos dereleri yerleşimi güneyden kuzeye derin boğazlarla bölmüştür. Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde, kentin bilinen eneski yerleşim kalıntıları tespit edilmiştir. İşte bu nedenle Trabzon adının eski Grekçe masa ya da trapez/yamuk biçimi karşılığı olarak “trapezos” kelimesinden geldiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Trabzon adına, Trapezos olarak ilk kez, Yunanlı komutan Kesnophon tarafından kaleme alınan, M.Ö. 4. Yüzyılda geçen olayların anlatıldığı “Anabasis” adlı antik kaynakta rastlanmaktadır.

İyon kökenli Miletoslular Batı Anadolu’dan sonra M.Ö. 7. Yüzyılda Karadeniz’e de gelerek kıyılarda koloni kentleri kurmuşlardır. Trabzon da, merkezi Sinop olan bu kolonilerin arasında sayılmaktadır ve birçok araştırmacı, kentin ilk kuruluşu olarak bu dönemi göstermektedir. Oysa Kolkhlar, Driller, Makronlar gibi yerli kavimler Trabzon civarında çok daha önceden beri yaşamaktaydılar.

Aynı yüzyılda Karadeniz Bölgesi Kafkasya’dan gelen Kimmerler ve onların ardından İskitlerin akınlarına uğramıştır. Ancak bu akımların kolonilerin kuruluşundan önce mi yoksa sonra mı olduğu konusu tartışmalıdır. M.Ö. 6. Yüzyılda ise Trabzon Perslerin egemenliğine girerek, Pont Kapadokyası adı verilen satraplık içinde kalmıştır.

Makedonya Kralı Büyük İskender M.Ö. 334 yılında tüm Anadolu’da Pers hakimiyetine son vermiştir. İskender’in ani ölümünden sonra oluşan karışıklık sırasında Pont satrabı II. Ariantes’in oğlu Mithridates, yerli halkın desteğiyle Karadeniz’de Pontus Devletini kurmuştur. Trabzon, M.Ö. 280 yılında merkezi Amasya olan Pontus devletinin sınırları içinde kalmıştır.

M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V. Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon , M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Roma’da Avgustus’la birlikte M.Ö. 27 yılındanitibaren imparatorluk dönemi başlamıştır. Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37), diğer bir idare bölüm olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır. İmparator Nero döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur. Trabzon bu dönemde “ünlü” ve “zengin” kent tanımlamasıyla tarihçilerin kitaplarında yer alır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasian zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaletine dahil edilmiştir.

Ünlü Roma İmparatoru Hadrian Döneminde (117-138) tüm imparatorlukta olduğu gibi Trabzon’da da önemli imar etkinliklerinde bulunulmuş, birçok dini ve askeri binalar ile yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen yapay bir liman inşa edilmiştir Hadrian’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerindeRoma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır.

Trabzon, 276 yılında tüm Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotların saldırısına uğramış, bu saldırıda tüm kent yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde 4. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğunu Trabzon Müzesindeki Latince bir kitabeden anlıyoruz.

Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Justinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmaya başlanmış, Trabzon, Teophilos zamanında (829-842) kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur.

Müslüman Araplar 8. Yüzyılın başlarından itibaren Anadolu’ya düzenledikleri baskınlarda Doğu Karadeniz ve Trabzon’a gelmişlerdir.

Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I. Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde “en mutlu” ünvanı yer almaktadır.

I. Bayezid’in 1398 de Samsun yöresini almasından sonra Trabzon Komnenos Krallığı Osmanlı Devletine yıllık vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. David Komnenos, iktidarı döneminde (1458-1461) vergi ödemeyi durdurarak, önceden ödediklerini de Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan aracılığıyla geri istemiş, Osmanlılara karşı Avrupa’daki büyük devletlere ittifak önerisinde bulunmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet’in öncülüğündeki Osmanlı Kuvvetleri Bölgeyi kuşatarak, 1461 yılında Trabzon’u ele geçirmiş ve Komnenosların egemenliğine son vermiştir.

Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir. İlk sancak beyi Hızır Bey’dir. 1470 yılında sancak beyliği küçük yaşta Şehzade Abdullah’a verilmiş; Abdullah, annesi Şirin Hatunla birlikte 1479 yılına kadar Trabzon’da yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim de şehzadeliği sırasında (1491-1512) Trabzon’da Sancak Beyi olarak bulunmuş, sonradan Kanuni ünvanı alacak olan oğlu Sultan Süleyman burada doğmuştur.

