Ordu

ORDU HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Ordu, 728,949 nüfusu ile Türkiye’nin en kalabalık 30. şehridir. Bulunduğu bölgenin de 3. büyük şehri olan Ordu ili Giresun, Samsun, Sivas, Tokat ile komşudur. Şehrin tarihinin M.Ö. 15 binli yıllara dayandığı bilinmektedir. Yapılan kazılarda Hititler ve Friglere ait kalıntılar da bulunmuştur.

Şehrin isminin kökeni bugünkü Eskipazar yakınlarında Kytoro isimli şehrin kurulmasının ardından, Eskipazar’ın bulunduğu yere Bayramlı ismi ile kuruluyor. Ancak şehrin önemini yitirmesi ile yeni bir il merkezi olan Bucak kurulur ve 1869’lu yıllarda Bucak ismi değişikliğe uğrayarak “Ordu” olarak günümüze kadar gelir.

Ordu’ya birçok otobüs firmasının seferleri bulunmaktadır. Ayrıca 2015 yılında açılan Ordu-Giresun Havalimanı’nı kullanarak İstanbul’dan direkt uçuşlar ile yaklaşık 1 saat 35 dakikada. Aktarmalı uçuşlar ile de 3 saatte gidilebilir.

Karadeniz’in görülmeye değer şehirlerinden biri olan Ordu, doğal güzellikleri ve tarihi varlıkları ile kendisini keşfedecek gezginleri bekliyor…

Doğu Karadeniz’in kapısı Ordu, doğal güzellikleri, bitki örtüsü, mavi ve yeşilin kucaklaştığı kıyıları, yükseltilerindeki uçsuz bucaksız ve birbirinden güzel yaylaları ile turizmde geleceği parlak bir şehir. Ordu’ya bir seyahat planlıyorsanız Ordu gezilecek yerler listemize göz atmanızı öneriyoruz…

Doğal Güzellikler: Ordu, Karadeniz bölgesindeki birçok şehir gibi hayranlık uyandıran doğal güzelliklere sahip. Milli parklar, vadiler, göller, nehirler, adalar bu doğal güzelliklerin eşsiz parçaları. Ordu’da gezip keşfedebileceğiniz doğal güzellikler arasında mutlaka görmenizi önerdiklerimiz Asarkaya Milli Parkı, Turnasuyu Vadisi, Ordu Çambaşı Yaylası, Melet Nehri, Ordu Ulugöl ve Hoynat Adası.

Müzeler: Ordu geziniz sırasında şehrin geçmişine dair bilgi sahibi olmak ve tarihe tanıklık etmek isterseniz Ordu’daki müzeleri ve kültür merkezlerini ziyaret edebilirsiniz. Ordu Müzesi, Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi ve Taşbaşı Kültür Merkezi Ordu’da görmenizi önerdiğimiz müzeler.

Kaleler: Ordu’da gezginlerin uğrak noktası olan duraklardan biri de Ordu kaleleri. Eşsiz doğa manzaralarına sahip olan Ordu Kaleleri’nden olan Bolaman Kalesi, Ünye Kalesi, Gölköy Kalesi ve Kurul Kalesi’ni görmeden Ordu’dan ayrılmayın.

Plajlar: Karadeniz’in masmavi sularının ve tertemiz kumsallarının keyfini çıkarabileceğiniz plajlar var Ordu’da. Yaz aylarında Çaka Kumsalı, Mavi Dünya Plajı ve Efirli Plajı en çok ilgi gören plajlardan.

Eğer Ordu’nun şehir manzarasını yüksek bir tepeden izlemek isterseniz Boztepe‘ye mutlaka çıkmanızı öneriyoruz. Boztepe’deki seyir teraslarından Ordu’nun manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz. Bununla beraber Ordu yaylaları ve Ordu fındık bahçeleri de şehirde gezmenizi önerdiğimiz yerlerden.

Ordu Gezilecek Yerler – Tarihi Yerler

Gaga Gölü

Gaga Gölü
Gaga Gölü

Ordu’nun Fatsa ilçesinde yer alan Gaga Gölü, batıKaradeniz’in sayılı doğal göllerinden biri olup, yeşil doğasıyla gören herkesi etkisi altına almaktadır.

Meşebükü ve Yassıtaş köyleri arasında bulunan göl, Fatsa-Aybastı karayolunun 8 kilometresinde yer alır. Gaga Gölü, bölgedeki diğer göllere göre daha derindir. Öyle ki birkaç adımda gölün derinliği 4,5 metreyi bulmaktadır. Göle akan herhangi bir akarsu olmayıp, gölde sazan, kerevit ve yerel balıklar bulunur. Fatsa’nın doğal güzellikleri arasındaki Gaga Gölü’nü gezi listenize dahil edebilir, gölün çevresini keşfedecek kıs yürüyüşler yapabilirsiniz.

 

Gölköy Kalesi

Gölköy Kalesi
Gölköy Kalesi

Ordu’nun turizminde önemli bir yere sahiptir Gölköy Kalesi. M.Ö. 3. ve 4. yüzyılla tarihlendirilen kale her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte.

Kaleye Tayfun Paşa Kalesi de denilmektedir. Bunun sebebi, Şehit Tayfun Paşa komutasındaki askerler tarafından kahramanca korunmuş olmasıdır. Üstelik Ordu’da işgal edilemeyen tek yerdir. 18. yüzyılda önemini yitirmeye başlamış kale. İlçe merkezine 4 kilometrelik bir mesafede olan Gölköy Kalesi tarih boyunca gözetleme, sığınma ve savunma amaçlı kullanılmıştır.

 

Ünye Kalesi

Ünye Kalesi
Ünye Kalesi

Ünye ilçesinin en yüksek tepelerinden birine konumlanmış durumdadır Ünye Kalesi.

Kalenin yüksekliği 200 metreyi bulmakta olup, yapılış tarihi M.Ö. 200-250 yıllarına kadar inmekte. Eldeki bilgilere göre kalenin bulunduğu tepe, eski çağlarda bir yanardağ iken faaliyetini tamamladıktan sonra üzerine kale inşa edilmiştir. Kaleyi ilk inşa eden isim ise Pers kökenli Pontus Hükümdarı II. Mitradates’tir.

Ünye Kalesi’nin içerisinde kaya mezarları, kral mezarları, mağaralar, kuyular, dehlizler ve eski sur kalıntıları bulunmakta.

Şehrin önemli tarihi değerlerinden sadece bir tanesi olan Ünye Kalesi, gezilmesi gereken bir nokta… Kaleye dolmuşlarla ve taksilerle ulaşılabilirsiniz.

 

Hoynat Adası

Hoynat Adası
Hoynat Adası

Ordu-Perşembe’nin coğrafyasını güzelleştiren ve çok fazla insan tarafından bilinmeyen Hoynat Adası, kolay bir ulaşım yoluna sahip. Fakat çok fazla tanıtımı yapılmadığı için yöre halkı dışında pek ziyaret edilmiyor.

Ramazan Köyü sınırları içerisinde olan Hoynat Adası çok sayıda martı ve karabatak kuşlarına ev sahipliği yaptığı için Türkiye Doğa Derneği tarafınca “Önemli Kuş Alanı” olarak ilan edilmiş ve korumaya alınmış duruma. Korunmaya alınmasının en önemli sebebi nesli tükenmekte olan karabatakların yuva yaptığı tek alan olması.

