Adıyaman

ADIYAMAN HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Palanlı Mağarası'nda yapılan incelemeler sonucu MÖ 40.000 yılına kadar uzanan tarihi ve bu tarihin ardında bıraktığı eserlerle öne çıkan Adıyaman, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Orta Fırat bölümünde yer almaktadır. Birçok Neolotik ve Kalkilitik çağlara ait izlere rastlandığı görülen kentte, Hititlerden Kommagene Krallığı'na sonrasında ise Selçuklulardan Osmanlılara uzanan tarihi bir dokuda mevcuttur. Şehir, 9 ilçesi ve 427 köyüyle beraber 7.871 kilometrekarelik yüzölçümünde 610.484 kişilik nüfusa sahiptir. Adıyaman kuzeyinde Malatya, batısında Kahramanmaraş, güneybatısında Gaziantep, güneydoğusunda Şanlıurfa ve doğusunda Diyarbakır ile komşudur.

Binlerce yıllık tarihe sahip Adıyaman, Helenistik ve Roma Dönemi eserlerine sahiptir. Bu kalıntıların en önemlisi, dünyaca üne kavuşmuş olan Karadut köyü yakınlarındaki 2206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı’nın üzerindedir. Bu, Geç Helenistik Devir’den kalma tapınaksal mezar anıtı, yeryüzünün en değerli kültür varlıklarından biri olarak kabul edilmiştir. Bu anıt ve çevresi 1987 yılında UNESCO nezrindeki İnsanlığın Kültür Mirası listesine alınmış, 1988 yılında da milli park ilan edilmiştir. Özellikle bu parkı ve kalıntıları görmek isteyen turistler, şehirde kış ayları sert geçtiğinden mayıs-eylül ayları arasında şehre akın etmektedir.

Gerek içerdiği bitki çeşitliliği ve zengin dokusu, gerekse bu çeşitlilikten beslenen değişik canlı türlerini barındıran yapısı ile tarihin ilk evrelerinden beri her zaman insana ve topluma sundukları ile bir yeryüzü cenneti gibidir. Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan camiler şehrin dokusunu büyülemektedir. Bunun yanı sıra tarihi dokularıyla bozulmamış ve günümüzde hala kullanılan Mor Petrus Kilisesi gibi diğer dinlere ait kutsal mekanlarda bulunmaktadır. Adıyaman Müzesi'nde bulunan ve Paleotik dönemden günümüze dek uzanan her çağa ait 30 binin üzerindeki kendine özgü eserlerin sergilenmiş olması da şehrin dokusuna bir başka hava katmaktadır. Kentte bulunan Oturakçı Pazarı çoğunlukla Adıyaman yöresine özgü eşyaların, özellikle de el sanatlarının ve halıların, alınıp satıldığı bir yer olma özelliği taşımasından dolayı mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir.

Kahta ilçesinde bulunan ve Kommagenen Krallığı'na ait Yeni Kale ve en eski yerleşim yerlerinden biri olan Gerger ilçesindeki Gerger Kalesi, tek parça ana kaya üzerinde görenleri hayretler içerisinde bırakabilecek bir mimari yapıda inşa edilmişlerdir. İçerisinde ibadethane, sarnıç, mahsen, zindan, gizli su yolları ve benzeri sosyal donanımlar bulunmaktadır. Adıyaman dünyanın sekiz şaheserden biri olan Nemrut'a ve dünyanın altıncı modern harikası olarak kabul edilen Atatürk Barajı'na da ev sahipliği yapmaktadır. Atatürk Barajı Türkiye'nin en büyük barajı ve şehrin en büyük tatlı su olma özelliği taşımaktadır. Tarihi dokusunun ötesinde, güneşin doğuşunun da batışının da en güzel izlendiği yer ise Nemrut Dağı olarak anılır. Cennet ırmağı ve dillere destan olan Fırat Nehri'ne de ev sahipliği yapmaktadır. Ana Kaya üzerine inşa edilmiş yapıları ile birlikte bu kentte bulunan kaya mezarları bu topraklarda ölü gömme kültürünün ayrı bir sanat olduğunu göstermektedir. Bu özellikleri ile aslında her karış toprağında ayrı bir tarihin Adıyaman'da yazılı olduğuna şahitlik edebilirsiniz. Doğu ile Batının birleştiği yer ile göğün barıştığı bir mekan olarak tarihte bilinen Arsemia'nın bugünün insanlığına çok ciddi bir barış mesajı verebilmektedir. Hem tarihi yapısı ile hem de coğrafik özellikleri ile gezginleri her anlamda tatmin edebilen Adıyaman mutlaka gezip görülmesi gereken bir şehirdir.

Adıyaman’a Türkiye’nin farklı noktalarından karayolu, havayolu, tren yolu ve feribotla ulaşım mümkündür. Hızlı olmak için havayolunu tercih edenlerin Ankara ve İstanbul’dan tarifeli uçak seferlerini kullanması gerekir. Havaalanından şehir merkezine giden otobüs ve servisler mevcuttur.

Karayolu’nu tercih edecekler için Adıyaman’a Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Kahramanmaraş ve Diyarbakır olmak üzere 5 farklı güzergah üzerinden gitmek mümkündür.

Demiryolu ulaşımı için Adıyaman’a 63 kilometre uzaklıktaki Gölbaşı ilçesindeki tren istasyonu kullanılmaktadır. Demiryolu ulaşım hattı Elazığ–Adana ve Adana–Elazığ istikametlerinde mevcuttur.

