Aksaray

AKSARAY HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
İç Anadolu Bölgesi'nde Niğde'nin kuzeybatısında, Konya'nın doğusunda ve Ankara'nın güneydoğusunda yer alan Aksaray, 7.626 kilometrekare yüz ölçümüne sahiptir.

Şehrin adı, Hitit tabletlerinde Kurşura, İlk Çağ'da ise Garsaura olarak geçmektedir. Şehir, Kapadokya Kralı Archeleos zamanında yeniden inşa edilerek Archeleos'un şehri anlamına gelen, Archelais adını almıştır (Caesar- Kayseri, Heraklius-Ereğli gibi).

Türklerin Anadolu'ya gelişiyle birlikte, adı Türk diline uyarlanarak Aksaray şeklinde anılmaya başlamıştır. Bazı Osmanlı arşivlerinde Aksara olarak da geçmektedir. Yaklaşık bin yıldır tarihi adını muhafaza eden ender şehirlerdendir. Halk arasında ve Evliya Çelebi’nin “Seyahatnâme”sinde adını II. Kılıçarslan'ın yaptırdığı Beyaz Saray'dan aldığı şeklinde bir bilgi dolaşsa da, bunun resmi ve tarihi bir dayanağı yoktur.

Aksaray’a Türkiye’nin her yerinden karayolu ile ulaşmak mümkündür. Aksaray’a en yaygın ulaşım şekli otobüstür. Başta büyük şehirler olmak üzere, çevre illerden de Aksaray’a çok sayıda otobüs seferi yapılmaktadır.

Havayoluyla gitmek isteyenler, en yakın havalimanının olduğu Nevşehir Kapadokya ya da biraz daha uzak olan Kayseri Havalimanı’nı kullanabilirler. Her iki havalimanından da Aksaray’a servis hizmeti, taksi ve otobüs seferleri bulunmaktadır.

Aksaray’a kendi aracı ile gitmek isteyenler, harita yardımıyla en doğru güzergâhı bulabilirler. İstanbul’dan çıkacak olanlar, İstanbul-Gebze-Sakarya-Düzce-Bolu-Ankara-Aksaray hattını kullanmalılar. Ankara’dan ulaşım çok kolay ve kısa. Ankara merkezden çıkıldığında, Gölbaşı-Şereflikoçhisar-Aksaray hattını takip etmek gerekiyor. İzmir yönünden gidecek olanlar, İzmir-Uşak-Afyonkarahisar-Konya-Aksaray hattını kullanmalılar. Kayseri yönünden gitmek isteyenler, Kayseri-Avanos-Nevşehir-Aksaray güzergâhını takip etmeliler. Antalya yönünden gitmek isteyenler ise Antalya-Side(Kızılağaç)-Akseki-Yarpuz-Seydişehir-Konya-Aksaray hattını kullanabilirler.

Bazı illerin Aksaray ile uzaklık mesafeleri şöyledir:

* İstanbul- Aksaray: 690 km’dir ve yaklaşık 7,5 saat sürmektedir.

* Ankara- Aksaray: 242 km’dir ve yaklaşık 3 saat sürmektedir.

* İzmir- Aksaray: 686 km’dir ve yaklaşık 8 saat sürmektedir.

* Kayseri-Aksaray: 158 km’dir ve yaklaşık 2 saat sürmektedir.

* Antalya-Aksaray: 458 km’dir ve yaklaşık 5 saat 40 dakika sürmektedir.

Aksaray’da görülecek pek çok cami, türbe, kaplıca ve kilise mevcuttur. Bunlardan başlıcaları:

Sultan Hanı, Çatalhöyük, Ulu Cami (Karamanoğlu Cami-Merkez), Eğri Minare (Kızıl Minare-Merkez), Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba), Kaya Cami (Güzelyurt), Selime Sultan Türbesi (Selime Köyü), Kilise Camii (Aziz Gregorius Kilisesi) (Güzelyurt), Aziz Anargiros Kilisesi (Güzelyurt), Sivişli Kilise (Güzelyurt), Selime Katedrali (Selime), Kale Manastırı Kilisesi (Selime), Yüksek Kilise (Merkez), Kızıl Kilise (Sivrihisar), Pürenli Seki Kilisesi (Ihlara), Kokar Kilise (Ihlara), Eğritas Kilisesi (Ihlara), Sümbüllü Kilise (Ihlara), Yılanlı Kilise (Ihlara), Saint Georges Kilisesi (Kırkdamaltı Kilisesi-Belisırma), Bahattin Samanlığı Kilisesi (Belisırma), Direkli Kilise (Belisırma), Ala Kilise (Belisırma), Karagedik Kilisesi (Belisırma), Ziga Kaplıcaları (Güzelyurt)

Aksaray Selime Katedrali ve Peribacaları

Selime Katedrali ve Peribacaları
Selime Katedrali ve Peribacaları
Güzelyurt’un küçük bir kasabası olan Selime, Ihlara Vadisi’nin bitiş noktasında bulunmakta. Kapadokya’ya gelen turistlerin uğrak yeri olan Selime’deki kiliseler, kervan yolu ve manastır bulunduğu bölgeyi mistik atmosfere bürüyor.Selime’nin içerisindeki katedral ve peribacaları ilk göreceğiniz güzellikler olacak. Eski dönemlerde Selime’de kurulan pazar sebebiyle kervanlar bölgeye gelmekte ve develer katedralin orta kesimine çıkarılmaktaydı. Gelen kervanların dinlenmesi ve ibadetini yapması için inşa edilmiştir katedral ve manastır.Manastır aynı zamanda bölgedeki din adamlarının yetiştirildiği bir mekan olması nedeniyle önemli olup, buradaki kayalara oyulan kiliseler genellikle Bizans sanatının örnekleridir.Selime, peribacalarına oyulup işlenen barınaklarıyla, sığınaklarıyla, kiliseleriyle ve mezarlarıyla Aksaray gezilerine dahil edilmesi gereken bir kasaba. Hem uzun bir yolculuk yapıp hem de keyifli bir zaman geçirmek için Selime Kasabası’nı rotanıza dahil etmelisiniz. Selime Katedrali ve Peribacaları bir süre yaşadığınız tarihten uzaklaştıracak sizleri.