Çok eskiden gemiciler tarafından sığınak ve depo olarak kullanılan bu bölge, Ordu’nun en güzel manzaralarından birine sahip.

 

Ordu Ulugöl

Ordu Ulugöl
Ordu Ulugöl

Ordu-Gölköy’ün dinlendirici bir atmosfer yaratan noktalar arasındaki Ulugöl, yeşil ve mavinin en gerçekçi hallerini sunar misafirlerine.

Haruniye Köyü ve Süleymaniye Köyü arasında kalan Ordu Ulugöl, ilçe merkezine yaklaşık 17 kilometrelik bir mesafede bulunur. Ulugöl bir krater gölü özelliklerini taşıyıp, aynı zamanda şehrin en büyük gölü konumunda. Gölün çevresi meşe ve gürgen ormanları ile çevrili.

Bu doğal manzarada piknik yapmak serbest olup, kamp alanı olarak da kullanılabilmektedir. Aynı zamanda WC, su gibi ihtiyaçlara cevap verir. Bölgenin en hareketli olduğu dönem, Temmuz ayında yapılan Ulugöl Şenlikleri’dir.

Ordu Ulugöl’e günübirlik gidebilir, dilerseniz birkaç günlük kamp yapabilirsiniz.

Taşbaşı Kültür Merkezi

Taşbaşı Kültür Merkezi
Taşbaşı Kültür Merkezi

Taşbaş Kültür Merkezi, Ordu’nun il merkezinde bulunmakta olup, kültür merkezinin bulunduğu bina 1853 yılıyla tarihlendirilmekte.

Yapı, Rumlar tarafından kilise olarak inşa edilmiştir. İlk yapıldığı dönemlerde kilise olarak kullanılanılmış, 1937-1977 yılları arasında hapishane olarak işlevselliğini korumuştur. Bu sebepten dolayı halk arasında mapushane olarak anılır. 1983 yılında Kültür Bakanlığı tarafından alınıp, restore edildikten sonra kültür merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Restorasyon çalışmaları sırasında orijinal mimarisine sadık kalınan yapının sadece çan kulesi değişmiş durumda.

 

Asarkaya Milli Parkı

Asarkaya Milli Parkı
Asarkaya Milli Parkı

Karadeniz’in şehirleri arasındaki Ordu, Ünye ilçesinde bulunan Asarkaya Milli Parkı ile hem piknik yapmanızı hem de doğanın içinde huzurlu saatler geçirmenizi sağlayacak.

Asarkaya Milli Parkı, ailenizle birlikte ya da dostlarınızla beraber gidip eğlenceli vakitler geçirebileceğiniz bir nokta. Milli parkta gezip keşif yapmak da cabası olacak. Yeşilin bol olduğu ve spor yapma imkanı da sunan Asarkaya Milli Parkı, Ünye gezinize dahil etmenizi önerdiğimiz doğal güzelliklerin ilk sıralarında yer alıyor.

 

Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi

Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi
Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi

Ordu’nun tarihi yapılarından biri olan Paşaoğlu Konağı, il merkezindeki Selimiye Mahallesi’nde bulunmaktadır.

Şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir ve 1896 yılında Paşaoğlu Hüseyin Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Konak, 625 metrekarelik bir alanda kurulmuş olup, 1987 yılında etnografya müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Paşaoğlu Konağı Etnografya Müzesi’nin birinci katında silahlar, takılar, kadın ve erkek giysileri sergilenmektedir. İkinci katı ise; sofa, Paşa Nine odası, günlük oda, misafir odası, yatak odası, bulunmaktadır. Müze, Ordu gezinizde ilk ziyaret yerlerinizden biri olabilir. Göz dolduran bir mimariye sahip olan konak, zengin koleksiyonuyla sizleri misafir etmeye hazır.

Şehirde bulunan Bolaman Kalesi, Turnasuyu Vadisi, Melet Nehri ve Ordu Müzesi diğer gezi alanlarınızı oluşturabilir.

 

Yason Burnu

Yason Burnu
Yason Burnu

Ordu-Perşembe’de bulunan Yason Burnu, bir yarımada özelliğine sahiptir. Doğal bir güzellik olan Yason Burnu, yerli ve yabancı turistlerin son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Fakat burası turizm bölgesi olmadığı için yatırım yapılamıyor.

Buna rağmen her yıl ziyaretçilerinde artış olan Yason Burnu, Samsun Çarşamba Havalimanı’na 100 kilometre, Perşembe’ye 20 kilometre ve Ordu’ya 35 kilometre uzaklıktadır. Ulaşımı kolay olan Yason Burnu’nun ilginç de bir hikayesi vardır. Derler ki; Aronauts’lar İason önderliğinde altın postu bu yarımadada aramışlar. Yason Burnu’nun doğal güzellikleri ve çevresindeki tarihi kalıntılar size keyifli ve meraklı bir yolculuk sunacak. 300 metre bastısında bulunan Yalancı Yason vardır ve kıyısının her noktası birer inci gibi görünür.

Özellikle su sporları ve dalgıçlar için tercih edilen Yason Burnu’nu siz de keşfe çıkabilirsiniz. Ordu gezinizin en güzel noktası olan bu yarımadayı gezdikten sonra rotanızı Kadılar Yokuşu’na, Turnasuyu Vadisi’ne ve Bolaman Kalesi’ne çevirebilirsiniz.

 

Bolaman Kalesi

Bolaman Kalesi
Bolaman Kalesi

Kadılar Yokuşu’yla, Yason Burnu’yla, Turnasuyu Vadisi’yle,Melet Nehri’yle tarihi ve doğal güzelliklerini bir arada sunar Ordu. Aynı zamanda eski bir yerleşim alanıdır.

Eğer yolunuz Ordu’ya düşerse gezecek çok yeriniz olacak bu şehirde. Tabii gezilecek yerler arasına Bolaman Kalesi’ni de ekleyebilirsiniz. Fatsa’da bulunan Bolaman Kalesi, günümüze kadar gelebilmiş tarihi kalıntılardan biridir. Bu zamana kadar özgünlüğünü korumuştur ve gözetleme kalesi özelliği taşımaktadır. Yapım tarihi bilinmemekle birlikte Pontus Rum İmparatorluğu döneminde yapıldığı düşünülmektedir. 65 metre uzunluğundaki Bolaman Kalesi’nin üzerinde 19. yüzyılda yapılmış ahşap bir Osmanlı konağı bulunmaktadır. Ordu’nun tarih sayfalarında hiç eskimeyen bir yapı olan bu kaleyi ziyaret etmeden yolculuğunuzu bitirmeyin.

