Gümüşhane

GÜMÜŞHANE HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda 6.575 kilometrekarelik yüzölçümünde 146.353 kişilik nüfusu barındıran Gümüşhane, doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon, güneyinde Erzincan illeri ile çevrili bir şehirdir. Hem zengin tarihi ve kalıntıları hem de Harşit Çayı’nın iki yakasında, vadi boyunca uzanan doğal güzelliğiyle dikkat çekmektedir. Binlerce yıllık tarihinde sahip olduğu gümüş madenlerinin zenginliğiyle öne çıkan Gümüşhane, adını da Türkçe "gümüş" ve Farsça "hane" sözcüklerinin birleşiminden almıştır. Şehre, Romalılar döneminde "gümüş yeri" anlamına gelen "Arjiopolis" denirken, Evliya Çelebi ise burayı "Gümüşşehri" olarak anlatmıştır. Şehrin geçmişin önemli ticaret yolu olan İpek Yolu üzerinde bulunması da, tarih boyunca önemli bir merkez olmasını sağlamıştır. Örneğin, eski Gümüşhane'de bulunan darphanelerde imparatorluk hazinesinin 1/6'sını temin eden gümüş ve altın sikkeler basılmıştır. Hatta kentin kendi adına sikke basma yetkisi alması bir başka ayrıcalığıdır. Tarih boyunca Asurlular, Urartular, Medler, Pers Krallığı, Makedonlar, Pontus Krallığı, Roma İmparatorluğu, Emeviler ve Selçuklular gibi pek çok kültürün hüküm sürdüğü Gümüşhane, Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon-Pontus Rum Devleti'ni yıktığı 1461’de Türklerin hâkimiyetine geçmiştir.

Bu çok kültürlülüğün etkisiyle günümüz Gümüşhanesi'nde; antik kent, köprü, hamam, manastır ya da kilise gibi 391 adet tescilli taşınmaz kültür varlığı görülmektedir.

Gümüşhane bölgesi yayla turizmi ile bir cazibe merkezidir. Kadırga Yaylaları, Güvende Yaylaları, Kazıkbeli Yayları, Erikbeli Yaylaları, Taşköprü Yaylası adeta birer doğa harikasıdır. Bu yaylalarda her yıl yaz aylarında şenlikler düzenlenmekte geniş pazar yerleri kurulmakta ve çeşitli eğlenceler organize edilmektedir. Gümüşhane, Karadeniz Bölgesi'ndeki yayla kültürünün en yoğun yaşandığı yörelerden biridir. Bu yaylalar, hem çevresinde bulunan obaları birleştirme özelliği hem de tarihe mal olmuş bir şahsın ya da bir objenin konu olduğu yerler olması bakımından kültürel bir değer de taşır.

Gümüşhane’ye en kolay ulaşım karayolundan yapılır. Şehirde; Trabzon-Rize-Artvin, Erzurum-Erzincan, Giresun-Ordu-Samsunistikameti olmak üzere üç karayolu ağı vardır. İl sınırı, İstanbul’dan 1.108, İzmir’den 1.368, Ankara’dan 788 ve Bursa’dan 1.118 kilometre uzaklıktadır.

Gümüşhane’ye otobüsle seyahat edeceklerin rahat etmesi için otogar kent merkezine kurulmuştur. Büyük ve küçük şehirlerden birçok seyahat acentesi ve otobüs şirketi ile ulaşım mümkündür.

Gümüşhane’ye uçakla gitmek içinse en yakın havaalanı, 100 kilometre uzaklıktaki Trabzon şehrindedir.

 

Gümüşhane Limni Gölü

Limni Gölü

Limni Gölü

Bu göl, Gümüşhane’nin Torul ilçesinde bulunan Saronay yaylasında bulunmaktadır. Yaylanın 1700 metre rakımındaki bu gölün harika manzarası insanı kendine hayran bıraktırıyor. Limni Gölü Zigana Dağı’nın eteğindedir. Hem yaz mevsiminde hemde kış mevsiminde gidip görebileceğiniz bu göl tıpkı bir klima gibi. Tertemiz bir havası var. İl merkezine 40 kilometre, ilçe merkezine ise 16 kilometre olan Limni gölünün ulaşımı da oldukça kolaydır. Ormanlık bir alanın içinde ilerleyen bu gölü mutlaka görün.

