HATAY HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Hatay, Türkiye’nin en güneyinde, Akdeniz ile Suriye sınırlarının kesiştiği noktada yer alır. Hatay ülkenin en kalabalık 13. şehridir. Hatay ilinin merkez ilçesi Antakya’dır. Bu bölgede yapılan arkeolojik kazılar bölgenin tarihsel geçmişinin Kalkolitik Çağ’a kadar uzandığını göstermektedir. M.Ö. XVII. Yüzyılın sonlarına kadar Mısır uygarlığının hâkimiyetinde kalan bölge, bu tarihten itibaren ardı ardına Hitit, Asur, Babil, Pers ve Makedonya krallıklarının egemenliği altına girmiştir.1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı hakimiyetine giren Hatay, dört asır Osmanlı hakimiyetinde, Halep vilayeti merkez sancağına bağlı bir “kaza merkezi” olarak yönetilmiştir. I.Dünya Savaşı sonrası belli bir dönem Fransız işgalinde kalan Hatay, 7 Temmuz 1939’da Anavatana katılmıştır.
Hatay’a İstanbul ve Ankara’dan uçak seferleri ile Mersin’den tren seferleri ile ulaşmak mümkündür. Bununla beraber Türkiye’nin her bölgesinden otobüs firmaları da kentte doğrudan sefer düzenlemektedir.
Adalı Konağı
Genç Fransız mimar Jaques de La Boucherie, Paris’in asil Tortue ailesine bir köşk yapar. Bu esnada, ailenin kızı Marie Therese Charlotte’a ilk görüşte aşık olur ve aşkı karşılık bulur. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından, Boucherie yüzbaşı rütbesiyle, Fransız orduları ile birlikte Antakya’ya gelir. Antakya’ya sayısız mimari eser kazandırır. Sevgilisinin ölümünün ardından Adalı ailesi için yaptığı bu köşk ise, Tortue ailesine yaptığı köşkün aynısıdır.
Palladium Alışveriş Merkezi
Alışverişe ihtiyacınız varsa, Antakya İlçesinde bulunan Palladium Alışveriş Merkezini ziyaret edebilir, İhtiyaçlarınızı görebilirsiniz.
Samandağ Sahili
Samandağ Sahili’nin uzunluğu 16 kilometreyi bulmakta. Sadece bölge halkı değil, şehre gelen turistler tarafından da sıkça tercih edilen sahil aynı zamanda sörf için çok uygun. Eğer yanınıza malzemelerinizi getirirseniz, istediğiniz kadar sörf yapabilirsiniz.
Bakras Kalesi
Bakras Kalesi, Hatay’ın Belen ilçesine bağlı Ötençay köyünde bulunan Helenistik dönemden kalma kaledir. Antakya-İskenderun karayolunun 27. km. sinde yer alır.
Beşikli Mağarası
Titus Tüneli’nin deniz tarafındaki girişine 100 metre mesafede bulunan Beşikli Mağarası, kaya mezarlarının en geniş ve ünlülerinden. İçerisinde bölümler halinde tam 12 tane mezar var. Mezarlar, birbirlerinden duvarlar ile ayrılıyor.
Titus Tüneli
Samandağ’da bulunan bu muhteşem tünel, M.Ö. 300 yılında, limanı sellerin doldurması tehlikesine karşı dağ delinerek yapılmış. Bu tünel vasıtasıyla yüksekliği 7 metre, genişliği 6 metre civarında olan selin yönü değiştirilmiş.
Harbiye Şelaleleri
Görenleri kendine hayran bırakan Harbiye Şelalesi Defne Koruluğu’nun arasından akıyor. Turistlerin en uğrak yeri olduğunu söyleyebiliriz. Harbiye’de kurulu tesislerde, şelaleden akan suyun azaldığı yerlerde, su içerisinde oturabileceğiniz serin ve güzel yerler bulabilirsiniz.
Antakya Parkı
Asi Nehri’nin hemen kıyısında bulunan park, şehrin en büyük parkı. Şehrin simgesi Defne Ağacı başta olmak üzere, pek çok bitki bulunuyor. Parkın açılışının II. Abdülhamit Dönemi’ne denk geldiği tahmin ediliyor. Park üzerinde Fransızların önemli katkıları olduğu biliniyor.