Kadılar Yokuşu

Kadılar Yokuşu
Kadılar Yokuşu

Ordu’nun Ünye ilçesinde tarihi bir sokak olan Kadılar Yokuşu Osmanlı Devleti’nde birçok kadının yetiştiği yer olarak bilinmektedir.Bu özelliği sebebiyle Kadılar Yokuşu ismini almıştır. Yokuş il merkezindedir ve bu bölgenin mutlaka görülmesi ve gezilmesi gereken yerlerden biridir. Yokuşu tarihi Ünye evleri süsler. Kadılar tatillerinde Ünye’ye gelip kendilerine konak tipi ev yaptırırlarmış. Ordu’ya bir gün yolunuz düşerse kesinlikle Kadılar Yokuşu’nu gezmelisiniz. Tabii Ordu’nun güzellikleri bu sokakla da bitmez. Turnasuyu Vadisi, Yason Burnu, Bolaman Kalesi, Melet Nehri ve Ordu Müzesi şehrin gezilecek yerleri arasındadır.

 

Turnasuyu Vadisi

Turnasuyu Vadisi
Turnasuyu Vadisi

Ordu, merkezine yakın bir yerde en güzel yürüyüş alanlarından birini gizlemektedir.

Turnasuyu Vadisi, el değmemiş güzelliği ile buraya keşfe gelenleri kendine hayran bırakıyor.

Çoğu rengin tonlarını görsel bir şovla sunan vadi, gezi yapmak isteyenlerin doya doya vakit geçireceği bir noktadır. Bu arada Ordu’daki Kadılar Yokuşu’nu Melet Nehri’ni de ziyaret etmeyi unutmayın.

Yürüyüş rotalarına kendini de eklemiştir ve aynı zamanda 60 kilometre uzunluğun bir parkura sahiptir.

Renklerin dilini, doğanın güzel sesini ve akarsuyunun harika tınısının karışımında sadece yürüyüş yaparak keşfin tadını çıkarmak istiyorsanız Turnasuyu Vadisi isteğiniz daha fazlasını vermeye hazır. Siz sadece kendinizi bu harika ötesi doğanın kollarına bırakın.

 

Melet Nehri

Melet Irmağı
Melet Irmağı

Türkiye sınırları içerisinde olan nehirlerden biridir Melet Nehri ve Ordu’nun Mesudiye ilçesinde bulunmaktadır.

Bu bölgeyi çevreleyen dağların küçük akarsuları tarafından oluşmuştur. Tabiatın güzelliklerinin bir örneği olan Melet nehri, antik çağda Melanthios adı ile anılmaktaydı.

Nehrin kuzeye doğru aktığı bölgelerde tarihi yapıtlar bulunmaktadır; Konacık Kaya Mezarları ve Kaleköy Kalesi… Gezi rehberinize ekleyerek burada değişik güzellikler, tarihi yapıtlar görüp aynı zamanda pide ve balığın tadına bakabilirsiniz. Yeşilliklerin arasında akan Melet Nehri, ziyaret edilmeyi çok sever. Tarihi değerleriyle ayrı bir çekicilik kazanan bu nehirde gezilecek çok yer vardır. Bu arada daha sonrasında rotanızıKadılar Yokuşu’na, Bolaman Kalesi’ne ve Turnasuyu Vadisi’ne çevirebilirsiniz.

 

Ordu Müzesi

Ordu Müzesi
Ordu Müzesi

1987 yılında ziyarete açılan Ordu Müzesi, üç katlı bir konaktır. İlk katında etnografik eserlerin sergilendiği konağın diğer katları eski konak yapısı korunarak düzenlenmiştir.

 

Ordu Çambaşı Yaylası

Ordu Çambaşı
Çambaşı Yaylası

Ordu Çambaşı Yaylası, Ordu kent merkezine 60 km. mesafede bulunmaktadır.

1991 yılında Turizm Bakanlığı tarafından yayla turizmi merkezi ilan edilen Çambaşı, 72 obası ile ülkemizin en geniş yaylasıdır. Yenilenmek, hayata tekrardan tüm enerjiniz ile bağlanmak için burada birkaç gün geçirmeniz yeterli. 72 obası bulunan yaylanın soğuk ve şifalı suları vardır ve şehir karmaşasından uzaklaşıp dinlenmek, huzur bulmak isteyenlere hitap eder.

Çambaşı yaylasına çevre il ve ilçelerden özellikle taze et yemek için gelenler vardır. Lokanta ve otellerin bulunduğu çambaşı yaylasını görmenizi ve orada bir ziyafet çekmenizi öneririz.

Kaynak: http://www.gezilebilecekyerler.com/orduda-gezilecek-yerler/

Ordu iline özgü birçok meşhur yemek, içecek, hamur işi ve tatlılar vardır. Ama Ordu denince akla ilk gelen yöresel lezzetler kabak kavurması, soslu patlıcan, sakarca kayganası, fırın fasulyedir. Diğer meşhur yemekler:

  • Mısır Yarmalı Aş Sarması
  • Kabak Kavurması
  • Sakarca Kayganası
  • Kabak Kayganası
  • Pezik (Pazı) Mücveri
  • Soslu Patlıcan
  • Taze Bezelye Kayganası
  • Sakarca Kayganası
  • Keşkek (Gendeme)
  • Pancar Diblesi
  • Fasulye Diblesi
  • Galdirik Kavurması
  • Fırın Fasulyesi
  • Etli Pancar Sarması
  • Pancar Döşemesi
  • Pancar Çorbası (Karalahana)
  • Mısır Çorbası
  • Kabak Çorbası
  • Isırgan Çorbası
  • İçli Tava
  • Hamsi Buğulama
  • Hamsi Köftesi
  • Su Böreği
  • Yufka Böreği
  • Ev Makarnası
  • Kabak Tatlısı
  • Aşure
  • Un Helvası

Kaynak: http://www.nenedirvikipedi.com/yemek-tarifleri/ordu-ilinin-meshur-yoresel-yemekleri-10319.html

Ordu ili topraklarında bilinen ilk yerleşmelerin tarihçesi M.Ö.  VII.  Yüzyıl’a kadar gitmektedir.
İl merkezinde bilinen ilk yerleşme yeri, Kirazlimanı Mezarlığı yanındaki Bozukkale (Kotyora)dır. M.Ö. IV. Yüzyıl’da İran taraflarından savaştan dönerken Kotyora’ya uğrayan Yunalı komutan Ksenophon, burada yerleşik bir kavimle karşılaştıklarını ve 45 gün kaldıktan sonra yollarına devam ettiklerini belirtir. (Anabasis, MEB Y.1962)
Kotyora küçük bir koloni idi. Burası, M.Ö.  II. Yüzyıl’da Pontus Kralı  I.Farnak zamanında boşaltılarak halkı Giresun’a nakledilmiştir.
M.Ö. 675’lerden itibaren Ordu’nun içinde bulunduğu Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ne sırayla, Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender ve komutanları hakim olmuştur. Bundan sonra yöreye, yaklaşık 3,5 asır yaşayan Pontus Devleti (M.Ö.280-M.S. 63) hakim olmuştur. Bu devleti Roma İmparatorluğu ortadan kaldırmıştır.
 
