Muğla

MUĞLA HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
İstiridyenin içindeki saklı cennet Muğla, Türkiye’nin hem en saklı kalmış hem de en masalsı şehirlerinden biridir. Güneşin, mavinin ve yeşilin boyandığı bu kent, rotanızı Ege’ye çevirip ziyaret etmeniz gereken turistik yerlerden biridir. Türkiye’nin en kalabalık 24. şehri olma özelliğini taşıyan Muğla, Ege Bölgesi’nde yer almasına rağmen, ilçelerinin bir kısmının Akdeniz Bölgesi’ne taşması sebebiyle aslında bir bakıma iki bölgede de toprağı olan bir şehirdir.

Muğla, Antik Karya Bölgesi’nin en eski yerleşimlerinden biridir. Karya adının bölgeye M.Ö 3400’lü yıllarda bölgeye gelen kavimlere komutanlık eden kişinin adı üzerine verildiği düşünülmektedir. Bilinen tarihe göre, Karyalılar bu bölgenin yerli halkıydı ve kısa dönemler içerisinde farklı ulusların işgallerine uğradılar. Bunlar, Mısır, Asur, İskit ve Helenistik kolonilerin bölgeye hakimiyet kurma mücadelesinden kaynaklı işgallerdi. Önce Medler, ardından Persler bölgeyi satrapları aracılığıyla yönetmişlerdir. Büyük İskender de fetih için bölgeye geldiği zaman Muğla bir satrap tarafından yönetilmekteydi.

Yukarı kesiminde Aydın, Söke, Nazilli hattından başlayıp güneyde Dalaman Çayı’na kadar olan verimli Karya Bölgesi, Antik Çağ’da Lidya, Likya ve Frigya gibi medeniyetler ile komşuydu. Nüfus artışının ve kolonizasyon faaliyetlerinin de etkisiyle, bölge verimli araziler etrafında Bodrum, Dalaman, Fethiye çevresinde genişlemiştir. Ancak Büyük İskender’in fethinin ardından, bölgede yaşanan taht kavgaları, imparatorluğun zayıflaması gibi süreçler atlatıldıktan sonra Roma İmparatorluğu ikiye bölündüğünde, bu güzel şehir Bizans İmparatorluğu sınırlarında kalmıştır. Konuk ettiği tüm uygarlıkların sayesinde Muğla, tarihi kalıntılarıyla zengin bir şehir olmasının yanı sıra bünyesinde 103 tane ören yeri barındırmaktadır.

Büyük medeniyetlere beşik olan Karya, İslam hakimiyetine girdikten sonra Menteşe ismini almıştır. Muğla’nın bu yeni isminin öyküsü, Evliya Çelebi’nin meşhur Seyahatname eserinin içinde de geçer. Rivayete göre, Rumların elinden bölgeyi Muğlı Bey fethetmiştir. Mahan’dayken de rüyasında peygamberi görüp ulemanın huzurunda İslamiyet’i kabul etmiştir. Kalenin fethinin ardından da yörenin adı Muğla olarak değişmiştir. Böyle bir kutsal hikayenin ardından da haliyle şehre çok büyük yatırımlar yapılmış ve yöneticilerince Muğla bayındır hale getirilmiştir.

Yıldırım Bayezid’in 1391 yılında Muğla’yı ele geçirmiş olması, Fetret Devri nedeniyle ardından Muğla’nın Timur’un eline geçmesine neden olsa da II. Murat, şehri geri almıştır. Bu meseleyle de denize de kıyısı bulunan şehrin önemi iyice artmış, Muğla sancak yönetim merkezi ilan edilmiştir.

Osmanlı’nın zayıflamasıyla, Kurtuluş Savaşı öncesinde Muğla, İtalyan işgaline uğramıştır. Muğla Kocahan Mitingi ile şehir işgale karşı durma kararı alıp direniş komiteleri oluşturmuştur. Yunan işgali süresince şehir, Menderes hattı boyunca kendisini müdafaa etmiştir.

Savaş sonrası yıllarda da, dağların denize paralel uzanması nedeniyle ulaşım açısından çevre iller gibi gelişememiş ve dışarıya kapalı bir hal almıştır. Ancak son yıllarda Muğla’da açılan üniversitenin, kurulan yeni sanayi bölgelerinin ve dokunulmamış tarihle dolu güzellikleri sayesinde turizm faaliyetlerinin gelişmesiyle şehir canlanmıştır.

İklimi, konumu ve tarihiyle misafirperver olan bu şehir, özellikle yazları deniziyle turistlere kucak açmaktadır.

Yaz aylarında turistlerin akınıyla ulaşımın da normale göre daha sıklaştığı Muğla’ya ulaşım Türkiye’nin her noktasından oldukça pratiktir.

Uçakla gelmek isterseniz, pek çok noktadan sıkça gerçekleştirilen seferlerle Muğla sınırlarına ayak basabilirsiniz. Muğla’da Bodrum-Imsık, Dalaman ve Milas-Bodrum olmak üzere üç tane havalimanı bulunmaktadır. İsterseniz havayolu şirketlerinin sağladığı mekik servislerle, isterseniz taksiyle pratik bir şekilde gideceğiniz merkeze ulaşabilirsiniz. Havaş’ın yanı sıra Muttaş ile de ortalama 15, en fazla olan Datça Havalimanı mesafesinden 40 lira ücretle merkeze ulaşım sağlayabilirsiniz.

Karayolu ile yolculuk yapacaksanız; Ankara, Antalya ya da alternatifli İstanbul yolları ile bölgeye erişim sağlayabilirsiniz. İstanbul- Muğla arası yaklaşık 8 saat sürmektedir.

Denizyolu ile ulaşımda ise, çevredeki tatil beldelerinden ve Ege Adaları’ndan kalkan feribotlarla ve deniz otobüsleriyle Muğla’ya kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin hemen her ilinden de Muğla’ya kolaylıkla otobüs seferleri bulabilirsiniz. Ancak yaşanan yoğun talep nedeniyle özellikle yaz sezonunda önceden biletinizi ayırtmanızda yarar vardır.

Lassos

Iassos
Iassos

Bodrum Yarımadası’nın kuzeyinde, Güllük Körfezi’nin en uç noktasında bulunuyor Iassos. Aslında Iassos bu bölgenin tarihteki adı, şimdi Kıyıkışlacık olarak biliniyor. Ancak biz nedense Iassos demeyi tercih ediyoruz.

Bodrum deyince aklınıza büyük ve lüks oteller, kalabalık beach club’lar, hareketli bir gece hayatı ve pahalı restoranlar geliyor ancak Iassos tüm bunlara karşı isyan bayrağını çekmiş bakir bir koy olarak çıkıyor karşımıza. Bir elin parmağını geçmeyecek kadar restoran, pansiyon ve bakkal bulunuyor Iassos’da, hepsi o kadar…

Bunların dışında Iassos’da, yöreye özgü zeytinlerden sıkılan zeytinyağlarının eşsiz lezzeti, zengin bir tarih, dinlemeye doyamayacağınız mitolojik hikayeler, akıllara durgunluk veren lacivert bir deniz var.

Şuan ki haliyle 1929 yılında kurulmuş olan Iassos, daha eski dönemlerde Rumların çalıştığı bir çiftlikmiş. Aslında Iassos, 3 bin yıllık köklü bir tarihe sahip. Yani Karya Şehri olarak bilindiği ve şuan olduğu gibi yine balıkçılık ve zeytincilik bölgesi olduğu rivayet ediliyor.

Iassos’ta İasos Antik Kenti kıyısından denize girebilirsiniz. En yakın doğal plaj ise arabayla 20 dakikalık bir mesafede bulunuyor.

Doğanın kucağında huzurlu bir tatil düşlüyorsanız eğer, atlayın arabanıza, Milas – Bodrum karayolu üzerindenAkbük ve Kıyıkışlacık sapaklarını takip edin. Ya da otobüsle Milas’a gelin ve buradan Kıyıkışlacık minibüslerine binin. Ya da Milas Bodrum Havalimanı’ndan bir taksi tutun.

Şimdiden keyifli bir tatil geçirmenizi dileriz.

 

Kadıkalesi Plajı

Kadıkalesi Plajı
Kadıkalesi Plajı

Bodrum’a 22 km uzaklıkta bulunan Kadıkalesi Plajı, narenciye bahçelerinin arasında kalmış bir doğa harikası. Pırıl pırıl bir denize sahip olan Kadıkalesi Plajı’nın tarihi ise oldukça eskilere dayanıyor.

Kadıkalesi Plajı Turgutreis’in 4 km kuzeyinde yer alıyor. İsmini Helenistik dönemde bir burun üzerine inşa edilmiş kaleden alıyor. Geniş ve eşsiz bir kumsala sahip olan Kadıkalesi Plajı, antik çağlarda Pedasos ismiyle anılan yarımadadaki 8 Leleg şehrinin ilki ve bu şehirlerin başkenti olduğu söyleniyor.

Şimdilerde ise pek çok otel ve tatil köyünün barındığı Kadıkalesi Plajı, gün batımının güzelliği ile de oldukça ünlü bir plaj. Ayrıca plajın karşı tepesinde bir Bizans Kilisesi ve çınar ağaçları altında tarihi bir çeşme bulunuyor.

Eğer yolunuz Bodrum’a düşerse, Kadıkalesi Plajı’nı gezi listenize eklemeyi lütfen ihmal etmeyin. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

 

Kızlanaltı Plajı

Kızlanaltı Plajı
Kızlanaltı Plajı

Kızlanaltı Plajı, Burgaz Uzun Azmak’tan başlayarak, Gebekum koruma alanına kadar uzanan bir sahil kesiminden oluşuyor. İsmini Kızlan Köyü’ne ait araziler nedeniyle alan Kızlanaltı Plajı, Datça’nın gerçek anlamda ki plajlarını içinde barındırıyor aslında.

Kızlanaltı Plajı’nın yay biçiminde uzanan bir sahili var. Bu sahiller, Kızlanaltı’nda başlıyor, Gebekum, Billurkent,Datça Adaburnu’nda sona eriyor ve tüm sahil kesimi sadece kumdan oluşuyor.

Kızlanaltı Plajı’nın diğer bir özelliği ise windsurf sporuna oldukça elverişli olması. Sörf için her zaman uygun bir rüzgar bulabilmek mümkün bu plajda.

Kızlanaltı Plajı’na Burgaz bölgesinden ya da Datça – Marmaris yolu üzerinden, Marmaris’e doğru sahile inen yolları 6 – 7 km takip ederek ulaşabilirsiniz.

Yolunuz Datça’ya düşerse, Kızlanaltı Plajı’nı gezi listenize eklemeyi ihmal etmeyin. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

 

Taşlık Plajı

Taşlık Plajı
Taşlık Plajı

Datça’da, Datça Limanı ile Ilıca arasında yer alıyor Taşlık Plajı. Bu nedenle de kuzey rüzgarları buraya hiç uğramıyor, hep sakin kalıyor. Denizin dibi ve plaj, çakıl ve kum karışımı.

Taşlık Plajı’nı ilginç kılan özellik, denizin dibinde Ilıca göl denilen şifalı suların kaynadığı bir göletin olması. Bununla birlikte liman kısmında yer alan kayaların içinden çıkan ve denize akan tatlı su, bu bölümde az tuzlu bir alan oluşmasına neden oluyor.

Taşlık Plajı, Datça’nın en çok rağbet gören plajlarından biri. Buraya gelenler, denizden çıktıktan sonra, bahsetmiş olduğumuz göletten akan suyun altında tuzlarından arındırıyorlar kendilerini. Bir nevi vücutlarına doğal masaj yaptırıyorlar aslında.

Eğer yolunuz Datça’ya düşerse, eşsiz güzellikteki Taşlık Plajı’nı mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

 

Tuzla Kuş Cenneti

Tuzla Kuş Cenneti
Tuzla Kuş Cenneti

Bodrum’a 25 km mesafede bulunan Tuzla Kuş Cenneti, Ege Denizi’nin tatlı suyla birleştiği, keşfedilmemiş bir doğa harikası. Bodrum’un hemen yanı başındaki Bargilya Antik Kenti’nin yakınlarında, çevresi zeytin ağaçlarıyla kaplı bir bölgede yer alıyor.

Tuzla Kuş Cenneti’nde toplam 125 çeşit kuş türü barınıyor ve bu kuşlar tüm beslenme ihtiyaçlarını Tuzla Gölü’nden karşılıyorlar. Bölgenin en popüler canlı türü ise flamingolar.

Tuzla Kuş Cenneti, belli mevsim dönemlerinde, kuş gözlemcilerinin akınına uğruyor. Özellikle Kasım ve Nisan ayları arasında, kuşların oluşturdukları dans şöleni, gerçekten de görülmeye değer.

Huzuru ve neşeyi bir arada yakalayabileceğiniz Tuzla Kuş Cenneti’ni, Bodrum’a yolunuz düştüğü takdirde mutlaka ama mutlaka görmelisiniz. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

Karaincir Koyu

Karaincir Koyu
Karaincir Koyu

Bodrum Merkez’e 16 km mesafede bulunan Karaincir Koyu, 500 metrelik upuzun bir sahil. Bodrumyarımadasında yer alan diğer koyların en ılığı, en temizi ve dibi en kumlu olanı Karaincir Koyu’dur diyebiliriz.

Bodrum’un saklı güzelliği Karaincir Koyu’nun iki tarafı tepeyle çevrili olduğu için poyraza kapalı, yani rüzgar almıyor. İsmini ise bir zamanlar incirin bolluğu ile tanınması sebebiyle almış.

Karaincir Koyu, Bodrum’dan hareket eden günübirlik turların batıda uğradıkları en uğrak noktalardan biridir aynı zamanda.

Yolunuz Bodrum’a düşerse, Karaincir Koyu’nu gezi listenize eklemeyi sakın ihmal etmeyin. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

 

Aksazlar Koyu

Aksazlar Koyu
Aksazlar Koyu

Fethiye’nin batısında, merkezden yaklaşık 4 km uzaklıkta, yarımada şeklinde olan ve Oyuktepe Koyları olarak adlandırılan koylar bulunuyor. Aksazlar Koyu’da bu koylardan bir tanesi.

Daha çok günübirlik ziyaret edilen Aksazlar Koyu, çam ağaçlarının gölgesinde, yeşil ve mavinin nasıl ahenkle dans ettiğini gözler önüne seriyor. Genellikle kamp kurmak için tercih edilen Aksazlar Koyu’nun içerisinde keyifli vakit geçirebileceğiniz tesislere de rastlayabilirsiniz.

Aksazlar Koyu’nun oldukça sakin ve sığ bir denizi var. Denizin dibi fazla berrak olmadığı için, Fethiye’nin diğer bölgelerinin aksine, burasının dalış için çok da elverişli olduğunu söyleyemeyiz. Ancak Aksazlar Koyu’nun,Akdeniz’in görülmesi gereken nadide güzelliklerinden biri olduğunu söyleyebilmek mümkün.

Yolunuz Fethiye’ye düşerse, Aksazlar Koyu’nu gezi listenize eklemeyi sakın ihmal etmeyin. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

 

İngiliz Koyu

İngiliz Koyu
İngiliz Koyu

Bodrum ve Datça yarımadalarının ortasında kalan Gökova Körfezi’nde bulunan İngiliz Koyu (İngiliz Limanı olarak da bilinir), çam ağaçlarının gölgesinde kalmış cennet gibi bir yer. Körfezin dalgalı sularının buraya hiç uğramadığı, kimi yerleri sazlık olan bu cennet koy, turkuaz renge sahip deniziyle görenleri kendine hayran bırakıyor.

Akıntı olmaması nedeniyle dibi çamur kaplı olan İngiliz Koyu, Türkiye’deki iki fiyorttan biri olması sebebiyle de oldukça özel bir yer.

İngiliz Koyu’nun isminin kökü ise ilginç bir hikayeye dayanıyor. I. Dünya Savaşı sırasında, İngiliz donanmasına ait bir gemi, Rus veya Alman olduğu söylenen gemiler tarafından kaçarken, saklı bir cennet olan bu koya ulaşıyor ve bir süre burada saklanarak, kendisini kovalayan gemileri atlatmayı başarıyor. Bu olayın yaşanmasından sonra ise bu koy, İngiliz Koyu olarak anılmaya başlanıyor.

İngiliz Koyu, mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Eğer yolunuz buralara düşerse, bu eşsiz güzellikteki koyu, gezi listenize eklemeyi sakın ihmal etmeyin. Şimdiden iyi tatiller dileriz.

 

Bodrum Akvaryum Koyu

Bodrum Akvaryum Koyu
Bodrum Akvaryum Koyu

Bodrum’un Gümbet ve Bitez bölgelerinin arasında, güneye doğru 2 mil uzanan bir yarımada bulunuyor. Bu yarımadanın önünde ise Görecik Adası (İç Ada) yer alıyor. İşte bu iki yarımada arasında pırıl pırıl deniziyle görenleri kendine hayran bırakan bir koy oluşmuş; Akvaryum Koyu.

Tertemiz, cam gibi denizi ve içinde yaşayan deniz canlılarıyla yöre halkı tarafından ismi verilen Akvaryum Koyu, Bodrum’da tüm Mavi Tur teknelerinin istisnasız uğradıkları yerlerden biri. Zaten gündüzleri günübirlik teknelerin akınına uğruyor Akvaryum Koyu. Geceleri ise mutlaka orada demirleyen birkaç tekne yer ediniyor.

Akvaryum Koyu’nun hemen yanındaki girinti ise Küçük Akvaryum Koyu adını almış. Koyun hemen karşısında bulunan İç Ada’nın üzerinde ise ördek ve kazlara ev görevi olmuş bir kulübe yer alıyor. Yani bu harika koya gelirseniz, bu şirin hayvanlarla yüzmenin keyfini doyasıya çıkarabilirsiniz.

Akvaryum Koyu’na düzenlenen tekne turları dışında, Bitez’den uzanan patika yoldan, uzun bir yürüyüşle de ulaşabilmeniz mümkün.

 

Camel Beach

Camel Beach
Camel Beach

Camel Beach, Bodrum’un Ortakent Yahşi bölgesinin en batısında yer alıyor. Eski adıyla ‘Kargı Koyu’ olarak bilinen Camel Beach, eskiden beri kumsalda yatan ve atlayan develer sayesinde bu adı almış. Hatta şimdilerde deve turlarıyla da oldukça adından söz ettiren bir koy haline geldi Camel Beach.

Camel Beach’e geldiğinizde sizi sanki sonsuzluğa kadar uzanan bir kumsal karşılayacak. Plajın kumlarında, dünya üzerinde çok fazla rastlayamayacağınız zambakları da unutmamak gerek tabi.