Aksaray Ziga Kaplıcaları

Aksaray Ziga Kaplıcaları
Aksaray Ziga Kaplıcaları
Güzelyurt’un Yaprakhisar Köyü sınırları içerisinde bulunan Ziga Kaplıcaları, Ihlara Vadisi’nin zenginliklerinden biridir.Aksaray il merkezine 30 kilometre, Güzelyurt ilçesine ise 18 kilometre uzaklıktadır.Ziga Kaplıcaları’nın bulunduğu bölge Bakanlar Kurulu kararınca koruma bölgesi olarak ilan edilip, yapılaşmaya izin verilmemektedir. Bölgede sadece mevcut tesisler yer almakta.Kaplıca suyunun sıcaklığı 47 derece olup, mineraller bakımından zengin. Göz, metabolizma, romatizma ve kadın hastalıklarına iyi gelen Ziga Kaplıcaları’nın ziyaretçi potansiyeli de oldukça fazla.Eğer Ziga Kaplıcaları’na gitmeye karar verdiyseniz bölgedeki konaklama tesislerinde önceden rezervasyon yaptırmalısınız. Aksi takdirde yer bulmanız zorlaşabilir.

Aksaray Aziz Gregorius Kilisesi

Aksaray Aziz Gregorius Kilisesi
Aksaray Aziz Gregorius Kilisesi
Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde bulunan Aziz Gregorius Kilisesi’nin M.S. 385 yılında inşa edildiği bilinmektedir.İlçe merkezindeki Aşağı Mahallesi’nde yer alması, kiliseye ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Kilisenin kubbesi sekiz köşeli olup, kubbe ibadet mekanını ortasında bulunmakta. Kilise, yapı itibariyle dönem dönem ilavelerle genişletildiği için orijinalliğinden uzaklaşmıştır.Aaziz Gregorius Kilisesi, Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş olup, günümüzde Kilise Camii olarak adlandırılmakta. Günümüze harap bir şekilde gelen ibadet mekanı, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.Güzelyurt’un tarihine tanıklık etmiş olan bu yapıyı rotanıza dahil edebilir, ardından; Belisırma Köyü’ne,Kırkdamaltı Kilisesi’ne ve Ihlara Vadisi’nin sayısız tarihi mekanlarına kısa yolculuklar yapabilirsiniz.

Aksaray Kırkdamaltı Kilisesi

Aksaray Kırkdamaltı Kilisesi
Aksaray Kırkdamaltı Kilisesi
Güzelyurt ilçesine bağlı olan Belisırma Köyü’ndeki Kırkdamaltı Kilisesi, 1283-1295 yılları arasında inşa edilmiştir.Kilisenin kitabesindeki bilgiye göre Tamara isimli bir Gürcü prenses tarafından yaptırılmış olup bir diğer ismi Aziz George Kilisesi’dir. Kilisenin mimari yapısı altıgen olup, iç mekanı fresklerle kaplıdır. İsa’nın yükselişi, İsa’nın çarmıha gerilişi, Meryem’in ölümü duvarlarda tasvir edilen sahnelerdir. Günümüzde kilisenin apsisi yıkılmış olup, zemin katında ve nişlerinde mezarlar bulunmakta.Ihlara Vadisi’nin ortasında bulunan Belisırma Köyü, Kırkdamaltı Kilisesi ve birçok kalıntısıyla baştan sona farklı tarihleri yansıtacak sizlere.

Aksaray Aşıklı Höyük

Aşıklı Höyük
Aşıklı Höyük
Kapadokya bölgesinin tarihinde kendisine yer edinmiş olan Aşıklı Höyük, Aksaray ilinin 25 kilometre uzaklığındaki Kızılkaya Köyü’nde bulunmakta.Melendiz Nehri’nin kıyısında yer alan höyük, Ihlara Vadisi’ne de sadece 4,5 kilometrelik bir mesafededir. Bu durum höyüğü gezecek olanlara farklı keşif noktaları sunuyor.Aşıklı Höyük’ün 10.000 yıllık bir tarihi olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda Kapadokya bölgesinin en eski yerleşim yeri olduğu tahmin edilmekte. Höyükte ilk yerleşmeler görüldüğü zamanlarda halkın yerleşik hayata geçtiği ve tarımla uğraştığı yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır.Aynı zamanda bölgede bulunan iki kafatasındaki ameliyat izlerine rastlanması da tıp tarihi için oldukça önemlidir. Bu durum tarihte yapılan ilk beyin ameliyatının bu bölgede gerçekleştiğini göstermektedir. Bulunan kafatası günümüzde Aksaray Müzesi’nde sergileniyor.

Aşıklı Höyük’ü ziyaret ettiğiniz günlere, bölgeye yakın olan Ihlara Vadisi’ndeki manastırları, kiliseleri, mağaraları da dahil edip, uzun ama bir o kadar keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.

Aksaray Karagedik Kilisesi

Karagedik Kilisesi
Karagedik Kilisesi
Aksaray’da bulunan Karagedik Kilisesi, dik bir kaya üzerine yaslanmış tepe üzerinde kurulmuştur. Yapı olarak Çanlı Kilise’yi andırmakla birlikte Saint Ermolaos ismiyle de anılmaktadır.Karagedik Kilisesi hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Yapılan incelemeler sonucunda XI. yüzyılda inşa edildiği anlaşılmıştır.Kilisenin içindeki freskolar harap olsa da hala görülmeye değer niteliktedir. Fresklerde Bizans sanatının izleri görülür. Aksaray’ın keşfedilmeyi bekleyen noktalarından biri olan Karagedik Kilisesi, sizler için güzel bir yolculuk olacak.Şehrin tarihi atmosferine eşlik eden Ağaçaltı Kilisesi, Sümbüllü Kilise, Acemhöyük ve Pürenli Seki Kilisesiyapacağınız gezilere dahil olabilir.

