Isparta

ISPARTA HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Akdeniz bölgesinin batı tarafında bulunan Göller Bölgesi olarak da adlandırılan Isparta, 421.766 kişilik nüfusa sahiptir. 8.913 kilometrekare alana konumlanmıştır. Isparta'nın iklimi yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. İl ve çevresindeki yerleşim tarihi Paleolitik döneme kadar dayanmaktadır.

Coğrafi konumunun iyi olmasının sebebiyle tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 2000’lerde Luvi ve Arzava toplulukları yerleşmiştir. Daha sonra bölgeye M.Ö. 1200'lerden itibaren Frigler, Lidyalılar, Persler ve Makedonyalılar egemen olmuştur. İlk Yunan muhacirleri Anadolu'ya çıktıkları zaman buranın güzelliğini keşfetmişler ve Isparta anlamına gelen İs-Barid demişlerdir. Bu kelime zamanla günümüzdeki haline yani Isparta'ya dönüşmüştür.

Isparta Ekonomik olarak Türkiye’nin gül yetiştiriciliğinin merkezidir. Dünyanın %60 gül yağı ihtiyacını karşılamaktadır. Ayrıca Akdeniz bölgesinde kış turizminin en önemli merkezi olan Davraz Kayak Merkezi burada bulunmaktadır.

Isparta ulaşım seçenekleri arasında hava yolu, kara yolu ve demir yolu bulunmaktadır. Hava yolunu tercih edecekler için Süleyman Demirel Havaalanı şehir merkezine 35 kilometre mesafededir. Eğer demir yolu tercihiniz olacaksa yılın her döneminde sürekli olarak demir yolları üzerinde bulunan Isparta’ya seferler düzenlenmektedir. Otomobille seyahat edecekler için İstanbul 601 kilometre, İzmir 382 kilometre, Ankara 421 kilometre, Bursa 414 kilometre, Çanakkale 603 kilometre mesafededir.

Ayastefanos Kilisesi

Ayastefanos Kilisesi
Ayastefanos Kilisesi

Isparta-Eğirdir’de farklı bir kültürün izlerini taşıyan Ayastefanos Kilisesi, Yeşilada Mahallesi’nde bulunuyor.

19. yüzyıl yapıtlarından biri olan Ayastefanos Kilisesi, çok eski dönemlerde Rum asıllı Hristiyanların Kudüs’e gitmeden önce gelip ziyaret ettiği bir ibadet mekanıymış. O dönemlerde kilisede ayinler de yapıldığı biliniyor. Kilise 1993 yılında Eğirdir Belediyesi tarafınca restore edilmiş. Şehrin turizmine kazandırılan Ayastefanos Kilisesi, şimdi keşfedilmeyi bekliyor.

Kutlubey Ulu Camii

Kutlubey Ulu Camii
Kutlubey Ulu Camii
Isparta-Merkez’de bulunan Kutlubey Ulu Camii, şehrin en eski camilerinden biridir. Isparta Çarşısı’nın içerisinde bulunması ve merkezi bir konuma sahip olmasından dolayı ulaşım oldukça kolaydır.Kutlubey Ulu Camii I. Murat döneminde Isparta’nın ilk Subaşısı Kutlu Bey tarafından yaptırılmış. Yapım tarihi kesin olmayan caminin 1429 yılında önce yapıldığı tahmin edilmekte olup, zaman içinde çürüyen bölümleri 1899 yılında onarımdan geçirilmiş.Kutlubey Ulu Camii, II. Abdülhamit döneminde yıktırılıp Ayasofya Camii’nin planına benzer şekilde inşa edilmiştir. İkinci kez yapılan bu ibadet mekanı 1914 yılında bir deprem sonucunda tekrar yıkılmıştır. 1922 yılında ise günümüzdeki cami yapılmıştır.Kutlubey Ulu Camii her ne kadar orijinal mimarisini kaybetmiş olsa da şehrin önemli ibadet mekanlarından biridir.

Dündar Bey Medresesi

Dündar Bey Medresesi
Dündar Bey Medresesi

Büyük bir mimariye sahip olan ve Hızırbey Camii’yle birbirlerini tamamlayan Dündar Bey Medresesi, Hamidoğulları Dündar Bey tarafından yaptırılmış önemli bir eserdir.

1301-1302 yılları arasında inşa edilen Dündar Bey Medresesi Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı olan Cami Mahallesi’nde yer alıyor. Mimarisi dikdörtgen planlı olup, tek eyvanlı ve çift katlı bir yapıdır. Medresenin özellikle giriş kapısı çok heybetli ve harika bir işlemeye sahip. Günümüzde bir pasaj görünümüne sahip. İçindeki 11 dükkan bulunmakta ve yine bu işleviyle turistlere ev sahipliği yapmaya devam etmekte.

Isparta-Eğirdir gezinize görkemli bir tarihi yapı eklemek istiyorsanız Dündar Bey Medresesi’ni kesinlikle gezmenizi öneririz.

Atabey Ertokuş Medresesi

Atabey Ertokuş Medresesi
Atabey Ertokuş Medresesi

Isparta’nın Atabey ilçesinde tarihiyle ve mimari yapısıyla göz dolduran Ertokuş Medresesi, Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.

Alaaddin Keykubat döneminde yapılan medresenin banisi Selçuklu uç kumandanı Mübarizeddin Ertokuş’tur. Medrese Miladi takvime göre 1224 yılıyla tarihlendirilmekte.

Atabey Ertokuş Medresesi’nin yapımı sırasında kullanılan taşlar Atabey ve Bayat harabelerinden getirilmiştir. Medresenin özellikle taş mihrabı Selçuklu eserlerinin en nadir örneklerinden biri. Yapının iç mekanında çok fazla dekor bulunmadığı için görkemli bir havası var.

Atabey Ertokuş Medresesi, 1993 senesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce restore edilmiş olup ziyaretlere açıktır.

Uluborlu Kalesi

Uluborlu Kalesi
Uluborlu Kalesi

Isparta-Uluborlu’ya gidip de görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden biridir Uluborlu Kalesi.

Sarp bir kayalık üzerinde konumlanmış olan kale, çevreye hakim bir manzaraya sahip. Kapıdağ’ın 1.200 metre yüksekliğinde bulunan kalenin hangi yıl ve kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmiyor. Kitabesinin de günümüze gelememiş olması ve hiçbir kaynakta adının geçmemesi bu yapının tarihini çözmeyi güçleştiriyor.