Trabzon 16. yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur. 1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir. 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırır (14 Nisan 1916). Trabzonlulardan oluşan vurucu güçler (Milis), bu saldırı sırasında gerilla savaşı verirler. Bu sıralarda, cepheye gönderilmek üzere Hamidiye Zırhlısının desteğinde Trabzon Limanına gelen cephane Trabzonlu gençlerce büyük bir heyecan içinde boşaltılıp Maçka’ya taşınır.

Çaykara’da Sultan Murat Yaylasında (10 Haziran 1916), Of’ta Baltacı, Arsin’de Yanbolu Derelerinde Ruslara karşı başarılı savaşlar verilmiş, ancak o yıllardaki koşullar altında düşmanın Trabzon’a girmesine engel olunamaz ve Ruslar 14 Nisan l916 yılında Trabzon’a girer. Rusların Trabzon’da kaldığı bir yıl, on ay, on günlük süre içinde özellikle Rumlar ve Ermeniler, yerli halka büyük işkenceler yaparlar; sayısız insan öldürürler.

1917′de Rusya’da “Bolşevik Devrimi” olur, Çarlık Yönetimi yıkılır. Bunun üzerine Rus ordusunda büyük bir panik başlar. Bu Rusların Trabzon’dan çekilmesine de yol açar. Öte yandan, batıdan doğuya doğru kayan ve Karadağ’da toplanan Türk Çeteleri, Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında üç koldan Trabzon’a doğru yürürler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girer.

Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyet döneminde Trabzon’a üç kez gelir; 1924, 1930 ve 1937 yıllarında, ilk geldikleri 15 Eylül 1924 günü, Trabzonlularca “ATATÜRK GÜNÜ” olarak kabul edilir ve bu kendisine bir telle bildirilir.

FETİH (26 EKİM 1461)

Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında İstanbul’un fethedilip Bizans imparatorluğunun yıkılarak Osmanlı İmparatorluğu’nun yaratılması ile doğu sınırlarının da güvence altına alınması açısından zorunlu bulunan Trabzon’un fethi için gerekli hazırlıklar yapılarak donanma ve kara ordusu Trabzon’a hareket etmiştir. 1461 yılında, bizzat Fatih’in komuta ettiği ordu tarafından kuşatılan Komnenos Krallığı’nın başkenti Trabzon, kuşatmaya uzun süre dayanamayarak teslim oldu ve böylece Türklerin egemenliği altına girdi.

Trabzon’u da ele geçirerek Osmanlı İmparatorluğuna katan Fatih, birkaç gün şehirde kaldıktan sonra Gelibolu Sancak Beyi Kazım Bey’i Trabzon valiliğine atayarak kentten ayrıldı. Bir süre müstakil sancak olarak idare edilen Trabzon II. Bayezid’in oğlu Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi olarak atanmasından sonra “şehzade şehri” unvanını da kazanmış oldu.

1487 yılında Yavuz Sultan Selim’in vali olarak atanmasıyla birlikte kentte imar faaliyetleri de hız kazandı ve 1515’de annesi Gülbahar Hatun adına Hatuniye Camii ve külliyesi yapıldı. Osmanlı İmparatorluğunu hemen her açıdan zirveye taşıyan, batılılarca da “Muhteşem Süleyman” olarak adlandırılan Kanuni Sultan Süleyman 1495’de Trabzon’da doğdu. 15 yaşına kadar çocukluğunu Trabzon’da geçiren ve ilk eğitimini burada alan Kanuni’nin padişah olmasından sonra Batum ile birleştirilen Trabzon bir eyalet merkezi haline getirildi.


BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞLARI SIRASINDA TRABZON
Birinci Dünya Savaşının en ağır darbesini gören illerden biri de Trabzon’dur. Ruslar Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan edip, 1 Kasım 1914’den itibaren doğu hududunu aşarak Türk topraklarında ilerlemeye başladı. Doğu Karadeniz kıyılarını alıp, Anadolu’yu ele geçirmeyi hedefleyen Rus orduları karşısında, Türkiye 3 Kasım’da Almanya yanında savaşa katıldı ve 14 Kasım’da Cihad-ı Mukaddes ilan etti.
 