Aksaray Çanlı Kilise

Çanlı Kilise
Çanlı Kilise
Doğal güzelliklerin yanı sıra birçok dinin ibadet mekanlarını da görebileceğini Aksaray’da özellikle Ihlara Vadisi’ni ziyaret yerlerinize dahil etmelisiniz. Çünkü bölge doğal güzelliklerin tarihi mekanlarla muhteşem uyumuna şahit olacağınız bir noktadır.Vadide birçok kilise, köklü tarihleriyle eski dönemlere kısa yolculuklar yaptıracak sizlere. Burada bulunan Çanlı Kilise hakkında biraz bilgi verelim ve sizlerle bu güzel yolculuğa Çanlı Kilise’yi de dahil edin.Aksaray il merkezine 11 kilometre uzaklıktadır Çanlı Kilise. Akhisar Köyü sınırlarında bulunup, içindeki freskolar tahrip olsa da hala dikkat çekicidir. Şöyle diyebiliriz ki, bu freskolar kiliseyi ziyaret etmek için iyi bir sebep. Aksaray’da bulunduğunuz günlere Çanlı Kilise’nin ardından birçok tarihi mekan sığdırabilirsiniz. Sümbüllü Kilise, Ağaçaltı Kilisesi, Ala Kilise Çanlı Kilise’ye yakın mekanlardan sadece birkaçıdır.

Aksaray Ağaçaltı Kilisesi

Ağaçaltı Kilisesi
Ağaçaltı Kilisesi
Aksaray’ın hem doğal güzelliğini hem de tarihi mekanlarını bir arada sunan Ihlara Vadisi’nde bulunur Ağaçaltı Kilisesi.Vadinin giriş merdivenlerinde bulunan kilisenin gerçek girişi toprak altında olup, şimdiki girişi ikinci kat olarak bilinen kısımdadır. Kilisenin içinde bulunan resimlerin çoğu silinmiş olsa da hala görülmeye değerdir. Hristiyanlığa ait birçok tasvir görmek mümkündür.Ağaçaltı Kilisesi’nin yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor. Sadece IX.-XI. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Harap olmasına rağmen hala ziyaret edilen kiliseyi Ihlara Vadisi gezinize dahil edebilirsiniz.

Aksaray Sümbüllü Kilise

Sümbüllü Kilise
Sümbüllü Kilise
Ihlara Vadisi’nin birbirinden benzersiz yapıları arasındaki Sümbüllü Kilise, tarihi bir atmosfere sürükler gelen ziyaretçileri.Aksaray’ın sınırları içerisinde bulunan Sümbüllü Kilise’nin esasında bir manastıra ait olduğu düşünülmektedir. Hakkında pek bir bilgi bulunmamakla birlikte XI.-XII. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.Kilisenin görülmesi gereken detayları arasında freskoları vardır. İncil’deki sahneler, Mikail ve Cebrail arasında Meryem, Meryem’in ölümü, Aziz tasvirleri sağlam bir şekilde günümüze kadar gelebilmiştir.Ihlara Vadisi gezinizde Sümbüllü Kiliseyi de ziyaret etmeyi unutmamalısınız. Vadinin en çok ziyaret alan yerler arasındaki Ala Kilise ve Yılanlı Kilise gezi listenize dahil edebilirsiniz.

Aksaray Acemhöyük

Acemhöyük
Acemhöyük

Aksaray’ın tarihi alanlarından biri olan Acemhöyük, şehir merkezine yakınlığıyla ve kolay ulaşım imkanıyla keşfedebileceğiniz yerler arasındadır.

Bölge, Yeşilova Köyü’nde bulunup il merkezine 18 kilometre uzaklıktadır ve ilk yerleşim Erken Tunç Çağı’nda görülmektedir. Acemhöyük’te yapıla arkeolojik kazılar sonucunda; damgalar, boncuklar, altın süs eşyaları, çanaklar, çömlekler, fildişi yapıtlar, heykelcikler ve evler bulunmuştur.

Günümüzdeki kazılar ise; Ankara Üniversitesi tarafında yürütülmektedir. Acemhöyük, Aksaray’a gelen turistlerin ziyaret ettiği noktalardan biridir.

Pürenli Seki Kilisesi, Eğri Minare, Ala Kilise, Aksaray Zinciriye Medresesi ve Çatalhöyük sayfalarımızdan şehrin diğer gezi alanları hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Aksaray Pürenli Seki Kilisesi

Pürenli Seki Kilisesi
Pürenli Seki Kilisesi
Kapadokya bölgesinin her noktasını gezip görmek ayrı bir heyecan verir insana. Her köşesi farklı bir tarihi yansıtanAksaray’da sizleri Pürenli Seki Kilisesi’ne davet ediyoruz.Şehrin en eski yapıları arasındaki Pürenli Seki Kilisesi, dört bölümden oluşuyor. Kilisenin Narteks zemininde mezarlar vardır ve içindeki freskolar X.-XII yüzyıllar arası tarihlendirilmektedir.İçindeki duvarlarına tasvir edilen Pemgamberlerin kehaneti, Meryem ve piskoposlar ve İncil’den çeşitli sahneler görülmeye değer niteliklerini hala koruyor. Aksaray’da bulunduğunuz günlere Pürenli Seki Kilisesi’ni ziyaret edebilir ve uzun bir tarih yolculuğunda göz dolduran freskolara şahit olabilirsiniz.