Uluborlu Kalesi, iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşmakta. Dış kale tamamen yıkılmış olsa da iç kalenin büyük bir bölümü hala ayakta. Mimarisi incelendiğinde yapımı sırasında moloz taş ve blok taş kullanıldığı görülüyor.

Uluborlu ilçesinin en önemli tarihi yapıtlarından biri olan kale, bölgeye gelen herkesin görmesi gereken noktaların başında geliyor.

Men Tapınağı

Men Tapınağı
Men Tapınağı

Isparta’nın en görülesi tarihi noktalarından biridir Men Tapınağı. Yalvaç ilçesinde bulunan Men Tapınağı, ay tanrısı Men adına inşa edilmiş olup, kutsal alan olarak kabul edilen bir bölgede bulunmakta.

Men Kutsal Alanı’nda bulunan tapınak, Antiokheia Antik Kenti’nin 5 kilometre güneydoğusunda yer alıyor. Bu kutsal alanın en önemli özelliği bir tanrı adına şehirleşmiş tek yerleşim alanı olmasıdır.

Bölgenin en dikkat çeken yapıtı Men Tapınağı… Tapınak bir sıra sütunla çevrelenmiş olup, podyumunun mimarisi oldukça ilginçtir. Podyumunun güneybatı ve kuzeybatı kısımlarında 10’ar basamak vardır. Güneydoğu ve kuzeydoğu yönlerinde de 6’şar basamak bulunur. Tabii kutsal alanda sadece Men Tapınağı yok.

Tören salonu, stadion ve küçük bir tapınağa da ev sahipliği yapan bölgeyi keşfederken gizemli bir dünyada hissedeceksiniz kendinizi.

İnönü Mağarası

İnönü Mağarası
İnönü Mağarası

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan İnönü Mağarası, şehrin turizminde önemli bir yere sahiptir. Sarıidris Köyü’nde bulunan mağarayı yıl içerisinde birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Mağaranın toplam uzunluğu 227 metredir. İnönü Mağarası’na ulaşım kolaydır esasında. Köyden bineceğiniz traktörlerle ulaşılabilmekte olup, özel aracınızla da çıkmanız mümkündür.

Mağaranın dar galerileri olup, yatay bir mağara özelliği taşımakta… Yağışlı günlerde mağaranın içinde küçük göletler oluştuğu görülür.

Yapılan araştırmalarda mağaranın içerisinde iskeletlere rastlanmıştır. Bu durum mağaranın daha önce iskan edilmiş olduğunu veya mezar olarak kullanıldığını göstermektedir.

İnönü Mağarası’nın sarkıtları, dikitleri ve sütunları görülmeye değer niteliktedir.

Antiocheia Antik Kenti

Antiocheia Antik Kenti
Antiocheia Antik Kenti

Pisidia bölgesinin başkenti olan Antiocheia Antik Kenti, devasa tiyatrosuyla, Men kutsal alanıyla, su kemerleriyle ve diğer tüm kalıntılarıyla uzun ama bir o kadar ilginç ve keyif verici bir gezi için en ideal noktalardan biridir.

Isparta’nın Yalvaç ilçesine 1kilometre uzaklıkta bulunan Antiocheia Antik Kenti, Antiocheia tarafından kurulmuştur. Kuruluş tarihi M.Ö. 281 – 261 yıllarına dayanıyor. Isparta’nın en gezilesi yerlerinden biri olan antik kentte görecek çok yapı bulunuyor. Her yapı farklı bir döneme alıp götürüyor görenleri.

Cardo Maximus Caddesi’yle, devasa surlarıyla, batı kapısının heybetiyle hafızalarda yer edinen Antiocheia Antik Kenti’nin birçok bölümü bulunuyor. Tüm bölümler kentin farklı yerlerinde olduğu için antik kenti gezerken özel bir aracınızın olması gezinizi daha kolay hale getirecektir.

Kuz Mağarası

Kuz Mağarası
Kuz Mağarası

Isparta-Sütçüler ilçesinde Köprüçay Kanyonu’nun dik bir yamacında, yer alan Kuz Mağarası, Kesme Kasabası’ndan traktörle ulaşılabiliyor. Mağaraya inilirken çok dikkat edilmesi gerekiyor, çünkü oldukça tehlikeli bir ağzı vardır.

Mağaranın toplam uzunluğu 224 metredir. Mağaradaki dar geçitler arasında gezerken bu kısımların diğer alanlara göre daha soğuk olduğunu fark edeceksiniz. Özellikle orta ve son bölümlere geldiğinizde, buradaki damlataşların, sarkıtların ve dikitlerin daha fazla ve daha gösterişli olduğunu göreceksiniz. Kuz Mağarası’nın sahip olduğu oluşumlar, Isparta gezinize mutlaka dahil olmalı.

Lavanta Vadisi

Lavanta Vadisi
Lavanta Vadisi

Isparta’nın en güzel gül bahçeleri, artık lavantalara da ev sahipliği yapıyor.

Ülkemizin en önemli lavanta üretim alanı olan Keçiborlu ilçesindeki Lavanta Vadisi, şehrin en güzel ve en keyifli gezi alanlarından biri olmaya da başlamış durumda.

Lavantalar genellikle; Kuşçular, Kuyucak, Ardıçlı ve Aydoğmuş köylerinde üretiliyor. Sessizlik, sakinlik ve huzurlu bir ortamda olduğunuzun hissini verecek olan bu geziyi mutlaka hayata geçirmelisiniz.

Isparta’nın gül bahçelerini gezerken araya mis gibi lavantaları da serpiştirip, geçirdiğiniz anları fotoğraf karelerine yansıtmanızı mutlaka öneririz.

Zindan Mağarası

Zindan Mağarası
Zindan Mağarası

Fantastik bir dünyanın kapılarını açan Zindan Mağarası,Isparta’nın Aksu ilçesi sınırları içerisindedir.

Zindan Mağarası, ilçe merkezine 1 kilometrelik bir mesafede yer almakla birlikte 765 metrelik bir uzunluğa sahiptir. Fakat sadece 300 metresi gezilebilmektedir. Gezilen yerleri ışıklarla aydınlatılmıştır. Mağaraya ilk önce geniş bir ağızdan giriyor. Sonrasında 12 metre uzunluğunda daralan bir koridoru karşılıyor misafirleri. Bu koridoru geçince tekrar geniş bir alanda yürünüyor.

Mağaranın içindeki sarkıtlar, dikitler, ve mağara incileri uzun ve bir o kadar etkileyici bir yolculuk yapmanızı sağlayacak.