Adıyaman’a bir diğer ulaşım seçeneğiyse feribottur. Adıyaman’dan Şanlıurfa ve Diyarbakır’a karayoluyla ulaşım sağlanırken şehri Diyarbakır’a bağlayan karayolu, Gerger ilçesine bağlı Güzelsu Köyü’ndeki feribot seferleriyle Siverek ilçesine, oradan da Diyarbakır’a bağlanır.

Adıyaman Nemrut Dağı

Birçok heykel bulunan Nemrut Dağı, bir milli park haline getirilmiştir. Bu heykellerin dışında Karakuş Tepesi, Cendere Köprüsü gibi tarihi değerlerinde bulunduğu Nemrut Dağında aynı zamanda Tümülüs’te bulunmaktadır. Bu Tümülüs’ün yüksekliği 50 metre, çapı ise 150 metredir. Burası kırma taşların birikmesi ile meydana gelmiştir. Bu Tümülüs’ün doğusunda ve batısında 10 metreyi bulan heykeller vardır. UNESCO tarafından dünyanın 8. harikası seçilen Nemrut Dağında güneşin doğuşunu izlemenin keyfi bir başkadır. Eğer Nemrut Dağına güneşin doğuşunu izlemek için gitmek isterseniz havanın serin olacağını unutmayın. Ayrıca Nemrut Dağı çıkılacak en uygun zaman Ekim ile Nisan ayları arasındadır.

Nemrut Dağına gitmek için iki seçeneğiniz var. Birisi şahsi araba ile diğeri ise düzenlenen turlara katılmak. Eğer Nemrut Dağındaki heykelleri ve Tümülüs’ü görmek isterseniz biraz yürümeniz gerekir. Çünkü araçlar belli bir yüksekliğe kadar çıkabiliyorlar.

Adıyaman Nemrut Dağı-2

Adıyaman Cendere Köprüsü

Diğer ismi Chabinas olan Cendere suyu üzerine yapılmıştır. Roma dönemi zamanında (193 – 211) yapılan Cendere Köprüsünü 16. Roma Lejyonu Septimius Severus ailesi için yaptırmıştır. Körpüye 4 tane sütun diktirmiştir. Bunlar kendisi, eşi ve iki erkek çocuğu için idi. Güneyde bulunan sütunları kendisi ve eşi için, kuzeyde bulunan sütunları ise oğulları Caracalla ve Geta için diktirmiştir. Ama şuanda burada 3 adet sütun bulunmaktadır. Diğer sütun Severus’un büyük oğlu Caracalla tarafından yıktırılmıştır. Nedeni ise taht kavgasında küçük kardeşi Getayı öldürdükten sonra Geta’ya ait herşeyi yok etmek istemesi.

Adıyaman Cendere Köprüsü

Cendere Köprüsünün uzunluğu 117.5 metre, yüksekliği 17.85 metre olup genişiliği ise 7.80 metredir. Köprünün tek gözü vardır. Bu köprüde kullanılan taş sayısı 92 adettir ve bu taşların her birinini ağırlığı 10 tondur. Köprünün inşasında çimento kullanılmamıştır. Depremlere karşı köprüye ve sütunlara esneklik payı verilmiştir. Cendere Köprüsü üzerinde bazı yazılar vardır ve bu yazılar köprü hakkında bilgiler vermektedir. Aynı zamanda Cendere Köprüsü 1951 yılında ve 1997 yılında restore edilmiştir.

Adıyaman Müzesi

Adıyaman’da müze kurulması biraz farklı olmuştur. 1978 tarihinde aşağı Fırat projesi kapsamında yapılan kazılarda birçok eser ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu tarihi eserler o zamanın İl Halk Kütüphanesinde toplandı ve böylece müze faaliyetleri ortaya çıktı. Şu an ki binasına 1982 yılında taşınmıştır. Adıyaman Müzesinde hem arkeolojik hemde etnografik eserler sergilenmekte. Bu müzede Helenistik dönemden Roma dönemine Bizans döneminden Osmanlı, Selçuklu dönemine kadar birçok tarihi eser bulunmaktadır.

Adıyaman Müzesi

Müze Pazartesi günleri dışında her gün saat 08 – 12 ile 13.30 ve 17.30 arasında açıktır.

Adıyaman’ın Meşhur Yemekleri

Adıyaman bulunduğu coğrafi şartlar bakımından özellikle et yemekleri ön plandadır. Başta çiğ köfte olmak üzere içli köfte, mercimekli köfte, ekşili köfte (basalla) gibiköfte çeşitleri mevcut. Diğer meşhur yöresel yemekleri ise şöyle;

  • Cılbır
  • Pestil
  • Yapıştırma
  • Adıyaman Hıtabı
  • Adıyaman Tavası
  • Adıyaman Kebabı
  • Şilki (Şillik) Tatlısı
  • Kahta ilçesinde balık ve ızgara

Adıyaman Oturakçı Pazarı

Adıyaman Oturakçı Pazarı

Adıyaman’da el sanatları oldukça ilerlemiş durumda. Adıyaman’a özgü halı, cicim, kilim bu el sanatlarından bazılarıdır. Nemrut heykelleri, Nemrut rehberi, hediyelik eşyalar, Besni üzümü, muska, pestil gibi birçok şeyi Oturakçı Pazarı’nda bulabilirsiniz.

 

Bir çorbadan çok daha fazlası: Meyir çorbası

markterest

Ana malzemesi yoğurt olan meyir çorbası, içine konulan nohut, dövme, patlıcan ve soğan gibi tatlarla nefis bir lezzete dönüşüyor. Eğer Adıyaman’da meyir çorbasını deneyecekseniz çorbayı bitirmeden başka bir yemek söylemeyin. Çünkü muhtemelen sadece bu çorbayla bile tıka basa doyarsınız.