Kotyora’nın Grekçe’de Dağ Eteği anlamına geldiğini söyleyen bazı tarihçilerin aksine Prof. Dr. Necati DEMİR, Kotyora kelimesinin aslının Kut Yöresi olduğunu, burada Kut Türklerinin yaşadığını, bu ismin sonradan dönüştürüldüğünü iddia eder.
Aynı bilim adamı, makalelerinde Bolaman isminin de Pontpolemenyum’dan gelme değil, Balaban Türklerinden gelme bir kelime olduğuna yer vermektedir.
Ordu yöresinde yaşayan kaimlerden Halipler madencilikte ileri gitmiş olup, Ordu topraklarında demir madeni başta olmak üzere bazı madenleri işlemişlerdir.
Yunan tarihçisi Ksenophon (doğumu M.Ö.431)nun, Onbinlerin Dönüşü adlı eserine göre Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde (tabii Ordu topraklarında da) M.Ö. 400 yılında, Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halipler ve Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan kavimler yaşamaktaydı.
Fatsa merkezde bulunan tarihi Cıngırt Arkeolojik Yerleşmesi’nin , M.Ö. bu coğrafyada hüküm süren Pont Polemenyum krallarının cariyelerinin mesire yeri olduğuna dair kayıtlar mevcuttur.
Keza, Perşembe ilçesi sınırları içinde deniz kenarında bulunan ünlü Yason Burnu’nun çok eski zamanlara kadar insan yerleşmesine sahne olduğu bilinmektedir ki, dünyaca ünlü Argonot Efsanesinin geçtiği mekânlardan biri de bu yöredir.
İl Merkezine 13 km. uzaklıkta olan ve bu gün bir turizm merkezi haline getirilen tarihi Kurul Kaya Yerleşkesi’nin de tarihçesi 2.000 yıl öncesine kadar iner.
 
Gölköy kalesi de çok eskidir. Bu kale, Pers Kralı Dara(Daryüs) tarafından M. Ö.  V. Yüzyıl’da yaptırılmıştır.
Çambaşı Yaylası da, insanların çok eski tarihlerden beri yaşadığının izlerini taşımaktadır.
Burada, M.Ö. ki çağlarda yaşayan insanların madencilik yaptığına dair izlere bu gün bile rastlanmaktadır.
Ulubey Çubuklu, Mesudiye Meletios ve Ünye Kalesi gibi tarihi kaleler, 2.500 yıl öncelerinden kalmadır.
Bu gibi yerleşmelerin onlarcasının bulunduğu Ordu topraklarının ne kadar eski çağlardan beri insan yerleşmesine mekânlık yaptığı anlaşılmaktadır.
Türklerin Ordu’ya gelişlerine kadar (14. Yüzyıl) yörede, Roma ve daha sonra da Trabzon Rum Devleti  (1204-1461) hâkimiyet kurmuştur.
Türklerin Ordu’ya Yerleşmeleri
Türklerin (Oğuzların Çepni kolu) Ordu topraklarına ilk girdiği nokta, Aybastı Perşembe Yaylasıdır. 1105 tarihinde yaz aylarında burada Danişmendoğlu Beyi Emir Danişmend Gazi komutasındaki 6 bin kişilik bir ordu ile Trabzon Devleti’nin 70 bin kişilik büyük gücü arasında çok şiddetli bir savaş olmuştur.
Sayıca çok üstün olan düşman ordusu karşısında yiğitçe mücadele eden bu küçük Türk ordusu, büyük kayıplar vererek çekilmek zorunda kalmıştır. Yaralı olarak kurtulan Danişmend Gazi, Danişmendli Beyliğinin başkenti Niksar’a götürülmüş ve bir süre sonra vefat etmiştir. Türbesi Niksar’dadır.
 
Onun komutanlarından olduğu sanılan Emir Kümbet’in türbesi ise bu yaylada bulunan ve o savaşta şehit olan askerlerin bulunduğu mezarlıktadır.
Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız’ın araştırmalarına göre, Ordu Türkler tarafından ancak 14. Yüzyıl’ın sonlarında feth edilmiştir.
“…Önce Niksar’ın doğu taraflarındaki bölgede kurulmuş olan Hacı Emir Beyliği, faaliyetlerini 14. Yüz yıl sonlarında doğuya doğru geliştirmiş ve bu Türk beyliğinin en büyük beylerinden birisi olan Süleyman Bey,1396-97’de Giresun şehrini zapt etmiştir. Süleyman Bey’in bu fethiyle birlikte, bölgeye, Çepni, Döğer, Eymir, Karkın, Alan-Yutlu, Bayındır, İğdir gibi Oğuz boyları gelip yerleşmişlerdir. Bu boyların hatıraları bölgede hala yaşamaktadır. Bundan çok kısa bir süre sonra yine aynı Bey tarafından, Ordu toprakları feth edilmiştir.”
Adı geçen Beyliğin Ordu topraklarındaki başkenti, günümüzde Mesudiye’nin bir köyü olan Kaleyköy idi. Burada, Hacı Emiroğulları tarafından yapılan ve artık harabeye dönüşen bir kale ve kalenin yakınında da büyük bir tarihi mezarlık bulunmaktadır.  Bu mezarlıktaki üç adet kümbetin Hacı Emir Beylerine ait olduğu sanılmaktadır.
1270’li yıllarda buralarda yaşayan Hacı Emiroğlu Beyliği, ancak 130 gibi yıl çok uzun bir zaman sonra, Ordu merkeze 4 km. uzaklıkta Ulubey yolu üzerinde bulunan Eskipazar’a gelmişler ve burayı şenlendirmişlerdir.
 
Eskipazar’ın, küçük bir kasaba merkezi olarak Hacı Emir Beyliği tarafından kurulduğu bilinmektedir.
Burada bulunan iki hamam ve bir cami ile tarihi mezarlık, tamamı ile Türklere aittir.
Bir zamanlar burada hareketli bir Pazar kurulduğu “Eskipazar” denmesinden de anlaşılmaktadır.
19. Yüzyıl’da burada yörenin toprak ağaları arasında müthiş kan davaları meydana gelmiş, bunun üzerine Osmanlı Payitahtı tarafından Samsun’da bulunan Askeri birliğin komutanı Osman Paşa, yörede asayişi sağlamakla görevlendirilmiştir. Yöreye gelen bu komutan, kısa zamanda toprak ağalarını en şiddetli biçimde cezalandırmış ve toplumsal huzuru sağlamıştır.
Ancak, bir nevi derebeyi olan bu büyük sülalelerin kanlı çatışmalarından gına getiren Eskipazar ve civarında yaşayan halk kitleleri, bölgeyi terk etmiş ve bir zaman sonra, burası tamamen boş kalmıştır.
Ordu Adı Nereden Gelmektedir?
Ordu ismi, Türklerin bu bölgeye geldikleri tarihten itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Bazılarının iddia ettikleri gibi, Fatih Trabzon’u feth etmek için geçtiği yöremizde ordusu ile konakladığı için bu ad verilmemiştir. Zira Fatih, Erzurum üzerinden Trabzon’a gelmiştir.
Yine, asayişi sağlamak için Samsun’dan gelen Osman Paşa’nın askeri birliğine dayandırılan rivayet de tümüyle yanlıştır.
 
Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig” adlı ünlü eserinde Ordu isminin manası, şehir, saray, başşehir, sahil şehri olarak geçer.
Bu duruma göre, Hacı Emir Beyi İbrahim’in oğlu Bayram Bey tarafından kurulan Eskipazar’ın o günkü adı şöyledir:
“Bölük-i Niyabet-i Ordu bi, ism-i Alevi” dir.
Hemen belirtmek gerekir ki, buradaki alevi, bu günkü manasında kullanılmıyor, bir cemaat, bir sülale anlamında kullanılıyordu.
Keza, Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı çok tanınmış olan “Divan-ı Lügat’it-Türk” adlı büyük eserde, Ordu, bir yere yerleşmek, Hakan’ın yurdu, ordulanmak gibi anlamlara gelmekteydi.
15. asır başında Eskipazar’da bu adla kurulan Ordu kazası, günümüzde de aynı adını korumaktadır.
Resmi kayıtlarda Eskipazar yerleşmesinin adı, Bayramlı, Bayramlu mea İskefsir ve Milas, Behram Şah, Behramlı, Eyalet-i Behram, Ordu Bayramlu Eyaleti şeklinde geçmektedir.
Ordu’nun hemen batısında, Hacı Emir Beyliği ile aynı çağda hüküm süren Taceddin oğulları Beyliği’nin de başkentinin adı da Ordu idi.
Osmanlılar Döneminde Ordu Yöresi
Yıldırım Beyazıd zamanında Osmanlı topraklarına dahil edilen ordu yöresi ile ilgili en doğru bilgiler, Osmanlı resmi kayıtlarında geçer.(Kimi tarihçiler bu tarihi 1427 olarak kabul ederler.)
1455 tarihli Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri’nde Ordu hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır.
Trabzon’dan 65 yıl önce Türk bölgesi haline gelen Ordu’da Türk olmayan (Rum ve Ermeni) etnik kökenlilerin oranı, Türk nüfusa göre çok düşük olarak belirtilmiştir.
Gayri Türk olanların en yüksek olduğu 17. asır başlarında bile Türklere oranı sadece % 7,9’dur.
15. asrın ilk yarısında Ordu topraklarında 6.651 Müslüman Türk ve 526 Türk olmayan hane bulunmaktaydı. Rum ve Ermeni olan bu insanlar, Hıristiyanlık dinine mensuptular. Ki bunlardan 326 hane, Selçuklulardan beri Milas (Mesudiye) Hapsamana (Gölköy) topraklarında yaşamaktaydılar.
Bu gün bile birçok yer ve eser ismi Türkçe olup, o günlerden kalmadır. Bir örnek olarak Ulubey kazasını verebiliriz. Ulubey,14. asırda bu günkü Kardeşler (Sevdeş) köyünü kuran ve yerleşen ve burayı bir nahiye merkezi haline getiren Sevdeş beyin unvanıdır.
Ulubey’de hiçbir köy ismi Türkçe’den başka bir dilde değildir. Bahaeddin, Durak, Uzunmahmut, Eymür, Şuayp, Sayaca, Kadıncık (Hatuncuk),Ören, Hocaoğlu, Kızılen, Ohtamış ve daha onlarcası. Ordu ilinin neresine gidilirse gidilsin, Türkçe olmayan yer isimlerinin sayısı, iki elin parmağını geçmez.
          
Tapu Tahrir kayıtlarından, Ordu yöresinin Selçuklu dönemindeki idari teşkilatının pek değiştirilmediği anlaşılmaktadır.
Bölgenin yönetimi, Tımar beylerinin elindeydi.
16.asırda bölgenin en önemli ve hareketli merkezinin Gölköy Kalesi olduğu bilinmektedir.
O çağlardan 18. Yüzyıl sonlarına kadar Ordu bölgesinde şehircilik hemen hemen hiç yoktur. Hacı Emir beyliği tarafından kurulan Eskipazar (Bayramlu),bir süre sonra bu hareketliliğini yitirmiştir. 1455’lerde Eskipazar’da 19 hanelik Cemaat-i Muhtelife denilen iş sahipleri ve zanaatkârlar bulunuyordu. Ayrıca kadimlik yurtlarında yaşayan ve vergi vermeyen 47 aile mevcuttur.
Halkın hemen hemen tamamı çiftçilikle geçiniyordu. Bir örnek olması kabilinden söyleyelim ki,1520’den itibaren yöredeki vergi mükellefi çiftçi oranı % 96 civarındaydı.
Daha çok arpa, buğday, mısır, kendir üretilmekteydi.
Tam Çiftliğe sahip olanların sayısı 1613’de 14 idi. 1485 Tarihli Tapu Tahrir kayıtlarında Ordu bölgesinin adı “Vilayet-i Bayramlu me’a İskefsir ve Milas” tır.
İskefsir, şimdi Tokat’ın bir ilçesi olan Reşadiye, o zamanlar Ordu’ya bağlıdır. Milas ise bu günkü Mesudiye’dir.
Bulancak da o zamanlarda Kebsil adıyla Ordu’ya bağlı idi.
Bölge, 22 adet idari birime ayrılmıştır. Bu birimlerden biri nahiye, dördü niyabet, ikisi nahiye-i niyabet, sekizi bölük, ikisi bölük-i geriş, ikisi niyabet-i geriş ve birisi de divandır.
16. asırda Ordu, bütün Canik’in idare merkeziydi.
1520’de, bölgenin tamamı, Kaza-i Canik-i Bayramlu adıyla birleştirilmiş ve İskefsir, Bayramlu (Ordu), Bazarsuyu(Bulancak) olarak üç kazaya ayrılmıştı.
1548 yılında Ordu, Karahisar-ı Şarki (Giresun’un şimdiki ilçesi Şebinkarahisar) sancağına bağlıdır.
Türkler, Anadolu’nun hemen her yöresinde olduğu gibi bizim bölgede de oba, oymak, boy gibi sosyal gruplara ayrılmıştı.
Ordu Oğuzların bir kolu olan Çepni Türklerinin yerleştiği bölgedir. Yerleşmeler vadi boylarında gerçekleşmiştir.
Bolaman Vadisi boyunca, Çamaş, Bolaman, Niyabet-i Satılmış (Aybastı) gibi ilçe ile köy arasındaki yerleşmeler ve köyler kurulmuştur.
Melet Vadisi boyunca ise, iç kesimlerde Milas (Mesudiye), Alibeğce (Kabadüz), deniz kenarında Nefs-i Alevi Ordu, Bucak, İhtiyar, Şayiblü, Bedirlü, Ulubey ve bunlara bağlı köyler ve mezralar kurulmuştur.
Bugünkü Ordu’nun Kuruluşu
Kirazlimanı mevkii, şimdiki Ordu şehri kurulmadan önce, şenlikli bir yerleşmeydi. Rivayetlere göre, buraya ilk önce yerleşenler gemiciler olmuştur. Zaman zaman buraya gelen gemiciler, yöreyi çok beğenmeleri veya başka bilinmeyen sebeplerle burayı iskân alanı haline getirmişlerdir.
Nitekim Ordu’nun ilk mescidi olan Abdullah Reis Mescidi 1782 yılında burada inşa edilmiştir. Ancak, mutlaka korunması gereken bu eser, maalesef yıkılmıştır. Şimdi orada, Otel Belde faaliyet göstermektedir.
 