Bodrum’un en güzel plajlarından biri olan Camel Beach, 100 metrelik parkurlarda gerçekleştirdiği deve turları ile yerli ve yabancı pek çok turistin ilgisini çekiyor. Camel Beach’in oldukça sığ bir denizi var. Yosunsuz, kayasız ve dibi sırf kum olması nedeniyle de, Bodrum’da tercih edilecek plajlarından biri.

Camel Beach’e Ortakent Yahşi yolu üzerinden Kargı oklarını takip ederek ulaşabileceğiniz gibi, Bodrum Merkez’den tekne ile de ulaşabilirsiniz.

Emel Sayın Koyu

Emel Sayın Koyu
Emel Sayın Koyu

Marmaris – Datça arasındaki bol virajlı yol, tatilciler için biraz zorlu olsa da, yanından geçip gittiğiniz onlarca koy keyfinize keyif katar yolculuğunuz boyunca.

Bu güzel ve nadide koylardan birisi de Emel Sayın Koyu. Diğer ismi “Bencik” olan bu koy şimdiki ismini, Datça’da her yaz tatilini geçiren ve badem festivalinde birbirinden güzel şarkılar seslendiren Emel Sayın’dan alıyor.

Marmaris yolunun 25. kilometresinde yer alan Emel Sayın Koyu’nda mola vererek ormanlık alanda dinlenebilir, pırıl pırıl denizinde yüzerek yolculuğunuza biraz serinlik katabilirsiniz. Yanınızda çadırınız varsa eğer, Emel Sayın’ın göz rengine benzetilen bu masmavi suların kenarında, yıldızları izleyerek uykuya da dalabilirsiniz.

 

Dişlice Adası

Dişlice Adası
Dişlice Adası

Dişlice Adası, Marmaris’in koylarında gizlenmiş küçük adacıklardan biri… Görenleri hayrete düşüren ve etkisi altına alan ada, her adımda dinlendirecek ve en güzel manzaralarını sunacak sizlere.

Dişlice Adası, Marmaris-Hisarönü’ne bağlıdır. Marmaris’ten kalkan teknelere binip kısa bir yolculukla adaya kolay bir şekilde ulaşabilirsiniz. Adanın denizi oldukça sakin ve küçük küçük plajlara sahip. Üstelik bakir doğasını günümüze kadar korumuştur. Adayı ziyaret ettiğinizde giden herkes gibi küçük bir çöp tanesi bile atmaya kıyamayacaksınız.

Adanın en teperine kadar çıkmak mümkün. Özellikle fotoğraf karelerinize en güzel Dişlice Adası manzaralarını yansıtmak isterseniz tepelere çıkmanızı tavsiye ederiz.

 

Kamelya Adası

Kamelya Adası
Kamelya Adası

Marmaris’in birbirinden güzel koyları tatilciler tarafından tekne gezileriyle keşfediliyor. Koyların küçük parçaları büyük bir yapbozun parçaları kadar derin ve etkileyici…

İşte bu parçalardan biri de Kamelya Adası… Selimiye’ye yakın bir konumda bulunan Kamelya Adası, doğasının yanı sıra keçileri ve içerisindeki yüzyıllık kilisesiyle görenlerin hayranlığını kazanmakta. Adanın denizi derin olmakla birlikte insana huzur veren bir kumsala sahip. Aynı zamandan adadaki dilek ağacına küçük bir ip bağlayıp dilek dileme ritüeli gerçekleştirebilirsiniz.

Kekik kokusunun etrafı sardığı hem tarihi ve hem de doğal güzellikleri keşfedeceğiniz Kamelya Adası’na Marmaris tatilinizde küçük bir tekne yolculuğuyla ulaşabilirsiniz.

 

Madnasa Antik Kenti

Madnasa Antik Kenti
Madnasa Antik Kenti

Ülkemizin sayısız antik yerleşim alanları arasındaki Madnasa Antik Kenti, Bodrum’a bağlı bir tatil beldesi olanGöltürkbükü’nde yer alıyor.

Madnasa Antik Kenti’nin tarihinden ve kalıntılarından bahsedelim. Kent öncelikle bir Leleg kentidir. Madnasa’nın geçmişi hakkında çok fazla bilgi bulunmuyor. Maussalos döneminde Halikarnassos’a göç edilmeye zorlanan halkın ardından kentin boş kaldığı biliniyor. Bölgede arkeolojik kazı çalışmaları da pek yapılmamış durumda. Bu sebepten dolayı günümüze gelen birkaç kalıntısından başka pek bir şey yoktur antik kenti. Bir de birkaç kaya mezarı dışında. Fakat detaylı bir kazı çalışması yapıldığı taktirde gün yüzüne çıkacak çok eser olacağı da kesin.

Madnasa Antik Kenti, Türkbükü Koyu ile Gölköy sırtlarında bulunuyor. Eğer yolunuz Göltürbükü’nden geçecekse Madnasa Antik Kenti’ni ilk keşfedenlerden biri siz olabilirsiniz.

 

Firuz Bey Camii

Firuz Bey Camii
Firuz Bey Camii

Firuz Bey Camii, Milas’ın en eski ibadet mekanlarından biridir.

Firuz Paşa Mahallesi sınırları içerisinde bulunan caminin kitabesi günümüze kadar gelmiştir. Kitabesinden öğrenilen bilgiye göre 1394 yılında Menteşe Valisi Hoca Firuz Bey tarafından inşa ettirilmiştir. Cami, Evliya Çelebi’ninSeyahatname adlı kitabına Gök Camii olarak adlandırılmıştır. Firuz Bey Camii, günümüze kadar birçok tadilattan ve restorasyondan geçmiştir.

Mimari açıdan ters T planlı olan ibadet mekanının yapımında kesme taş kullanılmıştır. Son cemaat yeri üç bölümlüdür ve cami özellikle taş işçiliğiyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Firuz Bey Camii, 1974-1977 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce kapsamlı bir onarımdan geçmiştir.

Milas Ağa Camii

Milas Ağa Camii
Milas Ağa Camii

Milas’ın mimari açıdan en küçük camilerinden biridir Ağa Camii. Milas’a bağlı olan Hacı Abdi Mahallesi sınırları içerisinde yer alır. 1737 yılında Abdülaziz Ağa tarafından inşa ettirilmiştir.

Milas Ağa Camii’nin mimarisi dikdörtgen planlıdır. Yanında bulunan minaresi 1885 yılında yapılmıştır. Minarenin banisi ise Abdülaziz Ağa’nın soyundan gelen Mehmet Bey’in annesi Refia Hanım’dır. Caminin üzeri kırma çatı ile örtülmüş olup, ibadet mekanı iki neflidir. Milas’ın bu küçük camisine sadece 1 saat ayırmanız yeterli olacak.

 

Milas Ulu Camii

Milas Ulu Camii
Milas Ulu Camii

Muğla’nın yaz turizmini hareketlendiren Milas, sadece denizi ve doğasıyla değil, aynı zamanda antik kentleri ve diğer tarihi değerleriyle de uzun bir keşif yolculuğu sunar turistlere.

Milas’ın tarihi yapıtlarından biri olan Ulu Camii’nden bahsedeceğiniz bu yazımızda sizlere.

Milas Ulu Camii, 1378 yılında Ahmet Gazi tarafından inşa ettirilmiştir. Bu sebepten olayı Ahmet Gazi Camii olarak da adlandırılır. Milas’ın en büyük camisi konumundadır ve caminin yapımında tuğla taşlarla birlikte antik malzemeler de kullanılmıştır. Milas Ulu Camii’nin şadırvanı bulunmamakla birlikte 1879 yılına tamir edilmiştir. Ulaşımı kolay olan cami, Hoca Bedrettin Mahallesi’nde yer alıyor.

 

Çöllüoğlu Hanı

Çöllüoğlu Hanı
Çöllüoğlu Hanı

Milas’ın Hisarbaşı Mahallesi’nde yer alan Çöllüoğlu Hanı, bölgenin en eski yapılarından biridir.

1719-1720 yılları arasında Abdülaziz Ağa tarafından inşa ettirilen hanın yapımında moloz taş ve devşirme taş kullanıldığı görülmektedir. Han, dikdörtgen planlı olup, iki kattan meydana gelmektedir. Hanın odaları avlunun etrafında bulunan han yapı itibariyle Osmanlı han planının örneklerinden biridir. Günümüzde harap bir şekilde olsa da Milas gezilerine dahil edilmesini düşündüğümüz yapılar arasındadır Çöllüoğlu Hanı.

 

Telmessos Kaya Mezarları

Telmessos Kaya Mezarları
Telmessos Kaya Mezarları

Muğla-Fethiye’nin en eski yerleşim alanı olan Telmessos Antik Kenti, sağlam kalıntılarının yanı sıra ilginç kaya mezarlarına da sahiptir.

Antik kentte bulunan kaya mezarları, bölgenin en eski yapıları arasında gösteriliyor. Telmessos şehrinin farklı bölgelerinde bulunan kaya mezarları ve lahitler arasındaki en önemli ve gösterişli olanı Kral Amyntasın Mezarı’dır. Bu mezar, Hermepias’ın oğlu Amyntas’a aittir ve M.Ö. 4. yüzyılla tarihlendirilmektedir.

Kral Amyntas’ın mezarı, Fethiye Limanının 1,5 kilometre uzaklığında yer alıyor. Kaya Caddesi üzerindeki 115 Sokak’a geldikten sonra küçük bir tırmanışla Kral Amynyos’un mezarını göreceksiniz. Bu mezar Türkiye’nin en önemli kaya mezarları arasında gösteriliyor.

Konakaltı Hanı

Konakaltı Hanı
Konakaltı Hanı

Muğla-Merkez’in tarihi han yapılarının en güzel örneklerinden biri olan Konakaltı Hanı, günümüzde sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapmakta.

19. yüzyıl eserleri arasındaki han, günümüze çok sağlam bir şekilde gelmiştir. İki katlı bu hanın alt katında hayvan barınakları, ambarlar, dükkanlar bulunuyordu. Üst katı ise bölgeye gelen tüccarların ve gelen işçilerin konaklama yerleri olarak kullanılıyordu. Konakaltı Hanı, yakın bir zamanda yapılan restorasyonla düzenlenmiştir. Şehrin sanatsal etkinliklerine de ev sahipliği yapmayı sürdürüyor.

 

Paspatur Çarşısı

Paspatur Çarşısı
Paspatur Çarşısı

“Eski Kent” anlamına gelen ismiyle her yıl binlerce turistin ziyaret durakları arasındaki Paspatur Çarşısı, Fethiye’nin en eski yerleşim noktalarından biri olarak bilinir.

Fethiye Marina ile Çarşı Caddesi arasında kalması sebebiyle kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Beş sokaktan oluşan Paspatur Çarşısı’nda ağırlıklı olarak halı, deri ve kuyumcu mağazaları bulunmakta. Aynı zamanda barlara ve hediyelik eşya dükkanlarına da ev sahipliği yapar. Tabii bu dükkanların yanı sıra banka şubelerini de çarşı boyunca görmek mümkün.

Paspatur Çarşısı’na ilk girildiğinde en dikkat çeken detay tabii ki ahşap cumbalı otantik evler oluyor.

Çarşının isminin küçük bir efsanesi var. Çarşı, içerisindeki Paspatur suyundan adını almış ve Fethiye’ye gelip de bu sudan bir kez içenler Fethiye’ye en az bir kere daha gelirmiş ya da bu güzel tatil beldesinden hiç ayrılamazmış.

 

Yağcılar Hanı

Yağcılar Hanı
Yağcılar Hanı

1293 yılında Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan Yağcılar Hanı, Muğla’nın şehir merkezinde bulunmakta. Bu durum Yağcılar Hanı’nı birçok turistin ziyaret etmesini sağlıyor. Bu tarihi yapının biraz tarihinden ve mimari özelliklerinden bahsedelim.

Han, yapıldığı ilk dönemlerde Muğla’nın önemli bir ticaret merkeziydi. Günümüzde mimarisi incelendiğinde inşaatı sırasında kesme taş ve tuğla kullanıldığı görülmekte… Han genellikle avlu etrafına dizilmiş odalardan meydana gelmektedir. Fakat belli dönemlerde hana yeni eklemeler ve onarımlar yapıldığı için orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Yağcılar Hanı, artık iş merkezi olarak kullanılıyor. Gün içerisinde ise birçok yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor.

 

Şahidi Camii

Şahidi Camii
Şahidi Camii

Muğla’nın Osmanlı döneminden günümüze gelen ibadet mekanlarından biridir Şahidi Camii. Camikebir Mahallesi’nde yer alan bu Osmanlı eseri, ismini Muğla Mevlevihanesi’nde şeyh olan Şahidi İbrahim Dede’den almıştır.

Cami, kente tepeden bakan bir yerde konuşlanmıştır. Kolay bir ulaşım yoluna sahip olan bu ibadet mekanı, 1911 yılında Şeyh Cemal tarafından onartılmıştır. Şahidi Camii’nin bahçesinde Mevlevi zatların mezarları bulunur. Bu zatların Muğla’yı manevi olarak koruduğuna inanılır.

Caminin dış mimarisi küçük ve muazzam bir güzellikte olup, iç mekanı ise bir o kadar mistik bir atmosfere sahiptir.

 

Stratonikeia Antik Kenti

Stratonikeia Antik Kenti
Stratonikeia Antik Kenti

Muğla’nın yaz turizmi kadar tarih turizmi de oldukça hareketlidir. Birbirinden benzersiz anıtlar, kaleler, antik kentlerle anlatır geçmişini. Şehrin en dikkat çeken antik yerleşim alanları arasındaki Stratonikeia Antik Kenti de yıl boyunca ev sahipliği yapar gezginlere.

Stratonikeia, Yatağan ilçesine 7 kilometre uzaklıktaki Eskihisar Köyü sınırları içerisinde bulunur. Efsane olan bir aşk öyküsünden alır ismini. Suriye Kralı I. Selevkos’un oğlu Antiochos, üvey annesi Stratonikeia’ya öylesine aşık olmuştur ki, aşkı için yataklara düşer ve hiçbir doktor derdine çare bulamaz. Antiochos’un babası oğlunun karısına aşık olduğunu anlamış ve evlenmelerine izin verir. Bu kentin adı da o günden sonra Stratonikeia olarak anılır.

Yapılan araştırmalarda kentin M.Ö. 3. yüzyılda kurulduğu anlaşılmıştır. Antik kentten günümüze ulaşan yapılar arasında tiyatro, sur kalıntıları, küçük bir tapınak kalıntısı bulunmakta.

Kral Amyntasın Mezarı

Kral Amyntasın Mezarı
Kral Amyntasın Mezarı

Fethiye’nin doğal güzelliğinin yanı sıra tarihi değerleri de görülmeye değer, muhteşem yapılardır. Fakat nedense günümüzde sadece yaz aylarının vazgeçilmez tatil bölgesi olarak kabul edilmiş. Aslında Fethiye Türkiye’nin zengin tarihini gözler önüne seren bölgelerimizden biridir aynı zamanda.

Bu sayfamızda sizlere Fethiye’deki Telmessos Antik Kenti’nin kuzey ve batısındaki kaya mezarları arasındaki en merak edilen Kral Amyntas’ın mezarından bahsedeceğiz. Kral Amyntas’ın mezarı, belki de ülkemizdeki en görkemli ve heybetli kaya mezarıdır. Mezarın ne zaman yapıldığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamakta.

Mezar tam olarak Fethiye Limanı’nın 1,5 kilometre uzaklığında bulunuyor. Limanın güneydoğu kısmında yer alan Kral Amyntas’ın mezarına Kaya Caddesi üzerine geldiğinizde daha da yakınlaşmış olacaksınız. Caddeye bağlı olan 115 Sokağı’ndan küçük bir tırmanışla mezar karşınızda olacak.

 

Ağla Yaylası

Ağla Yaylası
Ağla Yaylası

Çam ağaçları arasında, doğayla bütünleşmiş olan Ağla Yaylası, Muğla-Köyceğiz’in şirin bir köyüdür.

Yaylaya ulaşım oldukça kolaydır. Stabilize bir yola sahiptir ve Köyceğiz’den minibüslerle gidilebilir. Ağla Yaylası’nda kır kahvesi ve restoran bulunmakta olup, bakkal ve PTT hizmeti mevcuttur. Eğer Ağustos ayında Köyceğiz’de bulunacaksanız, Ağla Yaylası’na gidip bu şirin köyü keşfedebilir ve o dönemde düzenlenen Mahya Şenliklerine katılabilirsiniz.

Üstelik yaylanın yakınında bulunan İçekbaba Yaylası’nda kamp yerleri de bulunuyor. Yemek derdini düşünmeyin çünkü Ağla Yaylası’ndan her yemek ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. bu şirin yerleşim alanı Yayla Köyü olarak da biliniyor.

 

Ovabükü Plajı

Ovabükü Plajı
Ovabükü Plajı

Datça’nın birbirinden güzel üç koyundan biri olan Ovabükü, yaz tatili için gidilebilecek en ideal bölgelerden biridir.

Ovabükü’nün plajı, yeşillikler arasında şezlongunuza uzanıp, güneşin tadını çıkarabileceğin ve gününüzü keyifli saatlere böleceğiniz bir nokta. Ovabükü Plajı’nın çevresinde konaklayabileceğiniz pansiyonlar bulunuyor. Aynı zamanda küçük lokantalara da sahip bu güzel plaj… Hem Datça’nın en güzel koyuna gizlenmiş olan Ovabükü Plajı, bu yaz tatilini Datça’da geçirmek isteyenlerin mutlaka keşfetmesi gereken bir güzellik.

 

Yerküpe Mağarası

Yerküpe Mağarası
Yerküpe Mağarası

Muğla-Yatağan’ın sınırları içerisinde yer alan Yerküpe Mağarası, son zamanlarda yoğun bir ziyaretçi potansiyeliyle karşı karşıyadır.

Şehrin pek tanıtılmamış ve günümüze kadar insanlar tarafından çok da bilinmeyen mağara, Muğla Valiliğinin öncülüğünde Menteşe Belediyesi’nin yaptığı çalışmalarla turizme kazandırılmıştır. Mağaradaki geçiş düzenlemeleri yapılmış ve mağara içi ışıkla aydınlatılmıştır. Yerküpe Mağarası’nın bölümü tek bir galeriden oluşuyor ve galerinin uzunluğu 100 metre. Mağara yarı aktif özellik taşımakta ve içerisindeki sarkıtlar, dikitler oldukça dikkat çekmekte…

Arsada Antik Kenti

Arsada Antik Kenti
Arsada Antik Kenti

Fethiye’nin doğal güzelliğine eşlik eden tarihi noktalardan biridir Arsada Antik Kenti. Arsada, bir Likya kenti özelliği taşır ve Toros Dağları’nın eteklerinde muhteşem bir manzaraya sahiptir.

Kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Fethiye’ye bağlı olan Arsa Köyü’ne oldukça yakındır. Köy ile arasında yaklaşık olarak 3 kilometrelik bir mesafe vardır.