Verdiğiniz tüm emeğe değer: Yarpuzlu köfte

nurselinmutfagi

Kuşbaşı kuzu eti, dana kıyma, yemeğe adını veren ve bir çeşit yabani nane olan yarpuz, nohut ve bulgur kullanılarak hazırlanan yemek, özellikle kalabalık sofralarda, misafirlere en nefis ikramlardan olur.

Alışkanlık yapar: Çiğ köfte

picnear

Adıyamanlı çiğ köfte ustalarının ellerinden çıkan bu lezzetler çoktan şehrin sınırlarını aşıp tüm dünyaya yayıldı. Biz de hayran kitlesi bu kadar çok olan Adıyaman’ın meşhur çiğ köftesini anmadan geçmek olmaz dedik. O nasıl bir lezzettir, hele yanında ayran ya da şalgam varsa. Teşekkürler Adıyaman!

Paylaşmak güzeldir: Kavurmalı hıtap

nurselinmutfagi

Adından anlaşıldığı gibi bol bol kavurma ve baharat kullanılarak hazırlanan bir iç harcın hamurla efsane buluşmasıyla ortaya çıkan kavurmalı hıtap, tarifi hemen öğrenilip evde yapılması, doya doya yenilip konu komşuya dağıtılması gereken lezzetlerden.

Sebzelerle renklensin: Adıyaman (Besni) tavası

bugunluk

Et yemeklerine doyuran Adıyaman’ın bu yemeği ise sebzeler eşliğinde sofralara çıkıyor. Yine et var tabii, onun yeri apayrı. Kuzu etleri patlıcan, domates, biber, soğan ve sarımsakla pişiyor, büyük tava ya da tepsilerde sunuluyor.

Kaç tane yediğini sayamazsın: Tevenk sarması

nurselinmutfagi

Bildiğimiz yaprak sarmalardan farkı bulgurlu bir iç harcı kullanılması olan tevenk sarması, minik minik sarılıp piştikten sonra servis tabaklarındaki yerini alır. Üzerine bolca yoğurt ve sos da gezdirilince tadına doyum olmaz, yedikçe yiyesin gelir.

Sade pilav mı olurmuş: Buhara pilavı

beyazlimon.blogspot

Yemeğin yanında yemeye alışık olduğumuz pilav, Adıyaman’da başlı başına bir yemek. Nasıl mı? Pilav, nohut ve kuzu kavurmayla kaplanıyor, içine tabii ki bol bol baharat giriyor. Yanına da bol köpüklü bir ayranla misler gibi yeniyor.

Çok şekil: Adıyaman köftesi

pratiktarifi

Her yerin köftesi olur da Adıyaman’ın olmaz mı? Olur, hem de çok farklı, çok nefis olur. Közlenmiş ve sapları çıkarılmamış patlıcanlar, dana ve kuzu etinin karışımından çekilen kıyma ile sarılır ve fırındaki yerlerini alır. Önce göze sonra midelere bayram yaşatır.

Adıyaman’da yemeden olmaz: İçli köfte

rehber.be

İçli köfteyi her yerde bulabiliyoruz artık, doğru. Ama Adıyaman’daki gibisini bulmak zor. Bulgur ve irmik kullanılarak hazırlanan hamuruna kıymalı, soğanlı, maydanozlu karışımın doldurulup misler gibi pişirildiği bu içli köfteler, Adıyaman’a gitmek için neden yaratır.

Şahane eşlikçi: Pirpirim salatası

79fistikagaci

Pirpirim aslında bildiğimiz semizotu ve Adıyaman’da sadece salatası değil yemeği ve cacığı da çokça yapılan lezzetlerden. Bu birbirinden nefis etli yemeklerin yanında mideyi rahatlatan, ağzı ferahlatan bol limonlu bu salata harika bir eşlikçi oluyor. Cacığını da şiddetle tavsiye ediyoruz elbette.

Sofraya en tatlı veda: Tene helvası

kanald

Sıra geldi tatlılara. Adıyaman’da bu kadar güzel yemek varken tatlıları da eksik kalacak değildi. Nişasta, pekmez ve tereyağı ile yapılan tene helvası, üzeri cevizle süslenerek sunuluyor. Tabaklar dolusu yeniyor.

Tek atımlık lezzet topları: Topak helva

anneanneninemekleri.blogspot

Adını şeklinden alan topak helvası, un, susam, pekmez ve terayağı ile yapılıyor. İçine ceviz koyarak zenginleştirilmesi de mümkün olan bu tatlı, bir seferde yendiğinden önünüze gelir gelmez tabağı silip süpürmeniz kaçınılmaz oluyor.

Rüyalarına girer: Burma tatlısı

gorseltarif

Tıpkı çiğ köfte gibi artık her yerde bulabildiğimiz Adıyaman lezzetlerinden biri de burma tatlı. Bol Antep fıstığı ya da ceviz kullanıldığında damak çatlatan burma tatlısını hala yemediyseniz mutlaka Adıyamanlı bir ustanın elinden denemelisiniz. Bir deneyen vazgeçemiyor, onu da baştan söyleyelim.

Efsane bir lezzet: Şillik (Şıllık) tatlısı

gazeteipekyol

Un ve süt ile hazırlanan ve krep gibi pişirilen hamurlar pekmez ve tereyağ ile yapılan şerbetle adeta dile geliyor. Aralarına isteğe göre eklenen fıstık ya da cevizlerse bu tatlıyı bambaşka bir boyuta ulaştırıyor. Afiyet, bal, şeker oluyor.

Kaynak: https://yemek.com/adiyaman-yemekleri/

Adıyaman, tarihin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir. Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.Ö. 40000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır.
 
