GİRESUN HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Bütün renklerin birbiriyle buluşup mükemmel bir resim ortaya çıkardığı Giresun şehri, Doğu Karadeniz bölgesinin en çok turist çeken yerlerinden biridir.Özellikle kirazı, fındığıyla ve kemençesiyle meşhur olan Giresun, halen doğal güzelliğini koruyabilen ender Karadeniz şehirlerinden biri.
Giresun M.Ö. 7. Yüzyıldan bugünlere kadar gelirken nelere tanıklık etti? En başa dönersek, M.Ö. 7. Yüzyılda Giresun “Kaşka” bölgesi olarak biliniyordu. Bunu takiben bölgede, Pers, Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun izleri görülmüştür. En sonunda ise 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti kapsamına girmiştir. Giresun Yunanca “Kerasounta”, başka bir deyişli “boynuz” anlamına gelir. Giresun’un coğrafi şekli boynuza benzediği için bu isim verilmiştir.
Yayla turizmin yaygın olduğu kentte buna ek olarak fındık ve kiraz ihracatı da yapılmaktadır. Temiz havasıyla tercih edilebilecek bu nadide Karadeniz kenti yıl boyunca ilgi görmektedir.
Giresun’a ulaşım kara, hava ve deniz yoluyla sağlanıyor. İstanbul ve Ankara’dan havayoluyla Ordu-Giresun Havalimanı’na iniş yaparak şehre kolayca ulaşmanız mümkün. Uçuş süresi yaklaşık 1.5 saat.
Özel aracınız ile seyahat edecekseniz genellikle sahil kesiminden geçen ve sizi yemyeşil bir doğayla karşılayan 010 numaralı Devlet Kara Yolu ile ulaşım sağlanıyor. Ancak son zamanlarda sahil kesimindeki kara yolunda yaşanan yoğunluk sebebiyle başka güzergahlar da tercih edilmektedir. Ülkenin en uzun tüneli olarak bilinen Nefise Akçelik Tüneli’nden geçtiğinizde Giresun’a varılmaktadır.
Deniz yolu ulaşımında ise Giresun Limanı’nda bulunan rıhtım sayısı 5’tir. Liman kent merkezinde bulunuyor.
Giresun Tirebolu Kaleleri
Tirebolu ilçesi, ilk olarak Miletoslular tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. İlk adı Tripolis yani “3 şehir” anlamına gelmekte idi. Tirebolu ilçesinde 3 tane kale var. İkisi deniz kenarında Tirebolu Kalesi ve Sen-Jan Kalesi, diğeri ise deniz kenarından daha içeride bulunan Andoz Kalesi. Eğer Giresun’a giderseniz bu üç kaleyi de gezmeyi unutmayın.
Giresun Kümbet Yaylası
Giresun’un Dereli ilçesinde bulunan Kümbet Yaylası, yapılacaklar listesinde olması gerekenlerden birisi. Zaten Giresun’un yaylaları bir başkadır. Eğer gezebiliyorsanız bütün yaylalarını gezmenizi öneririz. Kümbet Yaylasına ulaşım oldukça kolaydır. Yolu asfalttır ve yaz mevsiminde dolmuşar gitmektedir.
Harika bir manzarası olan Kümbet Yaylasında altyapı tamamen yapılmıştır. Otelinden oto tamircisine, sağlık ocağından lokantasına kadar birçok tesis bulunmaktadır. Eğer piknik yaparsanız Kümbet Yaylasında yapmayın. Çünkü yağmur piknik yapmanıza izin vermez. Ama ortalama 8 kilometre daha giderseniz dağın güney yamacındaki Şebinkarahisar’da piknik yapabilirsiniz. Çünkü buranın iklimi biraz daha kuraktır.
Giresun’daki diğer yaylalar şunlardır;
- Bektaş Yaylası ve Şenlikleri
- Yavuz Kemal Beldesi (Kulakkaya Yaylası)
- Melikli Obası Yaylası
- Tamdere Yaylası
- Tamzara Yaylası
- Kulakkaya Yaylası
- Sis Dağı Yaylası
- Paşakonağı Yaylası
- Çakrak Yaylası
- Anastos Yaylası
- Dokuzgöz Yaylası
Giresun Meryem Ana Manastırı
Giresun’un Şebinkarahisar ilçesine bağlı olan Meryem Ana Manastırı, ilçenin Saıyer Köyü Kayadini Mahallesinde bulunmaktadır. Bu manastırın geçmişi orta çağ zamanına kadar gitmektedir. Manastır tek bir kayanın içi oyularak yapılmış olup 4 katlıdır. İlk üç katı farklı amaçlarla, dördüncü katı ise kilise olarak kullanılmıştır. Duvarları resimlerle süslenen Meryem Ana Manastırı, Türkiye’nin ikinci büyük doğal oyma manastırıdır.