Isparta gezi listenizde Zindan Mağarası mutlaka yerini almalı.

Tota Yaylaları ve İçmeleri

Tota Yaylaları ve İçmeleri
Tota Yaylaları ve İçmeleri

Isparta’nın Sütcüler ilçesinde bulunan Tota Yaylaları ve İçmeleri, büyük bir orman içinde keyif veren havasına sizlere dahil ediyor.

Tota Yaylaları ve İçmeleri ilçe merkezindeki Kasımlar yolu üzerinde bulunmaktadır ve kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Bölge sessiz, sakin, sadece doğayla iç içe olmak isteyenlerin uğrak mekanıdır. Aynı zamanda oksijeni bol havasıyla yılınızın tüm yorgunluğunu üzerinizden almanıza yardımcı olur. Yaylanın içinden akan su, çok soğuk olmakla birlikte, suyun mide ve bağırsak hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Milas Mesire Yeri

Milas Mesire Yeri
Milas Mesire Yeri

Isparta’nın yeşilliği arasına gizlenmiş, huzurlu ve keyifli saatler sunan Milas Mesire Yeri, hem yöre halkı hem de çevre illerden gelen misafirler tarafından piknik alanı olarak kullanılmaktadır.

Isparta’ya bir gün yolunuz düşerse ailenizle veya arkadaş grubunuzla Milas Mesire Yeri’n e gidebilir ve gününüzü huzurlu saatlere emanet edebilirsiniz. Milas Mesire Yeri il merkezine 11 kilometre uzaklıkta bulunup kolay bir ulaşım yoluna sahiptir.

Karacaören Baraj Gölü

Karacaören Baraj Gölü
Karacaören Baraj Gölü

1989 yılında yapımı tamamlanmış olan Karacaören Baraj Gölü, Aksu Çayı üzerinde bulunmaktadır.

Yapılış amacı ise; bölgedeki sulamayı ve enerji üretimini sağlamaktır. Karcaören Baraj Gölü, Isparta-Burdur sınırlarını kapsamaktadır. Bölge, kızılçam ve anıt ağaçlara sahiptir ve bölgenin görülmeye değer en güzel köşelerinden birini oluşturmaktadır. Bu sebepten dolayı, yıl içerisinde birçok yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini görmektedir. Gölde, su sporları yapılabilmekte ve çevresinde salaş balıkçı lokantaları bulunmaktadır.

Bölge, Antalya’ya da oldukça yakındır. Antalya’dan Karacaören Baraj Gölü’ne tur otobüsleriyle geziler düzenlenmektedir. Karacaören Gölü’nde yamaç paraşütü yapmak da mümkündür. Hem huzurlu hem de heyecan dolu bir tatil için Karacaören Baraj Gölü’nü tercih edebilirsiniz. Isparta günlerinize Pınargözü Mağarası’nı, Kubad Abad Sarayı’nı ve Adada Antik Kenti’ni dahil etmeyi unutmayın.

Pınargözü Mağarası

Pınargözü Mağarası
Pınargözü Mağarası

Türkiye’nin en büyük mağarasının nerede olduğunu biliyor musunuz?

Büyüleyici bir atmosfere sahip olan ve birçok turistin ziyaret ettiği Pınargözü Mağarası Türkiye’nin en büyük mağarası seçilirken, dünyada bulunan en derin ve en büyük mağaraları arasındadır.

Pınargözü Mağarası, Yenişarbadem ilçesine 11 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. ilginç bir özelliği var mağaranın; dünyanını girişi en son mağarasıdır. Girişi normal günlerde kapatılmış durumda. Çünkü tek başına girenlerin kaybolma riski var.

Mağaranın bulunduğu bölgeyi çevre ilçelerde yaşayan halk piknik alanı olarak kullanmaktadır çünkü çevresi zengin bitki örtüsüne sahiptir. Ziyaretiniz sırasında, mağaranın batı tarafında bulunan Beyşehir Gölü’nü de mutlaka görmelisiniz. Isparta tatilinizde mutlaka görmenizi öneririz Pınargözü Mağarası’nı. Kızıldağ Milli Parkı,Eğirdir Kalesi, Adada Antik Kenti ve Kovada Gölü görmenizi önerdiğimiz diğer yerler arasında.

Kızıldağ Milli Parkı

Kızıldağ Milli Parkı
Kızıldağ Milli Parkı

Karaçamıyla, sedir ağaçlarıyla, meşe ve ardıç ağaçlarıyla bol oksijenli bir ortam sunan Kızıldağ Milli Parkı, Ispartailinde bulunmaktadır.

Kızıldağ Milli Parkı, Türkiye’de mavi yapraklı sedir ormanının bulunduğu tek bölgedir.

Bölge, Isparta il merkezine 120 kilometre iken, Şarkikağaç ilçesine sadece 5 kilometre uzaklıktadır. Kızıldağ Milli Parkı’na gittiğiniz piknik alanlarında piknik yapabilir ve dilerseniz çadır kurup kamp yapabilirsiniz. Milli Park’ta otelde konaklamadan çok, ahşap evlerde kalınır. Oksijeni bol olduğu için solunum yetmezliği hastaların burada iyileştiği bilinmektedir. İyileşmek için 21 gün kalmanın yeterli olduğu söylenmektedir.

Kızıldağ Milli Parkı’nın kapsadığı alanda keşfedecek çok nokta olacak. Bu noktalardan biri; ülkenin en uzun mağarası olan Pınargözü Mağarası’dır. Kızıldağ Milli Parkı, flora bakımından da oldukça zengindir. Tıbbi ve aromik bitkiler de burada yetişmektedir. Aynı zamanda tam bir hayvanat bahçesidir. Tilki, sansar, kurt, çakal, kartal, akbaba, şahin, doğan, ve baykuş türlerine ev sahipliği yapar. Isparta tatilinizde Kızıldağ Milli Parkı’nın tüm güzelliklerini keşfetmenizi öneririz. Geziniz sırasında; Kubad Abad Sarayı, Adada Antik Kenti ve Yazılı Kanyon keşiflerinizi bekliyor olacak.

Eğirdir Kalesi

Eğirdir Kalesi
Eğirdir Kalesi

Kubad Abad Sarayı’yla, Uluborlu Müzesi’yle, Kovada Gölü’yle, Yazılı Kanyon’uyla ve diğer tarihi-doğal güzellikleriyle en çok ziyaret edilen şehirlerden biridir Isparta. Eğirdir Gölü’nü de unutmamak gerekir.