Kirazlimanı o kadar önemlidir ki, 1883 yangını ile Ordu şehri neredeyse tamamen yanmış, bunun üzerine uzmanlar, Kirazlimanı’nın kent merkezi yapılmasını önermişlerdir.
Nitekim Kirazlimanı günümüzde de önemini ve güzelliğini korumaktadır.
Eskipazar’ın önemini yitirmesinden sonra, bugünkü Bucak mahallesi giderek şenlenmeye ve kalabalıklaşmaya başlamıştır. (19. asrın başları.)
Zaten Bucak, aynı adla yüz yıllardan beri bir köy yerleşmesiydi.
Nefs-i Bucak adıyla neredeyse bir kaza merkezi haline gelen Bucak’ın mahalleleri şunlardır:
Selimiye, Aziziye, Saray, Kirazlimanı, Taşbaşı ve Düz Mahalle.
Bucak adı 1869 yılında değiştirilmiş ve Ordu adı resmi kayıtlarda kullanılmaya başlamıştır.
Bu tarihlerde artık Ordu küçük bir kaza merkezidir.
1869 yılında ilk Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Trabzon Mutasarrıflığı’nın yazısına göre, Bucak (Ordu) Belediyesinin ilk başkanı Hasan Ağa’dır.
O zamanlar, Ordu’nun üç nahiyesi vardı. Bunlar, Perşembe, Aybastı ve Ulubey me’a Hapsamana’dır. Hapsamana, şimdiki Gölköy’dür. Ancak, bir süre sonra Ulubey ve Gölköy müstakil nahiyeler şeklinde ayrılmıştır.
1872’de Ordu kazasındaki binalar şöyle tespit edilmiştir:
Hükümet binası, Gümrük binası, Karantina binası, Telgrafhane,15 çeşme,2 şadırvan,1 medrese,5 İslam mektebi,1 mekteb-i rüştiye (ortaokul),3 cami,28 han odası,1 hamam,17 fırın,158 mağaza,273 dükkân,1 tabya (topların mevzilendiği yer),1 fener ve 854 hane.
1872’de Ordu’ya Ziraat Bankası’nın ilk adı olan Memleket Sandığı kurulmuştur.
Ordu Kazasının İl Oluşu
1920 tarihinde Ordu kazasının 6 nahiyesi,318 köyü ve 180 bin nüfusu vardı. Yani Trabzon vilayetinin en gelişmiş kaza merkeziydi.
Ordu’nun il olması için, T.B.M.M. nde büyük mücadele verilmiştir. Mücadele veren bu üç önemli şahıs şunlardır:
Mesudiye mebusu Serdaroğlu Mustafa Bey, Tunalı Hilmi ve Şebinkarahisar mebusu Memduh beydir.
Bir kısım mebus (ki bunlardan biri de ünlü din alimi Konya Mebusu Vehbi beydir) Ordu’yu Giresun’a bağlamak için epey gayret göstermişlerdir.
4 Aralık 1920 tarihinde “Müstakil Sancak” yapıldı. Bu karar 69 Sayılı yasayla 4 Nisan 1921 tarihinde yürürlüğe girerek il statüsüne kavuşmuştur.
Büyük Ordu Yangını
Katırcıoğlu Mustağa Ağa’nın Belediye Başkanı olduğu 1883 senesinde Ordu’da büyük bir yangın olayı yaşanmıştır.
Aylardan temmuzdur. Yaz ayı olduğu için, fırınlarda sık olarak kadayıf dökümü yapılmaktadır. Pavli adlı bir Rum da geceleri kadayıf dökmekteydi. O temmuz gecesinde Pavli yine böyle kadayıf dökerken, kıvılcımlar birden bire fırının çatısını tutuşturur. Derken, yangın başka binalara da sıçrar. Gece başlayan yangın söndürülemez. Çünkü Belediye’nin itfaiye teşkilatı yoktur. Üstelik yapıların çok büyük kısmı, hartama çatılı ve ahşap malzemelidir. O gece başlayan talihsiz yangın, ertesi günü öğleye kadar devam etmiş, ne kadar ahşap bina varsa hepsi yanıp kül olmuştur.
Yalnız, Orta ve Yalı Camileri yanmamıştır. Çünkü bunların etrafı boş olduğundan yangın buralara sirayet edememiştir.
Ayrıca, Şadırvan civarında bulunan birçok yapı, Rum ve Ermenilerin olup taştandır. O nedenle yangında kısmen zarar görmüştür.
Osmanpaşa Şadırvanı da taş olduğundan yangından etkilenmemiştir.
Çarşı merkezi, hemen hemen tümüyle yanmıştı. Adeta Ordu şehri yok olmuştu.
Şehri yeniden kurmak gerekmekteydi. Bunun için Belediye Başkanı Mustafa Ağa, çok büyük güçlüklerle karşı karşıya kalmıştı.
Ardından Belediye Başkanı olan Felekzade Süleyman Ağa, şehri bütün baskılara rağmen yeniden inşa etmek için, büyük gayret gösterir. Caddelerin genişletilmesine karşı çıkanlara karşı amansız bir mücadele verir.
Bu günkü Ordu’nun planı, işte Süleyman Ağa’nın eseridir.
Burada şunları ifade etmek gerekir;
Eğer o günkü Ordu, böyle bir yangın geçirmeseydi ve ahşap da olsa zamanın binaları korunsaydı, şimdiki Ordu hem otantik kalacak, hem de turizm için büyük bir şans olacaktı.
1875’lerden itibaren Ordu şehrinde sıtma hastalığı tüm Orduluların korkulu rüyası haline gelmişti. Birçok insan, bu nedenle hayatını yitirmekteydi. Bunun üzerine, Kaza erkânı ve zenginler, yaz aylarında Çambaşı Yaylası’na çıkmaya ve eylül-ekim aylarında da şehre dönmeye başlamışlardı.
Yaylaya bir kaymakamlık binası yapılmıştı. Bir zaman evvelce bir yangın sonucu bu buna da yok olmuştur.
Bir başka önemli hadise ise şöyledir:
Şair Tıflı Efendi, yaylada Şu’un-i Dâhiliye (İç Haberler) adıyla el yazma bir gazete çıkarmıştır. Bunun ne kadar sürdüğü bilinmediği gibi, bu el yazma gazeteden günümüze maalesef bir tek nüsha bile kalmamıştır.
Çambaşı Yaylası, dünyada ilk ve tek gazete çıkarılması ve kaza merkezi olması bakımından tektir.
1939 senesinde meydana gelen Erzincan depremi de Ordu’yu ikinci kez büyük yıkıma uğratmıştır.
Kaynak: http://www.ordu.gov.tr/ordunun-tarihcesi

• Akkuş
• Aybastı
• Çamaş
• Çatalpınar
• Çaybaşı
• Fatsa
• Gölköy
• Gülyalı
• Gürgentepe
• İkizce
• Kabadüz(Karadüz)
• Kabataş
• Korgan
• Kumru
• Merkez
• Mesudiye
• Perşembe
• Ulubey
• Ünye

İlin ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanır. Faal nüfûsun % 80’i tarım sektöründe çalışır. Son senelerde sanâyi de gelişmiştir. 