Aksaray Eğri Minare

Eğri Minare
Eğri Minare
Aksaray merkezinde bulunan Eğri Minare, şehrin gezi duraklarından birini oluşturmaktadır. Eğri Minare’nin 1221-1236 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.Adını eğri yapısından almış olup, kırmızı tuğladan inşa edildiği için Kızıl Minare olarak da adlandırılmaktadır. Minare, XIII. yüzyılda Alaaddin Keykubat’ın babası Sultan I. Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır. Minarenin yanındaki cami ise sonradan inşa edilmiştir.Pisa Kulesi’ni andıran Eğri Minare, turistlerin ilgi gösterdiği gezi noktalarından biridir. Aksaray’da yapacağınız keşif yerlerinizden biri de eğri Minare olabilir.Tabii geziniz sırasında Kapadokya bölgesinin güzelliklerini de ziyaret etmeyi unutmayın. Sizlere özellikle; Ihlara Vadisi’ndeki birçok kiliseyi, Belisırma Köyü’nü ve Aksaray Zinciriye Medresesi’ni gezi listenize dahil etmenizi öneririz.

Aksaray Ala Kilise

Ala Kilise
Ala Kilise
Ihlara Vadisi’nin tarihi mekanlarından biridir Ala Kilise. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde ait olan Ala Kilise, kayalara oyularak yapılmıştır. Kilisenin küçük girişleri ve pencereleri vardır.Aksaray ili sınırları içerisindeki kilise, Kapadokya’yı keşfedenlerin ilk duraklarından biridir. Kilisedeki freskolar göz doldurmakla birlikte; İsa’nın doğumu, Son Akşam Yemeği, Mısırlı Meryem’in Takdis Edilmesi ve Aziz tasvirleri bulunmaktadır.Kapadokya keşiflerinize Ala Kilise’yi dahil edebilir ve bu tarihi yolculuğunuza birbirinden göz alıcı freskoları ekleyebilirsiniz. Şehrin görülmesi gereken yerleri arasındakiBahattin Samanlığı Kilisesi, Güvercinkayası, Çatalhöyük ve Nora Antik Kenti de gezi rotalarınızda yerini alabilecek noktalardan sadece birkaçıdır. Keşiflerle dolu bir Aksaray gezisi sizleri bekliyor.

Aksaray Zinciriye Medresesi

Zinciriye Medresesi
Zinciriye Medresesi
15. yüzyılda Karamanoğulları İbrahim Bey tarafından inşa ettirilen Aksaray Zinciriye Medresesi, Merkez ilçede bulunur ve ulaşımı oldukça kolaydır.Zincirli Mahallesi’nde yer alan medrese, şehre gelen turistlerin yoğun ilgisini görür. Görkemli mimarisiyle gelen misafirlerine ev sahipliği yapan medrese, kesme taş ve tuğla kullanılarak inşa edilmiştir. Dönem dönem restore edilmiş olup, sağlamlığı günümüze kadar korunmuştur. Aynı zamanda eyvanların üzerinde Selçuklu üslubu bitkisel motifler görülmektedir. Aksaray Zinciriye Medresesi, 20. yüzyılın başlarına kadar medrese işlevini sürdürmüştür. Aksaray gezinizde medreseyi gezeceğiniz yerlere dahil edebilirsiniz.Ulaşım açısından da kolaylık sunan medresenin ardından şehirde yeni yerler keşfetmeye devam edebilirsiniz.Belisırma Köyü’ndeki Bahattin Samanlığı Kilisesi, Güvercinkayası, Nora Antik Kenti, Aksaray Müzesi veGüzelyurt Evleri sayfalarımızı inceleyip gezi listenize ekleyeceğiniz yeni yerler bulabilirsiniz.

Aksaray Bahattin Samanlığı Kilisesi

Bahattin Samanlığı Kilisesi
Bahattin Samanlığı Kilisesi
Aksaray-Belisırma Köyü’nde bulunan Bahattin Samanlığı Kilisesi, Kapadokya bölgesinin sayısız tarihi eserlerinden biridir.Kilisenin yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekte birlikte, X.-XI. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kilise, tek nefli be apsitli bir yapıda olup, içindeki feskler günümüze iyi bir şekilde gelmiştir. Freskler arasında; İsa’nın yaşamı ile ilgili sahneler, Cebrail ve Petrus tasvir edilmiştir.Bunların yanı sıra; Üç Müneccim, İsa’nın doğumu, Yusuf’un rüyası ve İsa’nın çarmıha gerilmesi sahneleri de bulunmaktadır.Freskleriyle göz dolduran Bahattin Samanlığı Kilisesi, Direkli Kilise’nin 50 metre uzağında olup, 1950 yıllarına kadar yerleşim alanı olarak kullanılmış ve bölgede yaşayan Bahattin adındaki birinin kiliseyi samanlık olarak kullanmasının ardından Bahattin Samanlığı Kilisesi olarak adlandırılmıştır. Ihlara Vadisi gezinizde bu kiliseyi ziyaret yerlerinize ekleyebilir ve keyifli bir Kapadokya yolculuğunda farklı yerler keşfetmeye devam edebilirsiniz.

Aksaray Güvercin Kayası

Güvercin Kayası
Güvercin Kayası

Kalkolitik dönemden günümüze kadar gelen Güvercinkayası, Aksaray ilinde bulunup, Çatalsu Köyü sınırları içerisindedir. Kapadokya bölgesine gelen turistlerin ziyaret ettiği noktalardan biridir ve Anadolu tarihine ışık tutan önemli bir höyük olma özelliği taşımaktadır.

Güvercinkayası, Mamasın Baraj Gölü ‘nde yüksek bir kaya kütlesinin üzerine kurulmuştur. Bölgede arkeolojik kazı çalışmaları gerçekleşmiş olup, araştırmalarda bölgenin kale kent olarak adlandırılan en eski ve ilk yerleşim yeri olduğu bilgisi ele geçirilmiştir. Yapılan kazılarda; hayvan kemikleri gün yüzüne çıkarılmıştır. Aksarayı keşfetmek için yapacağınız gezinize Güvercinkayası’nı dahil edip, köklü bir tarihin izlerine şahit olmayı unutmayın.