Antik dönemlerde de birçok medeniyetin hüküm sürdüğüIsparta’nın tarihi yapılarından biri de Eğirdir Kalesi’dir. İç ve dış kale olarak tasarlanan yapının iç kalesi günümüze kadar gelebilmeyi başarmıştır. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte M.Ö. 4. yüzyılda yapıldığına dair fikirler vardır. Eğirdir Kalesi, özellikle Roma ve Bizans döneminde birçok kez onarım görmüştür. Fakat yıllar geçtikçe şehrin savunmaya ihtiyacı kalmayınca kale sonraki dönemlerde onarımdan geçmemiştir.

Eğirdir Kalesi’ni Isparta gezinize mutlaka eklemelisiniz. Kaleye yaklaştığınız an uzaktan da olsa heybetli duruşunu hayranlıkla izleyeceksiniz. Kalenin yanındayken ise, bu sefer kalenin hakim olduğu manzara büyüleyecek sizi.

KubadAbad Sarayı

Kubad Abad Sarayı
Kubad Abad Sarayı

Isparta’nın Yenişarbademli ilçesinde bulunan Kubad Abad Sarayı, Anadolu Selçuklu Sultanı l. Alaaddin Keykubat tarafından yazlık saray olarak inşa edilmiştir.

Çinileriyle ünlü olan Kubad Abad Sarayı, Konya iline ise 100 kilometre uzaklıktadır. Çeşit çeşit, renk renk çinilerin bulunduğu sarayda her çini fazlasıyla dikkat çekicidir. Bu çinilerin benzerleri Aspendos’ta Roma Tiyatrosu üzerinde de bulunmuştur. Çiniler üzerinde insan ve hayvan figürleri vardır. Kubad Abad Sarayı yıl içerisinde Isparta’ya gelenlerin ziyaret noktalarından biridir. Sizin de Isparta’ya yolunuz düşerse Yenişarbademli ilçesine bu sarayı mutlaka görmelisiniz. Isparta’nın gezilecek yerler arasındaki; Uluborlu Müzesi’ni, Yalvaç Müzesi’ni, Adada Antik Kenti’ni,Eğirdir Kalesi’ni, Kovada Gölü’nü, Yazılı Kanyon’u ve Eğirdir Gölü’nü de ziyaret edebilirsiniz.

Dedegöl Dağı

Dedegöl Dağı
Dedegöl Dağı

Isparta’da bulunan Dedegöl Dağı, 2.992 metre yüksekliğindedir ve Isparta’nın en uzun dağı özelliğini taşımaktadır.

Aynı zamanda Türkiye’nin bilinen en uzun mağarası olan Pınargözü Mağarası da Dedegöl Dağı’nda bulunmaktadır.

Heybetli yükselişine şahit olanları kendine bağlar, hayran bırakır. Yenişarbademli ilçesinde bulunan dağ, bitkisel bir dokuya sahiptir. Özellikle kampçılar ziyaret edip dağa tırmanarak heyecanlı vakitler geçirirler. Çok merak edilir çok duyulur Dedegöl Dağı; fakat gidip görüldüğünde güzelliği karşısında şaşırtır insanları giden vazgeçemez adeta. Dedegöl Dağı’nda sizin de unutmayacağınız anılarınız olacak.

Uluborlu Müzesi

Uluborlu Müzesi
Uluborlu Müzesi

Isparta’nın Uluborlu ilçesinde yer alan ve aynı ismi taşıyan Uluborlu Müzesi, Alaaddin Keykubat Halk Kütüphanesi’nin içinde var olan Kültür Sarayı binasında bulunmaktadır.

İlk iki kata yayılmış olan Uluborlu Müzesi, demircilik vitrini, mutfak-hamam ve abdest kültürünü anlatan eşyalar, erkek eşyaları, kadın eşyaları, seramik eşyalar ve kahve kültür, tarımsal gereçler, müzik gerekçleri ve okuma vitrini gibi bölümlerin bulunduğu geniş kapsamlı bir müze konumundadır. Isparta’nın gezilecek yerleri arasında olan Uluborlu Müzesi’ni gezdikten sonra Yalvaç Müzesi, Kubad Abad Sarayı, Eğirdir Kalesi ve Isparta Müzesi’ni de ziyaret etmeyi sakın unutmayın.

Yalvaç Müzesi

Yalvaç Müzesi
Yalvaç Müzesi

Isparta’nın Yalvaç ilçesinde bulunan ve aynı ismi taşıyan Yalvaç Müzesi, önemli bir değere sahiptir ve ilk müze çalışmaları 1947’de başlamış 1966 yılında ise hizmete sunulmuştur.

Yalvaç Müzesi’nde Prehistorik Eserler Bölümü, Klasik Eserler Bölümü, Etnografya Eserler Bölümü, Yazma Eserler Bölümü, Resim Galerisi ve Açık Teşhir Bölümü bulunmaktadır.

Prehistorik Eserler bölümünde; Eski Tunç Çağı’ndan günümüze gelen depaslar, vazolar, testiler, kulplu kaseler ve bunun yanı sıra Göller Bölgesi’nin tipik çanak-çömlekleri ve pişmiş topraktan yapılmış olan insan ve hayvan figürleri sergilenmektedir.

Klasik Eserler bölümünde; Yunan döneminden başlayıp Bizans dönemine kadar gelen eserler sergilenmektedir. Günümüze gelen ve pişmiş topraktan yapılmış vazolar, çeşitli içki kapları, 5. Ve 4.yüzyıl dönemine ait mezarlar, Roma döneminden günümüze kalan mermer, bronzdan yapılmış tanrı ve tanrıça heykelleri, hayvan figürleri, yağ kandilleri, gözyaşı şişeleri ve Bizans dönemine ait ziynet eşyaları bulunmaktadır.

Etnografya Eserler bölümünde; Anadolu ve Yalvaç el sanatlarından örnekler, tabancalar, tüfekler, el örgüsü yün çorapları, yemeni ve örtüler sergilenmektedir. Bunun yanı sıra bindallılar, cepkenler, ceketler, kadın süs eşyaları ve bazı mutfak eşyaları da sergide bulunmaktadır.

Diğer bölümler olan Yazma Eserler ise; Türk İslam Çağına ait güzel yazı sanatlarını yansıtan levhalar ve Kur’an-ı Kerim’ler büyük değer taşımaktadır. Diğer bölümleriyle tam bir bütünlük sağlayan Yalvaç Müzesi önemli ve zenin içeriğiyle ziyaretçilerine vazgeçilmez saatler sunuyor. Tabii Isparta gezinizde Isparta Müzesi’ni ve Kubad Abad Sarayı’nı da gezmeyi sakın unutmayın.