Giresun Müzesi – Gogora Kilisesi
Bu müzenin bulunduğu bina önceden bir kilise idi ve bir Ortodoks kilisesi idi. Bu kilise 18. yüzyılda yapılmıştır ve 1923 yılına kadar da kilise olarak kullanılmaya devam etmiştir. 1923 yılında sonra tam 25 yıl boş kalan bu kilise 1948 yılında sonra 1967 yılına kadar cezaevi olarak kullanılmıştır. 1967 yılından sonra 15 yıl yine boş bırakılan bu kilise 1982 yılında restore edildi ve 1988 yılında itibaren de müze olarak kullanılmaya başlandı. Bu müzede Hititlerden Osmanlı’ya kadar bir çok tarihi eser bulunmaktadır.
Fasulye diblesi
Mısır unu ekmeği
Taflan tuzlusu kavurması
Hamsi böreği
Merevcen – Diken ucu kavurması
Pezik – Pazı mıhlaması
Pezik – Pazı mücveri
Katmer
Isırganotu çorbası
Fındıklı güllaç
Kaynak: http://mahmure.hurriyet.com.tr/yemek/yemek-tarifleri/giresun-mutfaginin-en-meshur-tarifleri_1016072?s=10
Doğu Karadeniz ve Giresun’la ilgili ilk tarihi bilgileri Yunanlı coğrafyacı ve seyyahların eserlerinde bulmaktayız. Bu eserlerde bu bölgede yasayanları Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halibler, Tibarenler,Gaskalar, İskitler, Kimmerler, Amazonlar, Hunlar, Kumanlar, Peçenekler , Akhunlar, Sabirler, Hazarlar, Bulgar Türkleri ve Oğuz Türkleri olarak görmekteyiz .
M.S. 1800 yıllarında Anadolu’da devlet kuran Hititler, Karadeniz kıyılarını ele geçirememişti. Bu tarihlerde buralarda yasayan Gaşkalar tam olarak belirlenmeyen bir kavimdi. Gaşkalardan başka bölgedeki Kimmerleri görmekteyiz . Orta Asya kökenli bir kavim olan Kimmmerler M . Ö . 2000’inci yılın başları ile M . Ö . 8 . yüzyıl arasında Karadeniz’in kuzeyinde Hazar denizi kıyıları ile Tuna nehri arasındaki coğrafyada iskan etmişlerdir .
M.Ö. 7.yy. ilk yarısında Anadolu’nun Karadeniz’in kuzeyinden gelen Kimmer akınlarına maruz kaldığını görüyoruz. Orta Asya’dan gelen İskitler, Kimmerler’in yaşadığı bölgeyi ele geçirince Kimmerler, yerlerinden ayrılarak güneye doğru inmişler, Kafkaslara geçerek Anadolu’ya girmişlerdir. Kimmer savaşçılarının M.Ö. 7. asrın ilk yıllarında Kızılırmak’a dayandıklarını ve Firikler’le savaşa tutuştuklarını görüyoruz .
Şebinkarahisar’lı araştırmacı yazar Hasan Tahsin Okutan’a göre Kimmerlere ait eserlere Ş.Karahisar’da rastlanmaktadır. Okutan’a göre; Gerek Etiler ve Amazonlar ve gerekse Kimmer’ler zamanında. Karahisar kasabası bugünkü Isola köyünde bulunuyordu. Derebeylik şeklinde idare edilen bu kasaba sakinleri üst üste vuku bulan yedi yıllık bir kıtlık ve açlık zamanında bulundukları yerleri bırakarak bir kısmı göç etmiş ve bir kısmı da Ordu ile Şebinkarahisar arasındaki 3040 metre yüksekliğindeki Karagöl Dağının Kırklar tepesine çıkıp sığınmışlar ve bu kıtlık yıllarını orada geçirmişlerdir.
Halen Şebinkarahisar’ın Bozbayır, Akaya, Güneytepesi ve Dişkaya mevkilerindeki in ve mağaraların Kimmerler’e ait eser olduğu tahmin edilmektedir.