Arsada Antik Kenti’nde şimdiye kadar ayrıntılı bir arkeolojik kazılar yapılmamıştır. Bu sebepten dolayı hala birçok kalıntısı gün yüzüne çıkarılamamıştır. Sadece sur duvarları ve birkaç Likya mezarları görülür. Arsada Antik Kenti’nin az sayıdaki kalıntısının yanı sıra sahip olduğu manzara, bu noktayı görmek için yeterli bir sebeptir.

Fethiye’deki diğer bir antik yerleşim alanı olan Kadyanda Antik Kenti de tarih yolculuğunuza dahil edebileceğiniz köşelerden biridir.

 

Kadyanda Antik Kenti

Kadyanda Antik Kenti
Kadyanda Antik Kenti

Kadyanda Antik Kenti, Fethiye’nin tarih kokan köşelerinden biridir. İlçe merkezine 24 kilometre uzaklıkta bulunan antik yerleşim alanı, üzümlü beldesinin güney doğusunda yer alan bir tepe üzerindedir.

Önemli eserlere sahip olan Kadyanda’nın kalıntıları arasında sur duvarlar, Likçe kitabeler ve kaya mezarları vardır. Bunların yanı sıra; Hellenistik dönemden günümüze gelen tiyatro, agora, tapınak ve hamam da görülmeye değer kalıntılar arasındadır.

Kadyanda Antik Kenti’nin tarihi kadar manzarası da büyüler insanı. Antik kentin bulunduğu noktadan Fethiye Körfezi ayaklarınızın altında olacak.

 

Physkos Antik Kenti

Physkos Antik Kenti
Physkos Antik Kenti

Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı gezi kitabında adı geçen Physkos Antik Kenti, Reşadiye Yarımadası’nın eski yerleşim alanlarından biridir.

Günümüzdeki kalıntılar Asartepe denilen bir bölgede bulunmaktadır. Eski bir Karya liman kenti olan Physkos, aynı zamanda Marmaris’in eski adıdır. Fiskos diye okunur ve bu kelime Karya dilinde Doğankent anlamına gelmektedir.

Antik kentin kalesi dışında çok fazla kalıntısı bulunmamaktadır. Bunun sebebi bir liman kıyısında olduğu için, buradaki kalıntıların deniz yoluyla taşınarak başka projelerde kullanılmasıdır. Marmaris-Asartepe’de bulunan Physkos Antik Kenti kolay bir ulaşım yoluna sahiptir.

 

Bargilya Antik Kenti

Bargilya Antik Kenti
Bargilya Antik Kenti

Güllük Körfezi’nin hemen yanı başında duran, hem tarihiyle hem de doğasıyla güzel bir gezi alanı olan Bargilya, eski bir yerleşim alanıdır. Cennetten bir köşe sunan Bargilya Antik Kenti, günümüzde Bargilya Köyü’nün yamaçlarında bulunuyor. Tepelerde binlerce yıllık tapınak, sütunlar, antik tiyatronun küçük bir parçası görebileceğiniz kalıntılar arasında.

Kent, mitolojide adı geçen Bellerophon’un kanatlı atı Pegasus’u öldüren Bargylos’tan alır. Bargilya Antik Kenti’nin paralarında genellikle Pegasus basılmıştır.

Köy ise turizmde yeni yeni ön plana çıkan bir bölge… Köyde lüks olmasa da samimi atmosfere sahip olan restoranlar bulunuyor.

 

Yediler Manastırı

Yediler Manastırı
Yediler Manastırı

Muğla-Milas, tarihi kalıntılarının zenginliğiyle uzun bir gezi sunacak sizlere. Bafa Gölü’nün güzelliği, Herakleia Antik Kenti’nin ve Keramos Antik Kenti’nin cezbeden geçmişi arasında keyifli saatler yaşamak tatilinize unutulmayacak anlar ekleyecek.
Yediler Manastırı kaya blokları içinde bulunuyor. Manastıra bir avludan giriliyor ve iki kilise, bir şapel, sarnıç ve keşiş hücrelerinden oluşuyor. Bununla birlikte manastırın duvarlarındaki örgüler görülmeye değer detaylar arasında. Yediler Manastırı Gölyaka Köyü’nün hemen kuzeyinde kalıyor ve köklü tarihiyle yeni ziyaretçilerini bekliyor.

Labranda Antik Kenti

Labranda Antik Kenti
Labranda Antik Kenti

Muğla-Milas’ın 14 kilometre kuzeyinde bulunan Labranda Antik Kenti, bölgenin eski yerleşim alanlarından biridir.

Zeus Labrandos’un kutsal alanı olan kent, M.Ö. 6. yüzyılda kurulmuştur. Bu kutsal alan Pers Valisi Mousolos tarafından Zeus’a adanmıştır. Tapınağın en önemli devri İ.Ö. 4. yüzyıldır. Labranda Antik Kenti’nde ilk kazı çalışmaları 1948 yılında yapılmıştır. Uppsala Üniversitesi’nin yürüttüğü kazılar günümüze kadar belli aralıklarla devam etmiştir. Çalışmalar şu anda P. Hellström tarafından devam etmektedir.

Labranda Antik Kenti’nin günümüze ulaşan kalıntıları arasında ve kutsal yolda gezintiler yaparak tarihin en eski dönemlerine kısa bir yolculuk yapabilirsiniz.

Milas’taki tatiliniz sırasında Bafa Gölü Milli Parkı, Herakleia Antik Kenti, Alatepe Paraşüt Tepesi keşfetmenizi önerdiğimiz noktalar arasındadır.

 

Keramos Antik Kenti

Keramos Antik Kenti
Keramos Antik Kenti

Ege kıyılarında kurulan Keramos Antik Kenti, Milas Ören’in en eski yerleşim yeridir. Milas Ören, Keramos’un üzerine kurulmuştur.

Antik Kent, sağlam kalıntılarıyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Kentin Zeus Tapınağı, çeşme binası, kurşunluğu yapısı, Roma Tapınağı, ve anıt mezarları günümüze kadar gelen kalıntıları arasındadır. Kentin geçmişi 3000 yılı bulmaktadır.

Keramos Antik Kenti’ni gezdikten sonra Herakleia Antik Kenti’ni de ziyaret edebilirsiniz. Eğer paraşüte merakınız varsa, Alatepe Paraşüt Tepesi’nde bu heyecanı yaşamanız mümkündür.

 

Gemile Koyu

Gemile Koyu
Gemile Koyu

Fethiye’nin turizmine önemli bir katkısı vardır Gemile Koyu’nun. Koy, Kayaköy’e 6 kilometrelik bir mesafede yer alır. Yerli turistler kadar yabancı turistlerin de yoğun ilgisini görür.

Gemile Koyu, zeytin ve çam ağaçlarının arasında büyüleyici bir noktadır. Oldukça da popülerdir. Gemile Koyu’na hem karadan hem de tekne yolculuklarıyla ulaşım mümkündür. Yaz aylarında sadece turistleri değil, yöre halkını da ağırlayan koy, piknik yapmak için de oldukça idealdir.

Gemile Koyu’nda bulunan ada bölgedeki gezilecek yerlerin başında geliyor. Gemiler Adası’nın doğal güzelliği bir yana, tarihi değerleri de dikkat çekici niteliktedir. Gemiler Adası’ndaki Bizans dönemiyle tarihlendirilen kilise tarihiyle göz doldurur. Gemile Koyu, Fethiye tatilinizde keşfetmenizi önerdiğimiz noktalardan sadece biridir.

 

Deve Plajı

Deve Plajı
Deve Plajı

Fethiye’den kalkan tekne turlarıyla ulaşılabilen Deve Plajı, sakin ve huzurlu havasıyla yüzerken dinleneceğiniz bir noktadır.

Tekne turlarının en son durağı olan Deve Plajı’nda yüzmek ve vakitler geçirmek oldukça keyifli. Eğer, denizde taş ve deniz kabuğu toplamayı seviyorsanız Deve Plajı’nın kumsalındaki rengarenk taşlardan alabilirsiniz.

Deve Plajı’na ulaşmak için Çalış, Ölüdeniz ve Ovacık’taki turlardan yol tarifi alabilirsiniz. Fethiye’den kalkan teknelere binerek bu muazzam koya ulaşabilirsiniz.

 

Bedri Rahmi Koyu

Bedri Rahmi Koyu
Bedri Rahmi Koyu

Türkiye’nin en benzersiz koylarını içinde barındıran Göcek, yerli turistler kadar yabancı turistlerin de tatil tercihlerinden biridir.

Bu yaz tatilinizi Göcek’te geçirmeyi planlıyorsanız eğer, Göcek’in en sakin, bir o kadar da huzurlu koyları arasındaki Bedri Rahmi Koyu’nu gezmenizi öneririz. Koy ilk olarak Taşyaka Koyu olarak anılıyordu. Bedri Rahmi Eyüboğlu bu koya gelmiş ve burada bulunan büyük bir kayaya balık resim yapmıştır. Koy, bu sebepten dolayı Bedri Rahmi Koyu olarak anılıyor.

Koyda küçük bir iskele bulunuyor. İskelenin olduğu yer çok sığdır ve bu sebepten dolayı buraya gelen tekneler iskeleye çok yavaş yaklaşıyor.

İskelenin arkasında yeşillik alanda restoran bulunuyor. Koyun plajında yüzdükten sonra restoranda bir şeyler yiyebilirsiniz.

Kuleli Koyu

Kuleli Koyu
Kuleli Koyu

Muğla-Fethiye’nin pek bilinmeyen köşeleri arasındaki Kuleli Koyu, harika bir plaja sahiptir. Yaz mevsiminde çok kalabalıklaşmayan koy, Fethiye tatilinizde dinlenip denizin tadını çıkarabileceğiniz bir nokta.

Kuleli Koyu, sessiz ve huzurludur. Hem kitap okuyabileceğiniz çardaklar, şezlonglar ve şemsiyeler mevcut. Aynı zamanda denizden çıktığınız sırada acıktığınızı hissederseniz, koyun hemen yanında bir restoran var. Kuleli Koyu; Aksazlar ve Samanlık koylarından sonra geliyor.

 

Fethiye Cennet Koyu

Fethiye Cennet Koyu
Fethiye Cennet Koyu

Fethiye’nin baştan aşağı huzur veren köşelerinden biridir Cennet Koyu. Akdeniz’in kıyısında doğayla adeta dans eden Fethiye Cennet Koyu, Kabak Koyu’ndan sonra gelmektedir.

Kabak Koyu veya Kelebekler Vadisi’nden kalkan teknelerle ulaşabilirsiniz. Koyun arkası alabildiğine çam ormanı… Adı gibi cenneti anımsatır Cennet Koyu. Doğanın içinde uzanan denizde, karmaşadan uzak vakitler geçirmenin en iyi adreslerinden biridir.

İnce bir kumsalı olan koyda hiçbir düzenleme ve konaklama tesisi yapılmamış. Sadece Cennet Kamp bulunuyor. Belki de yapılaşmanın olmamasından dolayı doğası bu denli bakir kalabilmiş. Kabak Koyu, Fethiye veya Faralya Köyü civarında tatil yapacaksanız eğer, kısa bir tekne yolculuğuyla Fethiye Cennet Koyu’nun tadını çıkarabilirsiniz.

 

Akkum Koyu

Akkum Koyu
Akkum Koyu

Marmaris-Selimiye, özellikle yaz mevsiminde dünyanın hemen hemen her ülkesinden gelen turistlere ev sahipliği yapmaktadır.

Selimiye’nin sessizliği, huzuru ve eğlencelisini tatilinize yansıtmak istiyorsanız ve hazırlıklarınızı yapıyorsanız eğer, Selimiye Köyü’nün en güzel noktalarından biri olan Akkum Koyu’na mutlaka gitmelisiniz.

Akkum Koyu’nu gördüğünüz an tatilinizin önemli bir kısmını burada geçirmek isteyeceksiniz. Koy, Marmaris ilçe merkezine 45 kilometre uzaklıktadır. Koya, Selimiye’nin girişinden 2,5 kilometre sonra ulaşacaksınız. Koy, Sığliman Koyu’na 500 metre uzaklıktadır.

Koyun suyu yavaş yavaş derinleşmesinden dolayı özellikle çocuklu aileler için ideal. Bölgede birçok pansiyon ve butik otel olduğu için uzun bir tatil için sıkça tercih ediliyor.

 

Gebekum

Gebekum
Gebekum

Marmaris-Datça’nın en benzersiz noktalarından biri olan Gebekum, özellikle kumlarıyla dikkatleri üzerine çekmektedir.

Gebekum’daki kumlarda yıllar önce bir tür mikroorganizma türü kumları yiyip yeni kumlar üretmiştir. Bir dönem inşaat çalışmaları için Gebekum’dan sürekli kum alınıyordu. Sonrasında buradaki kumlar koruma altına alınmıştır. Gebekum çok rüzgâr alan bir bölge olduğu için sörfçüler tarafından sürekli tercih ediliyor.

Marmaris-Datça yolu üzerinde bulunan Gebekum’un doğasını ve denizinin tadını bu yaz mevsiminde çıkarabilirsiniz.

 

Lagina Antik Kenti

Lagina Antik Kenti
Lagina Antik Kenti

Muğla, hem birbirinden güzel koyları ve plajlarıyla hem de tarihi değerleriyle, eğlenceli bir tatil şehridir.

Muğla’da tatil planlarınız varsa Bodrum Kalesi’ni, Saklıkent Kanyonu’nu, Bodrum Antik Tiyatro’yu Yuvarlakçay’ı ve sayısız tarihi-doğal güzelliklerine zaman ayırmayı unutmayın.

Sizlere bu sayfamızda şehrin tarihini gözler önüne seren Lagina Antik Kenti’nden bahsedelim, siz de tatiliniz esnasında yeni bir yer keşfetmenin hazzını yaşamayı ihmal etmeyin.

Lagina Antik Kenti, Muğla-Bodrum yolu üzerinde Yatağan ilçesinde bulunmaktadır. Bölgede arkeolojik kazılar Osmanlı dönemine başlamıştır. 1993 yılında ise Muğla Müzesi denetiminde kazılar devam etmiştir. Lagina Antik Kenti’nden çıkarılan arkeolojik eserler İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir. Bodrum tatilinizde Lagina Antik Kenti’nin kalıntılarını gezmeyi unutmayın.

Körmen Limanı

Körmen Limanı
Körmen Limanı

Datça’nın en güzel noktalarından birini oluşturan Körmen Limanı, Ege Denizi’ne bakmaktadır. Karaköy Limanı olarak da adlandırılmaktadır.

Liman, işlek olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bodrum’dan gelen feribotların uğrak yeridir. Sadece feribotlarla, yatlarla değil, sörf yapanlarla da kalabalıklaşır Körmen Limanı. Sürekli rüzgar alan bir nokta olması sörf tutkunlarının dikkatini çekmiştir.

Körmen Limanı, göze ve ruha hitap eden doğasıyla yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir. Muğla-Datça tatilinizde bir gününüzü mutlaka Körmen Limanı’na ayırmanızı öneririz.

 

Kızlan Köyü

Kızlan Köyü
Kızlan Köyü

Kızlan Köyü, büyükşehir sınırlarına girdiğinden Yenimahalle olmuştur.

Datça’nın en gelişmiş köyüdür. Halkı turizmle ilgili şu ana kadar herhangi bir gelir elde etmemiştir ancak çevre komşular canlı hayvan, sebze meyve, zeytin, zeytinyağı ürünleri, gelen misafirler tarafından talep edilirse gelir kaynağı olacağından sıcak karşılanmaktadır.

Köyde iki adet zeytinyağı fabrikasında organik zeytinyağı üretimi ve köylüler tarafından şarap imal edilmektedir. Köyün en büyük özelliği pansiyonun arkasındaki tepenin ardı Ege Denizi, pansiyonun gördüğü deniz manzarasının ise Akdeniz olmasıdır.

Kızlan Köyü içerisinde alışveriş yapılabilecek marketler, fırın, sebze-meyve satışı, pazar yeri, kahvehanesi, berberi, sağlık ocağı gibi sosyal alanları bulunmaktadır. Gereme Koyu’na bisiklet ile ve dağ yürüyüşü (trekking) ile turistler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Yakınında Sörf Campingler mevcut olup Marmaris asfaltı üzerinde restaurantlar vardır. Köyün girişinde yel değirmenleri, evin civarında ise rüzgar gülü bulunmakta.

M.Ö. 4.yy’da işletildikleri anlaşılan ve kazı çalışmaları süren seramik atölyelerini Eski Datça ile Hızırşah Köyü arasında görebilirsiniz. Yel değirmenlerini görmek için Datça’ya 8 km uzaklıktaki Kızlan Köyü’ne gitmelisiniz. Yarımadanın da en çok rüzgar alan bölgesidir.

 

Loryma Antik Kenti

Loryma Antik Kenti
Loryma Antik Kenti

Muğla-Marmaris’te bulunan Loryma Antik Kenti, M.Ö. 7. yüzyılla tarihlendirilmektedir. İlk olarak 1995 yılında arkeolojik kazılar yapılmıştır bölgede.

Loryma Antik Kenti’nin birçok kalıntısı günümüze kadar gelmiştir. Akropolis, üç büyük sarnıç, akropol, nekropol, Apollon kutsal alanı ve surlar kentin görülmesi gereken kalıntıları arasındadır.

Bozukkale Koyu’nun limanına kadar deniz yolculuğuyla, sonrasında ise bir saatten fazla sürecek olan yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Yürüyüşünüzün çoğu tırmanış gerektirecek. Loryma Antik Kenti, zorlu bir yolculuk sunsa da gördüğünüz an tüm zorluklara rağmen “’iyi ki gelmişim”’ dedirten bir bölge… Marmaris tatilinizde bölgenin tarihine ışık tutan Loryma Antik Kenti’ni ziyaret etmenizi öneririz.

 

Bafa Gölü Milli Parkı

Bafa Gölü Milli Parkı
Bafa Gölü Milli Parkı

Mitolojik bir efsanenin yaşandığı yer olarak bilinen Bafa Gölü, tabiat güzellikleriyle göz doldurmaktadır.

Bafa Gölü Milli Parkı, Muğla’ya tatil için gelen her turistin gezip keşfetmesi gereken bir noktadır. Söke-Milaskarayolunun doğusunda kalan Bafa Gölü Milli Parkı,Didim’e 10 kilometre uzaklıktadır. 7 bin hektarlık bir alanı kapsamakla birlikte, gölün derinliği 25 metreyi bulmaktadır.

Bafa Gölü Milli Parkı’nın bitki örtüsünü iklime bağlı olarak zeytinlik ve çam ormanları oluşturur. Bafa Gölü’nde Menci Adası ve Hayalet Adası bulunmaktadır. 7 bin hektarlık bu alan 1994 yılında Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir. Sınırları içerisinde Herakleia Antik Kenti ve Latmos Antik Kenti vardır.