Tarım: Ordu ilinde ekime müsâit topraklar çok azdır. Fakat iklimi yumuşak ve yağış boldur. Ekilemeyen yamaçlara fındık ağacı dikilir. Ordu’da tarım fındık demektir. Fındık aslında bir orman ağacıdır. İl dâhilinde fındık ağacı sayısı 100 milyona yaklaşmaktadır. Bunlardan ortalama 80.000 ton fındık elde edilir. Fındığın yetiştiği bölgeler; merkez ilçe (Ordu), Fatsa, Ünye, Ulubey ve Perşembe ilçeleridir. Fındıktan sonra yetişen diğer tarım ürünleri mısır, patates, fasulye, soya, buğday ve arpadır. Bunların dışında turunçgiller, çay, lahana ve barbunya da yetişir. 

1970’te sâdece bir harman makinası bulunurken 1985’te 7.000’e yaklaşmıştır. Arâzi engebeli olduğu için traktör sayısı azdır. Türkiye’de en çok fındık Ordu’da yetişir. Türkiye’deki fındık ağaçlarının dörtte biri bu ildedir. Ordu’nun tombul fındık cinsi bütün dünyâda meşhurdur. Dışarıya satılarak döviz temin edilir. Fındık, Ordu ilinin her şeyidir. Senelerce önce sâdece sâhil bölgesinde fındık yetişirken bugün yüksek bölgelerde de yetişmeye başlamıştır. 

Hayvancılık: Ordu ilindeki yaylalar hayvancılığa elverişlidir. Aybastı, Gölköy, Mesudiye ve Korgan ilçelerinde hayvancılık çok gelişmiştir. En çok koyun ve sığır beslenir. Arıcılık gelişmiştir. 

Balıkçılık oldukça ileri durumdadır. En çok avlanan balıklar hamsi, istavrit, kefal, mezgit, kalkan ve barbunyadır. Ayrıca kara sularında bol miktarda palamut, torik, zargana ve uskumru bulunur. 

Ormancılık: Ordu ili orman bakımından çok zengindir. İl topraklarının % 41’i ormandır. Ormanlarda lâdin, köknar, kayın, meşe, gürgen, kızılağaç, kestane, kavak, sarıçam ve Akçaağaç bulunur. İl dâhilinde 200 bin hektar orman ve 50 bin hektara yakın fundalık vardır. Senede ortalama 250 bin m3 sanâyi odunu ve 125 bin ster yakacak odunu elde edilir. 122 köy orman içinde ve 145 köy orman bitişiğindedir. 

Mâdenler: Ordu ili mâden bakımından zengin sayılmaz. İl dâhilinde kurşunla karışık çinko, bakır, kil ve Aybastı ile Gölköy arasında linyit yatakları vardır. 

Sanâyi: Ordu ilinde sanâyi 1970’ten sonra gelişmiştir. On ve daha fazla işçi çalıştıran sanâyi işyeri sayısı 120’yi aşmış olup, bunun 35’i fındığı kabuğundan ayırarak iç fındık hâline getiren fabrikalardır. Fındığı işleyerek, iç ve dış pazarlara süren en modern tesis, Sagra Tesisleridir. Diğer sanâyi kuruluşları lastik ve ayakkabı fabrikası, yem fabrikası, un fabrikaları, balık yağı fabrikası, soya yağı fabrikası, çimento fabrikası, tuğla fabrikaları, kereste fabrikaları, tel çivi fabrikası ve gemi atölyeleridir. 

Ulaşım: Ulaşım kara ve deniz yolu ile sağlanır. Ordu, Doğu Karadeniz illerini birbirine bağlayan ve kıyıya paralel olarak uzanan devlet kara yolları üzerindedir. İl dâhilinde 325 km devlet yolu ve 400 km il yolu bulunur. 

Ordu’da 78 m boyunda 9 m eninde bir balıkçı barınağı adı verilen “çekek” vardır. Buraya 30 balıkçı teknesi yanaşır. Vapur iskelesine aynı anda iki büyük gemi, 6 büyük ve 10 küçük motor yanaşır. Yük taşımaya müsâit değildir. Ordu ihraç ettiği fındığını Giresun limanı ile sevk eder. Perşembe ve Fatsa ilçelerinde birer motor iskelesi ve birer balıkçı barınağı, Ünye’de sâdece iskele vardır.

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/ordu/ekonomi.html

DOĞUM: 

Yöremizde doğum olayı artık hastanelerde gerçekleştirilmektedir. Eskiden evlerde ebe yardımıyla yaptırılan doğumlar neredeyse bitmiştir. Doğumdan sonra 40 gün anneye iş yaptırılmaz. 40. gün çocuk ve annesi kırk uçurma adı verilen gezmeye gider. Yeni doğan bebek diş çıkarmaya başlayınca “diş buğdayı” denilen yemek hazırlanıp, komşulara ve akrabalara ikram edilir. 

SÜNNET:

Yöremizde sünnet genellikle çocukları tek yaşlarında olduğu dönemlerde (1-3-5-7-9) yapılır. Sünnet kıyafetleri giydirilen çocuklar, sünnet olmadan önce arabayla konvoy eşliğinde gezdirilir. Evde sünnet yatağı hazırlanır. Sünnet olan çocuk için Kur’an okutulur ve konuklara ikramda bulunulur. Salonda yapılan sünnet düğünlerinde de eğlenceler yapılır.sünnet olan çocuğa çeşitli hediyeler alınır ve bahşiş olarak para yada altın takılır. 

EVLENME:

Gerek sahil gerekse ilçe ve beldelerimizim büyük bir kesiminde görücü usulü ile evlenme unutulmaya yüz tutan adetlerimiz arasındadır. Erkek evinde veya şehir merkezinde salonlarda yapılan düğünlerden bir gece önde kız evinde yapılan kına gecesi gelenekselliğini sürdürmektedir. İlimizde kına gecelerinde bilhassa köylerde erkek evi kız evine kına, kız evi de erkek evine bohça adı altında çeşitli çeyiz eşyası ve hediye götürür. Kına gecelerinde kına yakma ve gelin ağlatma töreni yapılır. Gelin ağlatma esnasında yöresel türküler söylenir.


Düğün de düğün kahyası ve görevlendirilen bir başka kişi öncülüğünde davul, klarnet ve kemençe gibi çalgı takımı ile birlikte davetlilerin karşılanması, düğün evi baca ve saçaklarını hedef alan tüfek ve tabanca atışları, davetlilere başta keşkek olmak üzere yemek ikram edilmesi, mahalli oyunların oynanması, gelin almaya gidilmesi, gelin evinde karşılama, gelin evinde sandık ve kapı bahşişlerinin verilmesi, bahşiş almak için yol kesmeler, kurban kesme gibi bölümlerden oluşmaktadır. 

Askerlik- Gurbetlik:

İlimiz genelinde Askerlik çağı gelmiş gençler; akrabalarında bulunan büyüklerin ellerini öpmek ve vedalaşmak için ziyaretlerine giderler. Askere yolcu etme töreninde davul zurna eşliğinde oyunlar oynanır, uğurlama arkadaşlar ve akrabalar eşliğinde yapılır. 

Hıdrellez:
6 Mayıs Hıdrellez Kültür ve Bahar Bayramıdır. Halkımızın bu günle ilgili örf – adet, gelenek ve göreneklerini sergileyerek 7’den 70’e Hıdrellez kuşaktan kuşağa yaşatılmaktadır. Aynı zamanda bolluk, bereket, dileklerin kabul edileceği, Hızır ile İlyas’ın buluştuğu gün olarak da inanılan Hıdrellezin toplumumuzdaki yeri çok büyüktür. Halkımız çeşme başlarına su ve deniz kenarlarına, koruluklara v.b. yerlere giderek çeşitli şekilde eğlenirler. 