Rus savaş gemilerinin Karadeniz limanların bombardıman etmesi ile de Trabzon ateş çemberi içine düşmüş oldu. Nitekim 17 Kasım 1914’te yirmi üç parçalık bir Rus donanması Trabzon’u bombardıman ederek büyük tahribata ve can kaybına sebep oldu.
 
Bombardımanlar birbirini kovaladı. Trabzon 8 Şubat ve 11 Şubat 1915’te Rus bombardımanı ile büyük ölçüde tahrip oldu, 1000’den fazla insan öldü. Ruslar 23 Ocak 1916’dan itibaren kıyı saldırılarını yoğunlaştırdılar. 17 savaş gemisinin desteklediği bu saldırılar sonunda birliklerimiz geri çekilmek zorunda kaldı. Bu sırada savaş gemimiz Yavuz Trabzon’a geldi. 32 ağır makineli tüfek, bir batarya, dağ topu ve bazı askeri levazımat ile Kafkasya cephesinde kullanılmak üzere iki uçak getirdi.  İstanbul’dan istediği yardımı alamayan 3. Ordu Komutanı Kamil Paşa, birliklerini Ilıca’ya doğru geri çekince 16 Şubat 1916’da Ruslar Erzurum’u işgal etti.
 
TRABZO’UN İŞGALİ :
 
Rus kuvvetleri, donanmanın desteğini de alarak 24 Şubat 1916’da Rize’yi işgal ettiler. Of sınırına dayanan Ruslar karşı Baltacı Deresi’nde yöre halkından oluşan kuvvetlerle askeri birliklerimiz kahramanlıklarla dolu savunma yaptılar.
 
Rus ordusunu 22 gün 22 saat direnen Trabzon halkı, düşmanın denizden ve karadan saldırılarının yoğunlaşması ve bu arada hiçbir yerden destek gelmemesi sonucu geri çekilince, 15 Mart 1916’da Of İlçesi düşman eline geçti.
 
Daha sonra Sürmene işgal edildi ve düşman Trabzon kapılarına dayandı. 18 Nisan 1916’da Trabzon Rumlarından bir heyet, Türklerin 15-16 Nisan’da şehri boşalttığını işgal kuvvetleri komutanı General Lyhkov’a bildirerek kendisini şehre davet etti. Azınlıkların seviyesiz çılgınlıkları ve karşılama törenleriyle Erzurum Caddesinden Belediye Meydanına giren işgal kuvvetleri şehri teslim aldı. Trabzon’un acı dolu esaret ve muhacirlik günleri başladı. Göç edemeyerek şehirde ve köylerde kalan Müslüman halka büyük işkenceler yapıldı. 
 
Özellikle yerli Rumlar ve Ermeniler adeta katliama ve yağmalamaya giriştiler. Değerli eşyalar, kültür ve sanat eserleri sandık sandık Rusya’ya götürüldü. Girilmedik ve yağmalamadık yer bırakılmadı. Düşmanla Kahramanca savaşarak hain Rum ve Ermeni çetelerini Trabzonlu yiğitler temizledi.
 
TRABZON’UN KURTULUŞU: 
 
1917’de Rusya’da Bolşevik ihtilali olunca, Rus ordusunda büyük bir panik başladı. Geri çekilmek zorunda kalan Ruslarla, 18 Aralık 1917’de Erzincan Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya Ermeniler uymayıp, Türkler aleyhinde katliamlara girişince, Ordu Komutanı Vehip Paşa’ya ileri harekat emri verildi. 11 Şubat 1918’de genel hareket emrini alan ordumuz, bir koldan Kafkasya üzerine ilerlerken, diğer koldan Trabzon’lu Albay Hamdi Bey (Pirselimoğlu) komutasındaki 37. Tümen; Giresun’dan 123. alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı. Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birliklerimiz 14 Şubat 1918’de Vakfıkebir’i, 18 Şubat 1918’de Akçaabat’ı geri aldı. Birkaç gün içinde çevreyi düşmanlardan temizleyen birliklerimiz 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girdi. 
 