Bafa Gölü Milli Parkı, her köşesindeki doğal güzelliklerini ve tarihi değerlerini gözler önüne sermek için sizleri bekliyor.

 

Bitez Halk Plajı

Bitez Halk Plajı
Bitez Halk Plajı

Muğla-Bitez, şehrin en gözde tatil bölgelerinden biridir.Bitez’de bulunan halk plajı, temizliğiyle ve Mavi Bayrak ödülüyle dikkatleri üzerine çekmekte ve daha çok turistin ziyaret etmesine sebep olmaktadır.

Bitez halk plajı, Bodrum’a 8 km’lik bir mesafede yer alır. 2002’den 2013 yılına kadar Mavi Bayrak ödülü almıştır. Havaalanı’na 45 km uzaklıkta olup, il merkezine sadece 1 km uzaklıktadır. Bitez Halk Plajı’nın uzunluğu 200 metre olup, 10 metre genişliğine sahiptir. Aynı zamanda su sporları da yapılmaktadır. Bitez Halk Plajı’na dolmuşlarla ulaşım mümkündür.

Yeşilin ve mavinin harika uyumunu gözler önüne seren Bitez’in halk plajının tadını doyasıya çıkartabilirsiniz.

Herakleia Antik Kenti

Herakleia Antik Kenti
Herakleia Antik Kenti

Muğla’nın antik dönemden günümüze kadar gelmiş şehirlerinden biridir Herakleia. Bafa Gölü Milli Parkı sınırları içerisindedir.

Herakleia Antik Kenti’nin geçmişi M.Ö. 8. yüzyıla kadar dayanmaktadır. İsmini Yunan mitolojisinin kahramanlarından biri olan Herakles’ten alır.

Ulaşımı Milas-Söke yolunun 25. kilometresinden sonraki Çamiçi Köyü’nden sağlanmaktadır. Köyden sağa dönerek 10 km sonraki Kapıkırı Köyü’nde bulunur.

Herakleia Antik Kenti’nin kalıntılarının birçoğu sağlamlığını korumaktadır. Athena Tapınağı, agora, tiyatro, nekropol ve kent surları şehrin kalıntıları arasındadır. Muğla tatilinizde denizin keyfini çıkarırken, sizleri çok eski dönemlere götürecek olan Herakleia Antik Kenti’ni ziyaret edebilirsiniz.

 

Eşen Çayı

Eşen Çayı
Eşen Çayı

Muğla-Fethiye’nin hem eğlendirici hem dinlendirici hem de heyecan dolu saatlerini sunar Eşen Çayı. Bulunduğu coğrafyaya farklı bir güzellik dahil eder.

Eşen Çayı, Güneybatı Anadolu’nun en önemli akarsularından biridir. Birçok akarsu kollarıyla beslenmekle birlikte, asıl kaynağı Kızıldağ’dır. Eşen Çayı, bölgeye tatil için gelen turistler tarafından sürekli ziyaret edilir. Çünkü rafting için oldukça ideal bir noktadır.

Eğer rafting sporuyla yakından ilgileniyor ve yeni bir rafting noktasında bu heyecanı tekrar yaşamak istiyorsanız Eşen Çayı’na yolculuk yapabilir ve macera dolu saatler geçirebilirsiniz. Eşen Çayı’nda düzenlenen rafting turlarını takip etmeyi unutmayın.

 

Bodrum Yel Değirmenleri

Bodrum Yel Değirmenleri
Bodrum Yel Değirmenleri

Tarihi antik dönemlere kadar inen ve özellikle Ortaçağ döneminde yoğun olarak kullanılmıştır. Günümüzde yel değirmenlerinin bulunduğu bölgelerden biri Bodrum’dur.

Turistlerin özellikle yaz aylarında yoğun ilgi gösterdiği Bodrum, tarihi kalıntıları arasında yel değirmenlerini de bulunduruyor. Bodrum yel değirmenleri Bodrum ve Gümbetkoylarının tepesinde yer alır. Buradaki yel değirmenleri 18. yüzyılda inşa edilmiş olup; 1970’li yıllara kadar aktif olarak kullanılmıştır.

Günümüzde çok iyi durumda olmayan yel değirmenleri tarihiyle ve sahip olduğu deniz manzarasıyla görülmeye değerdir. Bodrum yel değirmenlerini ziyaret edeceğiniz günlerde bol bol fotoğraf çekmeyi unutmamanızı tavsiye ederiz.

 

Uzunyalı Plajı

Uzunyalı Plajı
Uzunyalı Plajı

Marmaris’te en kolay ve en rahat denize girebileceğiniz noktalardan biridir Uzunyalı Plajı.

Marmaris’te güzel bir tatil yapmaya başladıysanız eğer, Marmaris Halk Plajı’nın hemen bitiminde bulunan Uzunyalı Plajı’na Marmaris Merkez’den ulaşabilirsiniz.

Plaj, 10 km sahil kıyısına sahiptir. Bir diğer özelliği ise; kıyısı sıralanan birçok restorana ve cafeye sahip olması… Uzunyalı Plajı’nda hem eğlenmek hem de dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için harika bir nokta.

 

Kıdrak Koyu

Kıdrak Koyu
Kıdrak Koyu

Fethiye-Ölüdeniz’de bulunan Kıdrak Koyu, bölgenin en gözde kamp yerleri arasındadır. Koy Ölüdeniz Plajı’nın bir kilometre uzaklığında kalıyor.

Ölüdeniz Plajı’ndan doğuya doğru 1 km kadar giderseniz Kıdrak Koyu’nun tüm güzelliğine şahit olacaksınız. Yani kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Koyun ince kumlu ve geniş bir plajı vardır.

Etrafı yeşilin her tonunu sunan çam ağaçlarıyla çevrilidir. Ölüdeniz otellerinin birinde konaklayacak ve burada güzel bir tatil yapacaksanız eğer, Kıdrak Koyu’na mutlaka gitmelisiniz. Bu koyu görmeden kesinlikle tatilinize son vermeyin. İlk olarak Ölüdeniz otel fiyatlarını internet üzerinden araştırıp tatilinizi planlamaya başlayabilirsiniz.

 

Şövalye Adası

Şövalye Adası
Şövalye Adası

Özellikle yaz aylarında birçok turiste ev sahipliği yapanFethiye, sınırları içerisindeki koylarıyla ve birbirinden benzeriz plajlarıyla keyif verici bir tatil sunuyor.

Fethiye otellerinin birinde konakladığınız zamanlarda, Fethiye Limanı’nın kuzeyine bulunan Şövalye Adası’nı ziyaret etmenizi öneririz. Fethiye otel fiyatları sizi korkutmasın; çünkü buradaki oteller her bütçeye hitap etmektedir.

Şövalye Adası, ismini 15. yüzyılda bölgede bulunan Rodos şövalyelerinden alır. Rodos şövalyeleri adada bir kale yapmış ve bu kalenin kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Bunun yanı sıra adada eski sarnıçlar ve mozaikler görebilirsiniz. Şövalye Adası, Fethiye’ye 1,5 mil uzaklıktadır. Bu noktaya ulaşmak için deniz otobüsleri düzenli olarak sefer düzenlemektedir.

 

Bencik Koyu

Bencik Koyu
Bencik Koyu

Datça’nın birbirinden güzel koyları, yerli turistler kadar yabancı turistlerin de ziyaret durakları arasında…

Datça otel fiyatlarını araştırdıktan sonra otellerin birinde rezervasyonunuzu yaptırdıysanız ve yakın bir tarihte tatilinize başlayacaksanız eğer, bölgedeki gezilecek yerlerin bir listesini hazırlamayı unutmayın.

Datça otellerinin birinde konakladığınız günlerde, bir liman özelliği taşıyan Bencik Koyu’nu keşfe çıkabilirsiniz. Bencik Koyu, Gökova Körfezi ve Hisarönü Körfezi’nin arasında kalıyor. Koydan yapacağınız yarım saatlik bir yürüyüş sizleri Bördübet Koyu’yla buluşturacak. Bencik Koyu’nda oturup dinlenebileceğiniz bir tesis de bulunmakta… Datça’nın huzurlu atmosferinde gelen misafirlerini ağırlayan Bencik Koyu, sahip olduğu temiz deniziyle sizleri bekliyor.

 

Akyaka Plajı

Akyaka Plajı
Akyaka Plajı

Muğla’nın birbirinden güzel koylarının tadını çıkarmak için sizleri Akyaka Gökova’ya davet ediyoruz.

Akyaka Gökova’da bulunan Akyaka Halk Plajı, pürüzsüzlüğüyle ve berraklığıyla keyifli vakitler geçirebileceğiniz bir noktadır. Halk plajı olduğu için biraz kalabalık olsa da her zaman yer bulabileceğiniz bir yerdir aynı zamanda.

Akyaka Gökova otelleri hakkında bilgi edinip, rezervasyonunuzu yaptırdıktan sonra Akyaka Plajı’nda yorgunluğunuzu üzerinizden atabilirsiniz. Akyaka Gökova otel fiyatları her mevsim farklılık gösterse de hemen hemen her bütçeye uygun olduğunu söyleyebiliriz.

Akyaka Plajı aynı zamanda Mavi Bayrak ödülünü almıştır. Havaalanına 90 km, şehir merkezine ise 30 km uzaklıktadır. toplu taşıma araçlarıyla Akyaka Halk Plajı’na ulaşabilirsiniz.

200 metrelik bir sığlığı olan Akyaka Plajı, bulunduğu bölgenin koruma alanı olmasından dolayı doğasını korumayı başarmıştır. Akyaka Plajı eşsiz doğasıyla şimdi sizleri bekliyor.

 

Palamutbükü Plajı

Palamutbükü Plajı
Palamutbükü Plajı

Datça’nın en güzel koylarından biri olan Palamutbükü, mavi ve yeşilin bir arada bulunduğu eşsiz noktalardan biridir. Palamutbükü’nün sahip olduğu kıyılar bir akvaryumu hatırlatır insana. Denizin tertemiz olması, suyun içini rahatlıkla görebilmenizi sağlar.

Palamutbükü’nün sahili uzundur. Deniz kıyısı boyunca çay bahçeleri ve lokantalar sıralanmıştır. Ve sizleri denize davet eden şezlonglar…

Palamutbükü otellerinin birinde konaklamanın en güzel yanı, bu benzersiz denizde kulaç atmaktır. Yorgunluğunuzun, plaja daha ilk adım attığınızda yok olduğunu hissedeceksiniz. Huzurlu ve dingin bir tatil isteyenlerin ilk adreslerinden biri olan bölgede birçok otel bulunmaktadır. Palamutbükü otel rezervasyonunuzu hemen yaptırıp, bu büyüleyici denize sahip olan bölgede uzun bir tatil geçirebilirsiniz.

 

Palamutbükü Limanı

Palamutbükü Limanı
Palamutbükü Limanı

Tablo gibi bir güzelliği vardır, Palamutbükü Limanı’nın. Birçok tekne ve kayıklar görebileceğiniz limanda balık tutanların sayısı oldukça fazla. Palamutbükü Limanı’na özellikle hafta sonları Datçalılar gelir. Tabii, bölgeye tatil için gelenlerinde kalabalıklaştırdığı bir bölgedir.

Liman kıyısı boyunca ılgın ağaçları çıkacak karşınıza, Eğer tam mevsiminde geliyseniz ilgin ağaçlarının çiçek açmış hallerine şahit olabilirsiniz. Burada sahil boyunca sıralanmış lokanta ve cafeler bulunuyor. Eğer limana kısa bir gezi yapmak isterseniz, lokantalarda öğle yemeğinizi yiyebilir ve dinlenebilirsiniz.

Palamutbükü otellerinde tatil yaptığınız günlere limanın tüm güzelliğini dahil etmeyi unutmayın. Palamutbükü otel fiyatları mevsimine göre değişiklik gösterse de her bütçeye hitap edecek düzeydedir.

Palamutbükü Yakaköy

Palamutbükü Yakaköy
Palamutbükü Yakaköy

Muğla’nın köy hayatını gözler önüne seren noktalardan biridir Yakaköy. Palamutbükü’nün büyük bir kısmı Yakaköy Muhtarlığı’na bağlıdır. Eğer bu yaz sezonunda Palamutbükü otellerinde konaklayacaksınız Yakaköy’ü ziyaret edebilirsiniz.

Palamutbükü Yakaköy, şehir karmaşasından uzak, sakin bir tatil isteyenlerin tercih ettiği noktalardan biridir. Burada konaklama tesisleri de bulunmakta… Ulaşımı da oldukça kolaydır. Datça ilçe merkezine sadece 20 km uzaklıktadır. Köyde bulunan caminin yanında bir yol uzanıyor. Bu yol da Palamutbükü’ne çıkmakta… Palamutbükü otel rezervasyonunuzu erken yaptırmanızı öneririz. Çünkü bölgenin müdavimleri oldukça fazla.

 

Palamutbükü Yassı Tepesi

Palamutbükü Yassı Tepesi
Palamutbükü Yassı Tepesi

Datça’nın küçük bir turizm bölgesidir Palamutbükü. Ulaşım açısından kolay bir noktada bulunduğu için, hem kısa bir zaman geçirmek isteyenlerin hem de uzun bir tatil planı yapanların ilk tercihleri arasında.

Palamutbükü’nde birçok otel bulunuyor. Palamutbükü otel kategorileri arasında pansiyon, bungalov ve butik otel tesisleri hizmet vermektedir.

Palamutbükü otellerini ve otel fiyatlarını araştırıp rezervasyonunuzu yaptırdıysanız eğer, bölgenin en yüksek alanı olan Yassı Tepesi’ne çıkmanızı öneririz. Tepenin manzarası görenlerin beğenisini kazanmaktadır.Palamutbükü Yassı Tepesi’nin kuzeyinde Bodrum Yarımadası ve Gökova Körfezi, batısında ise Knidos Antik Kenti’nin tepeleri görünür. Ege Denizi’nin tüm güzelliğine bir anda şahit olursunuz. Palamutbükü Yassı Tepesi, keyifli bir gezi noktası olabilir sizler için.

 

Şevket Sabancı Kültür Merkezi

Şevket Sabancı Kültür Merkezi
Şevket Sabancı Kültür Merkezi

Bodrum Yarımadası’nın en çekici bölgelerinden biridirTurgutreis.

Tatiliniz sırasında Turgutreis Pazarında gezebilir,Günbatımı Plajı’nda denizin tadını çıkarabilirsiniz. Eğer daha fazla gezmek ve bölgeyi keşfetmek isterseniz, Şevket Sabancı Kültür Merkezi’ne uğramanızı öneririz. Şevket Sabancı Kültür Merkezi, her yaş grubuna hitap etmektedir.

Gösteriler, konserler, tiyatrolar, sergiler ve atölye çalışmaları aktif olarak yapılmaktadır. Atölye çalışmaları arasında; resim, heykel, kaligrafi, ahşap boyama, mozaik ve seramik dersleri vardır. Bunların yanı sıra; hızlı okuma ve anlama kursları da verilmektedir kültür merkezinde. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerinde yer alan Şevket Sabancı Kültür Merkezi’ni tatiliniz sırasında ziyaret edebilirsiniz.

 

Mindos Kapısı

Mindos Kapısı
Mindos Kapısı

Bodrum’un doğal güzelliği kadar tarihi kalıntıları da turistlerin ilgisini çekmektedir. Halikarnas Mozolesi, Pedasa Antik Kenti, Bodrum Antik Tiyatro, Bodrum Kalesi bölgede gezilmesi gereken noktaların ilk sıralarında mutlaka yerini almalı.

Tabii Mindos Kapısı da tarihi gerçekliğiyle görülmeye değer kalıntılardan biridir. Turgutreis’in bitiminde, Gümbetyakınlarında bulunan Mindos Kapısı, eski Halikarnas’ın şehir duvarlarından biri olup, iki giriş kapısından biridir.

Günümüze M.Ö. 4 yüzyıldan gelen kapı, Kral Mausolos tarafından yaptırılmıştır. Bodrum’da denizin ve Bodrum Barlar Sokağı’nın tadını çıkarırken Mindos Kapısı’nın tarihi gerçekliğine şahit olmak için zaman ayırmayı unutmayın.

 

Sakartepe

Sakartepe
Muğla Sakartepe

Muğla’nın tatil için tercih edilen noktalarından biridir Akyaka Gökova. Akyaka Gökova otelleri hem güzel bir tatil sunuyor hem de doğanın içinde kusursuz bir hizmet…

Akyaka Gökova otel fiyatları da özellikle yaz aylarında artış gösteriyor.

Eğer, bu yaz tatilinizde Akyaka Gökova’ya gidecekseniz, bu bölgedeki Sakartepe’ye çıkmanızı öneririz. Bu nokta tepede bulunduğu için, yokuşlu bir yolculuk sunuyor. Biraz zahmetli bir yol olsa da, Akyaka Gökova’nın tüm manzarasına Sakartepe’den şahit olmak her şeyi unutturacak sizlere.

Sakartepe’nin seyir terası, genellikle yolculuk yaptığı sırada mola vermek isteyenlerin uğrak noktasıdır. Gökova’nın bu güzel manzarasına şahit olmak için ziyaret eden turist sayısı da oldukça fazladır. Burada çok güzel manzaralar fotoğraf karelerine yansıyabilir.

Gökova’nın 903 metre yükseğinde bulunan Sakartepe, Muğla’nın dinlendiren noktalarının başında gelir.

Datça Apollon Tapınağı

Datça Apollon Tapınağı
Datça Apollon Tapınağı

Datça, Türkiye’nin yaz turizminde önemli noktalarından biridir. Datça otellerinin birinde konaklayıp güzel bir tatil geçirmek istiyorsanız, bölgenin tarihi eserlerini de ziyaret etmenizi öneririz.

Datça’da sürekli olarak kazı çalışmaları yapılmaktadır. Yakın bir zamanda Datça’da bir Apollon Tapınağı ortaya çıkarılmıştır. Knidos Antik Kenti çevresinde bulunan Datça Apollon Tapınağı’nın yanı sıra birçok arkeolojik eserler de gün yüzüne çıkarılmıştır. Emecik Köyü’nden çıkarılan eserler şu anda Marmaris Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Datça otel fiyatlarını araştırıp, otellerin gezilecek yerlere yakınlığı hakkında bilgi edindikten sonra rezervasyonunuzu gerçekleştirebilirsiniz.

 

Hafsa Sultan Kervansarayı

Hafsa Sultan Kervansarayı
Hafsa Sultan Kervansarayı

Marmaris Kalesi’ne yakın bir yerde bulunan Hafsa Sultan Kervansarayı, yüzyıllar boyunca koruduğu sağlamlığıyla günümüzün en çok ziyaret edilen tarihi yapılarından biridir.

Kervansarayı Kanuni Sultan Süleyman annesi Valide Hafsa Sultan için yaptırmıştır. Yıl 1545… Kanuninin yaptırdığı bu kervansaray aynı zamanda Rodos seferi için konaklama ve ticaret noktası olmuştur.