Aziz Simon Manastırı
Antakya-Samandağ arasında bulunan manastır, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş. Manastır kalıntıları, 479 metrelik bir tepe üzerinde.
Habibi Neccar Camii
Habibi Neccar Camii, Roma döneminde Pagan Tapınağı olarak kullanılıyormuş. Bizans döneminde kiliseye dönüştürülmüş. İslamiyet’in Anadolu’ya girmesi ile de Anadolu’daki ilk cami olarak kullanılmaya başlanmış. Tabi öncesinde, İslami mimariye uygun bir şekilde düzenlenmiş.
Batıayaz Yaylası
Samandağ ilçesindeki Teknepınar’da bulunan yayla, şehre gelip de doğanın içerisinde uzun yürüyüşler ve piknik yapmak isteyenlerin ziyaret ettiği yerler arasındadır esasında.
Kaynak: https://www.gezilesiyer.com/hataya-yolunuz-duserse-gezip-gorulecek-yerler.html
Kaç tane yediğini anlamazsın: Oruk
İnce bulgurun hakkını vererek açılan incecik bir köfte düşünün. İçinde bol yağlı, salçalı bir kıyma harcı. Ve bir de çıtır çıtır kızartıldığını düşünün. İşte karşınızda oruk!
Acı severleri böyle alalım: İskenderun döneri
Hataylıların bayıla bayıla hatta ağızları yana yana yediği, yemelere doyamadığı bir dönerdir. Acısız istediğinizde bile gelen döner ağzınızı tatlı tatlı yakmaya yeter. En büyük özelliği ise en son kısmına geldiğinizde dürümün dibinde biriken sosu ve etin yağıymış.
Mezelerin olmazsa olmazı: Humus
Birçok yörede yapılan humusun Hatay mutfağında da yeri oldukça büyük. Özellikle günlerin, davetlerin, misafirlerin ağırlandığı özel akşam yemeklerinin baş tacıdır kendisi.
Bulgurun en güzel hali: Fellah köftesi
“Kıymasız köfte mi olur?” diyenlere tokat gibi bir cevap olabilir bu lezzetli bulgur köftesi. Malatya mutfağında da başköşede yeri olan fellah köftesi, Hatay mutfağında da bol maydanozlu olarak karşımıza çıkıyor. İyi ki de çıkıyor!
Ekmekleri değerlendirmenin en iyi yolu: Muhammara
Bayat ekmek içleri ile hazırlanan bu ezmeye Gaziantep ve Hatay ortak yemeklerinden biri diyebiliriz. İçine salça, sarımsak, ceviz ve baharat konuluyor. Ve sonra da yemelere doyulmuyor.
Uzak diyarlardan geldi: Mütebbel
İçinde tahin, yoğurt ve patlıcanın olduğu bu lezzete Suriye yemeği diyen de var onun için Arap yemeği diyen de. Biz bu tartışmaların çoook uzağında kalarak bu güzelim mezeyi her şekilde kabul edenlerin arasında yerimizi almak istiyoruz.
El emeği göz nuru: Şişperek çorbası
Bu lezzetli çorbanın ana malzemesini yoğurt ve pirinç oluşturuyor. Ancak sadece bu ikiliyle yetinmiyor içine soğan da giriyor, kıyma da, baharatlar da. Özenle açılan hamurdan incecik parçalar da kesilip eklenince ortaya başlı başına bir ziyafet çıkıyor.
Pratik mi pratik: Hettüş salatası
Bayat ekmekleri değerlendirmek için bundan daha lezzetli bir yol olamaz. İçine soğan, domates, semizotu, nane, dereotu gibi malzemeler giriyor. Ekmekler biraz fırınlanıyor. Pratik doyurucu bir salata çıkıyor ortaya. Salata dediğimize bakmayın, ana yemek olarak da yiyenler var.
Hatırladıkça iç çekersin : Biberli ekmek
Yumuşacık bir hamurun, ev yapımı biber salçası, sürke, zahter ve diğer baharatlarla buluştuğu bir lezzet. Hataylılar bu işi biliyor.
Tam bir enerji deposu: Kömbe
Özellikle bayramlarda yapılan bu güzelliğe, sadece kurabiye demeye dilimiz varmıyor. Özel baharatı ve kalıbıyla gönülleri fetheden kömbe, içinde gerçek hazine saklıyor. Cevizlisi, hurmalısı, sadesi, zeytinlisi… Tam bir enerji deposu!