Isparta Müzesi

Isparta Müzesi
Isparta Müzesi

Bir Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak hayata geçirilen Isparta Müzesi ilk olarak 1935 yılında Halk Evi’nin bir salonunda eski eserlerin sergilenmesiyle başlamıştır.

Halk evlerinin kapanmasının ardından belediyeye götürülen eserler, 1971 yılında yapımına başlanan binanın 1984 yılında tamamlanınca ve ardından bir yıl sonra hizmete açılmasıyla kendi binasında sergilenmeye başlamıştır.

Dört salonda sergilenen eserler; Etnografya, Arkeoloji, Yörük Salonu ve Halı Salonu olarak ayrılmıştır. Yöreye ait olan yazmalar, peşkir, lambalar, tespihler Etnografya bölümünde sergilenirken Arkeoloji bölümünde Paleolotik dönemden günümüze kadar gelen eserler kronolojik şekilde sergilenmektedir. Yörük bölümünde yörük çadırı ve tüm malzemeler sergilenirken vitrinleri yörük yün çorapları, heybeler, çoban eşyaları ve çalgı aletleri süslemektedir. Son olarak Halı bölümünde ise Türkiye’nin çeşitli halıların 17-20.yüzyıl arasında geçen örnekleri vardır. Isparta geziniz sırasında eserler bakımından oldukça zengin olan Isparta Müzesi’ni gezmeyi unutmayın. Keyifli saatler sizleri bekliyor olacak.

Adada Antik Kenti

Adada Antik Kenti
Adada Antik Kenti

Isparta’nın Sütçüler ilçesinde bulunan Adada Antik Kenti, Pisidia bölgesinin antik kentleri arasında yer almaktadır.

Önemli kalıntılardan biri olan antik kent Kovada Gölü’nün güneydoğusunda bulunmaktadır. Bulunduğu bölgeyi çam ağaçları ve ardıç ağalarıyla süslemiş ve kendini sadece ziyaretçilerine açmaktadır.

Helenistik dönemde para basan bir yerleşim alanı olan kentte en eski sikkeler çıkartılmıştır ve üzerinde tanrı Zeus’un ve Herakles’i ve Dionysos’un tasvirleri bulunmaktadır. Toros Dağları’nın 1200 metre yüksekliğinde bulunan Adada Antik Kenti zengin kalıntılarıyla ve gezilecek yerleriyle tam bir tarih mekanıdır. Kendinizi tarihin gizli kalmış taraflarında yeni bilgiler öğrenirken hayal ediyosanız Adada Antik Kenti size ev sahipliği yapmaya hazır. Diğer taraftan Yalvaç Müzesi’ni, Uluborlu Müzesi’ni ve Kubad Abad Sarayı’nı da ziyaret edebilirsiniz.

Kovada Gölü

Kovada Gölü
Kovada Gölü

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Kovada gölü, bir dağ gölü olup Torosların en ıssız zirvelerinde 20 kilometreye kadar uzanan kıyılara sahiptir.

Bulunduğu bölgeden tek bir konut sitesi veya bir büfe, bir yarım apartman görünmüyor. Güney kısımda kalan yüzyıllık çınarlarla çevrilidir ve birkaç tane kumsaldan başka bir şey yok. Bu kumsallarda denize girmek mümkün olup, sessizliğin içinde bir ses gibi insanın içini dolduruyor.

Üstelik batı tarafındaki Yarımada isimli çıkıntının çevresinde barındırdığı koylar birileri tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Eğirdir’e 28 kilometre uzaklıkta olan bu huzur bölgesi, sakinlik ve iç huzura ulaşmak istediğinizde kesinlikle o duyguları siz fark etmeden kalbinizin bir tarafına gizlice bırakıyor. Isparta’da bulunan Eğirdir Kalesi,Kubad Abad Sarayı ve Eğirdir Gölü’nü de kesinlikle ziyaret etmelisiniz.

Yazılı Kanyon

Yazılı Kanyon
Yazılı Kanyon

Girdiğiniz anda sizi büyüsü altına alacak olan Yazılı Kanyon, Isparta il sınırları içerisinde olup 1989 yılında tabiat parkı olarak kabul edilmiştir.

Kanyonda tarihi Kral Yolu da geçmektedir. Burada bulunan zakkum ağaçları yanındaki masalarla çok davetkar duruyor. Bu davete kesinlikle hayır diyemeyecek kendinizi tabiat ananın kollarına bırakacaksınız. Özellikle nisan ve ekim aylarında tercih etmelisiniz ki kanyonun doğasının tadını rahatlıkla alabilirsiniz. Buranın temiz havası size çok iyi gelebilir ve birden yamaç paraşüt yapma isteğiniz olabilir. Yazılı Kanyon’a çok yakın olan ve yamaç paraşütü yapabileceğiniz sayılı yerlerden biri olan Eğirdir’e geçebilirsiniz. Yazılı Kanyon’a yakın olan Gölcük Tabiat Parkı’nı da mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi

Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi
Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi
1750 li yıllarda yapıldığı tahmin edilen Aya baniya Kilisesi Ispartanın en eski yerleşimlerinden Turan Mahallesinde yer almaktadır.

Firdevs Bey Bedesteni

Firdevs Bey Bedesteni
Firdevs Bey Bedesteni
Isparta Valisi Firdevs Bey tarafından Mimar Sinan Camisi’ne gelir sağlamak üzere 1561 yılında yaptırılmıştır.

Davraz Kayak Merkezi

Davraz Kayak Merkezi
Davraz Kayak Merkezi

Davraz Kayak Merkezi, son yıllarda turizm açısından büyük bir gelişme göstermiş önemli bir bölgedir.

Kayak Merkezi Isparta’ya yaklaşık 26 kilometrelik bir uzaklığa sahip olup, Süleyman Demirel Havalimanı’na 50 kilometrelik bir mesafede yer alır. Aynı zamanda kolay bir ulaşım yoluna sahip olması, kış sezonunda tatilcilerin bu bölgeyi tercih etmesini sağlar. Bölgede kayak yaparkenEğirdir Gölü’nün muhteşem manzarası görülür ve Kayak pistleri her seviyeye uygun olup, pistler tehlikesiz rotalara sahiptir.

Davraz Kayak Merkezi’nde konaklayabileceğiniz tesisler mevcuttur.