Marmaris otellerinin birinde konakladığınız günlerde Hafsa Sultan Kervansarayı’nı ziyaret edebilirsiniz. Bu sayedeMarmaris Kalesi ve Müzesi’ni de kolaylıkla görme imkanı yakalayacaksınız. Tatilinize ilk adımı Marmaris otelfiyatlarını araştırıp rezervasyon yaptırarak atabilirsiniz.

 

Kayaköy Hayalet Şehir

Kayaköy Hayalet Şehir
Kayaköy Hayalet Şehir

Fethiye otellerinde bu yaz için rezervasyon yaptırdıysanız, hem keyifli bir tatile hem de uzun bir tarihi yolculuğa ilk adımı atmışsınız demektir.

Fethiye’deki keşif turlarınıza ilk olarak Kayaköy Hayalet Şehir’i dahil etmenizi öneririz. Dar sokaklarında bulunan özgün mimari yapılarıyla farklı bir zaman dilimine sürükleneceğiniz Hayalet Şehir, bölgenin önemli turizm noktalarından biridir.

Bölgede birçok araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda Kayaköy’ün Karmillassos Antik Kenti’nde kurulduğu bilgisi ortaya çıkmıştır. 11. veya 14. yüzyılda bu Likya bölgesine Rumlar yerleşmiş, günümüzdeki kalıntılar da Rumların inşa ettiği yapılardır. Kayaköy Hayalet Şehir’de her anınızı merakla geçecek.

Fethiye otel kategorilerinden (otel, butik ote, pansiyon) hangisini seçerseniz seçin, tatilinize unutulmaz yolculuklar dahil etmeyi sakın unutmayın. Keyifli bir Fethiye tatili dileriz.

 

Amos Antik Kenti

Amos Antik Kenti
Amos Antik Kenti

Turunç ile Kumlubük arasında kalan ve Amos Koyu’nun çevresinde bulunan Amos Antik Kenti, son zamanlarda turistlerden yoğun ilgi görmektedir.

Günümüze kadar iyi korunmuş bir halde gelen antik kentte tiyatro, sarnıç, tapınak, anıtlar ve heykel kalıntıları bulunmaktadır. Amos Antik Kenti; Marmaris’e 24 km, Turunç’a ise 2 km uzaklıktadır. Antik kenti ziyaret ettiğiniz zaman Amos Koyu’nun da tadını çıkarmayı da sakın unutmayın.

Hem doğal güzelliklerle dolu bir koya hem de tarihi kalıntılara şahit olacağınız bu bölge, Turunç tatilinizde sizleri bekliyor.

 

Amos Koyu

Amos Koyu
Amos Koyu

Turunç ile Kumlubük arasında bulunan Amos Koyu, Turunç tatilinizde sizlere tüm güzelliğini göstermeye hazır.

Amos Koyu’nu baştan sona gezmek ve çevresindeki Amos Antik Kenti’ni keşfetmek eğlenceli vakitler geçirmenizi sağlayacak. Amos Koyu’na Marmaris’ten 25 dakika sonra ulaşabilirsiniz.

 

Turunç Halk Plajı

Turunç Halk Plajı
Turunç Halk Plajı

Marmaris’in en huzurlu köşelerinden biridir Turunç.

Turunç halk plajında yüzerken güneşin sıcaklığından kesinlikle bunalmazsınız. Aynı zamanda Mavi Bayraklı bir plajın tadını çıkarabilirsiniz doyasıya. Turunç halk plajı; havalimanına 120 km uzaklıkta, şehir merkezine 1 km’lik bir mesafede yer alıyor. Uzunluğu 300 metre, genişliği ise 10 metre… Turunç’taki halk plajında yılınızın tüm yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz.

 

Pedasa Antik Kenti

Pedasa Antik Kenti
Pedasa Antik Kenti

Yaz turizminde önemli bir yere sahip olan Bodrum’un tarihi kalıntılarından biridir Pedasa Antik Kenti. Bodrum’a 4 km uzaklıkta bulunmakla birlikte ulaşımı biraz zordur. Özel aracınızla Çırkanlı Köyü’ne gelip, ardından 1 saatlik bir yürüyüşten sonra Pedasa’ya ulaşabilirsiniz. Yöre halkı bu antik kente Gökçeler adını vermektedir.

Her ne kadar Çırkanlı Köyü’nde sonra bir saat yürünmesi gerekse de yanınızda bir rehber bulunmasını öneririz. Aksi takdirde antik şehri bulmanız daha da zorlaşabilir.

Bölgenin tarihi hakkında sizlere detaylı bilgi verecek olan Pedasa Antik Kenti, Legel şehirleri arasındaki en iyi korunmuş yerleşim alanlarından biridir. Buradaki mezarlar gerçekten görülmeye değer.

Bodrum Antik Tiyatro’yu, Gündoğan beldesindeki Apostol Kilisesi’ni gezip gece hayatınızı hareketlendirecek olanBodrum Barlar Sokağı’nın keyfini tatiliniz boyunca çıkarabilirsiniz.

Keyifli bir Bodrum tatili dileriz.

 

Turgutreis Pazarı

Turgutreis Pazarı
Turgutreis Pazarı

Bodrum-Turgutreis’te her cumartesi günleri büyük bir pazar kurulmaktadır. Gıdadan eşyalara kadar her şeyi bulabileceğiniz Turgutreis Pazarı, dolmuşların bulunduğu noktanın hemen yanında bulunuyor.

Turgutreis Pazarı’ndaki El Sanatları Sokağı’na uğramadan bu gezinizi sonlandırmamanızı öneririz. Pazarda tezgah açanlar sadece Turgutreisliler yerlileri değil. Turgutreis’a aşık olup bölgeye yerleşen yabancıları da bir şeyler satarken görmeniz mümkündür. El yapımı küpeler, bileklikler, çeltikler kesinlikle beğeninizi kazanacak. Pazarda özellikle doğal taşlar yoğun ilgi görmektedir. Turgutreis Pazarı’ndaki her şey uygun fiyatlara satılmaktadır.

 

Günbatımı Plajı

Günbatımı Plajı
Günbatımı Plajı

Bodrum-Turgutreis’te bulunan Günbatımı Plajı, denize girmek için en çok tercih edilen noktalardan biridir. Bodrum Yarımadası’nda bulunan en güzel plajların da başında gelmektedir.

Bölgede en güzel gün batımlarından biri yaşandığı için, plajın ismi Günbatımı Plajı olarak anılmaktadır. Plaj halka açıktır. 150 metre uzunluğunda ve Ege ile Akdeniz sularını birleştirmektedir.

 

Azmak Nehri

Azmak Nehri
Azmak Nehri

Muğla Akyaka Gökova’da bulunan Azmak Nehri, bölgenin sahip olduğu zenginliklerden biridir. Azmak bir tatlı su nehri olup, nehrin yanlarında sazlıklar, ördekler ve levrekler vardır.

Akyaka’da tatil yaptığınız günlerde mutlaka Azmak Nehri’ne gitmenizi öneririz. Çünkü Akyaka’da tatil Azmak Nehri’nden başlar. Muhteşem bir manzara eşlik edecek olan gezinizde yorulmanız mümkün olmayacak. Çünkü her adımda huzur hissettirecek Azmak Nehri sizlere.

Nehrin kıyılarında birçok balıkçı lokantaları bulunuyor. Dilerseniz lokantaların birinde dinlenerek hem bir balık ziyafeti çekebilir hem de Azmak’ın dinlendirici manzarasını doyasıya seyredebilirsiniz.

Marmaris Boncuk Koyu

Marmaris Boncuk Koyu
Marmaris Boncuk Koyu

Sedir Adası’ndan sonra Gökova’nın en gözde ve en güzel sahiline sahiptir Marmaris Boncuk Koyu.

Görenlerin hayranlığını kazanacak kadar muhteşem bir yer olan Marmaris Boncuk Koyu, hem kolay bir ulaşım sağlar hem de harika bir tatil fırsatı sunar. İsmini, denizindeki minik çakıllarından alır. O kadar temiz bir sahili vardır ki; su altı görüş mesafesi 15-20 metreye kadar iner. Koya Çamlı Köyü yolunu takip ederek ulaşabilirsiniz.

Marmaris Boncuk Koyu, aynı zamanda dalış meraklılarının gözde bölgelerinden biridir. Boncuk Koyu’nda dalış yaparken birçok balık çeşidi en zararsız ve şirin halleriyle sizlere su altında eşlik edecek. Koyda duş, cafe ve elektrik hizmetleri bulunmaktadır. Huzurlu, sessiz ve bir o kadar keyifli bir tatil için sizleri bekliyor.

 

Cennet Adası

Cennet Adası
Cennet Adası

Sizlere bu yazımızda Marmaris’in güzel tatil bölgelerinden birini anlatacağız. Kendinizi başka bir dünyada hissedeceğiniz Cennet Adası’ndan…

Bir adadan ziyade yarımada özelliği taşıyan Cennet Adası, Marmaris Koyu’nun hemen girişinde sizleri bekliyor. Teknelerin uğrak yerlerinden biri olan bölgede harika doğa yürüyüşleri yapabilir ve Ege Denizi’nin sularında dilediğiniz kadar kulaç atabilirsiniz. Adaya, 8 kilometrelik bir yolculuğun ardından ulaşacağını Yalancı Boğaz üzerinden yürüyerek gidebilirsiniz.

Buradaki manzara sizleri büyüleyecek, çevresindeki restoranlarda ve kafelerde oturarak manzaranın tadını doyasıya çıkarma fırsatı yakalayabileceksiniz. Aynı zamanda bölgenin en güzel hallerini fotoğraflayabilirsiniz burada.

Cennet Adası’nda zaman nasıl geçtiğine kesinlikle anlam veremeyeceksiniz. Marmaris’in en güzel köşelerinden biri olan Cennet Adası’nı bu yaz tatilinizde mutlaka ziyaret etmelisiniz.

 

Değirmenbükü

Değirmenbükü
Değirmenbükü

Muğla’daki Gökova’nın en büyük koyu olan Değirmenbükü,Marmaris’e 25 kilometre uzaklıktadır.

El değmemiş bir güzelliğe sahip olan Değirmenbükü, tekne turları sırasında sürekli olarak ziyaret edilmektedir. Buradaki her koy tertemiz sularına davet eder sizleri. Yeşilin her tonunun gizlendiği koylar, plajlar yıl içerisinde yerli ve yabancı turistlerin ziyaret akınına uğrar. Ulaşımı oldukça kolaydır Değirmenbükü’nün. Muğla-Marmaris karayolundaki Karacasöğüt kavşağı üzerinden asfalt yolla ulaşabilirsiniz.

Mavi yolculuğun vazgeçilmez duraklarından biri olan Değirmenbükü, tatilinizin bir parçası olabilir. Akbük Koyu,Sedir Adası ve Küfre Koyu sayfalarımıza tıklayarak Akyaka Gökova’nın çevresindeki diğer tatil bölgeleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.

 

Akbük Koyu

Akbük Koyu
Akbük Koyu

Gökova Körfezi’nin en benzersiz ve en vazgeçilmez tatil bölgelerinden biridir Akbük Koyu. Sessizliğiyle, sakinliğiyle ve tertemiz sularıyla huzuru bol bir köşedir.

Koy, Gökova Körfezi’nin kuzeyinde kalır. Burada küçük bir iskele ve birkaç lokanta bulabilmek mümkündür. Akbük Koyu il merkezine 48 kilometre uzaklıktadır. Muğla’nın birbirinden güzel koylarından birini oluşturan Akbük’te Karia Antik Kenti’ni ve Keramos kalıntılarını gezip görebilme imkanına da sahipsiniz.

Akbük Koyu’na isterseniz Akyaka’dan sahil boyunca süren 25 kilometreli bir yolla ya da Ören’den 20 kilometrelik asfalt bir yolla ulaşabilirsiniz. Eğer bu bölgede tatil yapmayı planlıyorsanız kamp yapabilirsiniz veya Akyaka Gökova’daki pansiyonların birinde konaklayabilirsiniz.

 

Gökgemile Koyu

Gökgemile Koyu
Gökgemile Koyu

Muğla’nın birbirinden güzel koylarına ve plajlarına ev sahipliği yapan Kapıdağ Yarımadası, tatilcilerin vazgeçilmez bölgelerinden biridir.

Şimdi sizlere, bu yarımadanın benzersiz noktalarından birini tanıtacağız. Gökgemile Koyu’nu… Eğer bu bölgede tatil yapmayı planlıyorsanız Gökgemile Koyu’nun güzelliğine mutlaka şahit olmalısınız. Koya, Fethiye’den kalkan tekne turlarıyla veya Hamam Koyu’dan 20 dakikalık bir yürüyüşle de ulaşabilirsiniz. Oldukça ıssızdır Gökgemile Koyu. Ağaçların sarıp sarmaladığı bu yer, Akdeniz’e doğru uzanır. Sıcak yaz aylarında huzurlu ve serin günler sunan Gökgemile Koyu, Kapıdağ Yarımadası’nın her hangi bir bölgesinde tatil yaptığınız sıralarda keşiflerinizi bekliyor olacak.

Bozukkale Koyu

Bozukkale Koyu
Bozukkale Koyu

Muğla-Marmaris’in benzersiz bir tatil sunan bölgelerinden biridir Bozukkale Koyu, Marmaris’in güneybatısında yer alır ve tarihte de önemli bir yer olmuştur.

Gecesi ve gündüzü farklı eğlenceler sunan Bozukkale Koyu, bir tatil için bulunmaz bir noktadır. Tertemiz koyun plajlarında dilediğiniz kadar kulaç atabilir ve yaz sıcaklarından kolaylıkla uzaklaşabilirsiniz. Koy, mavi yolculuk yapanların da uğrak yerlerinden biri olup ekonomik tatil isteyenlerin ilk tercih ettiği bölgelerden biridir. Burada az otel bulunsa da erken rezervasyonla kendinize yer ayırabilirsiniz. Hem manzarasıyla hem de tatil fırsatlarıyla dikkatleri üzerine çeken Bozukkale Koyu, gezilecek yerleriyle de yeni keşif yerleri sunacak sizlere.

Yılın her mevsimi gidip tatil yapabileceğiniz koy, özellikle bahar ve yaz aylarında tercih edilmektedir. Marmaris’te geçireceğiniz günler Bozukkale Koyu ile kalmayacak; Baca Mağarası, Turgut Şelalesi, Kızkumu, Bördübet Koyuve Marmaris Kalesi de sizlerin keşiflerini bekliyor olacak.

 

Bodrum Osmanlı Tersanesi

Bodrum Osmanlı Tersanesi
Bodrum Osmanlı Tersanesi

Bodrum’un tarih kokan noktalarından biridir Osmanlı tersanesi. Günümüzde Milta Marina’nın yanında bulunan bölge, koca bir tarihe tanıklık edip, antik çağlarda da tersane olarak kullanılmıştır.

Birçok medeniyete hizmet eden Bodrum Osmanlı Tersanesi’nde Osmanlı donanması için sürekli olarak gemi yapılmıştır ve gelebilecek saldırıları önlemek amacıyla tersaneye gözetleme kulesi eklenmiştir. Bodrum Osmanlı Tersanesi günümüzde sanat galerisi olarak hizmet vermektedir. Bodrum’da bulunduğunuz günlere Osmanlı tersanesini dahil edebilirsiniz. Tabii bölgenin diğer gezilecek alanlarına bol bol zaman ayırmayı unutmayın. Halikarnas Mozolesi, Bodrum Antik Tiyatro, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve İasos Antik Kenti görmenizi önerdiğimiz yerlerden sadece birkaçıdır.

 

Bağla Koyu

Bağla Koyu
Bağla Koyu

Bodrum’un birbirinden güzel koylarından biridir Bağla Koyu. Bölgenin en çok tercih edile noktalarından biridir.

Bodrum merkeze 14 kilometre uzaklıkta, yazın keyfini çıkarabileceğiniz Bağla Koyu doğal güzelliğiyle tatilcilerin beğenisini kazanıyor. Bodrum’da geçireceğiniz günlerde Bağla Koyu’nda mutlaka vakit geçirmenizi öneririz.

Bodrum’da eğlenceli bir gece hayatı da sizleri bekliyor olacak. Gündüz plajda eğlenerek vakit geçirip, gece Bodrum Barlar Sokağı’nda eğlenebilirsiniz.

Yaz aylarının en gözde tatil bölgelerinden biri olan Bodrum, Bağla Koyu’nun huzurlu ortamını sunarken tarihi güzelliklerini gözler önüne seriyor. Bodrum Antik Tiyatro’sunu, İasos Antik Kenti’ni ve Halikarnas Mozolesi’ni keşif turlarınıza dahil edebilirsiniz.

 

Köyceğiz Gölü

Köyceğiz Gölü
Köyceğiz Gölü

Akdeniz’in güzelliğinden büyük bir parça alan yerlerden biridir Köyceğiz Gölü. Yuvarlakçay, Asar, Yangı, Kargıcık Çayı, Namnam Çayı ve Özsuyu pınarları ile beslenen Köyceğiz Gölü, Muğla ilinin sınırları içerisindedir.

Çevresinin doğal güzelliği, keşif noktaları ve bulunduğu kasabayla olan muhteşem uyumu, gören herkesin hafızasında büyük bir yer ediniyor. Aynı zamanda bir özelliği daha var gölün. Dünyada 7 tane bulunan ayaklı göller arasındadır. Caretta Caretta kaplumbağalarının yuvalama alanı olan göl, Dalaman Havalimanı’na 35 kilometre uzaklıktadır.

Bu yaz tatilinizde dinlenmek, tüm karmaşadan uzaklaşmak ve en önemlisi yenilenmek istiyorsanız, Muğla’daki günlerinize Köyceğiz Gölü’nü dahil etmenizi öneririz. Dilerseniz, Köyceğiz Gölü yakınında bulunan otellerde konaklayarak bölgedeki doğanın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Muğla tatilinizde şehrin tarihi alanlarını da ziyaret etmeyi unutmayın. Pınara Ören Yeri, Letoon Antik Kenti, Gümüşkesen Anıtı, Bodrum Antik Tiyatro veTelmessos Antik Kenti listenize ekleyeceğiniz yerlerdan sadece birkaçıdır.

 

Yaka Köyü

Yaka Köyü
Yaka Köyü

Muğla’nın Fethiye ilçesine 40 kilometre uzaklıkta olan Yaka Köyü, yerli ve yabancı turisteler tarafından yoğun ilgi görmektedir. Bunun bir sebebi içinde bulundurduğu Tlos Antik Kenti diğer bir sebebi ise köyün kültürel ve sosyal açıdan zengin olmasıdır. Köyün kendine has asker eğlenceleri, düğünleri ve nişanları görülmeye değer.