Etini özel seçersin: Kağıt kebabı
Kağıt kebabı, ‘iyi ki varsın Arap mutfağı’ dedirtiyor. Kasapta seçilen etler elde kıyılıyor. Salça ve baharatlarla buluşuyor. Domates, biber ve soğanla fırına veriliyor. Aç karna yiyenler tamam da, tok karna bile yeniliyor.
Baş tacıdır: Zahter salatası
Salata deyip geçmemek lazım. Hatay’da salatanın yeri bile ayrı özel, ayrı güzel. Mis gibi mayhoş zahterler, koyu kıvamlı nar ekşisi, soğuk sıkım zeytinyağıyla harmanlanıyor. Ortaya baş tacı etmelik, ekmek banmalık bir lezzet çıkıyor.
Tabak tabak yedirir: Ispanaklı borani
Ispanaklı borani, ıspanak kökleri ve yaprakları, pirinç, nohut, bol ekşi ve diğer malzemeler ile pişiyor. Hataylıların bir iddiası da şu yönde: Ispanak sevmeyene bile tabak tabak yedirtir.
Bu peynir başka peynir: Sürk
Öyle bildiğimiz peynirlere benzemez sürk. Çökelek peyniri, acı pul biber, kekik ve kaya tuzu ile yoğurulup, güneşte kurutulur. Sonra gelsin sürk kavurması, salatası, kahvaltısı, böreği, biberli ekmeği.
Kapanışa yakışır bir lezzet: Künefe
Künefe için satır satır laflar yazmaya pek de gerek yok diye düşünüyoruz. Yapımında kullanılan özel peyniri, sıcacık şerbeti.
Kaynak: https://yemek.com/hatay-yemekleri/
Hatay yöresi, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir.Yöredeki yerleşmelerin tarihi, yaşamı kolaylaştıran ılıman iklim koşulları ve verimli toprakların varlığı nedeniyle, İ.Ö. 100,000’le başlatılan Orta Paleolitik Dönem’e uzanmaktadır.
Hatay yöresini çekici kılan ve tarihin her döneminde göçlere açık olmasını sağlayan bir başka özellik de, Anadolu’yu Çukurova yoluyla Suriye-Filistin’e bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmasıdır. Ayrıca, Mezopotamya’dan Akdeniz’e çıkmak için kullanabilecek en uygun limanlar yine Hatay yöresindedir.
Hatay adının kaynağına ilişkin ilk bilgiler İ.Ö. 1200’le başlayan Genç Hitit prenslikleri dönemine tarihlenmektedir. Bu dönemde, Amik Ovası´ndaki Hitit Prenslikleri’nin birleşerek Hattena Krallığı adını aldıkları bilinmekte, Hatay adının da buradan geldiği sanılmaktadır. Yöreye bu adı 1936’da Atatürk vermiştir. Hattena Krallığı’nın başkenti, bugünkü Kırıkhan yakınlardaki Kanula (Çatalhöyük) te kalıntıları bulunan yerleşim yeridir.
Hatay ilinin merkez ilçesi olan Antakya’nın ise İ.Ö. 300 yılında Seleukos, 1. Nikator’un babası Antiokhos’un ismi verilerek Antiokheia ismi verilmiştir
• Altınözü
• Antakya
• Belen
• Dörtyol
• Erzin
• Hassa
• İskenderun
• Kırıkhan
• Kumlu
• Reyhanlı
• Samandağ
• Yayladağı
Hatay’ın ekonomisi tarım, sanâyi ve ticârete dayanır.
Tarım: Hatay ilinin toprakları verimli olup, sulanan ekim alanları çoktur. Modern tarım âletleri yaygındır. Bu bakımdan çok çeşitli ve bol ürün alınır. Tahıl, sebze ve meyve ambarıdır. Buğday, arpa, pirinç, mercimek, pamuk, yerfıstığı, sebze (domates, patlıcan, biber, fasulye ve soğan), bol miktarda kavun-karpuz yetişir. Turunçgiller (portakal, mandalina, limon, turunç ve altıntop) 3 milyon ağaçtan ürün alınır. Dörtyol portakalı meşhurdur. Meyve olarak erik, kayısı, yenidünyâ, bâdem, incir ve üzüm bol olarak yetişir. Bu bölgede yetişen buğdayda nişasta miktarı fazladır.