Gümüşhane Kov Kalesi

Kov Kalesi

Kov Kalesi, Gümüşhane’nin simgelerinden birisi olup Doğu Karadeniz Bölgesindeki en görkemli kalesidir. Selçuklu zamanında yapılan bu kale şimdilerde tırmanma platformu olarak kullanılıyor. Ana kapısının batıda bulunduğu Kov Kalesinin duvarlarının yüzeyleri kireç ve kumla işlenmiştir. Bütün temel ihtiyaçları karşılayacak şekilde yapılan bu kaleyi sizlerinde görmesi gerekir.

Gümüşhane Satala Antik Kenti

Satala Antik Kenti

Satala Antik Kenti

Satala Antik Kent, Gümüşhane’nin Kekit ilçesine bağlı bir antik kenttir. İlçe merkezine olan mesafesi 17 kilometredir. Bu antik kentin tuğlalarında XV. Legio Apollinaris arması bulunmaktadır. Burası Roma’nın Lejyon kampı çevresinde kurulmuştur. Ayrıca yine aynı dönemde Latin kültür merkezi olarak kullanılmıştır.

Gümüşhane Karaca Mağarası

Karaca Mağarası

Karaca Mağarası

Gümüşhane’nin Torul ilçesinde buluan Cebeli köyünde bulunan bu mağarada birçok sarkıt, dikit, sütun ve desenli duvarlar bulunmakta. Karaca Mağarasının en ilginç özelliği birçok solunum hastalıklarına iyi gelmesidir. Bunların en başında da astım hastalığı gelmektedir.

İl merkezine olan mesafesi 17 kilometre olan bu mağaranın denizden olan yüksekliği ise 1550 kilometredir. Mağara etrafında dinlenme tesisi ve kır kahvesi gibi tesislerde bulunmaktadır. Karaca Mağarası ülkemizin harika doğal güzelliklerinden birisidir.

Gümüşhane Tomara Şelalesi

Tomara Şelalesi

Tomara Şelalesi

Gümüşhane’nin Şiran ilçesine bağlı olan Bu şelale, Seydibaba köyünde bulunmaktadır. Sularının tamamı yer altından çıkan bu şelalenin özelliği yükseklik farklarından dolayı farklı bir güzelliğin ortaya çıkmasıdır.

Gümüşhane Zigana Kayak Merkezi

Zigana Kayak Merkezi

Zigana Kayak Merkezi

Genel olarak ormanlık bir alana sahip bu kayak merkezinde kayak yapacağınız alan 1900 metre ila 2500 metre arasında değişmektedir. Aralık ayında başlayan kayak sezonu Nisan ayına kadar devam eder. Birer adet teleski ve baby-lift tesisi bulunan bu kayak merkezinde kar kalınlığı 1.5 metreye kadar çıkmaktadır.

661 metre uzunluğundaki tesisin genişliği ise 100 metre ila 200 metre arasında değişmektedir. Zigana Kayak Merkezinde asla konaklama sıkıntısı yaşamayacaksınız.

Gümüşhane’ye Gidince Yapmadan Dönmeyin

* Her yılın Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında yapılan şenliklere katılmadan,

Gümüşhane Yaz Şenlikleri

Gümüşhane Yaz Şenlikleri

* Taşköprü yaylasını gezip bir yemek yemeden,

Taşköprü Yaylası

Taşköprü Yaylası

* Santa Harabelerine uğramadan,

Santa Harabeleri

Santa Harabeleri

* Zigana Dağındaki kayak merkezinde kayak yapmadan,

Zigana Dağı

Zigana Dağı

 

Gümüşhane’de yemek kültürü de çok eskiye dayanmaktadır. Bugüne kadar Gümüşhan’nin yemek kültürü konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmadı. Ancak bu gün mutfaklarındaki zenginlik, lezzet ve hamaratlık bunu göstermektedir.