Yine Samsat-Şehremuz Tepe’deki tarihi bulgulardan M.Ö. 7000 yılına kadar Paleolitik, M.Ö. 5.000 yıllarına kadar Neolitik, M.Ö. 3000 yıllarına kadar Kalkolitik ve M.Ö. 3000-1200 yılları arasında da Tunç Çağı dönemlerinin yaşandığı anlaşılmıştır. Bu dönemde bölge Hititlerle Mitannilar arasında el değiştirmiş ve Hitit Devletinin yıkılmasıyla (M.Ö. 1200) karanlık bir dönem başlamıştır. M.Ö. 1200’den Frig Devletinin kuruluşu olan M.Ö. 750 yıllan arası dönemle ilgili olarak yazılı kaynağa rastlanmamıştır. Ancak; bu dönemde yöre, Asur etkisine girmeye başladığından, Samsat’ta bulunan Asur etkili mühürler ve Kahta Eskitaş Köyünde bulunan Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış kitabeler, Anadolu’daki tarihi silsilenin ilimizde de aynen devam ettiğini, göstermektedir. Bu dönemde Adıyaman ve çevresinde Hitit Devletinin yıkılmasıyla ortaya çıkan Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti hüküm sürmüştür.
 
M.Ö. 900-700 yılları arasında yöre Asur etkisinde kalmakla birlikte, Asurlular tam olarak egemen olamazlar. 6. yüzyılın başlarından itibaren yöreye Persler hakim olur ve yöre Satrap’lar (Valiler) eliyle yönetilir. M.Ö. 334 yılında Makedonya Kralı Büyük iskender’in Anadolu’ya girmesiyle Pers’ler hakimiyetini kaybetmiş ve M.Ö. 1. yüzyıla kadar yörede Makedonyalı Seleukos Sülalesi hüküm sürmüştür. Bu sülalenin gücünün zayıfladığı sıralarda, Kral Mithradetes l Kallinikos Kommagene Krallığının bağımsızlığını ilan etmiştir (M.Ö. 69).
 

Başkenti Samosota (Samsat) olan Kommagene Krallığı, egemenliğini MS. 72’ye kadar sürdürmüş, bu tarihte yöre Roma imparatorluğunun eline geçmiş ve Adıyaman Roma imparatorluğunun Syria (Suriye) Eyaletine, 6. Lejyon olarak bağlanmıştır. Roma imparatorluğunun 395 yılında Batı ve Doğu Roma olarak ayrılmasıyla, Adıyaman Doğu Roma imparatorluğuna katılmıştır. 643 yılından itibaren bölgeye İslam akınları başlamakla birlikte İslam hakimiyeti ancak 670 yılında Emevi’lerle kurulabilmiştir. 758 yılında ise, II, Abbasi komutanlarından Mansur Ibni Cavene’nin hakimiyetine girer. 926 yılına kadar Abbasi hakimiyetinde kalan şehirde bu tarihte Hamdanilerin egemenliği başlar. 958 yılında yöre yeniden Bizanslıların eline geçer.
 
1114-1181 yıllan arası yöreye Türk akınları olur. 1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçukluları ele geçirir. 1230 ve 1250 yıllarında Moğol saldırılan yaşanır. 1298’de yöre ve bölge Memlüklerin eline geçer. 1393 yılında Adıyaman bu kez de Timurlenk tarafından yağmalanır.
         
Büyük bir istikrarsızlığın olduğu orta çağ boyunca Adıyaman Bizans, Emevi, Abbasi, Anadolu Selçukluları, Dulkadiroğullan arasında el değiştirmiş ve nihayet Yavuz Sultan Selim’in Iran seferi sırasında 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan Adıyaman, başlangıçta merkezi Samsat’ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken, Tanzimat’tan sonra bir kaza olarak Malatya’ya bağlanmıştır.
 
Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunarak Malatya’ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı Kanunla Malatya’dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir.
 
Kaynak: http://www.adiyaman.gov.tr/adiyaman-tarihi
  • Besni
  • Çelikhan
  • Gerger
  • Gölbaşı
  • Kahta
  • Samsat
  • Sincik
  • Tut

Adıyaman’ın başlıca gelir kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Toprak tarıma elverişlidir ve tarım gittikçe modernleşmektedir. Bağ ve bahçe boldur, 25 çeşit üzüm yetişir. Bunlardan en meşhuru Besni’de yetişen “Peygamber Üzümü”dür. Bağcılıkta çok ileri gitmiştir. Tütün ekimi yapılmakta ve yüksek verim alınmaktadır. Şeker pancarı, pamuk, buğday, arpa, mercimek, nohut, pirinç, biber, afyon, sebze ve meyveler (İncir, dut, kayısı, zerdali ve armut) ile antepfıstığı yetiştirilir. 

Kuruyemiş, pestil ve pekmezi meşhurdur. Pirinç, biber, kavun ve karpuz da oldukça fazla yetiştirilir. Besni pekmezi Anadolu’da isim yapmıştır. Halkın % 80’i tarımla uğraşır. Antepfıstığı önemli bir gelir kaynağıdır. Dağlarda bulunan 5 milyon yabani fıstık ağacı değerlendirildiğinde, Adıyaman büyük bir gelire sahip olacaktır. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile Adıyaman ikinci bir Çukurova durumuna gelecektir. 

Hayvancılık: Kıl keçisi sayısı koyun ve sığırdan fazladır. Tarımdan sonra ikinci gelir kaynağı hayvancılıktır. Hayvancılık genellikle aile işletmesi şeklindedir. 