Şehrin gezilecek yerleri hakkında kısa bilgiler edinmek istiyorsanız; Güzelyurt Evleri, Nora Antik Kenti,Çatalhöyük ve Manastır Vadisi sayfalarımızı tıklayabilirsiniz.

Aksaray Güzelyurt Evleri

Güzelyurt Evleri
Güzelyurt Evleri
Aksaray’ın Güzelyurt evleri, mimarileriyle ve sağlamlıklarıyla hala görülmeye değer niteliktedir. Eğer Aksaray’a bir yolculuk yapacaksanız Güzelyurt evlerini mutlaka görme ve inceleme imkanı yakalayacaksınız.Güzelyurt evlerinde ilk olarak Rumlar yaşarmış. Kurtuluş savaşının ardından Rumlar Yunanistan’a göç etmiş, Yunanistan’daki Türkler ise Güzelyurt’a gelerek bu evlerde yaşamıştır. Türkler evlerin mimarisine sahip çıkıp sağlam bir şekilde günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.Şu anda Kapadokya turizmine kazandırılan Güzelyurt evlerini, her yıl binlerce turist ziyaret etmektedir. Evler Aksaray şehir merkezine 28 kilometre uzaklıkta olup, kolay bir ulaşıma sahiptir. Bölgedeki her evin yapım tarihi kapılarda yazmakta olup köklü tarihlerini gözler önüne sermektedir.Aksaray’ın tarihi zenginliklerini keyifli bir geziyle keşfetme imkanını yakaladıysanız Güzelyurt evlerini de gezinize dahil etmenizi öneririz. Nora Antik Kenti, Sultan Hanı, Çatalhöyük ve Manastır Vadisi sayfalarımızı tıklayarak şehrin diğer tarih mekanları hakkında bilgi edinebilir, uzun bir Aksaray gezisi gerçekleştirebilirsiniz.

Aksaray Müzesi

Aksaray Müzesi
Aksaray Müzesi
Karamanoğulları döneminde yapılmış olan Zinciriye Medresesi’nde ziyaretçilere açık olan Aksaray Müzesi, 1985 yılında Müze Müdürlüğü’ne bağlanmıştır.O dönemlerden bugüne kadar müze görevini devam ettiren Aksaray Müzesi, Neolitik Çağ, Kalkolitik Çağ, Frig Çağı, Klasik, Roma, Helenistik ve Bizans çağlarına ait bulunan eserleri kendi bünyesinde toplamıştır.Bunun yanı sıra Aksaray’ın çevresinden toparlanmış olan giyim örnekleri, kilimler, halılar, çoraplar, paralar ve silahlardan oluşan bir koleksiyonu da ziyaretçileriyle buluşturmaktadır. Zengin bir koleksiyona sahip olan Aksaray Müzesi, görülmeye değer kalıntılarını ve kendi tarihi güzelliklerini sunmaya hazır.

Aksaray Nora Antik Kenti

Nora Antik Kenti
Nora Antik Kenti
Aksaray’a 30 kilometre mesafe uzaklıkta olan Nora Antik Kenti, Hasandağı’nın eteklerinde bulunmaktadır.Önemli bir askeri merkezi olarak kullanılan kent, Roma ve Bizans dönemlerinde önemini korumuştur.İçerisinde fazlasıyla kilise kalıntıları bulunmaktadır. Kalıntıların çoğu Bizans döneminden kalmıştır. Çeşitli freskler, kiliseler, akropol ve küçük kale günümüze kadar gelen yapılardandır; fakat bir bazilika bulunmamaktadır. Aksaray’ın tarihi yapılarından olan Nora Antik Kenti özellikle freskleri görülmeye değerdir. Bir gezi planı yaparken bu antik kenti de eklemek güzel vakitler geçirmenizi sağlayacak.

Aksaray Sultan Hanı

Aksaray Sultan Hanı
Aksaray Sultan Hanı
1229 yılında Selçuklu sultanı Aleaddin Keykubat tarafından yaptırılan bu han Anadolu’daki en büyük han olma özelliğini koruyor. Aksaray’da bulunuyor.Bizans mimarisi esintilerini rahatlıkla görebileceğimiz giriş kapısı oldukça görkemli.Sultan Hanı’nın girişinde sağ tarafta küçük bir pazar yeri mevcut. Ortada ise bir mescit var.Aksaray’a gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi de Obruk Hanı. O da Sultanhanı gibi Aksaray’da yer alan ünlü kervansaraylarından bir tanesi

Aksaray Çatalhöyük

Aksaray Çatalhöyük
Aksaray Çatalhöyük

Burada Hasandağı’na ve Aksaray’a ait vesikalara rastlanır. Aksaray’da bulunur. Konya’dan da ulaşım mümkündür.

MÖ. 7000-6000 yıllarında Neolitik devirde Anadolu medeniyetinin yaşam tarzına izlere burada rastlamamız mümkün. En ilgi çekici tarihi eserlerin başında Hasandağı’nın lav püskürttüğünü tasvir eden bir kazıntı resim gelmektedir.

Neolotik dönemde Aksaray ve çevresindeki yerleşim birimleri iskan görmüştür. Bu nedenle çevre köylerde (Böget ve Koçaş) bu döneme ait seramiklere rastlanmaktadır. Aksaray’a gelmişken mutlaka görülmesi gereken hem tarihi hem de doğal güzelliklerin başında gelir.