Trabzon’un ve Trabzon’lunun 2 yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik çilesi sona erdi. Osmanlı Devleti, Brest-Litovsk Anlaşması ile doğudaki topraklarını istiladan kurtardı. Ancak Trabzon, kurtuluşun sevincini tadamadı. Zira hicretten dönen halkı harabeye dönen Trabzon’da yoksulluk ve sefalet bekliyordu. Buna rağmen yüzyıllarca önce Türkler tarafından camiye çevrilmiş olan eski kiliseler de namaz kılınması yasaklandı ve binalar Rumlara verildi. Türk matbaalarından yararlanarak “Trapezuntsıy Veyenny Lisok (Trabzon Askerî Gazetesi)” adında Rusça bir gazete çıkarıldı. Bu gazete 1916-1917 yılları arasında Rusça dört ay boyunca yayımlandı. Bu dönemin en kötü olayı, Rusların vilayet arşivini imha etmeleri olmuştur.
 

 

Kaynak: http://www.trabzon.gov.tr/tarihcaografya

• Akçaabat
• Araklı
• Arsin
• Beşikdüzü
• Çarşıbaşı
• Çaykara
• Dernekpazarı
• Düzköy
• Hayrat
• Köprübaşı
• Maçka
• Merkez
• Of
• Sürmene
• Şalpazarı
• Tonya
• Vakfıkebir
• Yomra

Trabzon ilinin ekonomisi tarıma dayanır. Faal nüfûsun % 75’i tarım, hayvancılık, balıkçılık, avcılık ve ormancılıkla geçinir. 

Tarım: Trabzon ilinin iklim şartları sanâyi bitkilerinin üretimine çok elverişlidir. Ekime elverişli alanları az olmakla berâber, ormanları, çay ve fındık bahçeleri, otlakları geniş yer kaplar. Başlıca tarım ürünleri çay, patates, mısır, fındık, tütün, buğday ve fasulye (kuru) dir. Sebzecilik ve meyvecilik de önemli yer tutar. 40 milyon civârında fındık ağacı vardır. Fındıktan sonra armut, kiraz, ve turunçgiller oldukça fazla yetişir. Trabzon ilinde ekilmeye müsâit bir karış boş toprağa rastlamak mümkün değildir. 

Hayvancılık: Trabzon’un iklim şartları hayvancılığa çok müsâittir. Bol yağış sebebiyle otlaklar (mer’a ve çayırlar) her zaman gür otlarla kaplıdır. Sığır, koyun, kıl keçisi ve kümes hayvanı beslenir. Arıcılık gelişmektedir. 

Ormancılık: Trabzon ili orman varlığı bakımından oldukça zengin sayılır. 200.000 hektar ormanlık ve 10.000 hektar fundalık saha vardır. İl dâhilinde 2300 m yüksekliğe kadar ormanlar bulunur. Yükseklerde iğne yapraklı, alçaklarda geniş yapraklı ağaçlara rastlanır. Ormanlarda en çok çam, ladin, köknar, fundalık, kızılcık, taflan, muşmula, avcı üzümü, defne, geyikdikeni, çobanpüskülü ve 500 m yüksekliğe kadar kestâne, meşe ve kızılağaçlarla çok çeşitli ağaçlar bulunur. 38 köy orman içinde ve 87 köy orman kenarındadır. Ormanlardan tomruk, mâden direği, sanâyi odunu, kâğıtlık odun ve yakacak odun elde edilir.

Sanâyi: Trabzon ilinde sanâyi son senelerde hızla gelişmektedir. Yakın bir gelecekte bir sanâyi merkezi olmaya namzet bir ilimizdir. 10 ve daha fazla işçi çalıştıran sanâyi iş yeri miktarı 1500’e yakındır. Başlıca büyük sanâyi kuruluşları ise: Çaykur’a bağlı çay fabrikaları, Boru ve Profil Sanâyii, Çimento Fabrikası, Karadeniz Su Ürünleri Sanâyii, Süt Endüstrisi Kurumu Fabrikası, Fındık İşleme Fabrikası, Balık Yağı veUnu Fabrikası, Et ve Balık Kurumu’nun fabrika ve soğukhava depoları, Yomra Galvanizli Saç Sanâyii, kalorifer kazanı îmâl eden Kazan Sanâyii, Civata Sanâyii, Giyim Sanâyii, Sun’î Sünger Fabrikası, İş Makinaları Fabrikası, Süt Fabrikası, un fabrikaları, lastik ayakkabı fabrikaları, alüminyum levha fabrikaları, mutfak eşyâları fabrikaları, Ameliyat İpliği Fabrikasıdır. 10 kişiden az işçi çalıştıran sanâyi iş yeri sayısı 2.000’e yakındır. Bunların çoğu metal eşyâ ve makine îmâlatıdır. Trabzon bir transit limanı olduğu için yedek parça îmâlâthâneleriyle çeşitli tâmirhâneler vardır.