Siron

Pestil ve Köme
Gümüşhane deyince akla ilk gelen Pestil ve Köme’ dir. Pestil ve Köme bir tatlı türüdür. Köme ve Pestil aslında çerez olarak tüketilmektedir. Gümüşhane’ ye özgü herkes tarafından çok sevilen bir tatlıdır. Gümüşhane’ den geçenler mutlaka köme ve pestil alarak yola devam ederler. Köme ve pestilin ham maddesi dut meyvesidir. 

 

gumushanenin-en-meshur-lezzetleri.Jpeg


Kete
Kete, bir hamur işi türüdür. Genellikle Gümüşhane, çevresinde ki illerde de yapılmaktadır. Kete sürekli pişirilir ve her öğünde yenilebilir. Ketenin yanında genellikle reçel ve bal ikram edilir. 

 

gumushanenin-en-meshur-lezzetleri-006.jpg


Katıklı Çorba
Katıklı çorba, Gümüşhane’ ye özgü bir çorbadır. Ayran, mısır ve bulgur yarması ile yapılmaktadır. Kış aylarında sıklıkla tüketilmektedir. 

gumushanenin-en-meshur-lezzetleri-001.jpg


Gendime Pilavı
Gendime Pilavı, Türkiye’ de birçok ilde pişirilmektedir. Her ilin kendine özgü pişirilme usulü vardır. Bazı illerde keşkek olarak geçen pilav Gümüşhane’ de gendime pilavı olarak adlandırılmaktadır. 

 

gumushanenin-en-meshur-lezzetleri-004.jpg

 

Evelik Dolması
Evelek Gümüşhane dağlarından yetişen bir çeşit bitkidir. Gümüşhane dağlarından toplanan bu bitki yaprakları içine harç yapılarak sarılır ve pişirilir. Evelik dolması Gümüşhane’ ye özgü bir dolma çeşididir. 

 

gumushanenin-en-meshur-lezzetleri-002.jpg


Kartol Yahnisi
Kartol Yahnisi, Gümüşhane’ ait bir yemek türüdür. Patatese Gümüşhane’ de kartol adı verilmiştir. Kartol Yahnisi diğer bir adı ile patates yahnisidir. Sulu bir yemek olan Kartol yahnisi Gümüşhane’ de günlük olarak pişirilir.

 

gumushanenin-en-meshur-lezzetleri-003.jpg


Borani
Borani, ıspanak yemeği gibi pişirilir ve üzerine yoğurt dökülerek servis edilir. Lezzetli bir sebze yemeğidir. Sulu yemek çeşitlerinden olan borani günlük yemek olarak sürekli pişirilmektedir.

Kaynak: https://www.neoldu.com/gumushanein-meshur-lezzetleri-6596h.htm

Doğuda Bizer ve Muşkilerin yaşadığı Skidides ile batıda Pariyadres dağlarına uzanan ve Güneyde Satala (Sadak) ovası ile çevrili Gümüşhane bölgesinde tam bir kavimler mozaiği oluşmuştur. Yapılan araştırmalarda elde edilen buluntular ancak M.Ö. 3000-2000 arasına tarihlenen ilk Tunç Çağı’nın aydınlatılmasına yardımcı olmaktadır. Bulunduğu coğrafi konum itibariyle tarihisel olaylar karşısında daima tampon bölge olarak kalan Gümüşhane’de mimari eserlerin çoğu günümüze ulaşamamıştır.

Kapadokya yazılı kaynaklarında bir zenginlik kaynağı olarak sık sık adı geçen ve yoğun ticari ilişkilere konu olduğu belirtilen gümüşün, Asur koloni dönemindeki yoğun çıkarımlar nedeniyle yataklar zenginliklerini büyük ölçüde yitirmiş ve eski çıkarım izleri hemen hemen silinmiştir.

Gümüşhane yöresinin Azzi ülkesi adıyla, güneyinden Suşehri’ne kadar uzanan topraklarına ise Hayaşa ülkesi olarak anıldığı Hititler zamanında zenginlik kaynağı yine gümüştür. Hititler alışverişte değer ölçüsü olarak gümüşü kullanıyorlardı.