Madenler: Adıyaman’da krom, bakır ve petrol çıkar. Adıyaman’daki petrol kuyularının sayısı 40’ı geçmiştir. Günlük üretim 1988 yılında 6430 varil civarındadır. Yeni kuyular açılmakta ve mevcut kuyuların istihsalini artırma çalışmaları yapılmaktadır. Bu kuyular, Adıyaman il merkezi, Kahta Toybelen ve Sarıdana, Batı Fırat-Çemberlitaş yakınlarındadır. 

Sanayi: Adıyaman sanayi bakımından henüz gelişmemiştir. Sümerbank Adıyaman Pamuklu Dokuma Sanayii A.Ş. Fabrikası (1959), Adıyaman Tütün Bakımevi Peynir ve Tereyağı Fabrikası (kapasitesi düşüktür), Adıyaman Çimento Fabrikası, Et Kombinası ve Yem Fabrikası başlıca sanayi tesisleridir. Ayrıca Besni’de dokuma atölyelerinde “Savan” denilen bir yaygı dokunur. Küçük sanayi bir arada toplayan sanayi sitesi vardır. Madeni Eşya ve Makina Aksamı Fabrikası da ilin dördüncü fabrikasıdır. Halıcılık yeni yeni gelişmektedir. Yağ, un, tuğla, kiremit, çırçır, çeltik fabrikaları, Güney Gaz GPG dolum tesisi ve dokuma atölyeleri ile sanayi gelişme devresindedir. Kıl keçisi yününden dokunan kilimleri çok meşhurdur. Altı yüzü aşkın iş yerinden 210’unu dokuma ve deri işleyen atölye teşkil eder. Ayrıca 120 iş yeri gıda ve tütün, 110 iş yeri makina ve madeni eşyaya aittir. 

Kaynak: http://www.cografya.gen.tr/tr/adiyaman/ekonomi.html

Adıyaman, çeşitli medeniyetlere sahne olmuş, bir çok kültürün yoğrulup, özleştiği; sözü, giyim-kuşamı, oyunu, düğünü ve hayatın çeşitli dönemleri ile ilgili adet ve inançları, misafirperverliği, insan sevgisi ve gösterdiği özen,, halısı, kilimi, cicimi ve heybesiyle zengin kültürel değerlere sahip bir ildir ve böyle olmaya devam edecektir.

Muhtelif efsaneleri, türkü ve manileri, türbeleri, halk oyunları, giyim-kuşam ve el sanatlarının halk kültürü içinde önemli yeri vardır. Özellikle türküleri  ve  halk oyunları, Türkiye çapında ünlüdür.

MÜZİK

TÜRKÜ VE MANİLER

Tüm Anadolu insanı gibi, Adıyaman insanı da güncel yaşantısını, sevinç ve acılarını türkü ve manilerle dile getirir. Düğün, taziye ve mesire yerei gibi toplulukların oluşturduğu mekanlarda kimi eğlence, kimi ağıt kabilinde türkü ve maniler söylenir

Türküler çoğu kez saz (bağlama) eşliğinde söylenirken maniler genellikle müziksiz terennüm edilir. Bazen türküler söylenerek halaylar çekilir. Adıyaman’ın Türkiye çapında ünlenmiş bir çok türküsü vardır.  Türküler, genellikle uzun hava ve ağıt türündendir. ünlü türküleri arasında “Gölbaşına Vardım, Altın Yüzüğüm Kırıldı ve Türkmen Gelini” sayılabilir.

Fırat Nehri üzerin de demir çok türkü yakılmıştır. Bunlardan birinin öyküsü şöyle:

“Zamanın birinde Hamo Dayı, Fırat Nehrini geçerek Urfa’da askerliğini yapmakta olan oğlunu ziyaret etmek ister Fırat, İnsan ve hayvanların birlikte bindirileceği ilkel bir Sal ile geçilecektir.

Sala sabahın erken saatlerinde binilir. Ama nehrin tam ortasına gelindiğinde, salda bulunan bir atın ürkmesi ile Sal devrilir ve içindekilerle birlikte Hamo Dayıda boğulur. Ailesi, olaydan habersiz, günlerce onun yolunu gözler… Ama bir gün kara haber köye ulaşır… Dövülmeler, ağıtlar başlar….”

Fırat, Hamo Dayı gibi çok canlar  yakmıştır. Adıyaman’da, işte, Fırat’tan canı yananların söylediği ünlü “Fırat Türküsü”nün sözleri”:

FIRAT TÜRKÜSÜ (ANONİM)

Kesin şu Fırat’ı  bu yıl akmasın
Etrafına taşıt yakıp yıkmasın 
Talihsiz babamı alıp gitmesin
Biricik yavruları yetim etmesin
Oy aman Fırat, zalimsin Fırat

Hainsin Fırat,dertliyim Fırat
Talihsiz babamı suda yitirdim
Zalim Fırat, Bize ölüm getirdin
Taşındı Toprağımı Alıp götürdün
Biricik Yavrularımı Yetim Ettin

(Nakarat)

Yanar ataş oldun dert yüreğimde 
Söyleyin siz bari dağlar, ne deyim
Gönlüm gamda kaldı, gözlerim yolda 
Kederim kederime nasıl boyun eğeyim

(Nakarat)

MANİ

Tut dibinde unum var
Allah’tan umudum var
Eğer muradım olursa
Dedelere mumum var
su külekte bulanır

Eşhan damda dolanır
El atmayın Eşhana
Oğlan gelir huğulanır

Dam üstünde oturak 
Gelin kızlar oturak
Oturmaktan ne çıkar
Gelin olak kurtulak

İrahan ektim evlek evlek
Dadandı kara leylek
Felek gözün kör ola
Yardan ayırdın felek

GİYİM KUŞAM

Kadın ve erkek giyiminde yöremiz özelliklerini en iyi yansıtan, asırlar boyu süre gelmiş,günümüzde ise hemen hemen yok olmaya yüz tutmuş yöresel kıyafetlerimiz bugün sadece kırsal yöredeki halkımızca tüm özelliklerini muhafaza eder şekilde kullanılmaktadır.