Kimmerler’den sonra bölgede İskitlerin (Sakalar) hakimiyetini görmekteyiz.İskitler M.Ö. 6. asırda Kimmerleri kovalayarak Doğu Anadolu’da Medler’in egemenliğine son vererek bütün küçük Asya’ya yayılırlar. M.Ö.4. asrın başlarında bile İskitlerin Doğu Anadolu’ya hakim olduklarını biliyoruz.
Amazonlar denilen kardın savaşçı kavim, Kimmerlerin kadın gurubu olarak gösterildiği gibi İskitlerden de gösterilmektedir. Ermeni yazar Trabzonlu Minas Bijişkyan’a göre Amazonlar cesur, muharip kadınlardı ve eski tarihçilerin dediklerine göre Terme yakınında bağımsız bir devlet kurarak Farnia’ya ( Poti ) kadar Karadeniz sahillerine hakim olmuşlardır . Bunlar İskit menşeli olup , Terme’ye sürülen İğin ve Skologit adlı iki kral zadeden ileri gelmiş ve zamanla çoğalmışlardır . Yunan mitolojisine göre Termeden ayrılan Yunanlılar ise Giresun önlerindeki Aretias adasına geldiler . Buralarda kraliçe Antiege yönetimindeki 3 . Amazon kabilesiyle karşılaştılar . Onlarla mücadele neticesinde yakaladıkları Amazonları da yanlarına alarak denize açıldılar .Heredot tarihinde Amazonlu kadınların İskitli gençlerle kaynaşıp birlikte yaşadıkları belirtilir .
M.Ö. 6. yy. da Giresun yöresine Hititler Azzi ülkesi diyorlardı. Buralarda Azziler yaşıyordu. Eski Yunan kaynaklarında da bu bölgeye Pontus adı verilmekte, Giresun yöresi Khalib, Tibaren ve Mosineklerin yerleşim alanı olarak gösterilmektedir.
M.Ö. 670 yılında Ege kıyılarından gelen Milatoslular, Sinop’dan Trabzon’a kadar uzanan önemli ticaret merkezlerine sahip oldular (M.Ö. 670 – 546). Bölgede 90 kadar kent kurdular. Bunlardan biride Kerasus’du. Kerasus’un Giresun yada şimdiki Çıtlakkale’nin bulunduğu yerde olduğu sanılmaktadır. Bazı yerleşim birimleri hızla gelişerek ticaret ve balıkçılık merkezi durumuna gelmişlerdir. Giresun ve Tirebolu’da bunlardan biridir. Giresun’ ve yöresine yerleşen Milatoslular yerli halktan Tibareller, Mosinekler ve Haliplerle kaynaştılar.
M . Ö . 546 – 332 Pers İmparatorluğu döneminde Giresun pers İmparatoru dareios tarafından ele geçirildi . M . Ö . 332-323 Pers İmparatorluğu İskender tarafından kesin bir yenilgiye uğrayarak dağıldı . Bu arada Kapadokya Krallığı doğdu ve Giresun Kapadokya Krallığı toprakları içerisinde kaldı . ( M . Ö . 323-301 ) İskender’in ölümünden sonra bölgeye Makedonyalılar hakim oldular . M . Ö . 301-66 Pontoslular döneminde Giresun Pontos hakimiyeti altında kaldı .
Kerasus M.Ö. 2. yy. başlarında Farnakeia adıyla anılır. Bunun sebebi Kerasus’un o sırada Pontus Kralı 1. Farnakes’in eline geçmesidir. Kerasus Roma egemenliğine geçince Kerasunda adını almıştır.
Kent en parlak dönemini, Roma senatosunu güç durumlara düşüren IV. Mithridates’le yaşadı. Mithridates döneminde devletin sınırları Yunanistan’a kadar genişletildi. Roma tedirgindi. General Lucullus yönetiminde Anadolu’ya gönderilen Roma ordusu krallığın topraklarını ele geçirdi (M.Ö. 76). Lucullus Roma’ ya dönerken batının henüz tanımadığı yörede çok yaygın olan kiraz fidanlarını yanında götürdü (M.Ö. 67).
General Lucullus’un dönüşüyle kaybedilen topraklar tekrar geri alındı. Senato, bu defa general Pompeius’ u görevlendirdi. Anadolu Roma’ya bağlandı. Pompeius Paletsindeyken ( Filistin ) de II. Pharneces bazı yerleri geri almayı başardı. Pompeius Roma’ya döndükten sonra Kapadokya’ya kadar ilerlediler. O sırada Sezar Mısır’da bulunuyordu. Pontus işgaline son vermek için Anadolu’ya girdi. Sezar, Pontus ile Bithinia krallıklarını birleştirerek bir eyalet halinde Roma’ya bağladı. Sezar’ın ölümünden sonra Pontus ülkesi üç bölgeye ayrıldı. Pharnacia , Pont Polemonyak ülkesinde kaldı .