Hitit İmparatorluğu gerek batıdan gelen Frigllerin ve gerekse kuzey komşuları Kaşkarların saldırıları sonucu zayıflayınca Urartular bölgeye hakim oldular. (M.Ö. 860) Asurların zayıflamasından da faydalanan Urartular bölgedeki nüfuzlarını artırdılar. Aynı yıllarda Ege adalarında ticaretle uğraşan Argonotlar “Konuk kabul etmeyen hırçın deniz” diye tabir ettikleri Karadeniz’in madenleriyle ünlü yöresine koloniler kurdular. (M.Ö. 756) Böylece Gümüşhane yöresi madenleri de uygarlığa açılmıştır. Bu gelişmeyle birlikte Urartu kültürü ve maden işçiliği Argonotlar aracılığıyla Ege adalarına dek yayıldı. 

M.Ö. 560’ lı yıllarda Medler Gümüşhane yöresini ele geçirdiler. Ancak Medler yine aynı sülaleden gelen Ahamemiş sülalesinden II.Kiros (Kuraş) ‘ın başkaldırısı ile yıkılmış ve M.Ö. 550 de Pers Krallığı kurulmuştur. Gümüşhane’de bu sınırlar içinde olup yılda 300 gümüş talen vergi ödemekle yükümlü tutulmuştur. Persler Yunanlılarla yaptıkları savaşlarda yöre insanını da kullanmış, nitekim Kserkes’in M.Ö 480’de Yunanistan’a yaptığı sefere Khalip (Khaledi-Haldi= Gümüşhane, Trabzon ve çevresinde yaşadığı belirtilen halk ) Askerleri de katılmıştır. Heredot bu seferde Khaliplerin küçük kalkanlar, kısa mızraklar ve eğri kılıçlarla donandığını yazmaktadır. Bazı kaynaklar ise bu sefere Çoruh Havzasında yaşayan Muşkillerin katıldığını kaydederler. 

İmparator II. Artakserkses döneminde (M.Ö.400 ) Bölgeyi güneyden kuzeye dolaşmış olan tarihçi Ksenefon ise, Pers ordusunda paralı askerlik yapan Makedonyallıların Babil yöresinde Karduklara yenildiklerini, daha sonra ki geri çekilme sırassında Gümüşhane yöresinden de geç tiklerini yazmaktadır. 

M.Ö 350’lerde zayıflamaya başlayan Pers İmparatorluğu’na Makedonya Kralı Büyük İskender son verdi. (M.Ö. 334 ve 331 ) İskender orduları Gümüşhane yörelerine kadar uzanamadılar Yöre bu yüzden M.Ö 4.yüzyıl başında siyasal bir boşluğun içine düştü. Büyük İskender’in hakimlerinden Flikos’un Gümüşhane’de gümüş madeni bulması üzerine buraya önem verdiği söylenir. Ege adalarından biri olan Kios adasının tiranı Mitridates Ktistes doğuda İris (Yeşilırmak) ve Lykos (Kelkit) havzasına dek uzanan toprakları ele geçirdi. (M.Ö.301 ) Pontos Krallığının kurucusu olan 1.Mitridates öldükten sonra yerine oğulları geçti. vunma üstünlüğünü korumak için yüzlerce kale yapıldı. Ordunun zor duruma düştüğü zamanlarda da bu dağlık bölgeye iyi bir saklanma yeri oluyordu. Pontos Krallığının üstünlüğü Kerona savaşında sarsılınca iç çalkantılar başlamış, Lykos (Kelkit) yakınlarındaki Kabira dolaylarında Romalılarla yapılan ikinci büyük savaşta da yenilince Gümüşhane dağlarına çekilmişlerdir . Yöredeki Roma hakimiyeti M.Ö.20. yılda başlamış ve M.S. 395’lere kadar devam etmiş.Kavimler göçü neticesinde Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı Roma diye ikiye ayrılınca Gümüşhane yöresi Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kalmıştır.