Aksaray Manastır Vadisi

Manastır Vadisi
Manastır Vadisi
Hristiyanlığın Anadolu’ya yayıldığı, Ortodoks mezhebi düşüncesinin temellerinin atıldığı ve manastır hayatının ortaya çıktığı yer olan Güzelyurt bu özellikleri ile tarihte çok önemli bir yere sahiptir.Manastır Vadisi ise Güzelyurt’ta Hristiyan halkın en yoğun olarak yaşadığı bölge olmuştur. 4,5 km uzunluğundaki vadi boyunca 50’ye yakın kilise ve manastır bulunmaktadır.İlçenin aşağı kısmından başlayıp Sivrihisar Köyü’ne uzanan vadi boyunca muhteşem güzellikteki tarihi kalıntılar ve eserler gerçekten de görülmeye değer.
Kaynak: http://www.gezilebilecekyerler.com/aksarayda-gezilecek-yerler/

Tek başına günü kurtaracak güçte: Sıkma

Farklı yörelerde de sıklıkla yapılan lezzetlerden olan sıkma, Aksaray mutfağının da demirbaşlarından aslında. Misler gibi el açması lavaşların içine temel olarak tereyağı, taze çökelek ve peynir konularak hazırlanan sıkmanın içine koyacağınız malzemeleri zenginleştirmek de elinizde üstelik. Özellikle biber, maydanoz gibi tatlar pek bir yakışıyor, bizden söylemesi.
 

Bir çorbadan çok daha fazlası: Bamya çorbası

Çorba dediğin iç ısıtan bir başlangıçtır sadece diye düşünenleri doyuruculuğuyla, besleyiciliğiyle şaşırtacak bir çorba bamya çorbası.

Çünkü içinde sadece bamyanın o kendine has tadı değil, kuşbaşı doğranmış misler gibi kuzu etinin de lezzeti var. Bu çorbadan sadece bir kase içtikten sonra gözünüz de mideniz de ana yemek aramaz.

 

Et yemeği sevenlere: Aksaray tava

Şehrin adını taşıyan bu lezzet, et yemeği sevenlerin yeni gözdelerinden olacak. Çünkü içinde bolca kuzu eti ve bu eti lezzetlendiren domates, biber, sarımsak ve defne yaprağı gibi tatlar var.

Vazgeçilmeziyse içinde kullanılan kuyruk. En makbulü, toprak çanakta ve meşe odununda pişirileni. Anlatırken bile insanın ağzını sulandıran, iştahını açan bir lezzet anlayacağınız.

 
 
 

Pilavsız olur mu hiç: Mantarlı bulgur pilavı

Bizim için mutfakta en olmazsa olmaz lezzetlerden biri pilav. Aksaray mutfağında da durum farklı değil haliyle. Farklı ve nefis bir bulgur pilavı var mesela, lezzeti dillere destan.

Eğer bugüne kadar bulgur ve mantarı bir araya getirmeyi düşünmediyseniz bir an önce denemelisiniz. Çünkü Aksaray mutfağının bu alametifarikası, en sevdiğiniz tatlar arasına girmeye hazır.

 

Bayat ekmekler değerlensin: Papara

Papara, bayat, kurumuş ekmekleri değerlendirmenin en lezzetli ve pratik yolu. Soğan ve salçanın yağda kavrulmasıyla oluşan, içine çökelek ya da peynir ilave edilerek lezzeti taçlanan özel sosla buluşan ekmeklerin enfes tadı, damaklarda uzun süre iz bırakır, öyle de iddialıyız.
 

Kaymağın en güzel hali: Çiğleme

Un, su, taze kaymak ve tuz gibi dört basit malzemeyle hazırlanan bu yöresel Aksaray lezzeti, un ve suyla hazırlanan hamurun hem içinin hem de dışının kaymakla doldurulmasıyla oluşuyor aslında. Yapımı öyle pek zor olmasa da en güzelini yemek için Aksaray’a bir uğramak gerekiyor. 🙂
 
 
 

Menemen sevenler buna bayıldı: Karıştırma

Kavrulan soğan; salça, domates, yeşil biberle buluşuyor, tuz ve karabiberle lezzetleniyor. İyice pişen bu karışım, içinde iki kaşık kadar un olan çırpılmış yumurtayla harmanlanınca tadına doyum olmuyor. Sonunda bir de kuru ekmeklerin üzerine bir güzel yayıldı mı, insan yemekle birlikte parmaklarını da yemek istiyor.

 

Mantının her hali ayrı bir nefisti zaten: Dolma mantı

En sevdiğimiz lezzetlerden olan mantı, Aksaray mutfağının da vazgeçilmezlerinden. Özenle açılan yufkalar baklava dilimi şeklinde büyükçe kesiliyor, iç harcıyla buluştuktan sonra katlanıp suda haşlanarak pişiriliyor. Sarımsaklı yoğurt ve sosla da buluşunca tabaklar dolusu yeniyor.

 

Sen ne güzelsin: Sarığı burma (katmer)

El açması misler gibi yufkalarıyla ünlü olan Aksaray’da bu güzeller güzeli yufkaların değeri de iyi biliniyor tabii. Tıpkı sarığı burma ya da katmer olarak anılan bu lezzette olduğu gibi, nar gibi kızararak karşımıza çıkan yufkalar kestirme denilen şerbetiyle de buluşunca efsane bir tat olup çıkıyor mesela.
 
 
 

Un helvasının seviye atlamış hali: Dolaz

Un helvasına benzerliğiyle dikkat çeken dolaz, unun sararana kadar kavrulması, ardından sütle bir araya gelip muhallebi kıvamını alıp pürüzsüz olana kadar pişirilmesiyle başlıyor yolculuğuna. Servis edilmeden önce üzerine dökülen mis kokulu tereyağıyla seviye atlıyor.

Aksaray mutfağının bir diğer lezzeti pelte de yine dolaza benzer bir şekilde hazırlanıyor ancak içindeki pekmezle bambaşka bir tada kavuşuyor, söz etmeden geçmek olmaz.