Ulaşım: Trabzon Doğu Karadeniz Bölgesinde Samsun’dan sonra ikinci ulaşım merkezidir. Hava, kara ve deniz ulaşımından istifâde eder.

Karayolu: Trabzon ve ilçelerinin büyük kısmı Sinop’tanHopa’ya kadar uzanan kıyı yolu üzerindedir. İlin güney, batı ve doğusunda yol durumu yeterli değildir. Yolsuz köy sayısı % 10’dur. Trabzon-Gümüşhane-Erzurum yoluyla Doğu Anadolu ve İran’a bağlanır. İl sınırları içinde devlet yollarının uzunluğu 251 km ve il yollarının uzunluğu 225 km’dir.

Denizyolu: Trabzon Limanı, Samsun’dan sonra Karadeniz’in ikinci önemli limanıdır. Limanın uzunluğu 440 m’dir. Aynı anda üç gemi yanaşabilir. Günlük yükleme boşaltma kapasitesi bin tona yakındır. Trabzon limanı tesisleri genişletilmektedir. Trabzon-İran transit ticâretinde çok önemli bir yeri vardır. 

Hava Ulaşımı: Trabzon’a 5 km mesâfede havaalanı vardır. Yaz-kış İstanbul ve Ankara arasında karşılıklı seferler yapılmaktadır. Yazın sefer sayısı fazladır.

 

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/trabzon/ekonomi.html

Kültür, Trabzon halkının yaşamında önemli rol oynar. Geçmişten günümüze bir bütünlük içinde, Müslüman ve Hıristiyan toplulukların yan yana aynı atmosferi paylaşarak önemli bir kültür zenginliği meydana getirmişlerdir. Folklor, İlimizde ve bölgemizde halen daha canlılığını korumaktadır.

Trabzon ve civarında “Horon” olarak bilinen folklor; erkekler, kadınlar, yaşlılar ve gençler tarafından geçmişte olduğu gibi günümüzde de kutlamalarda , şenliklerde, düğünlerde ve hasat günlerinde oynanmaktadır.

Horon “Kemençe” denen bir müzik aleti ile birlikte oynandığı gibi, davul, zurna ve kaval ile de oynanabilmektedir ve oyuncuların kemençe ile daha gayretli ve canlı bir hava yakaladıkları ve kıvrak bir horon oynadıkları gözden kaçmaz.

Folklorcuların veya horon ekiplerinin giymiş oldukları özel kıyafetleri hazırlayan, yaşatan ve o elbiseleri halen özel durumlarda giyen horoncular ve insanlar görmemiz bile mümkündür. Erkekler, gömlek, ceket , yelek vb. gibi üstten giyilen kıyafetlerin yanı sıra yünden dokunmuş dizleri büzmeli pantolon (Zipka) ve siyah botlar giyerler.

Üzerlerine gümüş işlemeli ve çeşitli süsler yapılan muska ve hamayiller takarlar. Bu takı eşyalarının içlerine “nazar ve kötülük”lere karşı korunduğuna inanılan dini ifadeler saklarlar. Kadınlar ise; renkli yelekli elbiseler giyerler ve başlarına da içinde çok çeşitli motifler bulunan yazmalar bağlarlar.

Trabzon, Osmanlı dönemindeki eğitim ve kültür zenginliğini, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ve diğer eğitim kurumlarıyla devam ettirmektedir.

KTÜ mühendislik fakültesi ile birlikte ilk olarak 1963 yılında açılarak hizmet vermeye başladı ve günümüzde öğrencilerin çoğunun birçok alanda ve konuda buna oşinografi de dahil olmak üzere çeşitli konular hakkında çalışma alanları bulunmaktadır.

İlk Türkçe gazete olan “Trabzon” 1866’da burada basıldı ve bu alanda(gazete, dergi vb.) periyodik olarak önemli bir gelişme kaydedildi.

amatör ve profesyonel tiyatrolara, halk tiyatrolarına Trabzon halkının göstermiş olduğu ilgiden dolayı 1987 yılında Devlet Tiyatrosu Trabzon da açıldı.