Bizans İmparatorluğu döneminde Gümüşhane yöresi de Bzans-Hazar askeri işbirliğinde önemli rol oynamıştır. Kral Jüstinyen zamanında Keçi Kale Kalesi (Kale Bucağında) onartılmıştır.

Roma ve Bizans dönemlerinde yörede kurulu kente Argyropolis adı verilmiştir.Yöredeki savaşların asıl sebepleri tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması ve madenleri ile ün şyapmış olmasıdır. 7. ve 8. yüzyıllarda bölge birkaç defa el değiştirmiştir. 

Halife Hz. Ömer zamanında ( 634-644) Erzincan ve Erzurum Arapların eline geçince Gümüşhane’ de bu egemenliği tanıdı . Halife Hz. Osman zamanından, Emevi ve Abbasilere kadar olan dönem içerisinde el değiştiren yöre Çağrı Bey’ in 1016 yılında Anadolu’ya yaptığı ilk akın sırasında Türklerin eline geçmiştir.

1071 Malazgirt Savaşından sonra yöre Selçuklu Egemenliğine girmiş , son olarak da 1467 ‘de Akkoyunlular yörede egemen olmuşlardır.

1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesiyle bölgede Osmanlı etkisi görülmeye başlanmıştır. Gümüşhane, Trabzon Rum İmparatorluğunun fethedilmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet 1461 ‘den 1467’ye kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra Gümüşhane Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir. Bu hakimiyet 1473 yılında Fatih ile Uzun Hasan arasında vuku bulunan Otluk beli savaşı ile sona ermiştir.1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından kesin olarak alınmış ve Osmanlı topraklarına katılmıştır. 

Kanuni Sultan Süleyman (1520/1566 ) İran Seferi sırasında Harşit Vadisinden geçerken Gümüş madeninin bulunduğu eski Gümüşhane yöresinin imar edilmesini emretmiş, böylece buraya 50 ev ve Süleymaniye Camii yapılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihinde Ruslar’ın doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz de yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhane’de hayat bırakmamıştır. Ruslar 16 Temmuz 1916 da Bayburt’u aldıktan sonra yollarına devam ederek 19 (20) Temmuz 1916 günü Gümüşhane’ye girmişlerdir. Türk birlikleri fazla karşı koyamayınca Ruslar aynı gün Torul’a girmişlerdir. Böylece Trabzon yolu Ruslar’a açılmıştır. 

22 Temmuz 1916 günü Kelkit üzerine yürüyen Rus Ordusu akşama doğru burayı ele geçirmiştir. Gümüşhane ve çevresi bu işgaller karşısında ve özellikle Ermeni zulmü altında ezilirken Rusya’da Bolşevik ihtilalinin çıkması ve iç çalkantılar sebebiyle Ruslar 18 Aralık 1917 Erzincan mütarekesini imzalamış ve ordularını geri çekmeyi kabul etmiştir. Ancak Ermeniler katliamlarına devam etmişlerdir. Bunun üzerine mütareke geçersiz sayılarak yeniden savaş başlamış ve bu suretle Torul 14 Şubat Gümüşhane 15 Şubat ve Kelkit 17 Şubat 1918 de Rus işgalinden kurtarılmıştır. Osmanlı hakimiyetinin ilk zamanlarında Erzurum eyaletine bağlı iken sonraları Trabzon’a bağlanan Gümüşhane sancağı 20 Nisan 1924 tarih ve 491 sayılı kanunun 89. maddesinde “Vilayet” başlığı altındaki kanunla 1925 yılında il olmuştur. 1925-1926 tarihli Trabzon salnamesinde “Gümüşhane Vilayeti merkez ilçe ile birlikte Bayburt, Kelkit, Torul ve Şiran olmak üzere 5 ilçe, 5 Bucak ve 377 köyden oluştuğu, 16943 evde 101153 kişinin yaşadığı şehirde hastane olmadığı…