Şehir merkezinde kadın ve erkek kıyafetlerine baktığımız zaman geleneksellikten tamamen uzaklaştığı ve modernleştiği dikkati çekmektedir.

ERKEK KIYAFETİ

Kadın kıyafetindeki değişiklik sürecini burada da görmek mümkündür.  Son on yıldaki hızlı değişim giysi kültürümüzde kalıcı etkiler bırakmıştır.

Kırsal kesimlerde yöresel kıyafetler örneklerine rastlamak mümkündür. Dağ köylerinde kıl kumaştan yapılmış şalvar, Aba denilen ceket ve yakasız gömlekten ibarettir. Ayakta çorap ve yemeni bulunmaktadır.

Şalvar ve yakalı veya yakasız gömlekle bütünleşen kıyafetin üzerine “fillik kuşak “ denilen ipek,püsküllü, beyaz renkte bir kuşak sarılmaktadır.

Adıyaman ilinde gerek erkek gerekse kadın kıyafetlerinde,özellikle son yıllarda, genelde şehir merkezinde geleneksel giyimin tamamıyla terk edildiği,ancak kırsal kesimde kültürümüzün özünü yansıtacak önem ve değere sahip kıyafetleri, büyük bir zevkle giyildiği görülmektedir.

TAKILAR

Adıyaman ili genellikle altın takılara büyük önem vermektedir. Ancak geleneksel takılar zamanla değişen zevkleri sonucu, yerini daha iyi işlenmiş takılara bırakmıştır. Maddi durumun farklılaşması nedeniyle de alternatif takılar çoğalmıştır.

Altın ya da gümüşten imal edilen bel kemeri önemli takılardandır. Çelen ismi verilen ve başın ön kısmından başlayıp iki yandan birbirine kavuşturulup arkadan kenetlenen altından imal edilen başlık da çok kullanılmaktadır. 8  ya da 10 gremmisenin altın bir zincir üzerine dizilerek elde edilen gerdanlık da geleneksel  takılar arasındadır.

HALK OYUNU GİYSİLERİ

KADIN OYUNCU GİYSİLERİ

Ayakkabı : Yemeni ve çarıktır.Yemeninin arkası düzdür.Ön tarafı açık ve avaredir.Yemininin rengi ise kırmızıdır.

Çorap : Yünden olup (ele örülmüş) ince ve desenlidir.

Şalvar : Boydan olup paçalarının uçlarına lastik geçirilir, kumaşı kırmızı saten veya kutindir

İç Gömlek : Pazenden olup boydandır.Kolları yarımdır.

Zıbın : Kumaşı kutinden olup halep malıdır. Boydan üç etektir. Astarı kırmızı  veya mavi küçük desenli çiçeklidir. Kollar uzun kol ağzı tek yırtmaçlıdır.Ön iki eteğin uçlarına basmadan ipler dikilir.Arkadan üstüste gelecek şekilde çarpaz edilerek önden bağlanır, kuşak erkekte olduğu gibidir. Zıbın üstüne bağlanır.

Taç : Kadın oyuncular başlarının üzerine yuvarlak gümüşten yapılan yanları zincirli gümüş panezlf ile süslerler.

Keten : Yazma iki kat edilip başa konulur ve uçları arkadan ilmik yapılır. Adıyaman yöresinde iki çeşit baş bağlama vardır. Ovadaki baş bağlama,kırsal kesimde yaşayanların baş bağlamaları. Başa takılan kep buğday sapından örülür, etrafı kahverengi pazenle çevrilir,üstüne gümüşten taç takılır.Tacın zincirine altın veya gümüş kazı takılır.Kullabın alt kısmına pendik denilen bir kumaş dikilir. Kepin üstüne ise beyaz keten veya satenden saçaklı hiddik takılır. Ketenin altına pusu bağlanır, pusu tamamen sırmadandır.Kahverengi ve sırmalıdır. Bu bağlantı şekline üsten bağlama adı verilir.

ERKEK OYUNCU GİYSİLERİ

Çorap: Yün iplikle örülür,iki çeşitlidir.Çorapların elde örülmesi daha makbuldür.Kaba olan coliki,ince örülen ise desenlidir. Renkleri beyazdır. Çorabın lastik yünden iplik örülür bunlara bağlanır;

Ayakkabı ( Çarık ) : Hayvan derisinden olup,deri ipliği ile dikilir. Etrafına delikler yayılarak deri iplikleri ile kundura bağı gibi bağlantı yapılır.

Ayakkabı ( Yemeni ) : Kösele veya deriden imal edilip arka kısmı azemi üç santim kadar uzundur. (Paçiklidir) Topuk kısmı çok alçaktır. Yemeni genellikle siyah deriden imal edilir.

Şalvar: Kabardin kumaşdan imal edilip uçkuru yani bel bağlantı yeri satendendir. Alt peyik kısmı normal uzunluktadır, paçaları dardır. Dağ köylerimizde keçi kılından yapılan kıl şalvarlarda giyilmektedir.

Kuşak: Yünlü dokumadır ve desenlidir. Bir buçuk metre boyunda olup kuşağın iki ucuna satenden parça dikilir. Bele bağlandıktan sonra hiç görülmeyecek şekilde iç kısma alınır.