395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Giresun , Doğu Roma İmparatorluğunun sınırları içinde kaldı . 1204 yılında İstanbul Latinler tarafından fethedildi . Trabzon’a kaçan Doğu Roma İmparatoru Alesios Kommenos , yeni bir Rum İmparatorluğu kurdu . Giresun’da Rum İmparatorluğunun hakimiyeti altına girdi .
1358 yılında Ordu emiri Hacı Emir Bey kuvvetleriyle Maçka’ya kadar ilerleyip,1361 yılında Giresun’a yeni bir sefer düzenlemiştir.1397 yılında Hacı Emir Beyin ölümüyle yerine geçen oğlu Süleyman Bey Giresun’u tamamen ele geçirmiştir.
Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt zamanında Anadolu’da Türk birliği sağlanmış,Süleyman Beyde bu birliğe katılmıştır.1398 yılı sonlarında Giresun Osmanlı Devletinin sınırları içine girmiştir.1402’de Timur Anadolu’yu istila edince Trabzon Rum İmparatorluğu 1404’de Giresun’u tekrar ele geçirmiştir.
İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet Han 1461’de Trabzon Rum İmparatorluğunu tamamen tarihten silmiştir.Böylece Giresun tamamen Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmıştır.
GİRESUN’UN İL OLMASI
İmparatorluk döneminde Trabzon eyalet merkezi,Giresun’da eyalet merkezine bağlıydı.Tanzimatın ilanından sonra Giresun idari örgütte birkaç yıl Şebinkarahisar’a bağlandı.Daha sonra Trabzon’a bağlı ilçe merkezi iken 1920 yılında müstakil muta sarraflık ,1923 yılında Cumhuriyet’in ilanıyla il merkezi oldu.
Giresun, Doğu Karedeniz Bölgesinde; doğudan Trabzon ve Gümüşhane, batıdan Ordu, güneyden Erzincan, güneybatıdan Sivas illeri ile kuzeyden ise Karadeniz sınırlandırılmış bir sahil ilimizdir.
Giresun ilinin kurulduğu tarihten bugünün gelinceye kadar geçirmiş olduğu olduğu dönemleri incelersek; Giresun Miletliler tarafından M.Ö. VIII. Yüzyılda bir koloni kent olarak kurulmuştur. Giresun M.Ö 183 yılında Pontus hâkimiyetine geçti. Pontus Kralı Phamakes şehri şimdiki Kale ve çevresinde yeniden kurdu. Giresun’un adı bu yıllarda Pharnakia olarak anıldı.
M.Ö.63yılında Roma hâkimiyetine giren şehir 1204 yılında Trabzon Rum İmparatorluğu’na bağlandı.
1461yılında Osmanlı Padişahı Fatih sultan Mehmet’in, Trabzon’u fethi ile şehir Osmanlı İmparatorluğu’na katıldı.
1923yılında Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra il oldu.202 yılı verilerine göre merkez ilçe dâhil 16 ilçesi,17 beldesi,536 köyü bulunmaktadır.
Giresun ismi nerden geliyor?
Sorusunu cevabı ise; kirazın ana yurdu Giresun’dur. Bu nedenle de şehir adını o zamanlar kiraz anlamına gelen Kerasus veya Keresea kelimelerinden almıştır. Giresun ilinin ekonomik gelir kaynağı fındıktır. Fındığın en kalitelisi ise Giresun’da yetişmektedir.
Giresun; konumu, kültürel değerleri ile her mevsim gezilip görülmeye değer essiz güzelliklere sahiptir.
Giresun’un doğal güzellikleri ve tarihi eserleri bakımından çok önemli bir özelliği de turizme elverişli yaylarıdır.
Şehre ayrı bir değer katan başka bir özelliği ise Doğu Karadeniz’de bulunan tek adaya sahip olmasıdır. Şehrin merkezin de bulunan kale, doğal güzelli ve tarihi bakımında gezilmeye, görülmeye değer bir yerdir.
Giresun kendine özgü mutfağı, folkloru ile zengin bir kültürel yapıya sahiptir.