Kaynak: https://www.gezilebilecekyerler.com/ispartada-gezilecek-yerler/

Sofraların olmazsa olmazı: Yufka ekmeği

donanimhaber

Orta boy bir tepsi büyüklüğünde açılan incecik yufkalar sacın üzerinde pişer. Isparta’da eskilerden beri süregelen bir gelenek de, bu ekmekler yazlık ve kışlık olmak üzere sene içerisinde uzun süreli tüketmek için yapılmasıdır. Özellikle elma yolumu, pancar çapası, pancar sökümü zamanlarından önce akraba ve komşular ile beraber kalabalık gruplar halinde yapılır ve serin yerlerde üst üste yığılarak muhafaza edilir. Yenileceği zaman su ile ıslatılarak ısıtılır.

Alt tarafı bir yufka dememek gerekiyormuş, onun bile bir hikayesi varmış. 

Patatesten bir lezzet: Hamursuz

yemekemekister

Yapımında unun yanı sıra; patates, tahin, çörek otu gibi malzemelerin de kullanıldığı bu yemek, Yalvaç’ın meşhur hamur işlerinden birisidir. Çay saatlerinin olmazsa olmazı, altın günlerin baç tacıdır.

Haydi hep beraber: Banak

sehir

Kalabalık varsa masada, muhakkak banak olur Ispartalıların sofralarında. Tercihe göre kuzu, koyun, dana gibi hayvanların eti kullanılır. Etler ağır ağır pişer, tepsinin dibindeki pidelerle buluşur. Yanına bir de pilav yapıldı mı, ziyafet var ziyafet!

En az gülü kadar meşhur: Kiraz reçeli

kiraz

Kış ayına girmeden önce tabiri yerindeyse koca koca kazanlarda kaynar kiraz reçelleri. Özellikle kalabalık olarak pişirilip tüm kışa yetecek kadar kavanozlara bölünür. Bir nevi yazın habercisidir, bahçeli evi olanlar muhakkak bahçede yapar, hatta gelene geçene ikram ederler.

Sabır gerektirir: Gül şurubu

anneanneninemekleri

İçinde mis kokulu, pembe yapraklı gülün kullanıldığı bu şurup; gülün beyaz, gelinciğin ise siyah dipleri kesilerek hazırlanıyor. İşin sabır gerektiren kısmı ise, ağzı kapalı bir kavanozda en az 1-1.5 ay bekletilmesi. Ama “Sabrın sonu selamet” derler ya, işte çok doğru! 

Ben bekleyemem derseniz: Gül çayı

aliimg

Gül memleketi olan Isparta’nın yemeklerini yazarken sadece gül şurubuna yer verip huzurlarınızdan ayrılamazdık. Daha bunun çayı ve hepinizin yakından tanıdığı lokumu var.  Kurutulmuş gül yaprakları demlenerek hazırlanan gül çayı; ister aniden gelen misafirlere, isterseniz de akşam çay keyfinizde size eşlik edebilir. Eğer bir gün yolunuz Isparta’ya düşerse birkaç paket alın. 

Gül demişken son olarak: Gül lokumu

haciserif

Ayırmak istemedik bu gülle yapılan lezzetleri, bir solukta okuyacağınıza eminiz. Gül lokumu her şehirde, her şeker dükkanında satılır. Ispartalılar yapay gül sularıyla yapılanlarla karıştırmayın der kendi lokumları için. Gülün en güzel aroması katılır lokumların içine.

Mantı mı tatar mı diye kavga başlatır: Tatar

flickr

 

Tatar mantısının en büyük özelliği; hamur açıldıktan sonra küçük kareler halinde kesilir ve kurutulduktan sonra kullanılır. Pişirileceği zaman suda haşlanır ve sarımsaklı yoğurdun içine konulur. Üzerine salçalı kızarmış tereyağı ve kıyma dökülür. Tadını tahmin etmek için yemek gerekmiyor değil mi? 

Diş buğdayında özellikle: Dirgit

instagram

 

Daha çok diş hediyesi olarak çocukların ilk dişinin çıktığı zamanda yapılan bir yiyecek türüdür. Farklı yörelerde bu yemeklerin tümüne diş buğdayı denir. Isparta’da işler biraz daha zengin ve değişik; buğday, nohut ve fasulye haşlanır, üzerine tuz veya şeker katılarak yenildiği gibi kuru yemişle birlikte de tüketilebilir.

Yapımı kolay: Su peltesi

reyhanin.mutfaksirlari

Nişasta, toz şeker ve su. İşte oldu, bitti, gitti! Tabii bu Isparta’da olursa içine gül suyu da eklenir. Güzelliğine güzellik katar.

Lezzet patlaması: Bakla boranisi

yersofrasi

Isparta’da sık sık pişen yemeklerden birisidir. Sebze sevenleri tam 12’den vurur. Masada et yemeği varsa muhakkak buna da yer verilir. Baklanın yanı sıra bulgur ve soğan ile lezzetini taçlandırırlar.

Yalvaç güllacı da denir: Kesmik güllacı

blogger

Kesmik güllacın en ama en büyük özelliği sütten yapılan bir çeşit loru andıran peynirle beraber yapılmasıdır. Tadı da yapılışı da diğer güllaçlardan oldukça farklı olan kesmik güllacı, yörenin bir özelliğinden olsa gerek, gül şeklinde sarılır. 

Kaynak: https://yemek.com/isparta-yemekleri/

Isparta yakın çevresi ile birlikte PİSİDİA yöresinin önemli yerleşim merkezlerinden birisidir. Yöredeki yerleşmenin tarihi paleolitik (Eskitaş) dönemine kadar dayanmaktadır. Pisidia bölgesi M.Ö. 2000’lerde Luvi ve Arzava topluluklarının yerleşim alanı idi. Hititler de zamanında bölgeyi ele geçirmek istemişler, ancak yüzyıllar boyu uğraşmalarına karşılık Arzava ülkesi üzerinde kesin bir egemenlik kuramamışlardır.