Vilayetin ticari durumunun Trabzon-Bayburt-Erzurum büyük yol üzerinde ve İran Transit yolu üzerinde bulunduğundan oldukça iyi olduğu, aslında tarım memleketi olan vilayetin bazı yerlerinde ürünleri yerel ihtiyacı karşılamadığından, halkın bir kısmının işçilik, meyvecilikle, katırcılıkla geçindiği” belirtilmektedir. Gümüşhane’nin il olması ile birlikte Ahmet DURMUŞ (Evren-Dilek) Bey Vali olarak atanmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk Belediye Başkanı ise Osman Bey (Ataç) olup, 1922-1934 tarihleri arasında görev yapmıştır. Bayburt’un 1989 tarihinde il olması ve ayrıca yeni ilçelerin oluşturulması ile idari taksimata değişiklik meydana gelmiştir. 1988 yılında Köse 1990 yılında Kürtün ilçe olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Gümüşhane’de yol ve köprü yapımına önem vermiş, tarım geliştirilmeye çalışılmıştır.

Kaynak: http://www.gumushane.bel.tr/gumushane-rehberi/gumushane-tarihi/

• Kelkit
• Köse
• Kürtün
• Merkez
• Şiran
• Torul

İlin ancak dörtte biri ekilebilir arâzi olmasına rağmen, Gümüşhâne’nin ekonomisi tarıma dayanır. Gelişmişlik bakımından 76 il içinde 66’ncı sırada yer alır. 

Tarım: Tarıma müsâit ova ve vâdileri azdır. Tarım daha çok Kelkit ve Şiran ilçelerinin geniş olmayan ovalarında en çok tahıl ekimi şeklinde yapılır. Ayrıca mercimek, fiğ, patates ve şekerpancarı ekilir. Meyvecilik gelişmektedir. İldeki meyve ağacının yarısı elmadır. Ayrıca armut, erik, dut, vişne ve kiraz ağaçları vardır. Sulanan arâzi azdır. Gümüşhâne’nin göbek, gelin kırmızı ve sandık cinsi elması ile hacıhamza, kabak, mahrani ve abbasi cins armutları meşhurdur. 

Hayvancılık: Çayır ve mer’alar geniş bir yer kapladığından hayvancılık gelişmektedir. Koyun, kıl keçisi, sığır ve at beslenir. 

Ormancılık: Yüzölçümünün % 22’si orman ve fundalıktır. Ormanların 185 bin hektarı fundalık, 43 bin hektarı normal ormanlıktır. Ormanların % 30’u normal koru, % 40’ı bozuk koru ve % 30’u bozuk baltalıktır. Orman içinde 81 ve kenarında 87 köyü vardır. Ormanlardan senede 25.000 m3 sanâyi odunu, 1000 m3 tomruk ve 80.000 ster yakacak odun elde edilir. Ormanlar daha çok merkez ilçe ve Torul ilçesinde Köse, Zigana ve Gümüşhâne Dağları üzerindedir. 

Mâdenleri: İsmini “gümüş” mâdeninden alan Gümüşhâne mâden bakımından çok zengindir. Fakat bu zenginlik toprağın altında yatmaktadır. Gümüş, demir, bakır, manganez, kurşun, pirit, mâden kömürü, linyit, çinko ve uranyum (Kelkit ilçesinde) yataklarından sâdece çok az olarak mâden kömürü ile linyit çıkarılmaktadır. Gümüşhâne’de M.Ö. 4. asırdan beri bilhassa Osmanlı Devrinde Kânûnî Sultan Süleymân Han ile Dördüncü Murâd Han zamânında çok miktarda çıkarılan gümüş yatakları, 1914’ten sonra tamâmen terk edilerek mâden ocakları su ile dolmuştur. Osmanlı Devrinde Gümüşhâne’nin Canca Mahallesindeki darphanede 12 çeşit gümüş ve altın para basılıyordu. 