Bu kültürel yapı çerçevesinde her yıl mayıs ayının 20 sın de Uluslararası Karadeniz Giresun Aksu Festivali etkinlikler yapılmaktadır.
Kaynak: https://giresun.bel.tr/giresunun-tarihcesi/
• Alucra
• Bulancak
• Çamoluk
• Çanakçı
• Dereli
• Doğankent
• Espiye
• Eynesil
• Görele
• Güce
• Keşap
• Merkez
• Piraziz
• Şebinkarahisar
• Tirebolu
• Yağlıdere
Giresun ilinin ekonomisi tarıma (fındığa), balıkçılık ve tarıma dayalı sanâyiye dayanır. Faal nüfûsun yüzde 80’i tarımla uğraşır.
Tarım: Giresun’da ekim yapılan alanların yarısı fındık bahçeleri ile kaplıdır. Giresun fındığı dünyânın en kaliteli fındığıdır. Dünyâda fındık ihrâcâtında Türkiye ilk sırada olup, Türkiye’de yetişen fındığın da yüzde 25’ine yakınını Giresun temin eder. Fındık, Giresun tarımının bel kemiğidir. 90 milyona yakın fındık ağacından, 70.000 ton civârında fındık istihsal edilir. Giresun’da fındıktan sonra en çok mısır, buğday, arpa, fiğ, patates ve baklagiller yetişir. Sebzecilik gelişmiştir. Karalahana, domates ve fasülye yetiştirilir. Meyve olarak elma, armut ve kiraz yetişir.
Hayvancılık: Giresun ilinde hayvancılık gittikçe gelişmektedir. Bol yağış sebebiyle, yaylalar, mer’a ve çayırlar yazın bile yeşillik içindedir. Koyun, sığır, kılkeçisi beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Kıyı bölgesinde balıkçılık önemli bir geçim kaynağıdır. Balıkçılık henüz modern bir şekle girememiştir. Fakat devamlı gelişme hâlindedir. Hamsi, istavrit, palamut, torik, sargan, kefal, kötek, barbunya, mezgit, kalkan ve izmarit sâhillerde ve açıklarda avlanır.
Ormancılık: Karadeniz kıyılarındaki diğer iller gibi Giresun da orman varlığı bakımından zengindir. Giresun Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçları tamâmen ormanlarla kaplıdır. İlin yüzde 38’i ormanlıktır. Orman sâhası 250.000 hektara yakındır. Ayrıca 20.000 hektara yakın fundalık sâha vardır. Ormanların yarısı normal koruluktur. Geri kalanı bozuk korular ve baltalıktır. Senede 200.000 m3e yakın sanâyi odunu, 300 bin ster’e yakın yakacak odun elde edilir. Bu oldukça önemli bir orman ürünüdür.
Mâdenleri: Giresun’da kurşun, kaolen, çinko, linyit, manganez, antimon, demir, şap, barit, mâden kömürü ve uranyum vardır.
Ulaşım: Giresun’da hava ulaşımı yoktur. Fakat kara ve deniz ulaşım trafiği çok faaldir. Sinop’tan Hopa’ya kadar kıyıya paralel olarak uzanan devlet yolu, Giresun ve 7 ilçesi içinden geçer. Giresun’un Karadeniz’de 122 km kıyısı vardır. Giresun bir liman şehridir. 1954’te 728 m uzunlukta rıhtım yapılmıştı. Limana günde iki gemi ve 10 motor yanaşabilir. Görele ve Tirebolu’da gemilerin yanaşmasına müsâit iskeleler vardır. Karadeniz’e sefer yapan bütün gemiler Giresun’a uğrarlar. Giresun, Trabzon ve Samsun-Ankara yolu ile İstanbul’a, Trabzon-Gümüşhâne-Erzurum transit yolu ile de Doğu Anadolu’ya bağlanır.
Sanâyi: Giresun, son 15 sene içinde hızlı bir sanâyileşme içine girmiştir. Aksu’da SEKA Kâğıt Fabrikası, Fiskobirlik Entegre Fındık İşleme Tesisleri ve Yonga Levha Fabrikası büyük sanâyi kuruluşlarıdır. Ayrıca Tirebolu Çay Fabrikası, fındık kırma atölyeleri, metal eşyâ, kolonya, dokuma tezgâları, doğrama bıçkı ve kereste fırınlama atölyeleri, Giresun peynir ve tereyağ fabrikası, üç un fabrikası, Bulancak Balık Unu ve Yağı Fabrikası ve bini aşan küçük işletme bulunmaktadır.
Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/giresun/ekonomi.html