M.Ö. 1200’lerde Balkanlardan gelen “Ege Göç Kavimleri” Arzava ülkesi konfederasyonunun siyasi varlığına son vermişler, Anadolu’nun siyasi yapısını bütünüyle değiştirmişlerdir. Bu tarihten itibaren M.Ö. 8. yüzyıla kadar Firigler, M.Ö. 690’da Lidyalılar, M.Ö. 546’da Persler yöreye hükmetmişlerdir. M.Ö. 334’de Büyük İskender’le Hellenistik döneme giren Isparta’da bu döneme ait bir yerleşim merkezi olarak Minassos (Minasın) dikkat çekmektedir. M.Ö. 323’de Büyük İskender’in ölümü üzerine Isparta sırası ile Bergama Krallığı’nın, Seleukos’ların, M.Ö. 190- M.S. 395 Roma İmparatorluğunun, M.S. 395-1204 Bizans İmparatorluğunun egemenliği altına girmiştir. Roma Dönemine ait yerleşim merkezleri Bayat (Selevcia, Sidera)-Atabey, Apollonia-Uluborlu, Antiocheia-Yalvaç, Adada-Sarak-Sütçüler, Neopolis-Şarkikaraağaç, Debenae-Gelendost`dur.

Isparta Bizans döneminde 7. ve 9. yüzyılda yapılan idari taksimata göre bir eyalet olmuş ve dini merkez niteliği almıştır. 8. yüzyılda kısa bir süre Abbasi yönetimine giren kentin adı Arap kaynaklarında Sabart olarak geçmektedir. Kent 1204 yılında Selçuklular tarafından feth edilmiş ve Isparta’da Türk-İslam dönemi başlamıştır. 1300 yılında Hamitoğulları egemenliğine giren kent, 1390 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Isparta 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile birlikte vilayet olmuştur.

Kaynak: http://isparta.yerelnet.org.tr/il_tarihcesi.php?iladi=ISPARTA

• Aksu
• Atabey
• Eğirdir(Eğridir)
• Gelendost
• Gönen
• Keçiborlu
• Merkez
• Senirkent
• Sütçüler
• Şarkikaraağaç
• Uluborlu
• Yalvaç
• Yenişarbademli

İlin ekonomisi geniş ölçüde tarıma dayanır.Gülyağı îmâlatı en çok bu ilimizde yapılır. Halıcılık ve kükürt işletmeciliğinin de ekonomide tarımdan sonra önemli bir yeri vardır. İşsizlik azdır. 

Tarım:Isparta’da en çok ekilen tahıldır. Buğday arpa, çavdar, baklagiller(nohut, fasulye ve fiğ) ve az miktarda şekerpancarı yetişir.Sanâyi bitkilerinden gül 2000 ton, haşhaş kapsülü üretimi 1000 ton ve haşhaş tohumu üretimi ise 1200 tondur. 

Gül üretimine gelince; Türkiye’nin gülyağı için yetiştirilen gül bahçelerinin % 80’i bu ildedir. Hâlen senede üretilen iki milyon kilo gül çiçeğinden binde 30 nisbetinde gülyağı elde edilir ve çoğu dışarıya ihraç edilir. 1897’de Bulgaristan’a memur olarak giden Müftüzâde İsmâil Efendi, buradan getirdiği güllerle Isparta’da bir bahçe kurarak gülcülüğü başlatmıştır.Isparta’nın sebze ihtiyâcı il içindeki üretim ile karşılanır.Isparta ilinde bağcılık ve elmacılık oldukça gelişmiştir. Ayrıca ceviz, bâdem, armut, kızılcık, muşmula, vişne ve iğde yetişir.İlde sulama, gübreleme yapılmakta ve modern tarım âletleri kullanılmaktadır. 

Hayvancılık:Isparta ekonomisinde hayvancılığın önemli yeri vardır. Türkmen göçebeler hayvancılıkla uğraşırlar. Koyun, kıl ve tiftik keçisi, sığır beslenir. Arıcılık gelişmiştir.Isparta ilinde bulunan göllerde balık çoktur. Eğirdir Gölü ise tatlısu balıklarının en çok bulunduğu bir göldür.Gölde, kerevit (hepsi dışarıya ihrâç edilir), kefal, sazan ve alabalık yakalanır. 

Ormancılık: İlim % 40’a yakını orman ve fundalıktır. Fundalık saha 50 bin, ormanlık saha 300 bin hektar civârındadır.Sedir, kızılçam ve karaçam çoğunluktadır. Bin yaşında sedir ağaçlarına rastlanır. Bunların çapı iki metreye yakındır. Senede 200 bin m3 sanâyi odunu ve 250 bin ster yakacak odunu ile 200 tona yakın reçine elde edilir. 

Mâdenleri: Türkiye’de en fazla kükürt Isparta ilinde çıkarılır. Memleketimizde bilinen kükürt rezervelerinin % 80’i Isparta’dadır.Türkiye’nin en büyük kükürt işletmeleri de bu ildedir.Kükürtten başka mevcut mâdenler şunlardır: Isparta Sav köyünde mâden kömürü; Kayı köyünde sodyum; İğdecik köyünde mâden kömürü; Lagas köyünde arsenik; Gölbaşı köyünde krom, çelik, arsenik ve cıva; Atabey-Koloğan köyünde manganez; Gelendost-Kötürnek köyünde mâden kömürü; Tokmacık’ta demir;Keçiborlu-Merkezde kükürt; Kozluca köyünde manganez; Gümüşgün köyünde demir, krom, altın, kömür ve Kaplanlı köyünde demir,Sütçüler-Darıbökü köyünde antrasit; Selköşede de taş kömürü; Şarkikaraağaç-Belceğiz köyünde manganez, kurşun, krom, bakır; Zengibar köyünde demir; Ördekçi köyünde krom,Yalvaç Yarıkkaya köyünde linyit kömürü bulunmuştur. Bu mâdenlerde, kükürtten başka hiçbiri işlenmemektedir. 

Sanâyi: Isparta’da sanâyi sektörü tarıma dayalıdır.Halıcılık ve dokumacılık, gülyağcılık, orman ve mobilya, dericilik ve gıdâ sanâyii başlıca sanâyi kollarıdır.Her köy ve ilçede halı dokuma tezgâhları vardır. Bunların sayısı 25 bine yakındır. Senede 2,5 milyon m2 halı dokunur.İlde 10 iplik fabrikası, 15 halı yıkama atölyesi, 3 halı kırkımevi, halıcılık için lâzım olan pamuk ipliğini îmâl eden pamuk ipliği fabrikaları ve halıcılıkla ilgili her türlü sanayi işyerleri vardır. Dericilik sanâyii ileridir. Bir büyük fabrika ve 60 atölyede meşin, sahtiyan, kösele ve eldivenlik gibi deri yapan işyerleri vardır.Orman ürünleri ve mobilya sanâyii de önemlidir. Orman tesislerinde yonga, levha, prefabrik ev, karo ve mobilya îmâl edilir. Ayrıca bu sektörle ilgili başka iş yerleri de vardır.Gıdâ sanâyi sektörü olarak 3 büyük un fabrikası, bir bisküvi fabrikası, fruko-tamek meşrubat fabrikası, salça ve marmelat fabrikaları; yağ, çimento, tuğla, kiremit, bez ve ayakkabı fabrikaları vardır. Gülyağı (gül esansı) fabrikalarında elde edilen gülyağının çoğu yurt dışına ihraç edilir. Şarkikaraağaç’ta barit fabrikası vardır. 