Kaynak: https://yemek.com/aksaray-yemekleri/sayfa/10

Aksaray, çok eski devirlerden beri bir yerleşim merkeziydi. Önemli bir ticaret merkezi olan şehir, sırası ile Asur, Hitit, Kapadokya Krallığı ve Roma İmparatorluğunun egemenliği altına girmiştir. 666’da İslam orduları tarafından fethedildi. Bir süre Bizans ve İslam hakimiyeti arasında el değiştiren Aksaray, 1076’ta Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından Selçuklu topraklarına katıldı. 1318’de Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılması ile yöre Karamanoğullarının hakimiyeti altına girdi. İlk defa 1398’de Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılan şehir, on beşinci asırda kesin olarak Osmanlı yönetimi altına girdi. Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethedince, Aksaray halkının bir bölümü İstanbul’a yerleşti ve bu yere Aksaray semti adı verildi. 

Aksaray, Osmanlı Devleti zamanında Konya vilayeti Niğde sancağına bağlı kaza merkeziydi. 1924’te il merkezi yapılan Aksaray, 1933’te ilçe merkezi olarak Niğde’ye bağlandı. 15 Haziran 1989’da tekrar il merkezi haline getirildi.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/aksaray/tarihce.html

• Ağaçören
• Eskil
• Gülağaç
• Güzelyurt
• Merkez
• Ortaköy
• Sarıyahşi

Aksaray ilinin ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Başta buğday olmak üzere arpa, şeker pancarı, burçak, mısır, patates, soğan, fasülye, keten, kenevir, üzüm ve elma yetiştirilir. 

Platolardaki geniş otlaklarda çok sayıda koyun beslenir. Koçaş Devlet Üretme Çiftliği il merkezine 25 km uzaklıktadır. 

Tarımsal üretim yanında, bazı yörelerde halı ve kilim dokumacılığı yapılır. Taşpınar köyünün halıları çok meşhurdur. 

Aksaray’da un, süt, yem gibi gıda sanayi tesisleri yanında, madenlere dayalı sanayi ve metal eşya, makina imalatı da gelişmiştir. İlin tek ağır sanayi kuruluşu Otomarsan’ın dizel motor fabrikasıdır. Seramik sanayiinde kullanılan kaolin belli başlı madenidir. 

Ulaşım: Aksaray ili ulaşım açısından bir kavşak noktası olan Konya- Kayseri ve Ankara-Adana karayollarının kesiştiği yerdedir. Niğde’ye 115 km, Ankara’ya 226 km, İstanbul’a 684 km, Adana’ya 292 km uzaklıktadır.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/aksaray/ekonomi.html

HALAY
Halaylar daha çok köy düğünlerinde oynanan oyunlardır. Davul ve zurna eşliğinde çekildiği gibi saz ve darbuka eşliğinde de çekilir. 

Aksarayımızda bilinen halaylar şunlardır; 
a) Üç ayak 
b) Karşılama 
c) Zonklama 

En yaygın halaylarımız (üç ayak halaylar); 
– Allılar 
– Selime Sektirmesi 
– Yılan Akmış Kamışa 
– Osman Abim Evde mi 

Kaşık Oyunlarından; 
– Karabiberim 
– Kesik Çayır (İnce Çayır) 
– Tombili 
– Kaynanalar 
– Yaban elleri 

Bunlardan kadınların karşılıklı oynadıkları “Kaynanalar” oyunu şöyle yapılır; 

Kadınlar eşit olarak ikiye ayrılır. İki adım aralık bırakılır. Müzik çalar (def veya kaşıkla ritim tutulur) karşı karşıya gelen gelin veya kızlar ritimle beraber söyler türküyü, kaşıklar elde, eller belde-çarşıda hedik kaynana- sağ kol omuz hizası yukarı kalkar –Dişleri gedik kaynana –sol kol omuz hizası yukarı kalkar Oğlun çerez getirmiş sensiz yedik kaynana- denir. Kollar tekrar edilir 

Al sana nispet kaynana 
Yas mı tuttun sen bana 
Ettiğinden sen utan 
Yar mı bulunmaz bana 

Sözleriyle sol ayak üzerinde kaşık ritimleriyle soldan dönüş yapılır. Tekrar edilir. İkinci kıtaya geçilirken eski duruş hali alınır ve yeni kıta figürleri aynen tekrar edilir.

 

KÖKEKÇE
 

Daha ziyade köy düğünlerinde para karşılığı belli yerlerden getirtilen (abdal) tabir edilen sanatçı grubu ile kadın kıyafetine girip, zil takarak göbek atan ve karşılıklı figürler çizen insanların oyunudur. Bu oyunu oynayanlara da köçek denir.

Bu oyun, düğün, nişan, gına (Kına) gecesi, zamak ve oturak alemlerinde oynanan oyunlardır. Yörenin sazları (saz, cümbüş, ud, kaşık, dümbelek, maşa, def, güğüm vb.) Türkü ile ritmin uyumu, kaşıkla figürün birleşimi demektir. 

Bu kaşık oyunlarında figürler kadın ve erkeğe göre, zaman zaman yöre ve ortama göre değişebilir. 

Örneğin; 
Eski düğünlerde; kadınlar ayrı toplanır ve eğlenir, erkekler ayrı yerde toplanır ve eğlenirlerdi. Erkeklerin eğlenmesi zamak damı, hamam ve oturak alemi gibi yerlerde olur. 
Kadınların eğlencesi düğün damı, gına yakma yerlerinde olur. Bunların içerikleri de ayrı ayrıdır. 
Erkekler düğün günü öğleden sonra Güveybaşının davetiyle şehrin hamamına giderler. Orada mahalli çalgılar eşliğinde göbek taşına oturularak, rakı ikram edilir. Çalgılar çalar, bilinen oyunlar oynanır. Yıkanılır çıkılır. Ter atma yerinde çalgı ve içkiler devam eder. Ter atılır giyinilir. Hep birlikte Zamak Damına gelinir. 
İşte esas davet, ikram ve hizmet burada başlar. Zamanın en iyi meze yapan usta kadınları meze hazırlarlar. 
Tepsilere ve masalara sıralarlar. İçki şişeleri her tepsi ve masada yeteri kadar olur. Çalgılar ve çalgıcılar masası ayrı olur. Çalınır, söylenir, oynanır. 
Bu oyunlardan seçilenler. En çok oynananlar; 
– Yaban elleri 
– Şerif Hanım 
– Saffet Efendi 
– Kesik Çayır (İnce Çayır) 
– Karabiber 
– Konyalı 
– Süpürgesi Yoncadan 
– Kara Kara Kazanlar (Sıra Sıra Kazanlar) 
– Çek deveci develerin engine 
– Lamba da şişesiz yanmaz mı? 
– İlimon yar Amman 