Köyde en çok ziyaret edilen yerlerden biri Memiş Ağa’nın çiftliği olarak bilinen tarihi köşktür. Memiş Ağa’nın konağını ziyaret ettikten sonra bölgede sürekli kalkan minibüslerleTlos Antik Kenti’ne kolaylıkla ulaşabilirsiniz. 4000 senelik bir tarihi olan Tlos Antik Kenti’nde, kaya mezarları, kilise, antik tiyatro, roma hamamı ve tarihi kale sizleri güzel bir yolculuğa çıkaracak. İçindeki önemli kalıntılarla dünyanın her yerinden turistin akın ettiği Yaka Köyü, tatiliniz sırasında sizlerin de ziyaretini bekliyor. Fethiye’nin diğer tarih alanlarını oluşturan; Letoon Antik Kenti, Pınara Ören Yeri, Patara Antik Kenti ve Af Kule Manastırı ziyaret edebileceğiniz yerler arasındadır.

Kazıklı Köyü

Kazıklı Köyü
Kazıklı Köyü

Yörüklerin olduğu dönemlerde dağın kenarında kazıklar kullanılarak çadırlar kurulan ve adını o dönemlerde alan Kazıklı Köyü, Muğla-Milas’ın bir köyüdür.

İlçe merkezine 42 kilometre uzaklıktaki Kazıklı Köyü, yat turizm açısından bir öneme sahiptir. Özellikle yemekleri oldukça lezzetlidir. Keşkek, ekşili köfte ve zeytinyağlılar köy mutfağının seçkin yemekleri arasındadır. Kıyı boyunca sıra sıra dizilmiş restoranlarda deniz ürünlerinin tadında da bakabilirsiniz. Milas tatilinizde Kazıklı Köyü’nü keşfetmek için bir gezi planlayabilirsiniz. Doğasıyla ve huzurlu havasıyla her şeyden uzak saatler geçirebilirsiniz. ardından Milas’ın tarihi yerleri arasındaki Gümüşkesen Anıtı’nı, Euromos Antik Kenti’ni ve Beçin Kalesi’ni ziyaret etmeyi unutmayın.

 

Emecik

Emecik
Emecik

Muğla-Datça’ya bağlı bir köy olan Emecik, tarihi açıdan önemli bir yere sahiptir. Yaz turizmi açısından gelişmiş bir şehirde bulunmasından dolayı turistlerin konaklamak için tercih ettiği bölgeler arasındadır.

500 yıl öncesinde İspanyol korsanlar Datça’dan geçerken geminin içinde bulunan cüzzam hastalarını Emecik sahiline bıraktığı ve ölüme terk edilen cüzzam hastaları bölgenin temiz havası ve suyu sayesinde iyileştiği bilinmektedir. Datça Emecik, 1970 yılında turizm bölgesi olarak ilan edilmiştir ve halkın önemli geçim kaynaklarından biri de turizm olmuştur. Datça Emecik’te birçok tatil köyü bulunmaktadır. Yaz tatilinizde bu tatil köylerinden birinde yer ayırarak bol huzurlu ve bol keyifli bir tatile adım atabilirsiniz. Bu arada Datça’nın gezilecek yerlerini de ziyaret etmeyi unutmayın. Knidos Antik Kenti ve Kargı Koyu keşif yerleriniz arasında olabilir.

 

Sarıgerme Plajı

Sarıgerme Plajı
Sarıgerme Plajı

Türkiye’nin en temiz kumsallarından biridir Sarıgerme Plajı.Muğla’nın sınırları içerisinde yer alır ve burası adeta gizli kalmış bir cennettir. Çam ormanları arasında kendini gösteren Sarıgerme Plajı, kadife gibi kumsalıyla da gelen herkese huzur veriyor.

Plaja ilk adımı attığınızda kendinizi bir okyanus adasında gibi hissedeceksiniz. Her şeyden uzak bir tatil için ideal yerlerinden biri olan Sarıgerme Plajı, tertemiz bir sahile sahiptir. Burada her türlü su sporları da yapmak mümkün… Hem doğanın içinde hem de popüler bir plajda zaman geçirmek tatilinizin en keyifli anlarını yaşatacak. Muğla’da yaz tatilinizi geçirmeyi planlıyorsanız Sarıgerme Plajı’na muhakkak uğramalısınız. Tabii şehrin gezilecek tarihi yerlerini de ziyaret etmeyi unutmayın. Af Kule Manastırı, Pınara Ören Yeri, Letoon Antik Kenti, Gümüşkesen Anıtı Muğla’nın turistik gezi alanlarından sadece birkaçıdır.

 

Af Kule Manastırı

Af Kule Manastırı
Af Kule Manastırı

Muğla’nın Fethiye ilçesinde en görülesi yerlerden biridir Af Kule Manastırı. Tarihi bir kalıntı olan manastıra yolculuğunuz sırasında muhteşem manzaralara tanık olacaksınız.

Kayaköy’den çıkıp dağ yolundan 3-4 kiloemtre sonra karşınıza çıkacak olan Af Kule Manastırı, yorgunluğunuzu bir anda alacak. Denize karşı konumlanmış olan manastır hakkında halkın söyledikleri ve rehberlerin söyledikleri biraz çelişiyor. Kimine göre bu manastırda Hz. İsa yıllarca saklanmıştır, kimine göre ise papazlar bu manastırda inzivaya çekilip af diledikleri yermiş. Af Kule Manastırı’nda vakit geçirip çevreyi keşfederken bol oksijen biraz başınızı döndürebilir.

Hem bir keşif alanı hem de dinlenme yeri olan manastırı Muğla gezinize ekleyebilirsiniz. Tarihi ve doğal yerler keşfetmeye devam etmek isterseniz; Sarsıla Koyu’nu, Sarıgerme Plajı’nı, Baca Mağarası’nı ve Karabağlar Yaylası’nı ziyaret edebilirsiniz.

 

Sarsala Koyu

Sarsala Koyu
Sarsala Koyu

Muğla’da mavi yolculuk yaprak tatilini geçirenlerin uğrak yerlerinden biridir Sarsala Koyu. Doğanın içinde sessizce yerini almış olan Sarsala Kanyonu, çam ağaçlarıyla ve incecik kumsalıyla uzaktan davet eder tüm yatları, tekneleri.

Dalaman’ın 12 kilometre uzaklığında olan koya en iyi ulaşım yolu denizden yapılıyor. Karadan ulaşım oldukça zordur; fakat bir arazi aracınız varsa işiniz kolaylaşabilir. Sarsala Koyu’nda hiçbir yapılaşmanın olmaması da bölgenin değerini ve çekiciliğini arttıran etkenler arasında. İki mavinin ortasında görünen yeşilliklere uzaktan baktığınzda bir tablo olduğunu düşüneceksiniz. Sarsala Koyu’nda kalabalıktan uzak vakitler geçirip yolculuğunuza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Muğla’daki Karabağlar Yaylası’nı, Abdi Reis Koyu’nun ve Fethiye’deki Af Kule Manastırı’nın tadını çıkartmayı da unutmayın.

İnbükü Orman Kampı

İnbükü Orman Kampı
İnbükü

Muğla’nın sessiz, sakin ve huzur dolu noktalarından biri olan İnbükü Orman Kampı, doğa aşıkları için vazgeçilmez bir tatil bölgesidir.

Yaz aylarında çadırınızı alıp, yeşillikler arasında dinlenmeye ihtiyacınız varsa; İnbükü Orman Kampı sizleri bekliyor olacak. Kamp, Marmaris-Datça karayolu üzerinden 25 kilometre sonra karşınıza hemen çıkacak. Aynı zamanda kalabalıktan uzak bir şekilde denizin tadını da bol bol çıkaracaksınız; çünkü İnbükü Orman Kampı’nda 3 ayrı yok ve 4 kilometre uzunluğunda sahil şeridi vardır. Yeşil ve mavinin birbirine karıştığı bu noktada birkaç gün geçirmek, gölgeli alanlarda sabah kahvaltısı yapmak, çevreyi keşfe çıkmak ve balık ziyafetleri çekmek, bir tatilden istediğiniz her şeyin habercisi.

İnbükü Orman Kampı’ndaki tatilinize özel aracınızla geldiyseniz Muğla’daki Karabağlar Yaylası’nı, Baca Mağarası’nı ve Abdi Reis Koyu’nu ziyaret edebilirsiniz.

 

Baca Mağarası

Baca Mağarası
Baca Mağarası

Muğla’nın en ünlü mağarası konumunda olan Baca Mağarası, özellikle dalgıçlar tarafından tercih edilmektedir.

İlginç bir yapısı vardır Baca Mağarası’nın. Bir sualtı fotoğrafçısının ilgisini fazlasıyla çekecek olan mağara, 5 metreden 50 metreye kadar dalışa izin veriyor. Eğer tatilinizde farklı yerler keşfetmek istiyorsanız ve profesyonelce dalış yapabiliyorsanız bu heyecanı kesinlikle Baca Mağarası’nda yaşamalısınız. Mağaranın içinde bol miktarda kırmızı beyaz çizgili kardinal balıkları ve minik karidesler sizi büyüleyecek. Adeta farklı bir dünyanın kapılarını açan Baca Mağarası, keyif ve bol eğlenceli bir yolculuk için ziyaretçilerini bekliyor. Bu aradaMarmaris’teki Abdi Reis Koyu da harika bir dalış noktasıdır.

 

Abdi Reis Koyu

Abdi Reis Koyu
Abdi Reis Koyu

Muğla, yaz turizmi açısından oldukça önemli bir tatil şehridir. Deniz, kum, güneş üçlemesine doyabileceğiniz ve aynı zamanda tarihi turistik alanları gezebileceğiniz vazgeçilmez bir yerdir.

Muğla’nın tatilciler tarafından en rağbet gören yerlerinden olan Marmaris, özellikle dalış yapanları ağırlayan Abdi Reis Koyu ile ilgi çekmektedir. Abdi Reis Koyu, aynı zamanda akvaryum olarak da adlandırılır. Dalışa çok uygun bir yer olduğu için dalış dersleri de veriliyor burada. Marmaris’in çıkışında bulunan Abdi Reis Koyu’nda dalış dersleri alıp yeni heyecanlar yaşayabilirsiniz ya da profesyonelseniz keyifli ve uzun bir dalış yaparak fazlasıyla rahatlayabilirsiniz. Muğla tatilinize Abdi Reis Koyu’nu doyasıya yaşadıktan sonra; Karabağlar Yaylası’nı, Marmaris İçmeler’i, Ayın Koyu’nu, Baca Mağarası’nı, Sarsıla Koyu’nu veSaklıkent Kanyonu’nu ziyaret edebilirsiniz.

 

Karabağlar Yaylası

Karabağlar Yaylası
Karabağlar Yaylası

Muğla’yı tanıyıp, Karabağlar Yaylası’nı ve benzersiz güzelliğinin bilmeyen yoktur. Muğla’nın vazgeçilmeyen yerleri arasındaki Karabağlar Yaylası, hem mesire yer hem de tarım üretiminin merkezi konumundadır.

Şehir merkezine sadece 2 kilometre uzaklıktaki yayla, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle görmeyenlerin keşfini bekliyor. Yaz aylarında Muğla’dan serin olan yaylanın içinde kahvehaneler bulunmaktadır. Bakkallar Kahvesi, Hacı Ahmet Kahvesi ve Gökkıble Kahvesi tarihi kahvelerin birkaçıdır. Karabağlar Yaylası’nı bisikletle gezebilirsiniz. Böylece hem keyifli bir yolculuk yaparsınız hem de doğal güzellikleri her molanızda içinize çekersiniz.

Muğla’nın potansiyeli yüksek ve tabiatın bir armağanı olan Karabağlar Yaylası’nı Muğla tatilinize kesinlikle dahil etmelisiniz. Muğla’nın diğer vazgeçilmez yerleri arasındaki Marmaris Saklı Göl’ü, Saklıkent Kanyonu’nu, Uyku Vadisi’ni, Af Kule Manastırı’nı, Abdi Reis Koyu’nu, Sarsıla Koyu’nu ve Kızkumu’nu da mutlaka gezi listenize eklemelisiniz.

 

Pınara Ören Yeri

Pınara Ören Yeri
Pınara Ören Yeri

Muğla-Fethiye’nin tarihini anlatan noktalardan biri olan Pınara Ören Yeri, Minare Köyü sınırları içerisindedir.

Bir özelliği daha vardır bu antik şehrin. Likya kaya mezarlarının en çoğu burada bulunmaktadır. Zengin kalıntılara sahip olan Pınara Ören Yeri’nde hamam, tiyatro, kaya mezarları, yukarı ve aşağı akropol, agora ve odeon kalıntıları bulunmaktadır. Özellikle yukarı akropoldeki yüzlerce oyulmuş mezar sizi şaşırtacak detaylar arasında. Fethiye’nin tarihi noktalarından biri olan Pınara Antik Kenti’ni tatiliniz sırasında ziyaret edip keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. Diğer taraftan Letoon Antik Kenti’ni, Patara Antik Kenti’ni, Saklıkent Kanyonu’nu ve Fethiye Kalesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

 

Marmaris Saklı Göl

Marmaris Saklı Göl
Marmaris Saklı Göl

Muğla-Marmaris’in en can alıcı noktalarından biridir Saklı Göl. Fazlasıyla müdavimi olan Marmaris Saklı Göl’e ulaşımda zorluk çekmeyeceksiniz.

Bu yemyeşil doğaya hakim olan noktaya Marmaris’ten Muğla yönüne gittikten sonra Sedir Adası yoluna giripÇamlıköy’e giriş yapabilirsiniz. Ardından Marmaris Saklı Göl sizi karşılıyor olacak. Dingin ve huzurlu bir ortamda zaman geçirmek sizi fazlasıyla etkileyecek. Marmaris tatilinizde denizin ve güneşin tadını çıkarırken sakin bir yerlere gidip yeni yerler keşfetmek isterseniz Saklı Göl’e yolculuk yapabilirsiniz. Burada harika bir kahvaltı veya unutulmaz bir mangal keyfi de yapabilirsiniz. Marmaris Saklı Göl ziyaretinizin ardından; Turgut Şelalesi’ni, Kızkumu’nu, Karabağlar Yaylası’nı, Marmaris Kalesi’ni ve diğer tüm güzellikleri gezi listenize ekleyebilir; doyulmaz bir tatil yaşayabilirsiniz.

 

Ayın Koyu

Ayın Koyu
Ayın Koyu

Muğla; Datça’sıyla, Dalaman’yla, Bodrum’uyla,Fethiye’siyle ve diğer tatil noktalarıyla en çok tercih edilen tatil bölgelerinden biridir.

Birbirinden güzel koyları, plajları, doğal güzellikleri ve tarihi alanlarıyla değişik bir atmosfer sunan Muğla, Marmaris’te bulunan Ayın Koyu ile de yaz aylarında birçok turisti ağırlamaktadır. Ayın Koyu, adeta bir cennet parçasıdır ve bu cennete Marmaris-Datça yolundan gidip 7 kilometre sonra sağa dönerek gidebilirsiniz. Tabelalar yol boyunca size yardımcı olacaktır.

Ayın Koyu’nda tatilinizin en güzel saatlerini geçirirken; isterseniz burada bulunan dalış okuluna katılıp yeni heyecanlar yaşayabilirsiniz. Tatil günleriniz boyunca Ayın Koyu’nda bolca denize girip güneşlenerek ve Muğla’nın gezilecek yerlerini ziyaret edebilirsiniz. Letoon Antik Kenti, Gümüşkesen Anıtı, Bodrum Antik Tiyatro, Yalancı Boğaz, Patara Antik Kenti, Saklıkent Kanyonu ve Apostol Kilisesi gezi listenize ekleyeceğiniz yerler arasında.

 

Çınar Plajı

Çınar Plajı
Çınar Plajı

Muğla-Ula’da tatiliniz sırasında kesinlikle Akyaka’da bulunan Çınar Plajı’nı görmelisiniz. Tertemiz sularında serinledikçe keyifleneceğiniz Çınar Plajı hala önemini ve güzelliğini koruyan plajlar arasındadır.

Gizli kalmış bir cennet olan plajın masmavi suları gören herkesi büyülüyor. Akyaka-Gökova ile arasında 3 kilometrelik bir mesafe vardır ve ulaşımı oldukça kolaydır. Hem denizden hem de karayolundan rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

Aynı zamanda Çınar Plajı’nda vakit geçirirken bir yandan da piknik alanlarında piknik yapabilirsiniz. Şezlonglar, WC, soyunma kabinleri ve plaj şemsiyeleri plajda bulunmaktadır. Kendinizi Çınar Plajı’nın berrak sularına bırakıp yılınızın tüm yorgunluğunu üzerinizden atabilirsiniz. Muğla tatilinizde Zeus Karios Tapınağı’nı, Beçin Kalesi’ni, Yuvarlakçay’ı, Gümüşkesen Anıtı’nı,Euromos Antik Kenti’ni de ziyaret edip farklı dünyalara yolculuk yapabilirsiniz.

 

Letoon Antik Kenti

Letoon Antik Kenti
Letoon Antik Kenti

Muğla’nın Fethiye sınırları içerisinde yer alan Letoon Antik Kenti Ege bölgesinin antik kentleri arasında bulunmaktadır.

Kumluova beldesinde bulunan Letoon Antik Kenti aynı zamanda mitolojik hikayeleri de içinde barındırmaktadır. Kent, Tanrıların Tanrısı Zeus’tan hamile kalan Leto adına yaptırılmıştır. İkiz olan Artemis ve Apollon’un annesi olan Leto, Zeus’un karısı olan Tanrıça Hera’nın gazabından kaçmak için bu bölgeye geldiği söylenmektedir. Bu noktada yapılan arkeolojik kazılar sonucunda ele geçirilen kalıntılardan yola çıkarak Letoon’un yerleşiminin M.Ö. 7. yüzyıla kadar dayandığı ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda kentin dinsel ve politik açıdan önemli bir yer olduğu bilgisi de bulunmaktadır.

Letoon Antik Kenti, Likya Yolu yürüyüş parkurunun içinde bulunmakla birlikte Fethiye, Kalkan, Kaş ve Patara’dan gelen turistlerin akınına uğramaktadır. Bir yanda deniz, bir yanda kum, bir yanda güneş… Hepsinin bileşeni huzurlu bir tatil… Siz kusursuz bir tatil yaşarken Letoon Antik Kenti’ni de ziyaret edip değişik ve renkli saatlerin tadına varabilirsiniz. Bu arada Patara Antik Kenti, Pınara Ören Yeri’niSaklıkent Kanyonu, Fethiye Kalesi veTelmessos Antik Kenti, Tlos Antik Kenti’ni de ziyaret etmeyi unutmayın.

 

Milas Müzesi

Milas Müzesi
Milas Müzesi

Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan ve aynı ismi taşıyan Milas Müzesi çalışmaları başladığı sırada Bodrum Müzesi’nde bulunan eserlerin birçoğunun bu müzeye getirilmesi düşünülmüştür.