Ulaşım: Havaalanı yoktur.İzmir-Aydın demiryolu bir kolla Isparta’ya bağlanmıştır.Isparta ilinde 8 istisyon vardır. Demiryolu 26 Mart 1936’da gelmiştir. İl merkezini ilçelere ve ilçeleri köylere bağlayan yollar düzgündür.Isparta’nın komşu iller vâsıtasıyla İstanbul, İzmir, Antalya, Adana,G. Antep ve Ankara’ya ve ülkenin her tarafına karayolları ile irtibatı sağlanır.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/isparta/ekonomi.html

ISPARTA DA GÜL VE GÜLYAĞI ÜRETİMİ

   
 Isparta da gülcülüğü en çok 150 yılı bile geçmeyen bir tarihe sahiptir.    Gülcülüğü Isparta’ya, Yalvaç ilçesinden gelip Isparta’ya yerleşen Meydanbeyoğlu, Mehmet İzzet’in oğlu İsmail Efendi getirmiştir. İsmail Efendi, onlarca döneüm alana gül ekmiş, hasat sonrasında güllerden gül yağı gül suyu çıkarmaya başlamış, bu ürünlerini sattıktan sonra etrafındakilere de bu işleri öğretmiştir.

“Üretmeyi başardığı katkısız arı “Gülyağı” ve “Gül Suları” nı değerince sattı; eline parasını aldı. İlk iş olarak her doğru, dürüst, namuslu… İnsanın yaptığı gibi borçlarını ödedi. Yeni bir ev yaptırdı. Evini de o günün gelenek, görenek, töresine göre dayadı, döşedi. Daha elinde pek çok parası kalmıştı. Bunu da çarçur etmedi; otuz dönüm gül bahçesini 50, 75, 100… dönüme çıkarmak, yaptığı gülcülüğü daha da büyütmek, genişletmek işinde kullandı. “ 

“Gülcü İsmail Efendi, Gül dikecek olanlara yardımcı oldu. Karık nasıl açılır gösterdi. Fidan dikiminde başlarında bulundu… Bir kaç yıl içinde de her yere gül dikilmiş, Isparta Kenti de Gül Bahçelerinin içinde kalmış oldu. Isparta bundan sonra gül üretmesiyle tanındı, gülcü oluşuyla da anıldı.”  

Müftüzade İsmail Efendi tarafından imbik adı verilen basit ve ilkel kazanlarda üretilmeye başlanan gülyağı uzun yıllar yaygınlaşarak, bu metotla üretilmeye devam edilmiştir. Bugün sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli yağ gülü üretim merkezi konumuna yükselen Isparta ve çevresinde, sanayi tipi gül yağına geçilmesi ilk gül yağı fabrikasının 30 Eylül 1935 tarihinde açılması ile olmuştur.

 

 Köy tipi gülyağı üretimi; Atatürk’ün Isparta’ya gelişinde verdiği talimat uyarınca, “İktisat Vekâleti” tarafından modern gülyağı fabrikasının 1935 yılında kurulması sonucu yerini büyük ölçüde sanayi tipi gülyağı üretimine bırakmaya başlamıştır.     

Gülbirlik’in 1958 yılında kurduğu İslamköy Gülyağı Fabrikası, 1976 yılında kurduğu diğer gülyağı tesisleri ile Türk gülcülüğü ve gülyağı üretimi şekil değiştirmiştir. İlde Gülbirlik’e ve özel kuruluşlara ait, 5 adedi büyük olmak üzere toplam 15 adet gül yağı fabrikası bulunmaktadır.

 

Isparta’da üretilen gülleri işlemek üzere kurulmuş 18 tane firma vardır. 2009 yılı verilerine göre bu firmalarda toplam çalışan sayısı 227, ciroları 27.788.762 TL ve toplam ihracatları 12.687.515 $’dır.

ISPARTA’DA HALICILIK

Isparta halıcılığının belli başlı merkezleri Burdur (Bucak), Konya (Beyşehir, Karaman, Akşehir, Karapınar) Afyon (Dinar, Sandıklı, Dazkırı, Başmakçı) ve Denizli (Acıpayam, Tavas)dir.

Isparta halı desenlerine Serpme güllü, Dönümlü, Köşe Göbek, Naklemeli, Başgöbek, Düz gibi adlar verilmektedir. Ayrıca; Gülistan, Kompozisyon, Osmanlı, Goblen, Çin, Üzümlü, gibi çeşitli adları da vardır.

Isparta Halıcılık Bölge Müdürlüğünde; Isparta, Sümerkars, Türkmen, Ladik, Milas, Bergama ve diğer halılar, Sandıklı’da ince Isparta, Isparta, Türkmen halısı, Kula’da Kula, S.Kars, Milas, Kilim; Konya’da Ladik Halısı; Denizli’de Isparta, Milas, Türkmen Halısı, Kilim; Kayseri’de Bünyan; Çanakkale’de Yağcıbedir, Çanakkale Yuntdağı; Giresun’da İpek, Hereke; Karabük’te İpek, Hereke; Hereke’de İpek; Niksar’da Hereke; Yozgat’da ipek, Hereke halıları üretilmektedir.

 

ISPARTA ELMASI

Türkiye’de üretilen elmanın yüzde 20’sini karşılayan Isparta, tescil ettirdiği  elmasıyla ülke çapında markalaşmayı hedeflemektedir. Piyasada ‘Isparta elması’ adıyla anılan yöre elmasının üretimi yılda 600 bin tona ulaşmaktadır.  Isparta elması göl suyundan beslenmesi ve Türkiye’nin en iyi soğuk hava depolarında saklanmasından dolayı daha diğer illerde üretilen elmalardan daha lezzetlidir. 

Kaynak: http://www.edebiyatvesanatakademisi.com/Forum/Detay/il-il-turkiye/isparta-ili-tarihi-ve-kulturel-degerleri-dogal-guzellikleri-33906.aspx