Geleneksel mutfağımız oldukça geniş olup, hamsi ve balık üzerine yoğunlaşmış ve bol balık çeşitleri yöresel yemek kültürümüzde önemli rol oynar. Diğer yemeklerimizden lahana çorbası, kuymak( peynir, mısır unu ve tereyağı karışımından yapılır) ve bir çeşit ekmek türü olan pide de önemli olan damak tatlarımızdandır.

Bölgemizin ve ilimizin tanıtımında ve spordaki başarısında, Trabzonspor’un, önemli bir katkısı vardır. İstanbul’un dışında Anadolu’da futbol alanında ulusal ve uluslararası başarılara imza atmıştır.İlk futbol takımı 1921 yılında Trabzon’da kuruldu ve Trabzon kenti başta Trabzonspor olmak üzere 5 profesyonel kulübü 100’ün üzerinde de amatör kulübü içinde barındırmaktadır.

Trabzon geleneksel el sanatları açısında önemli bir konuma sahip olup, el yapımı hediyelik eşyalar bulmak mümkündür. Osmanlı döneminde bakır madenlerine sahip olan Trabzon’da bu madenden elde edilen; kazanlar, taslar, tavalar, tencereler gibi çeşitli el sanatları ürünlerini ilimizde bulmak mümkündür.

19.yy’ da yapılan metal işleri, dövme bakır ve bundan elde edilen ürünler bıçak yapımında, kuyumculuk sektöründe bir çok alanda hammadde olarak kullanılmakta ve hamayil yapımı, çay makasları vb. gibi halen daha üretimleri yapılan el sanatlarımız da mevcuttur.

Sık ve gür ormanlık alanlara sahip olan bölgemizde halkımız inşaat yapımında ahşap malzemeye ağırlık vermektedir. Ayrıca ağaç işleri olarak mobilya sanayinde, küçük el sanatlarında, yayık, peynir saklama kabı(Külek), sepetler, kaşıklar vb. gibi bir çok küçük ahşap el sanatları malzemesi üretimi yapılmaktadır.

Bölgemizin en eski el sanatlarından olan tekstil yün, keten vb. gibi hammaddelerden el tezgahlarında çeşitli kumaşlar, heybeler, çantalar vb. gibi ürünler üretilir. Yük için kullanılan sicimler(ipler), örgülü ipler de basit el tezgahlarında dokunmaktadır. Maalesef köylerde dokunan rengarenk el dokumalarının yerini sentetik işler ve malzemeler almıştır

Gelenek Ve Göreneklerimiz

TRABZON HALK BİLİMİ ARAŞTIRMALARI (FOLKLOR)

Bir toplumun “Millet” sıfatını kazanabilmesi vatan birliği, dil birliği, tarih birliği, erek birliği  gibi değerlerle mümkündür. Bilindiği gibi Folklor; Halkın geleneğine bağlı, maddi ve manevi kültürünü kendine özgü metotlarla derleyen, araştıran, sınıflandıran, çözümleyen ve halk kültürü üzerinde değerlendirme yapan bir bilimdir. Geçmişi geleceğe bağlayan bir köprüyle yarının dünyasında yerimizi alacak, muasır medeniyet seviyesine bu basamaklardan çıkacağız.  Bunun içindir ki, Folklorumuz çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olacaktır.

Küçük bir melodiden büyük bir müzik yapıtı meydana getirmek,bir elişi veya el  sanatları motifinden kompozisyonlar oluşturmak, yeni bir modele öncülük etmek, bir giysi parçasından moda yapmak, eski bir konaktan yeni bir mimari tarz ortaya koymak, kısacası yaratmak. İlçe, il ve hatta ülke sınırlarının sanki kültür sınırıymış gibi görülmesi, bunun sonucu olarak da birbirine komşu olan iler ve ilçeler arasındaki giysilerin, oyunların ve müziklerin farklılaştırılması, her ile hatta ve hatta her ilçeye yeni oyunlar, giysiler ve müzikler bulma gayreti ,kısacası kültürü bozma ve yok etme çabası, bilim adına üzücüdür. Unutmayalım ki, Kültürü ve bilimi tek bir insan değil, milyonların emeğine dayanan insan toplumu yaratmıştır. İnsan , hazır hünerlerle doğmaz öğrenir ve öğretir. Her kuşak insanlığın ortak tecrübe hazinesine  yeni bir şeyler katar ve tecrübe gittikçe artar.