Hayvancılık: Çayır ve mer’aların tarla hâline getirilmesi ile hayvancılık gerilemiştir. Son senelerde yeniden hayvancılık gelişmektedir. Koyun, kıl keçisi, sığır beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Hatay’ın 152 km’lik bir sâhili olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir. Yakalanan balıklar il içinde tüketilir, az bir kısmı da Suriye’ye satılır.
Ormancılık: Hatay’ın orman varlığı zengin sayılır. % 38’i (210 bin hektar) orman ve makilerle kaplıdır. 114 köy orman kenarında ve içindedir. Her sene 50 bin ster yakacak odun ve 20 bin m3 sanâyi odunu ile 250 ton reçine elde edilir.
Mâdenleri: Hatay ilinde krom, bakır, kurşun, demir, manyezit, mermer, manganez ve dolomit yatakları vardır. Fakat yalnız dolomit çıkarılır. Dolomit, demirin eritilmesinde, şişe ve cam, azot sanâyiinde kullanılır. Payas’ta 150 bin ton kapasiteli dolomit işletmesi vardır. İskenderun körfezinde petrol aranmaktadır. Bâzı sondaj kuyularında petrola rastlanmışsa da işletmek için daha büyük yatakların aranmasına devâm edilmektedir.
Sanâyi: Hatay’da sanâyi sektörü gittikçe gelişmektedir. 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yeri 200’e yakındır. 10 kişiden az işçi çalıştıran iş yeri sayısı iki bindir. 1960 senesine kadar sanâyi tarıma dayalı idi. Çırçır, sabun, yağ, un, gübre, dokuma, deri, mobilya ve tarım âletleri fabrikaları bulunuyordu. 1960’tan sonra motorlu araç, yağ, mazot ve hava filtreleri ve fren balataları yapan fabrikalar ile ambalaj için teneke kutu îmâl eden fabrika ve karoser atölyeleri kuruldu. Son senelerde 10 iş yerinde elektrik aletleri, akü, otomobil yedek parça, treyler ve tanker îmâl eden fabrika ve atölyeler kurulmuştur.
Bunlara ilâveten tuğla, kiremit ve çimento fabrikaları vardır. Türkiye’nin en büyük demir ve çelik fabrikası olan İSDEMİR, İskenderun’da 15 milyon metrekarelik bir sahada kurulmuş olup, 20 bin kişi çalışmaktadır. Bu fabrikada ham demir, blok çelik, yuvarlak çelik, pik demir, kok, katran, amonyum sulfat, ham ferol, saf benzol, saf ksilol, fotvol, sovent ve sodyum fenolat gibi çeşitli maddeler îmâl edilmektedir.
Ulaşım: Hatay ulaşım bakımından işlektir. Bütün köylerine yol vardır. Antakya-Reyhanlı asfalt yolu Suriye’nin Halep şehrine ulaşır. Kahramanmaraş-Antakya E-391 karayolu ile Güneydoğu Anadoluya bağlanır. Avrupa-Anadolu-Ortadoğu-GüneyAsya’yı birbirine bağlayan E-5 karayolu Hatay’dan geçer. E-5 karayoluna Antakya ve İskenderun bağlanır. E-5 karayolu ayrıca Suriye’nin Lâzkıye şehrine ulaşır. Hatay, E-5 karayolu ile Ortadoğu ve Güney Asya’yı Anadolu ve Avrupa’ya bağlayan mühim bir yerdedir. Hava alanı sâdece askerî maksatlarla kullanılır. Adana-Kahramanmaraş demiryolundan Yeşilkent’ten ayrılan bir kol güneye uzanarak İskenderun’a ulaşır. Motorlu tren ve ekspres seferleri yapılır. Demiryolu bilhassa yük taşımacılığında kullanılır.
Denizyolu: İstanbul ve İzmir’den sonra Türkiye’nin ihraç ve ithal bakımından en büyük limanı İskenderun limanıdır. Bu limana gelen gemilerin % 80’i yabancı bandıralıdır. Doğu Akdeniz’in en önemli limanı olan İskenderun limanı Çukurova, İç Anadolu ve Ortadoğu ülkelerine mal sevkinde mühim rol oynar.