1987 yılında ziyaretçilere açılan Milas Müzesi’ne Milas sınırlarında yapılan arkeolojik kazılardan çıkarılan eserlerde dahil edilmiştir. Milas Kültür Merkezi binasında bulunan müze, giriş katta bulunmaktadır. Bahçesinde ise taşınabilir eserler sergilenmektedir.

Mermer heykeller, heykel başları olmak üzere 2615 arkeolojik eser, 75 etnografik eser, 1047 sikke de müzede yer almaktadır. Aynı zamanda müzede 3737 tane envanterlik eser vardır. Milas Müzesi, zengin tarihi eser içeriğiyle en çok ziyaret gören noktalardan biridir. Muğla gezinizde Beçin Kalesi, İasos Antik Kenti, Euromos Antik Kenti ve Gümüşkesen Anıtı’nı da gezi listenize eklemeyi unutmayın.

Kaynak: http://www.gezilebilecekyerler.com/muglada-gezilecek-yerler/

Muğla usulü tarhana çorbası

yemekekrani

Muğla mutfağı öyle zengin ki tarhana çorbası için hazırlanan hamur bile iki farklı şekilde tutulabiliyor. Biri, tarhana otu, yoğurt ve buğday yarmasından yapılıyor ve topak tarhana ve tarhana aşı olarak da biliniyor. Öyle doyurucu oluyor ki ardından önünden başka yemek yemeden de sofradan tıka basa tok bir şekilde ayrılabiliyor insan.

Diğer tarhana çeşidi ise daha bol malzemeli. Yine içinde buğday yarması ve yoğurt bulunuyor ancak hamurun içine ek olarak nohut, fasulye, mercimek, soğan, salça ve biber gibi lezzetler de dahil oluyor. Rengi kırmızı olduğu için renkli çorba da deniyor bu lezzete. Besleyicilik ve doyuruculuk da elbette yine üst sıralara yerleşiyor. Bize de “Muğlalılar nasıl da şanslı” demek düşüyor.

Bir gün Bodrum’a yolunuz düşerse: Çökertme kebabı

Çökertme Kebabı Tarifi

Muğla’nın pek turistik ilçelerinden olan bodrum’a yolunuz henüz düşmediyse bir gün mutlaka düşsün deriz. özellikle Bodrum’la özdeşleşmiş olan bu nefis kebap, incecik çıtır çıtır patatesler, dana etinin en güzel hali ve süzme yoğurtla anlam buluyor. Daha önce yiyenlerin de hiç yememiş olanların da Bodrum’da en hasından bir çökertme kebabı yemesi şart oluyor.

En özel günün en özel tadı: Döş dolması

renklikalem

Et severlerin, “et yemeden doyamam” diyenlerin mutlaka Muğla’ya gidip bir tatması gereken bir lezzet. Evde aslına uygun, mis gibi bir döş kebabı yapmanız neredeyse imkansız, çünkü orijinal tarife sadık kalmak istediğinizde onu taş fırında yapmanız gerekiyor. Tadının güzelliği ise oğlak eti ve iç yapından geliyor. İçine ciğer ya da isteğe göre kuşbaşı et de dahil olduğunda tadından yenmiyor. Özellikle Kurban Bayramı gibi özel günlerde oldukça rağbet görüyor.

Denizden gelen: Ekşili balık

renklikalem

Denizin nimetlerinden de bolca faydalanan mutfaklardan olan Muğla mutfağı, özellikle Datça dolaylarında yapılan bu nefis ekşili balık ya da bir diğer adıyla balık celplemesiyle de oldukça ünlü. Mercan, sokkan ve hanoz gibi herkes tarafından pek de bilinmeyen balıklarla yapılan bu yemek, sarımsak ve salça gibi lezzetlerle farkını ortaya koyuyor.

Konu denizden açılmışken: Kefal dolması

lezzetkusagi

Her türlü dolmayı afiyetle mideye indirenler olarak elbette kefal dolmasının da adını bile duyunca bir heyecanlanmadık değil. İçine balığa pek bir yakışan ve pirinç, soğan, maydanoz gibi malzemelerle hazırlanan bir harc hazırlanıyor, kefal ile buluşan karışım, sofralarda ziyafet oluyor. Balık pirinçlemesi de denilen bu yemek, kefal dışında başka büyük balıklarla da yapılabiliyor.

Onsuz olmaz: Keşkek

nefiskurufasulyeci

Neredeyse yurdun her bir yanında düğün, bayram gibi özel günlerde söz sahibi olan keşkek, Muğla’nın da olmazsa olmaz lezzetlerinden. Muğla usulü keşkekte buğdaya oğlak, dana ya da tavuk eti eşlik ediyor. Damak zevkinize göre seçeceğiniz ete ek olarak kırmızı biberli ve zeytinyağlı sos da tadına tat katıyor.

Bir köftesini yemeden dönmek olmaz: Muğla köftesi

alestadoner

Keşkek gibi ülkemizin dört bir yanının köfteleri de meşhur. Elbette Muğla’nın benzersiz mutfağı da bu konuda eksik kalacak değildi, iç yağıyla bambaşka bir lezzete dönüşen nefis köfteleriyle ününe ün kattı. Az malzemeyle çok ve büyük lezzetler ortaya koymanın maharetini gerektiren bu köfte, dana etinden çekilen kıymalarla hazırlanıyor, tabakta ona en çok domates ve biber gibi lezzetler eşlik ediyor. Özellikle Milas’ta pek bir sevildiğinden Milas köftesi olarak da biliniyor.

Sulu yemek mi: Oğlak yahni

renklikalem

Her şeyi sayarız da sulu yemeklerin Muğla mutfağındaki temsilcilerini unutur muyuz? Oğlak yahni, hem et hem de sulu yemek severlerin en gözde yemeklerinden. Adından da anlaşılacağı gibi kemikli oğlak eti kullanılarak hazırlanıyor bu yahni. Ama siz dilerseniz dana ya da kuzu etini de tercih edebilirsiniz yaparken.

Tabii ki eti de öyle kuru kuru yemiyorsunuz, yanına soğan, nohut, salça ve zeytinyağını yoldaş ediyor, tencerede onları bir güzel harmanlıyorsunuz ki tadını bulsun. O tadını bulunca, siz yerken kendinizi kaybedebilirsiniz ama söyleyelim. 

Çeşit çeşit adı, efsane tadı: Sulu kebap

neyenirki.blogspot

Muğla kebabı ve kebap çorbası gibi çeşit çeşit adı olan bu efsane lezzet, Muğla’ya gidince tatmanız gereken lezzetlerin başında geliyor. Temelde 3 malzemeyle hazır ediliyor bu çorba: et, iç yağ ve su. Özellikle kışın soğuk günlerinde hastalıklardan korunmak için bolca tüketiliyor, sabah kahvaltı niyetine bile sulu kebap tercih edenler oluyor. Deneyince siz de günün her saati içmek isteyebilirsiniz, öyle güzel, öyle leziz…

Zamanını kaçırmamak lazım: Kabak çiçeği dolması

Kabak Çiçeği Dolması

Kabak çiçeği dolması biraz nazlı bir yemek, çünkü kabak çiçeklerinin hem zamanı hemen geçiyor hem de sabah açıkken akşama doğru kapanmaya başlıyorlar. Bu yüzden de sabah açıkken toplamak, özenle iç harcını hazırlayıp bir güzel doldurmak gerekiyor onları. Bu kadar emek verince o da size karşılığını veriyor tabii, şekliyle gözünüzü gönlünüzü açmakla kalmıyor, tadıyla da damak çatlatıyor.

Börülcenin her türlüsü mis: Börülce ekşilemesi

mutfaktayemektarifleri

Börülcenin bolca yetiştiği, iyi ki de yetiştiği yerlerden Muğla. Börülcenin değerini de çok iyi biliyorlar üstelik. Onu her türlü yemekte özenle kullanmayı, lezzetini çeşit çeşit sosla tatlandırmayı da ihmal etmiyorlar. Börülce ekşilemesi de bunun en güzel örneklerinden. Domates, sarımsak, nar ekşisi ya da koruk suyu gibi tatlarla buluşuyor börülce bu tarifte, güzel olmaz mı hiç? Oluyor, hem de en alasından.

Patlıcana güzelleme: Yağlı patlıcan yemeği

renklikalem

Patlıcanın yağla pek bir sıkı fıkı olduğunu zaten biliyorduk, bunu bir avantaja çeviren Muğla mutfağının bu nefis yemeğini görünce ayrı bir mutlu olduk. Tabii ki zeytinyağıyla bir araya geliyor patlıcan bu tarifte. Yanından yöresinden yeşil biber, domates, sarımsak ve soğan da eksik olmuyor haliyle. Birbirleriyle uyum içinde olan bu lezzetler aynı tabakta buluşunca nasıl bir şölene dönüyor o bir tanecik tabak, siz düşünün.

Ferah ferah: Kaya koruğu salatası

agaclar

Deniz kerevizi ya da genevir olarak da bilinen kaya koruğu, deniz kenarlarında yetişen bir bitki aslında. Toplaması da tahmin edeceğiniz gibi biraz emek gerektiriyor. Ama kendine has öyle bir tadı var ki o verilen emeğe tamamen değiyor. Toplanıp evlere girince de hem taze taze hem de salamura yapılarak tüm yıl yenebiliyor. İşte bu salata da onun sarımsak, sirke, limon ve zeytinyağıyla bir araya gelmiş hali oluyor.

Anne elinden: Muğla halkası

mutfagimdakifisiltilar.blogspot

Anne pastası veya Muğla pastası da denilen Muğla halkası, özene bezene hazırlanan bir hamur tatlısı. Un, zeytinyağı, şeker, yumurta ve karbonat gibi basit malzemelerle hazırlanıyor. İsteyenler içine dövülmüş ceviz içi de ekleyerek lezzetine lezzet katıyor. Hem doyurucu hem de tatlı krizine çözüm olacak bir güzel çıkıyor orataya.

Geleneklerin en ballısı: Lokma

grsl

Bir çeşit hamur tatlısı olan lokmayı bilmeyeniniz yoktur. Önemli günlerde komşulara, yakınlara hatta o an yoldan geçen herkese dağıtılmasıyla ünlüdür. Küçük yuvarlak hamurların kızartıldıktan sonra şerbet ya da balla buluşmasıyla ortaya çıkar bu güzellik.

Muğla’da da pek meşhur bir gelenektir hala. Muğla’nın ilçelerinden Datça’da yarım ay şeklinde yapılıp dalankıta olarak bilineni de vardır. Muğla’ya yolunuz düşerse ve lokma dağıtıldığını görürseniz mutlaka uğrayıp bu lezzeti denemeyi ve sıcakkanlı Muğlalıların sohbetlerine eşlik etmeyi unutmayın. Böyle güzel deneyimler hayatta her zaman insanın karşısına çıkmıyor çünkü. 

Küçük bir öneri: Muğla’ya giderseniz bu lezzetleri tadın ama dönerken de yanınıza cevizli sucuk, kabak peskeli ve çitirmek ya da susam helvası olarak bilinen tatlardan almayı unutmayın. Hem sevdiklerinize dağıtmak hem de bol bol Muğla lezzeti denemek için çantalarınıza doluşturun şehre özgü bu lezzetlerden. 

Kaynak: https://yemek.com/mugla-yemekleri/

Muğla ili, Antikçağ’da Karia olarak bilinen bölgenin sınırları içinde kalmaktadır. Kentin adı, 1889 Aydın Vilayet Salnamesi’nde “Mobella” olarak geçmektedir.

Yerleşim tarihi M.Ö. 3000’lerdeki Doğu Yunanistan ile Batı Anadolu kıyıları arasındaki karşılıklı göç hareketleriyle başlamaktadır. Bölgedeki ikinci büyük göç olayı M.Ö. 12. yüzyıl başlarındadır. Muğla bölgesine hâkim olan Karialılardan sonra M.Ö. 1200’lerde gelen kolonistlerin egemenliği görülür. Daha sonra Pers, Makedonya egemenliğine giren bölge Büyük İskender’in ölümüyle sırasıyla Seleukosların, Rodos Krallığı’nın, Roma ve Bizans İmparatorluklarının egemenliğine girmiştir.

1261 yılından sonra Menteşe Beyliğiyle Türklerin eline geçen Muğla, Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlıların egemenliğine geçmiş ve sancak yapılarak, Anadolu Eyaleti’ne bağlanmıştır.

Kaynak: http://mugla.yerelnet.org.tr/il_tarihcesi.php?iladi=MU%D0LA

• Bodrum
• Dalaman
• Datça
• Fethiye
• Kavaklıdere
• Köyceğiz
• Marmaris
• Merkez
• Milas
• Ortaca
• Ula
• Yatağan

Muğla’nın ekonomisi çok yönlü olup, tarıma, turizme, sanâyi ve ticârete dayanır. En çok turist gelen illerden biridir. Turistik tesisler giderek artmaktadır. Orman, turunçgiller ve sanâyi ürünleri bakımından zengindir.

Tarım: Muğla ili dağlık bir arâzi olduğu için ekime müsâit arâzisi azdır. Buna rağmen ülkenin önemli tarım üretim merkezlerinden biridir. Tarımda; gübreleme, sulama, ilâçlama ve modern tarım araçları kullanılmaktadır. Tahıl, turunçgiller ve sanâyi ürünleri (pamuk, tütün) başta gelir. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, mısır, bakla, pamuk, tütün, susam ve anasondur.

Sebzecilik gittikçe gelişmekte, seracılık ve turfanda sebzecilik yaygınlaşmaktadır. Türkiye’de kuşkonmazın tamâmı Muğla’da yetişir. Ayrıca yetiştirilen lahana, pırasa, ıspanak, patlıcan, hıyar, domates, fasulye, biber, soğan, bakla ve karnıbahar başta İzmir ve İstanbul olmak üzere diğer illere sevk edilir.

Meyvecilikte Muğla önde gelen illerimizden biridir. Senede 100 bin tona yakın zeytin, 15 milyona yakın zeytin ağacından toplanır. Zeytin üretiminin yüzde 80’i Milas’ta yapılır. Turunçgiller ağaç sayısı 2 milyonu aşar. Mandalina, portakal ve limon yetişir. Turunçgiller başta Köyceğiz olmak üzere kıyı şeridindedir. 

Muğla’da yaklaşık 200 bin adet antepfıstığı ağacı bulunmaktadır. Ayrıca bol miktarda üzüm, elma, armut, şeftali, erik, incir, bâdem, turunç ve altıntop yetişir. Muğla susam ekiminde ikinci, tütünde dördüncü sırada yer alır (İzmir, Manisa ve Samsun’dan sonra). 

Hayvancılık: Muğla ilinde hayvancılık ikinci derecede bir gelir kaynağıdır. Küçükbaş hayvan sayısı azalırken kümes hayvanları miktarı artmaktadır. 

Türkiye’de en çok bal Muğla’da elde edilir. İl sınırları içinde 200 bin arı kovanı vardır. Marmaris balı ve arı sütü meşhurdur. Balıkçılık ve sünger çıkarma çok ileridir. Balı gibi balığı da meşhurdur. Kefal, barbunya ve mercanbalığı bol miktarda yakalanır. Türkiye’de süngerin tamâmı buradan çıkarılır. 

Ormancılık: Muğla ili orman bakımından çok zengindir. Ormanları gür ve verimlidir. İl yüzölçümünün % 70’i orman ve fundalıktır. 800 bin hektar orman ve 200 bin hektar fundalıkla 1 milyon hektarlık orman varlığı vardır. Ormanlarda çam türü ağaçlar çoğunluktadır. Dünyâda çok az yerde rastlanan “günlük” ağaçları Muğla ormanlarında bulunur. Bu ağaçların gövdelerine çentikler açılarak kap bağlanır. Bu çentikten akan sığla yağı toplanarak sanâyide kullanılır. Senelik sığla yağı üretimi 15 bin tona yakındır. Ormanlardan defne yaprağı ile reçine elde edilir. 

Mâdenler: Muğla mâden varlığı bakımından da çok zengin bir ildir. İşletilen başlıca mâdenleri linyit, krom, zımpara, giofrik, boksit, kuvarsit, mika ve panzadır. 

Türkiye’nin en zengin linyit yatakları Muğla’nın Yatağan ilçesindedir. Ponza Bodrum’da ve Giofrik merkez ilçe ile Yatağan’da bulunur. Yatağan linyitlerinin küllerinde uranyum vardır.

Sanâyi: Muğla ilinde sanâyi tarıma dayalıdır ve sanâyi kuruluşlarının % 80’ni devlet kuruluşudur. Îmâlât sanâyii gelişme hâlindedir. Küçük sanâyi iş yeri 1500 civarındadır. Başlıca büyük sanâyi kuruluşları SEKA’nın Dalaman Kâğıt Fabrikası, TARİŞ Çırçır ve Prese Atelyeleri, Yatağan Yem Fabrikası, Anadolu Sabun ve Yağ Sanâyii T. A.Ş., İnal Gözlük Sanâyii, Peynir ve Tereyağ Fabrikası, Koytaş Tarım ve Sanâyi Makinaları A.Ş., Mehmet Altaş Traktör Römork Sanâyii, Kireç Sanâyii A.Ş., Aslan Teneke Kutu Sanâyii, Yatağan Termik Santralı’dır. Tekne, yat ve ağaç balıkçı motoru îmâlâtı gelişmektedir.

Enerji: Yatağan Termik Santrali üç ünitelidir. Milâs ve Yeniköy’de de enerji santralları vardır.

Ulaşım: Muğla ili kara, hava ve deniz yolları bakımından zengin sayılır. İzmir-Aydın-Denizli-Isparta-Antalya yönünde uzanan E-24 karayolundan Aydın’dan ayrılan 6 numaralı karayolu Muğla’ya bağlanır.

İzmir-Selçuk-Kuşadası-Söke yolu Bodrum-Yatağan-Muğla’ya bağlanır. İl sınırları içinde 626 km devlet yolu ve 380 km il yolları vardır.

Muğla il kıyılarında çok sayıda tabiî liman vardır. Başlıca liman ve iskeleleri Bodrum, Marmaris, Güllük, Fethiye, Günlükbaşı ve Göcek’tir. İstanbul-İskenderun arasında sefer yapan Denizcilik Bankasına âit gemiler Bodrum, Marmaris ve Fethiye’ye uğrarlar. Marmaris ve Bodrum’da yat limanları vardır.

1982’de işletmeye açılan Dalaman Havaalanına yurtiçi ve yurtdışından turist taşıyan uçaklar inmektedir.


Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/mugla/ekonomi.html

Muğla, tarih boyunca her zaman ilgi çekmiş ve çekim merkezi olmuştur. Muğla topraklarının insanlık tarihinde çok büyük yeri ve önemi vardır. Bunun en başta gelen sebeplerinden birisi Muğla ikliminin insanın rahat ve kolay yaşayabilmesi için uygun bir zemin taşıyor olması, ikincisi ise coğrafyasının hem batı, hem de güney yanıyla denizlere kıyısının bulunmasıdır.