Mayıs Yedisi:
Her yıl Mayıs ayının yirmisinde kutlanan ” Mayıs Yedisi” Hızır ile İlyas’ın birbirleriyle dalgaların kırıldıktan sonra deniz sularının karada temas ettiği noktada buluştuğu gün olarak bilinmektedir. Mayıs Yedisi de Hıdrellez bayramında olduğu gibi aynı inanç ve adetler etrafında toplanmaktadır. Ancak aralarında Miladi ve Hicri takvimlerden kaynaklanan gün farkı vardır. Bu günde, yedi dalgadan geçmenin son derece yararlı olduğuna, böylece o yılki hastalık ve bunalımlardan kurtulacağının inancı hakimdir. 


YÖRESEL YEMEKLER:

Hamsili pilav, karalahana çorbası, karalahana sarması ve Ünye pilâvı, hamsı tava, hamsı buğulaması, içli hamsı, pancar sarması, mısır çorbası, çerkez tavuğu, tirmit (mantar), yumurtalı sakarca ve yağlıdır. 


YÖRESEL GİYİM:

Kadın Kıyafeti : 

 

İçine beyaz renkli keten dokumadan yapılmış gömlek giyilmektedir.Gömlek dik yakalı ve uzun kolludur. Önü bele kadar açık olup gümüş düğmelidir. Önünde her iki tarafta dikişli pili süs vardır. Altına paçaları bol, ağı yukarıda don giyilir. Elbisenin altından bir karış kadar görünecek tarzda donun paçaları dize kadar çekilir ve çorabın içine sokulur. Ayağa dize kadar çıkan “Yargan Garası” veya “Alaçorap” denilen desenli çorap ile çarık giyilir.Gömleğin üzerine fistan giyilir.Fistan, belden büzgülü veya serbest pilelidir.Fistanın üstüne işlik giyilir.İşlik fistanın kumaşından olup, rengi değişiktir.Boyu göğüs altındadır.Bele çizgili yün kuşak sarılır.Dikdörgen şeklinde olan bu kuşak çapraz olarak katlanınca kaydırılmış iki üçgen şeklini alır.Başa etrafı pullu beyaz renkli çember örtülür, katlanarak üçgen yapılır. Sonra çene altından geçirilerek tepeden bağlanır. Üstüne etrafı boncuk oyalı ikinci bir beyaz çember daha örtülmektedir.Önce katlanarak üçgen yapılır, bu üçgen katlanarak daraltılır ve sivri kısmı arkaya gelmek üzere tepeye konur ve arkaya bağlanır. Boynuna kırmızı kurdeleye dizilmiş altınlar takılmaktadır. 

Erkek Kıyafeti: 

 

Önce iç gömlek giyilir. Gömleğin önü bele kadar açık olup, tek düğme ile iliklenmektedir. Üzerine entari denilen mintan giyilir. Mintan beyaz renkli, hafif dik yakalı olup, önden düğmelidir. Altına siyah koyun yününden dokunan şayak kumaşından yapılmış zıpka giyilir. Zıpkanın beli uçkurlu olup, boldur, paçaları aşağıya doğru daralmaktadır. Entarinin etek uçları içine konur ve beldeki uçkur sıkıca bağlanır. Paçaları ise dize kadar çıkan ” yargan karası ” veya ” alaçordup” denilen yün çorabın içine sokulur. Çorabın üzerine çarık giyilir.Bele her iki tarafında gümüş şapşak ( gümüşten yassı sallantı süs )olan siyah kayış takılır. Kayışın sağ tarafına tabanca, sol tarafına kama sokulur. Arkaya ise yağlık ( Yağdanlık ) takılır.Entarinin üzerine zıpkanın kumaşından yapılmış yelek giyilir. Yeleğin boyu bele kadardır, yeleğin üzerine yine aynı kumaştan yapılmış aba giyilir. Haydari yakalı ve uzun kolludur. Göğüs cebine boncuktan örülmüş para kesesi konur ve üzerinden sarkıtılır. Abanın üzerine sağ omuzdan sol koltuktan altına doğru çapraz olarak hamail takılır. Başlık ta zıpkanın kumaşından olup içi kırmızı bez astarlıdır. 


HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:



Ordu ili kuruluşu itibariyle genelliklebirçok kavimlerin uğrak ve durak yeri olmuştur.onun için Ordu ili folklöründe, Ordu’ya gelen kavimlerin büyük etkisi vardır. Bu nedenle Ordu folklörünün yüzdeyüz kendinden gelme bir kaynağı olmamakla beraber, kavimlerin birbirleriyle kaynaşmasından doğan folklorik bir yapısı olduğu da inkâr edilemez. 

Ordu İli; Horon, Kafkas ve Halay oyunlarının etkisinde bir folklor yapısına sahiptir. Onun için oyunlarında olduğu gibi türkülerinde de seri temponun ılımlı havası vardır. Trabzon ve dolaylarından gelenler “HORON”u Batum ve dolaylarından gelenler “KAFKAS”ı Orta Anadolu’dan gelenler de “HALAY”ı hem oyunlarında hem de müziklerinde geliştirmiş, kaynaştırmışlar ve böylece Ordu İli’ne has oyun stilleri meydana çıkarmışlardır. Örneğin, “METELİK”, “ORDU KARŞILAMASI” gibi. Bu iki oyun ne Horon ne de Kafkastır. Ama dikkat edilirse görülürki her ikisinden de figürler vardır içinde. Bu nedenle “Metelik” ve “Ordu Karşılaması” Ordu İli’ne ait oyunlardır. 



Ordu’da yaygın olarak oynanan oyunları şöyle özetleyebiliriz. 

1- Horonlar : 
a) Gürcü Horonu b) Dik Horon c) Mısırlıoğlu Horonu d) Sallama 
2- Karşılama Türü (Kol Oyunları) Oyunlar : 
a) Ordu Karşılaması b) Ordu’nun Sokakları c) Su Sızıyor Sızıyor d) Miralay 
3- Her Yerde Oynanan Pıtık Oyunları 
a) Horonlar -Mısıroğlu Horonu – Tulum Horonu – Sallama – Nalcı Horonu – Melet Horonu 
b) Karşılama Türü (Kol Oyunu) Oyunlar -Lazutlar – Miralay – Bahçelerde Pırasa 
c) Halay Karakterinde Oynanan Oyunlar -Tamzara – Temurağa 
d) Dinsel Nitelikli Oyunlar -Semahlar 

ORDU İLİ NELERİ İLE ÜNLÜ:

Türkiye’nin Fındık ve Bal Deposu, Boz Tepe, Çamlık Mesire Yeri, Yason Burnu ve Kilisesi, Keyfalan Yaylası


İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Eski adı “Kotyora”dır. Halk tarafından bu isim değişikliğe uğramıştır.

Kaynak: https://www.topragizbiz.com/threads/ordu-yoresel-gelenek-ve-gorenekleri-adetleri.466/