 

GENÇ OSMAN DESTANI

Yiğitlere Serdar Olan Aksaray’lı Genç Osman 

”Bağdat’ın kapısın Genç Osman açtı, 
Gören kâfirlerin tebdili şaştı. 
Kelle koltuğunda üç gün savaştı, 
Şehitlere serdar oldu Genç Osman.” 

Böyle diyor, Âşık Kul Mustafa. Genç Osman’la birlikte savaşa girmiş onu oğlu gibi bağrına basmış, onun kılıç hocalığını yapmış yiğit Kul Mustafa. 
Yıl 1621, Aksaray’ın Dorikini Köyü’nde bir yiğit doğar. Adını Osman koyarlar. Daha on yaşına girmeden babasını kaybeder ve onu dul anası büyütür. Aksaray’lı güreşi sever, Osman da akranları ile güreş tutar, ok atar, kılıç sallar, mermere yumruk atar, atar ki, çivi gibi genç olup çıkar. Akranları onunla güreşmekten çekinmektedirler artık. 

Yıl 1638, kendi gibi yiğit olan padişah 4. Murat Han, Orduyu Hümayunla Aksaray’a gelir ve Cuma namazını kendisi kıldırır. Aksaraylılara ilan eder ki Orduyu Hümayuna katılmak isteyenler varsa gelsin yazılsın! Gençler çığ gibi orduya katılmaktadır. 4. Murat Han bu manzaraya çok sevinir ve Aksaraylılara teşekkür eder. 

Bu arada, Genç Osman da orduya yazılmak için müracaat eder, fakat yaşının küçüklüğü dolayısıyla orduya alınmaz. Kısa zamanda toplanan ordu Bağdat’a doğru yol alır. 

Genç Osman gizlice orduya karışır. Bağdat’a yaklaşıldığı sırada padişah orduyu denetlemek ister, bakar ki; bıyıkları terlememiş bir genç de orduda bulunmaktadır. 

—Adın ne senin? 
—Osman Efendim. 
—Niçin katıldın orduya, bıyıkların bile yok. Bizde bıyıklarında tarak durmayan kişi orduya alınmaz, duydun mu? 
—Duydum efendim. 
—Pekiyi, öyleyse niçin katıldın orduya, git! Ananın koynuna çocuk. 

İşte bu lafa alınmıştı Aksaraylı Genç Osman. Padişaha dönerek; 

—Tarağınızı verir misiniz ? 
—Padişah kızgınlıkla, tarağını verdi. 

Osman tarağı aldı iki eliyle dudağının üzerine bastırdı. Kan yürümüştü ve padişaha dönerek; 

—İşte benim bıyığımda da tarak duruyor. Şimdi orduya girebilirmiyim dedi. 
4. Murat o sert denen kişi oturdu hüngür hüngür ağladı ve Osman’a dedi ki: 
—Senin adın Genç Osman olacak ve seni öncü gazilere Serdar eyledim. Var git lalaya ismini yazdır ve tarağı da bana ver, ömrüm boyu saklayacağım. Haydi gazan geçmiş olsun benim yiğit oğlum. 

Bir hafta sonra, bir Cuma sabahı, Genç Osman öncülerin başında şimşek gibi kılıç kollamakta idi ve Bağdat Kalesine süzüldü. Ha bire koman yiğitlerim. Yiğitler vurdukça kırar, kırdıkça kırar düşmanı. Bağdat kapıları dayanamaz bunca savaşa. Açar kapıları Türk Ordusuna. Genç Osman, Sancağı Şerifi kaptığı gibi Bağdat Kalesi’nin en ince noktasına diker. Diker ki beş altı ok yer ve olduğu yere yığılır kalır, kelime-i şahadet getirir ve olduğu yerde can verir. Kayıkçı Kul Mustafa koşarak gelir ki ne görsün, Genç Osman’ın hain düşman tarafından parçalanmış körpe başını görürler. Oturur, Kayıkçı Kul Mustafa; Meşhur Genç Osman destanını yazar. Murat Han, Genç Osman’ın öldüğünü duyunca üzülür ve tarihe geçecek sözü söyler, “Keşke Bağdat gibi kaleyi fethetmeseydim de Genç Osman’ım ölmeseydi”. 

Böyle bir yiğit Aksaray’da doğmuş, Bağdat’ta şehit olmuş, o nedenle; Destan türküsü de Aksaray’da yaşamıştır. 700 yıl sonra TRT’ye Aksaraylı birisinin vermesi elbette doğrudur. 

İptida (evvela) Bağdad’a sefer olanda 
Atladı hendeği geçti geçti Genç Osman 
Vuruldu sancaktar kaptı sancağı 
İletti bedene dikti Genç Osman 

Eğerleyin kıratımın ikisin 
Fethedeyim düşmanların hepisin 
Sabah namazında Bağdat Kapısın 
Allah Allah deyip açtı Genç Osman 

Sultan Murat eydür gelsin göreyim 
Nasıl yiğitmiş ben de bileyim 
Vezirlik isterse üç tuğ vereyim 
Kılıcından al kan saçtı Genç Osman 

Kul Mustafa karakolda gezerken 
Gülle kurşun yağmur gibi yağarken 
Yıkılası Bağdat seni döğerken 
Şehitlere serdar oldu Genç Osman