 
Burada sözü edilen denizler dünyanın her hangi yerindeki denizler değildir. Dünya literatüründe yeryüzünün merkezi nitelendirilmesi ile adlandırılan Akdeniz ile Ege denizi kıyıları ilk çağlardan beri insanoğlunun kitleler halinde yaşadığı bölgelerdir. M.Ö. 8000-4000 yılları arasında, bölgede, insanların örgütlü biçimde yaşadığına dair mağara resimleri vardır. Muğla yöresinde prehistorik, Tunç, Karanlık, Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma ve Türk çağında önemli devlet, şehir ve kültür merkezleri kurulmuştur. 

İnsanoğlunu şekillendiren iki ana kültür vardır. Bunlardan birincisi su (deniz) kültürü, ikincisi kara kültürüdür. Avcı- toplayıcı kültür her iki kültürde de ortak olmasına rağmen, kara kültürü bozkır ve tarım kültürünü doğurmuş, nihayetinde çeşitli aşamalardan sonra (sanayi, sanayi ötesi vs.) kent kültürü her iki kültürün de temel dayanağı haline gelmiştir. 
 
Muğla toprakları, tarih boyunca en önemli yaşam alanı olması sebebiyle hem deniz, hem de kara kültürünü bir arada bulundurma ve onu yaşatma şansına sahip olmuştur. İklimin ve coğrafyanın uygunluğu, insanoğlunun bu bölgelerde yoğunlaşmasını doğurmuş, dolayısıyla büyük bir kültür alanı olmasını sağlamıştır. Dağlarının denizi kucaklar ve içine alır şekilde denize doğru (girintili-çıkıntılı) olması, yerleşmelerin daha kolay olmasını ve bu yapıdan daha kolay yararlanmayı sağlamıştır. Kıyı ve kıyılara yakın alanlarda kurulan şehirler ve bunlar üzerine gelişen şehir devletleri uygarlığın ilk işaret fişekleridir. Buralarda okullar açılmış, dönemin nüfusuna kıyasla oldukça büyük tiyatrolar kurulmuş, gösteri ve söz sanatlarına ağırlık verilmiş, ticaret şekillenmiş, askeri ve sivil örgütlenmelerin önemli örnekleri ortaya çıkmıştır. 
 
Muğla’nın hemen hemen her ilçesi veya yakın yerleşme alanlarında pek çok arkeolojik kalıntı ve buluntuların varlığı bunun ifadesidir. Dünyanın yedi harikasından ikisinin Muğla ilinde (Bodrum) bulunması, bu toprakların büyük düşünürlere sahip olması (Heredot), barındırdığı yetişmiş insan kütlesi ile ilgilidir. Şehir ve şehir devletleri çerçevesinde gelişen hareketlilik tek veya belirli bir topluluğa, dolayısıyla tek kültürlülüğe dayalı yapı yerine, birden çok kültür yapısının kaynaşmasını sağlamıştır. Şehir devletlerindeki ticaretin gelişmesi kültür alış-verişinin kıyı şehirlerden başka ülkelerdeki şehirlere veya ülkenin iç kesimlerine taşınması, deniz kültürünün bozkır kültürüyle tanışması veya bunun tersinin gerçekleşmesi, her iki kültürün birbiriyle ilişkilerini artırmış ve bunlar kimi noktalarda birleşerek, kimi noktalarda da ayrışarak varlığını devam ettirmiştir. Bu devamlılık kimi zaman ticaret, kimi zaman savaşlar, kimi zaman da doğal yollardan varlığını sürdürmüştür. Bu da kültürlerime olgusunun sürekliliğini sağlamıştır. 

Muğla, Türkiye’nin Batı’ya açılan penceresidir. Taşıdığı kültürel birikim ve değerleriyle Türkiye’nin önde gelen illerindendir, Muğla bölgesinde, Türkler tarafından fethedildiği 1261 yılından sonra da, önemli kültürel miras kalmıştır (yörede, 1261 tarihinden önce de göçebe veya yarı göçebe Türklerin, kira/vergi vermek suretiyle, hayvancılığa dayalı bir hayat sürdürdükleri ileri sürülmektedir). Muğla’da Türk döneminin başlangıcı yeni bir kültür ve sanat birikiminin de başlangıcıdır. Bölgeye, sanılanın aksine, sadece Oğuz boyları değil, bunun yanında Karluk ve Kıpçak boylarının da gelip yerleştiği anlaşılmaktadır. Günümüzde kullanılan ağız özelliklerinden, dil yadigarlarından, tarihi ve antropolojik verilerden bile bunu anlamak mümkündür. Yeni yapı, bölgedeki kültürel dinamizme de yeni bir ivme kazandırmıştır. Kültür; bir ülke veya bölge insanının tarihiyle, gelenekleri ve görenekleriyle, inanışlarıyla, üretim ve tüketimiyle, davranış ve algılayışıyla ve bir arada yaşama ve paylaşma arzusuyla doğrudan ilgilidir. Muğla insanının meydana getirdiği bu değerler onun karakteristik özelliğidir. 

Muğla’ya gelen ilk Türk göçleriyle birlikte yeni bir kültürün de geldiği aşikârdır. 

Ekme ekin eğlenirsin 
Dikme bağ bağlanırsın 
Çek deveyi güt koyunu 
Bir gün olur beylenirsin 

diyen Toros Türkmeni ile Muğla Türkmeni arasında yaşama kültürü ve düşünme açısından büyük tark yoktur. Bunun için, ilk dönemlerde şehirleşmeye de inanmaz. Bozkır kültürüne bağlı hayatı çerçevesinde yazları dağlara, geniş otlak ve sulara doğru, kışları ise denizlere ve sıcak vadilere doğru hareket eder (bölgedeki Türkmenlerin bir bölümünün 50 yıl öncesine kadar kışları Milas havzasına, yazları ise Göktepe ve civardaki dağlara hareket ettikleri bir gerçektir). Muğla bölgesinde, deniz, tarım ve kent kültürüne dayalı kültürel sistem, günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Bu durum, bir yanıyla değişme ve gelişmeye açık bir toplumsal yapının oluşumuna etki ederken, diğer yandan, değişimle birlikte gelen hızlı ve çarpık yozlaşmaya karşı, kendi kültürel varlığını sürdürme/muhafaza etme düşüncesinin doğmasını da zemin hazırlamaktadır. 

Muğla merkezinde de bu kompleks yapının muhteşem bir tezahürü görülür. Muğla merkezi; bir yanıyla deniz, bir yanıyla tarım, bir yanıyla da kent kültürünü bir arada yaşama şansına sahiptir. Tek kültüre bağlı bu üçlü sistemin varlığı Muğla’yı ve Muğla insanını kültürel yönden de ayrıcalıklı ve dinamik kılmaktadır. Muğlalının denizle kopmaz bağları vardır. Muğla; 20 km.lik bir uzaklık olmasına rağmen hemen hemen her Muğlalı ailenin kendisinin, ya da akrabaları aracılığı ile deniz çerçevesinde gelişen hayata parelel olarak denizle yakından ilgisi vardır. Önemli bir kısmı, özellikle yazları, çevre ilçelerdeki iş merkezlerinde çalışmakta veya bu yerlerle iş bağlantısı bulunmakta, bir kısmı hafta sonunu veya tatilini kıyıdaki evinde veya sahilde geçirmekte, dünyanın değişik ülkelerinden gelen insanlarla kültür alış­verişinde bulunmaktadır. Muğlalı tarım kültürü ile de iç içedir. Hemen yanı başında yer alan ve Merkeze bağlı olan Karabağlar mahallesi veya Karabağlar yaylasında pek çok ailenin toprağı vardır ve ailelerin bir kısmı yaz boyunca buraya göçmekte, burada ekip biçmekte, kışlık erzaklarını da, geçmişte olduğu gibi, burada hazırlamaktadırlar. Muğla’nın yine hemen yanı başında yer alan Düverek mahallesi (köy), Ortaköy, Yeniköy, Kötekli gibi köylerinde de aynı husus söz konusudur. Muğlalı kent kültürü ve dokusunu da sindirme ve içselleştirme özelliğine sahiptir. Muğla’da kız-erkek ayrımı yoktur. Miras, genel olarak eşit paylaşılır. Muğla dışından evlenen kızlar, birkaç yıl içinde eşlerini Muğla’da ikamet etmeye ikna ederler. Bunun çok örnekleri vardır. Ailelerin de damada karşı yaklaşımı erkek çocuğa gösterilen yakınlıktan eksik değildir. Muğla’da söylenen “devletten, damattan hesap sorulmaz” sözü bunun ifadesi sayılabilir. Okuma-yazma oranı Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Özellikle kent merkezinde okumaya çok büyük önem verilir. Özellikle kız çocuklarının okuması için azami gayret sarf edilir. Aileler, çok çocuklu 
değildir. İkiden çok çocuklu aileye ender rastlanır. Çocuk sayısının azlığı onların daha ihtimamla yetişmeleri ve örgün eğitimde yerini almalarına zemin hazırlamaktadır. Kadınlar, Türkiye ortalamalarına göre, iş hayatının her alanında görülmektedirler. Muğla’da, daha çok erkekler tarafından yapılan işlerin bir hanım tarafından gerçekleştirilmesi yadırganmaz. Burada traktör kullanan, balıkçılık yapan, eşini motorsikletinin arkasında taşıyan hanımların varlığına rastlanabilir. Bu tür uygulamalara Türkiye’nin çok az ilinde ender rastlanır. 

Muğla kültürünün yaşatılması, tanıtılması, korunması ve geliştirilmesi yönünde, son yıllarda ilde büyük bir hareketlenme görülmektedir. Muğla, çevre bilinci gelişmiş ender illerimizdendir. Muğla merkez ve Milas, Bodrum, Datça, Ula ilçelerinde ve Akyaka beldesinde geleneksel mimari ile yapılmış evlerin harika örnekleri yer alır. Özellikle Muğla Üniversitesi’nin kurulduğu 1992 yılından sonra, kent merkezinde yeni ve büyük değişim yaşanmaktadır. Bu yapısıyla Muğla, bilgi çağındaki yerini almaya hazırlanmaktadır. Muğla Valiliği ve Muğla Belediyesi’nin bu yöndeki çalışmaları takdire şayandır. Valiliğin Muğla El Sanatları Merkezi, Muğla el sanatı dokumacılığının en güzel örneklerini dünyaya tanıtmaktadır. Tarihi Özbekler Evi’nin restorasyon çalışmaları tamamlandı. Ormancı türküsüne konu olan Belen kahvesi restore edilmiştir. Muğla Belediyesi’nin restore ederek Muğla’ya kazandırmış olduğu İskender Alper Kültür Merkezi, Kültür Evi, Yağcılar İşhanı ile eski Adliye sarayı bu kültürel dokunun en önemli örnekleridir. Kültür Evi, geleneksel Muğla Evi mimarisi özellikleri taşımaktadır. Burada; Muğla yaşama kültürü ve buna bağlı olarak Muğla el sanatları, Muğla mutfağı, yazılı ve sözlü kültürüne ait örnekler ile Muğla ile ilgili yayınlar sergilenmekte, imza günleri düzenlenmekte, fotoğraf sergileri 6 açılmakta, Muğla halk kültürünün örnekleri sunulmaktadır. Geçtiğimiz yıl Gökhan Çağlav tarafından restore edilerek hizmete açılan Muğla Sanatevi’ni de burada belirtmekte yarar var. Burada da kitap tanıtmaları, imza günleri yapılmaktadır. Kadın Dayanışma Merkezi olarak hizmet veren Sekibaşı’ndaki tarihi kahvehane de yine Muğla mimarisinin örneklerinden biri olarak restore edilerek kamuya sunulmuştur. 

Muğla kültür dinamikleri arasında çınarları ve yayladaki kahveleri de eklemek gerekir. Karabağlar yaylasında yer alan Keyfoturağı, Süpüroğlu, Vakıf vb. kahveler ile burada ve Kireçocağı yakınındaki Allankavağı (Çınar),Yağcılar İşhanındaki, Kurşunlu camiinin hemen kuzeyinde şadırvanla bütünleşen çınar ile Saburhanedeki çınar şehrin süsü olarak bu ahengi tamamlarlar. Saburhane’de, Kurşunlu Camii ve Şahidî türbesi etrafında tarihin nefesini tutulur. Bu kahveler, türbe, cami ve çınarlar kültürel dokuya ayrı bir ahenk katmaktadırlar ve bunlar etrafında Muğla sözlü kültürünün güzel örnekleriyle karşılaşmak mümkündür. Karabağlar yaylası etrafında teşekkül eden kültürel yapının açığa çıkarılması için çalışmalar yapılmaktadır. Belediye’nin her yıl Eylül ayında düzenlediği Kavun Festivali çerçevesinde yapılan şenlik ve yarışmalar ile düzenli olarak yapılmasa da yağlı güreş ve rahvan at yarışları da ilgi çekmektedir. Muğla merkez ilçe çevresi ve ilçelerinde düzenlenen yağlı güreş, deve ve boğa güreşi geleneksel spor dallarının önemli örnekleridir. Bunlardan Kavaklıdere Menteşe yağlı güreşleri; Yerkesik, Ula, Kafaca boğa güreşleri, Yatağan deve güreşleri, Fethiye Yörük şenlik ve bayramı bu zengin kültürün belirtilebilecek birkaç küçük örnekleridir. Bölgede avcılık sporu da yaygın bir özellik olarak göze çarpmaktadır. 

Muğla Halk Eğitim Merkezi, Muğlaya Hizmet Vakfı, Muğla Folklor Araştırma Derneği (MÜFAD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği vb. kuruluşlarda Muğla kültürünün geliştirilmesine ve tanıtılmasına yönelik çalışmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir, Muğla Emek Tiyatrosu ve kuruluş aşamasında olan Sanatsevenler Derneği bu dinamizmin örnekleridir. Hamle ve Şah televizyonları ile Devrim, Hamle, Yenlgün ve Şah gazetelerinde Muğla kültürü ile ilgili yayınlar yapılmaktadır. Valiliğin de geçtiğimiz yıl içinde yayımlamış olduğu Muğla, Muğla Yıllığı, Muğla Türküleri (kitap, 2 CD ve 2 kaset) ve Muğla Manileri dikkat çekmektedir. Muğla Üniversitesi’nin geçtiğimiz üç yıl içinde Muğla’ya yönelik olarak yayımladığı kitapların sayısı ona yaklaşmaktadır. 

Muğla il merkezinde, Muğla folklorunun günümüzdeki belirgin araştırmacıları Muğla kültür dokusunun araştırılması, yaşatılması, tanıtılması yönünde önemli çalışmalar gerçekleştirmektedirler. Muğla halk türküleri, halk oyunları, halk giysileri üzerinde uzmanlaşmış olan ve Muğla’nın Bazı Sözlü Kültür Değerleri ve Halk Oyunları (Muğla, 2001) ve Öyküleriyle Muğla Türküleri (İzmir, 2003) adlı kitapları yayımlanan ve Muğla giysileri ile ilgili zengin bir koleksiyonu da bulunan Mehmet Ali Eren; Muğla halk kültürünün değişik alanlarını hem bir derleyici, hem de kaynak kişi olarak değerlendirmekte mahir, Muğla Yazıları ve Muğla Avcıları adlı kitapları ile üstad Erman Şahin; Muğla yöresi toplum yapısı, Muğla’nın Atatürk ve Cumhuriyet dönemi tarihi çalışmalarıyla tanınan ve Muğla İli Toplum Yapısı Araştırmaları-Yerkesik (İstanbul, 1971) ile Atatürk’ün Çevresinde Yer Alan Muğlalılar (İzmir, 2004) adlı kitapları yayımlanan Ünal Türkeş; Muğla kültürel dokusunun yaşatılması, tanıtılması ve geliştirilmesi için büyük bir özveriyle çalışan, geleneksel mimari ile birlikte Muğla folklorunun değişik alanlarında hizmet veren Saim Sayın; Muğla geleneksel mimarisi üzerine çalışmalarını yoğunlaştıran ve kendini bu alandaki araştırmalara adayan, birçok kitabı yanında Muğla Evi (Muğla, 1991) adlı kitabı ile de tanınan Ertugrul Aladağ; Muğla halk kültürü üzerine derleme çalışmaları bulunan ve bunları yerel gazetelerde yayımlamak suretiyle kamu ile paylaşan Tülay Kayar; sözlü kültür üzerine derleme ve araştırmalarıyla bilinen ve kentin kültür gönüllülerinin olanaklarıyla Muğla Kitabı (Muğla, 2004) ve Muğla Ağzı Sözlüğü (Muğla, 2004) adlı kitapları yayımlanan Ali Abbas Çınar vb. araştırıcılar Muğla şehir merkezinde hizmet üretenlerin akla ilk gelenleridir.

Muğla’nın sadece kültür araştırmacıları veya uygulayıcıları değil, sanatçıları da vardır. Bunlardan Yükselecek Demirel şiirleriyle tanınmaktadır, şiir kitapları yayımlanmıştır. İlker Altınsoy roman ve hikâye çalışmalarıyla tanınmaktadır. Kerimoğlu (Muğla, 2003) ve Karaova Düğünü (Muğla, 2004) adlı sanat çalışmalarıyla Muğla Manileri (Muğla, 2004) adlı derleme çalışması yayımlanmıştır. Muğla geleneksel halk müziğinin örneklerini kendine has tavrıyla çalıp söyleyen ve bu özelliği Kültür Bakanlığı tarafından da tescillenen İbrahim Ethem Yağcı vb. sanatçılar adları bir çırpıda zikredilebilecek değerlerdir. Fethiye’den Musa Seyirci, Ünal Şöhret Dirlik ve Ramazan Kıvrak; Yatağan’dan Tarcan Oğuz; Bodrum’dan Mehmet Uslu; Köyceğiz, Dalaman ve Ortaca üzerine yazılarıyla tanınan ve hayatını Ortaca’da sürdürmekte olan Günay Karaağaç ile Bayır’da hayatını sürdüren Âşık Abbas Balcı’yı da bu kervana eklemek gerekir. 

Sonuç olarak Muğla; coğrafyası, iklimi, insanları ve insanlarının meydana getirdiği kültür dokusu ve kimliği ile bütünlük göstermektedir. Bunun için, bölge halkının geçmiş tarihine, buraya değişik zamanlarda, farklı bölgelerden gelen Türklerin Türkmen/Oğuz, Karluk ve Kıpçak boylarının varlığına ve günümüz toplumsal olgu ve yaşayışına toplu halde bakmak gerekir.
Kaynak: http://mobolla-mugla.blogspot.com.tr/2015/06/muglann-kulturel-kimligine-ksa-bir-baks.html