Gömlek: Kumaşı kutniden olup,sığ malıda olabilir. Gömlekler beyaz sarı olup çizgilidir. Hakim yakalı kolları uzun ve kırmızıdır. Meydane kumaşından da yapılabilir.

Kırk düğme yelek: Kumaşı kabardin olup kahverengidir. Ön tarafı satenden kaplı kırk adet düğme olup, ön cephesi işlemelidir. Kollar gene kahverengi satenden olup, yarım kolludur.

Fes: Tamamen yünden yapılan ve elle desenli olarak örülür.  Genç kızların çeyiz olarak hazırladıkları bu ceyizlik düğün evine getirilir.  Düğüne gelen davetliler düğün bittikten sonra bir terlik, yünden örülmüş bir keten hediye olarak verilir. Ayrıca sekiz köşeli kasket giyilir.

EL SANATLARI

Adıyaman ilçe ve köylerinde halı, kilim, heybe, hurç gibi yöre insanımızın sanat ve estetik zevkini, el becerisini yansıtan  geleneksel el sanatları hem halkımızın kendi ihtiyaçlarını karşılamak hem de turistik meta olarak üretilmektedir. . Bunun yanında genç kızlarımızın, sözü dili, sayılabilecek yazma oyaları, kanaviçe nakışlarından yöremizde büyük önem ve değere sahiptir.

Günümüzde gelişen teknoloji karşısında varlığını koruyamayan köşkerlik ( yemenicilik ) hemen hemen yok olmuştur.

Ayrıca, Adıyaman Merkez ve İlçelerinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfı, Özel İdare Müdürlüğü, Köylere Hizmet Götürme Birliği kaynakları kullanılarak; Halk Eğitim Müdürlüklerinin usta öğreticileri nezaretinde Halıcılık faaliyetleri sürdürülmektedir. Toplam 2061 tezgahta 5394 dokuyucu ve 324 usta öğretici ile ayda 2.701 M2 halı üretilmektedir. Üretilen halılar 11 firma kanalıyla yurt dışına ihraç edilmektedir. Halı üretiminden Adıyaman’a ayda ortalama 68.428.250.000 TL. girdi sağlanmaktadır.

HALK OYUNLARI

Adıyaman Halk Oyunları kadın ve erkeğin yan yana yer aldığı bir karografiye sahiptir. Bu da Adıyaman Halk kültüründe kadının rolünü göstermesi açısından oldukça mühimdir.

OYUN ÇEŞİTLERİ

Sal Oyunu: Fırat nehrinde salla geçen düğün alayını konu alır.

Düz oyun :  Fırat kenarında yanında çeşitliliği adamın kızına aşık olan, fakat kızı alamayan ve sevdasından hastalanan bir gencin serüvenlerini konu alır.

Oyuna Davet: Düğünlerde gençlerin birbirlerini oyuna davet etmelerini konu alır.

Hasat Oyunu : Ailece ekin biçen ve hasattan sonra yakınlarını ziyaret ve şölen düzenleyen çiftçi ailesini konu alır.

Kımıl oyunu: Kımıl (Süne)  haşerenin ekinlere zarar vermesi sonucu meydana gelen kıtlığı ve halkın kımılla mücadelesini canlandırır.

Göçer oyunu: Hayvancılıkla uğraşan bazı köylülerin yaz aylarında yaylalara göç etmelerini ve burada başlarında geçenleri canlandırır.

Helli can : Helli adlı bir bey kızı ile rüyasında gördüğü ve daha sonra var olduğunu öğrendiği Can adlı gencin evlenerek mutlu olmalarını konu alır.

Ağırlama: Düğünlerde yaşlı, ağırbaşlı ve hatırı sayılır kimselerin ağır ve gösterişli bir tempo ile oynadıkları oyun.

Hallaç Oyunu: Pamuk atmaya gittiği evin kızına aşık olan bir hallacın serüvenini anlatır.

Türkan: Sevdiği gencin dışında birine verilen Türkan adlı bir kızın yolda müsaade alarak iki rekat namaz kılıp ölmesi olayını canlandırır.

Dingi : Güzel ve güçlü bir kızın ding  ding şeklinde ses çıkararak bulgur dövmesi sırasında aşık olan gencin hikayesi canlandırılır.

Barış: Birbirilerine düşman aile yada aşiretlerin barışmalarını canlandırır.

Kaynana Oyunu: Düğünde kaynananın gelinin önünde  eline Çömçe (Kepçe) ve ayna alarak oynamasını canlandırır.

KIRSAL ALANDA YAŞAM BİÇİMİ

Adıyaman ili mağara devrinden itibaren günümüze kadar çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir çok kültürün yoğrulup özleştiği; sözü, giyimi,kuşamı, oyunu, düğünü, ve hayatın çeşitli dönemleriyle (doğum,evlenme,ölüm) ilgili adet ve inançları, misafirperverliği insan sevgisi hayat felsefesi , dünya görüşü, halısı, kilimi, cicimi, heybesi ile zengin bir yaşayan halk kültürüne sahiptir.

Folklor açısından bilimsel alan araştırmalarına konu olabilecek birikime sahip, çoğu yerde rastlanmayacak kadar özgün ve zengin kültürel değerler hazinesi olan Adıyaman ili günümüze kadar detaylı yeterli bir çalışmaya konu olmamıştır. Ancak bilimsel araştırmalar için bir ön çalışma başlatılmış bulunmaktadır.