Bugün sahip olduğumuz “KÜLTÜR” varlığına halkların ve kuşakların  çabası yaratmıştır. Eserimde yer alan tanımlamaların okuyucunun daha iyi anlayacağı şekilde sunulması için şekiller, teknik çizimler ve fotoğraflar tarafımdan yapılmıştır. Yine unutmayalım ki zaman, on binlerce iple , bir hikaye dokumuştur tezgahta. Her ipliğin kendi rengi vardır. Dünya kültürü desenine her halk, kendi öz çizgisini katmıştır ve bunlardan çok renkli bir kumaş meydana getirmiştir.

TRABZON KÜLTÜRÜNÜ ETKİLEYEN ETMENLER

Doğu Karadeniz kültürünü oluşturan etmenleri iki grupta toplayabiliriz:

  • Doğa koşulları

  • Tarihsel etmenler

1. DOĞA KOŞULLARI      

Bir toplumun üzerinde yaşadığı doğal ortam, o  toplum insanın karakter yapısını önemli ölçüde etkiler. Dağlık yörelerde yetişen insanlar, ortama uyum sağlama yönünden daha çevik, cesur, girişkendir. Bu güç ve sert doğa koşulları, onları daha çok çalışmaya, çabaya iter.Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yüzey şekilleri dağlıktır. Dik yamaçlıdır. Ekilebilen toprak çok azdır. Bundan dolayı, Karadeniz insanı için toprak, çok değerlidir. Topraktan sonuna dek yararlanmak için olağanüstü gayret sarf edilir. Yöre insanı için büyük mücadele, kaçınılmazdır.Dağların ve dik yamaçların bitiminde, günü gününe uymayan hırçın dalgaları ile Karadeniz bulunur. Yöre insanı, toprağın vermediğini denizden almak için, bu hırçın ve acımasız dalgalarla savaşmak zorundadır. Cesur ve mücadeleci olmalıdır. Çünkü üzerinde yaşadığı doğa koşulları bunu gerektirmektedir.Yöre insanındaki çok güçlü birlik ve beraberlik ruhu, bu koşullar sonucunda oluşmuştur.

2. TARİHSEL ETMENLER

El Sanatları

Trabzon ve çevresinde geleneksel el sanatı olarak, hasır bilezik yapımı, 

taş ve ahşap işçiliği, dokumacılık, bakırcılık, bıçakçılık, yorgancılık gibi sanatlar eski ihtişamıyla olmasa da sürmektedir.

İnsanı hayvandan ayıran özelliklerden biri de insanın tarihsel bir varlık oluşudur. Hayvan, içgüdüleri ile yaşama uyar; bu nedenle kendisinden önce varolan bilgi, kültür birikimini devralmasına, öğrenmesine ihtiyacı yoktur. Oysa insan, her an kendini aşma, kendini yenileme içerisindedir. Bu ilerleme, dayanağını, gücünü, tarihsel kültür birikiminden alır. Bu yönden bir toplumun tarihsel deney ve bulguları ne denli zengin, ileri düzeyde ise o toplumun yükselme olasılığı da o denli yüksek olacaktır.

Kaynak: http://www.trabzonkulturturizm.gov.tr

Trabzon da spor deyince şüphesiz akla ilk gelen futboldur. Futbol deyince de yediden yetmişe herkesin gönlünde taht kurmuş olan Trabzonspor akla gelir. Geçmişten günümüze, Ülkemizde ve Avrupa’da elde ettiği başarılardan dolayı ilimizin ve ülkemizin tanıtımında önemli rol oynamıştır. Diğer spor dallarında da hiç yatsınamayacak kadar gelişmeler kaydeden ve başarılara imza atan Trabzon kenti ülkemizde ve yurt dışında çeşitli branşlarda boy gösteren oyuncular yetiştirmiş olmakla birlikte önemli teknik adamların ve dünyaya mal olmuş spor adamlarının yetişmesinde rol oynayan önemli bir spor kentidir.

Trabzon’da spor alanındaki en önemli gelişmelerden biri de kentimizde Avrupa Gençlik Yaz Oyunlarının düzenlenmesi ve ilimizin 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatlarını düzenleyecek kent olarak ilan edilmesidir. Buda ilimizin daha iyi sportif komplekslere kavuşacağı, ilimize ve bölgemize yapılacak olan yatırımlarla birlikte daha iyi tanınmasını sağlayacaktır.

Kaynak: http://www.trabzonkulturturizm.gov.tr/TR,57710/spor.html