Gümüşhâne’de gümüş mâdeni dışında krom, bakır ve linyit, Kelkit’te krom, bakır ve linyit, bakır, linyit, Torul’da demir, bakır, mermer ve Şiran’da linyit kömürü bulunmaktadır. Gümüş mâdenlerin işletildiği 1750 senesinde Gümüşhâne şehir nüfûsu 60 bini bulmuştu. Gümüş çıkarılması Sultan Dördüncü Murâd Han zamânında zirveye ulaştı. Evliyâ Çelebi, 1647 senesinde Gümüşhâne’yi gezdiğinde; “Burada olan gümüş mâdeni hiç bir diyârda yoktur. Halkı yalnız gümüş işler. 70 kadar ocak olup, fakirliğin bilinmediği bu yerde doğan her çocuğun gümüşten mama tabağı vardır…” demiştir. 1829 Türk-Rus savaşından sonra bu ocaklar kapanmaya başlamıştır. 

Sanâyi: Gümüşhâne ili sanâyi bakımından en az gelişen bir ildir. Sanâyi iş yerlerinin sayısı 300’den azdır. Bunlar az işçi çalıştıran küçük iş yerleridir. Başlıca sanâyi kuruluşları: Kibrit Fabrikası, Çimento Fabrikası, Gümüşkale Kireç Sanâyii, Gümüşsu Konsantre Meyve Suyu, Kuşburnu Çayı Tesisleri; ayrıca un fabrikaları, mobilya atölyeleri ile bıçkı-hızar atölyeleridir. 

Ulaşım: Hava ve demiryolu ulaşımı yoktur. Gümüşhâne ve Torul (Andasa) E-390 karayolu (Trabzon-Erzurum-İran) güzergâhı üzerindedir. Bu yoldan ayrılan tâli yollarla merkez ilçe, Kelkit ve Şiran ilçelerine bağlıdır. Bayburt, Çaykara üzerinden Karadeniz kıyısına, Torul, Kürtün üzerinden Tirebolu ve Gürele’de Karadeniz kıyısına bağlayan yollar vardır. Zigana ve Kop geçitleri arasındaki yol Gümüşhâne’den geçer. Gümüşhâne ve çevresi ilk çağlardan beri İran üzerinden geçerek Asya’nın ticârî mallarını Karadeniz’e ve dolayısıyla Avrupa ülkelerine deniz yoluyla bağlanan “ipek yolu”nun üzerinde bulunuyordu.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/gumushane/ekonomi.html

Halk Oyunları

Tarihi ipek yolu üzerinde bulunması nedeniyle, folklorik özellikler bakımından zengindir. Halk oyunlarında özellikle bar ve horon oynanan Gümüşhane’de, Kürtün ve Torul ilçelerinde kemençe, Kelkit, Köse, Şiran ilçelerinde davul-zurna ile bu oyunlara eşlik edilir.


El Sanatları

Saz örgülü sepetler, Kürtün ve Kelkit ilçelerinde ipek ve


zilli halı dokumacılığı, çömlekçilik, gümüş işçiliği, kemik tarak, yayık, ahşap kovalar Gümüşhane’nin yaygın el sanatı ürünlerinden bazılarıdır. 

Yöresel Yemekler

Mart çorbası, fırın çorbası, siran, fasulye bulgurlusu, tarhana, pestil ve köme Gümüşhane’nin özel lezzetlerindendir. Dut şırasından yapılan ve dövülmüş fındık, fıstık ve ceviz serpilerek kurutulan pestil, yöreyi ziyaret edenlerin satın alabilecekleri ürünlerin başında gelmektedir.

 

Festivaller

Yaylalar bakımından oldukça zengin olan Gümüşhane’de, özellikle Trabzon il sınırında olan bir çok yaylada Trabzonluların da katıldığı yayla şenlikleri düzenlenir. Bunların başında; Kürtün ilçesinde Kadırga, Kazıkbeli, Çövendi, Alacapazarı yaylaları, Torul’da Zigana yaylası ve Ayazma, Köse’de Köse yaylası ve Şiran’da Yeşilbük yaylalarında düzenlenen şenlikler yöre turizmine katkı da sağlamaktadır. Ayrıca, kuşburnu meyvesinin yöre insanının geçiminde önemli bir kaynak haline gelmesiyle, şehirde her yıl Kuşburnu Festivali düzenlenmektedir.

Kaynak: https://gumushanerehberim.tr.gg/G.ue.m.ue.%26%23351%3Bhane-K.ue.lt.ue.r.ue..htm