Türk ve yabancı bilim adamlarının yapmış olduğu arkeolojik kazılar neticesinde elde edilen bilgiler doğrultusunda milattan önceki dönemlerde bile insanların yaşadığı zengin medeniyetlerin varlığını kanıtlayan Pirin Mağaraları ve günümüze kadar tahrip olmadan gelebilen tarihi eserleri ile insanlık tarihi ve kültürü açısından açık hava müzesi hususiyetini haizdir. Folklorumuzun bugüne gelişinde bu yapının şüphesiz etkisi vardır.

Teknolojinin ilerlemesi ve iletişim araçlarının gelişip yaygınlaşması ile kültürlerin daha hızlı kaynaşması ve değişmesi arasında sıkı bir bağ vardır. Bu kaynaşma ve değişim sürecini, Adıyaman İlinin folklorik bir çok unsurlarında da görmek mümkündür. Bu değişime giyim-kuşam, örf, adet, gelenek ve göreneklerin yanı sıra değer yargılarında da rastlamaktayız.

EFSANELER

Adıyaman mahalli kültürünü halk edebiyatı anlatıları açısından oldukça zengindir. Özellikle Adıyaman adının nereden geldiğine ilişkin efsaneler anlatılmaktadır. Buna ilişkin anlatılan en önemli efsane, YEDİYAMAN Efsanesidir.

YEDİYAMAN EFSANESİ

Çok eskilerde bu kentte oturan ve putlara tapan bir babayla yedi oğlu vardır. Bu yedi kardeş, putlara tapan babalarının dini inancını benimsemediklerinden, babalarının ava çıktığı bir gün putları kırarlar.

Baba, av dönüşü putların oğulları tarafından kırıldığını görünce onları birer birer öldürür,

Halk, yiğitlikleri ve mertlikleri nedeniyle, kahraman gözüyle baktığı bu kardeşlere, YEDİYAMAN adını takmıştır.

Sonradan bütün bölgeye yayılan. YEDİYAMAN adı, zamanla değişerek Adıyaman şeklini alır.

Bugün şehrin güneyinde YEDIKARDEŞ diye bilinen ve yedi mezarın bulunduğu yer, halk arasında halen kutsal sayılmakta ve adaklar adanıp, mum yakılmaktadır.

HISN-İ-MANSUR KALE EFSANESİ

Efsaneye göre, Adıyaman kalesinin orta yerinde mil üzerinde dönen bir köşk varmış. Su köşkte savaşı seyreden Arap kumandanının kızı, kaleyi kuşatan Türk kumandanını görür ve ona aşık olur. Kız Türk kumandanına haber göndererek kendisini almayı kabul ettiği takdirde kale anahtarını vereceğini söyler.

Bir gece gizlice Türklerin tarafına kaçan kızı, Türk kumandanı kabul eder ve kendisiyle görüşür. Bu sırada kız, elbiselerinin içinde bir şeyin kendisini rahatsız ettiğini söyler.

Elbiseleri çıkarıldığında kuru bir yaprağın vücudunu tahriş ettiği görülür. Bu duruma çok sinirlenen Türk Kumandanı “Baban seni kuru bir yapraktan dahi sakınır yetiştirdiği halde kendisine ihanet ettin. Kim bilir bize ne türlü ihanetler yaparsın”, diyerek kızı öldürtür. Kale ve şehri yaptığı hücumlarla ele geçirir. 

SAMSAT KALESİ EFSANESİ

Kommagene ülkesinin baş kenti Samsat’ta oturan bir kral var. Kralın güzel kızına her ülkeden talipler gelir, hepsi de geniş topraklar, sonsuz paralar sunar kızın babasına. Kızıyla evlenmelerine izin versin diye . Kral içme suyu problemi bulunan şehre suyu kim önce getirirse kızı ona vereceğini söyler.

Yarışmacılar birbirleriyle çekişerek geceli gündüzlü düşünerek çalışırlar. Bir gün şehir halkı, yakınlarına kadar uzanan ve her gün ilerleyen dev su kanalları görür. Arkasından şehre hayat veren sular akmaya başlar. Arsameia’nın genç prensi bugüne kadar kalan su kanallarıyla şehre suları akıtır. Genç prensesle evlenerek çalışmalarının karşılığını SAMOSATA’dan alır.

Romalılar devrinde SEPTİMUS SEVERUS zamanında yaptırılan ve 2 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Kalıta çayı üzerindeki (Cendere köprüsününde halk arasında bir öyküsü vardır.

Septimus Severus köprünün her ucunda iki adet olmak üzere dört sütun diktirir. Bu sütunlar kendisini, eşi JULİA DONNA, oğulları CARACALLA ve GETA’yı temsil eder. Ancak savaş sırasında Geta öldürülünce sütunlardan.birini yıktırır. Böylece köprünün bir tarafında iki, diğer tarafında bir sütun kalır. Bu nedenle köprüde halen üç sütun bulunmaktadır.

Kaynak: http://www.adiyamanli.org/tr/kultur_sanat.htm

Adıyaman ile Şanlıurfa arasında ve Fırat nehri üzerinde bulunan Atatürk barajında su sporları etkinlikleri yapılmaktadır. Bu etkinliklerin dışında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü kontrolünde bazı spor etkinlikleri de yapılmaktadır. Bu spor etkinlikleri şöyle;

  • Futbol
  • Basketbol
  • Voleybol
  • Hentbol
  • Yüzme
  • Güreş
  • Judo
  • Karate
  • Atıcılık ve Avcılık
  • Atletizm
  • Bilardo
  • Bisiklet
  • Satranç
  • Yelken
  • Su Altı Sporları
  • Vücut Geliştirme dalları

Yukarıda sıraladığımız spor etkinliklerinde her branş için il temsilciliği kurulmuş ve antrenörler eşliğinde çalışmalar yapılmaktadır.