Boru Hattı: Ham petrol, TPAO’nun Batman-İskenderun arasındaki boru hattı ile Batman’dan Dörtyol tesislerine, oradan da tankerlerle ülkemizin muhtelif yerlerine sevk edilir. Antakya-İskenderun yolunun on altıncı kilometresinde târihi Belen Geçidi vardır. Güney Anadolu’nun kapısıdır. Osmanlı devrinde bu geçidi 250 muhâfız (asker) beklerdi. Yanında cami, kervansaray ve Bakras Kalesi yer alır.
Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/hatay/ekonomi.html
EL SANATLARI
Tarihte bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış Harbiye’nin zengin tarihsel birikimi sikkelerini bugüne taşıyanlardan İbrahim ( Mehmetoğlu) Sünel’dir.Harbiye’nin tarihi de sanatçıyı bu işe itmiş. Çok zengin kültüre ev sahipliği yapmıştır. ( Daphne ) Harbiye, Yunan Roma Gerek Roma, Osmanlı ve Anadolu’da yaşayan bilinen tüm uygarlıkların mertebe benzeterek turistlik hediyelik eşya üretiyor.Sikkeleri yapmak için bronz, gümüş ve altın kullanılıyor. El emeği ve göz nurunun somutlaşarak bir eser olarak şekillenmesi sanatçıya mutluluk veriyor.
Ana maddesi bitkisel ve hayvansal yağların yağ asitlerinin alkalilerle reaksiyon sonucunda elde edilen genellikle temizleyici olarak kullanılan bir mamuldür. Defne ağacının meyve (Fructus Lauri) ve yapraklarında elde edilen defne yağı (Oleum Lauri) sabun imalinde ve hekimlikte kullanılır. Meyvesi Fiorivente Alkolatının bileşimine girdiği için mideydi terletici ve idrar sökücü olarak, ayrıca romatizmal ve cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılan defne yağı veyaprakları son yıllarda dış ülkelere ihraç edilmektedir.
Ahşap Oymacılığı:
Oyma ahşap malzeme üzerine yapılan bir çizimin özel kesici aletlerle istenmeyen yerlerinin yontulmasıyla elde edilmesi sanatıdır. Bin yıllık bir gelenektir. Hatay’da ahşap oymacılığı geleneğini sürdüren ve bu alanda en çok tanınan usta Ali ALTUN’ dur.
Yakma Resim:
“Dağlama resim” olarak da bilinen yakma resim, aslında gölgelendirme tekniği olarak yapılan ve özellikle ahşap tahta vb. malzemeler üzerine kızgın metal kalemlerle ( değişik uçlara sahip havyalar) yakılıp işlenmesiyle gerçekleştirilen bir sanattır. . Hatay’da yakma resim alanında en bilinen ustalar Naim ve Zeynep GÜLBOL’ dur.
TÜRKÜLERİ VE HALK ÇALGILARI
YÖRESEL KIYAFETLER
1 | Başa Giyilenler | Fes, Tarbuş, Kefiye, Tülbent (Yazma, Yağlık, Eşarp, Yaşmak) |
2 | İçe Giyilenler | Elbise (Entari, Fistan), Şalvar |
3 | Dışa Giyilenler | Yelek . Sako, Cepken |
4 | Ayağa Giyilenler | Çorap, Yemeni |
5 | Bele Bağlananlar | Bel Kuşağı, Kemer |
6 | Takılar | Altın penez, Gümüş kolye, Bilezik, Beşibirlik |
7 | Aksesuarlar | Tavuz Tüyü ,(Tezzak, Tezat) Saç bağı (Kaytan) |
8 | Süsler | Sürme, Kına |
1 | Başa Giyilenler | Arakçık (Terlik), Arakçık bağı (poşi), Kefiye |
2 | İçe Giyilenler | Gömlek, Yelek |
3 | Dışa Giyilenler | Aba ( Kimlik aba, Sırmalı aba, (Halep veya mat), Şalvar |
4 | Ayağa Giyilenler | Çorap, Yemeni, Edik |
5 | Bele Bağlananlar | Bel Kuşağı, (Poşi) |
6 | Takılar | |
7 | Aksesuarlar | |
8 | Süsler |